Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/99 E. 2022/422 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/99 Esas
KARAR NO: 2022/422
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
NCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2018
NUMARASI: 2016/77 Esas, 2018/812 Karar
DAVA: ALACAK (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 25.01.2016 tarihli dava dilekçesinde, dava dışı işçi … tarafından İşçilik alacaklarının tahsili amacı ile İstanbul Anadolu 6. İş Mahkemesinin 2012/85 Esas nolu dosyasında, davalıya, dava dışı … Ltd.Şti ve müvekkili aleyhine dava ikame ettiğini, İş mahkemesi kararından anlaşılacağı üzere, dava dışı işçinin müvekkili firma uhdesinde çalışma süresinin 29.12. 2010-28.03.2011 tarihleri ile 01.04.2011-14.06.2011 tarihleri olduğunu, davalı idarenin 19.03.2012 tarihli yazısında müvekkili firma ile imzalanan sözleşmelerin başlangıç ve bitiş tarihlerinin 29.12.2010/29.03.2011 ve 01.04.2011-14.06.2011 olduğunun belirlendiğini, davalı idarenin 03.04.2015 tarihli yazı içeriğinde dava dışı işçinin çalışmış olduğu firmalardaki durumu belirtilerek müvekkil firma hakedişlerinden 77.603,45 TL tutarında kesinti yapıldığını, İş mahkemesi kararına rağmen kesinti miktarının anlaşılamadığını, davalı ile müvekkili şirket arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında olmayıp ihale sözleşmesi kapsamında olduğundan taraflar arasındaki ilişkinin sözleşme ve ihale mevzuatı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, mahkemece hüküm altına alınan bedelin müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, yüklenicinin kendi dönemleri ile sınırlı olarak ve asıl işveren ile 1/2 oranındaki sorumluluk tutarının belirlenerek yapılacak kesinti tutarının tespit edilmesi gerekirken, ödenen tüm bedelin ( diğer yükleniciler bünyesinde çalışılan dönemlerde dahil edilerek ) müvekkili firma hakedişinden kesilmesinin hukuka aykırı olduğunu,taraflar arasında imzalanan Su Sayacı Okuma ve Ağaç Kesme İşi Sözleşmesi ve Genel Şartnamede dava dışı işçiye yapılacak ödemelerin tamamından taşeron firmanın yükümlü olacağı konusunda açık ve net bir hüküm olmadığını, bu bağlamda davalının kesinti miktarının müvekkilinin yasal sorumluluk sınırının üstünde olduğunu, müvekkili şirket uhdesinde çalışılan döneme ilişkin gerekli hesaplamanın yapılmasını ve yalnızca 1/2 oranından müvekkilinin sorumluluğuna gidilmesi gerektiğini iddia ederek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili hakedişinden dava dışı işçinin işçilik alacaklarına mahsuben yapılan kesinti nedeni ile tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere 20.000,00 TL ‘nin kesinti tarihi itibariyle merkez bankası reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, İş Mahkemesi kararı sonrasında dava dışı işçi vekili tarafından mahkeme kararının İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibine konu edildiğini, dosyadan, müvekkili abonesinden olan tahakkuk eden su alacaklarının haczen tahsil edildiğini, müvekkilinin haksız şekilde tahsil olunan meblağı davacı hakedişinden kestiğini, işçilik alacaklarını tahsil eden işçinin müvekkili idarenin işçisi olmayıp davacı şirkette sigortalılık kaydı bulunan ve çalışan işçi olduğunu, asli sorumluluğun işçinin sigortalı olarak çalıştığı şirkete ait olduğunu, müvekkili idarenin sorumluluğunun kanundan kaynaklanan dış kaynaklı sorumluluk olduğunu, müvekkili idare ile davalı şirket arasında ki ilişkinin ise karşılıklı akdedilen ihale sözleşmelerine dayandığını, sözleşmenin 22. maddesinde, yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele İlişkin yükümlülüklerinin düzenlendiğini, hizmet işleri genel şartnamenin 6. bölümüne göre de yüklenicinin çalıştıracağı işçilerin iş kanunundan ve ilgili mevzuattan doğan tüm özlük haklarından sorumlu olduğunun açık bulunduğunu, hizmet işleri genel şartnamesinin 38. maddesinde çalışanların özlük haklarının düzenlediğini, sorumluluğun davacı yüklenice olduğunun buradada görüldüğünü, emsal ilamlara görede, maddi ve hukuki durum karşısında davacının kendi bünyesinde çalıştırdığı işçisi için ödediği tazminatı rücuen talep etmesinin mümkün olmadığını, dava konusu olayla ilgili idarenin işlemlerinin, yürürlükteki mevzuata, sözleşme hükümlerine ve hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davada asıl işveren konumunda bulunan …’nin sorumluluğunun İş Kanunu gereği ve işçiyi korumaya yönelik olduğu, davalının davacıya karşı sorumluluğu gerektirir yasa hükmü bulunmadığı gibi taraflar arasında bu yönde bir sözleşmeninde bulunmadığı, genel kaide olarak işçi alacaklarında asıl sorumluluğun alt işverende olduğu, bu kapsamda davacı tarafın davalı asıl işverene rücu imkanının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, mahkeme tarafından hukuki durumun hatalı yorumlandığını, dava dışı işçinin tazminatlarının yüklenici tarafından ödeneceğine dair taraflar arasında imzalanan sözleşme ve eklerinde bir hüküm bulunmadığını, sözleşmenin 22.maddesi ve şartnamenin 6. bölümünün 38. maddesinin hatalı yorumlandığını, genel şartnamenin 6. bölümünde işçilik alacakları için herhangi bir düzenleme yapılmadığının açık olduğunu, sözleşmenin 22. maddesinin atıf yaptığı genel şartnamenin 38. maddelerinde kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğünün alt işverene yüklendiğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi çalışanların özlük haklarının ne şekilde ödeneceğine dair düzenleme içermediğini, işçi haklarından sorumluluğun alt işverene ait olduğunun çok net ve açık bir biçimde sözleşme ve ihale dökümanında belirtilmemiş olması halinde alt işverenin sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, hatalı tespit ve değerlendirmelere dayanan raporun kabul edildiğini, raporun denetime elverişli olmadığını iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, iş mahkemesi kararına konu alacağın icra takibi sonucu ödenmesi neticesinde, yüklenici şirket hakedişinden yapılan kesintinin haksız olduğu iddiasına dayanan tespit ve alacağın tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı şirketin yüklenici, davalı şirketin idare olarak yer aldığı, 90 gün süreli “Asya Bölgesi Abonelerinin 90 gün süre ile sayaç endekslerinin tespiti ve fatura dağıtılması işi hizmet alımına ait sözleşme “ nin imzalandığı, işin tanımının 5. maddede, abone işleri Asya Bölgesi Dairesi Başkanlığına bağlı ( Kadıköy, Üsküdar, Ümraniye, Sultanbeyli, Şile, Kartal, Pendik ve Tuzla Şube Müdürlükleri ) görev alanında bulunan abonelerin el bilgisayarı ile sayaç endeks tespiti ve aynı anda fatura dağıtımı işlerinin toplam 183 personel ile yürütülmesine ait hizmet alımı işi olarak belirtildiği, 8. maddede sözleşmenin eklerine yer verildiği, 8.1. maddesinde, ihale dökümanının bu sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olduğu, ihale dökümanı oluşturan belgelerin belirtildiği, 22. maddede, yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağa personele İlişkin sorumluluklarının düzenlendiği, 22.1. bentte, yüklenicinin sözleşme konusu işle ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve genel şartnamenin Altıncı Bölümünde belirlenmiş olduğu, yüklenicinin bunlara aynen uymakla yükümlü olduğuna yer verildiği, sözleşmenin eki olan “ Hizmet İşleri Genel Şartnamesi “ ‘nin Altıncı Bölümünde, “ Yüklenicinin Çalıştırdığı Personel, Çalışanların Hakları ve Çalışma Saatleri “ üst başlığı ile 38. maddesinde” Çalışanların özlük hakları “, 39. maddede, Çalışanların sağlık işleri, 40. maddede, Çalışanların kazaya uğramalarının düzenlendiği, dava dışı işçi … tarafından, davacı şirket, davalı ve dava dışı … Ltd.Şti hakkında 08.02.2012 tarihinde, İstanbul Anadolu 6. İş Mahkemesinin 2012/ 85 Esas, 2014/13 Karar sayılı dosyasında işçilik alacaklarına dair dava açtığı, mahkemece 23.01.2014 tarihli kararla, davacı ve davalı şirket ile dava dışı şirket yönünden davanın kabul edildiği, müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği, kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27.10.2015 tarih, 2014/16962 Esas, 2015/30237 Karar sayılı ilamı ile onandığı, karar düzeltme isteminin 27.10.2015 tarihli kararla reddedildiği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasında, dava dışı işçi tarafından mahkeme ilamına dair 27.02.2014 tarihinde icra takibi başlatıldığı, icra takip dosyasında davalı adına 21.04.2014 tarihli 69.031,78 TL bedele dair reddiyet makbuzu düzenlendiği, 19 Mart 2015 tarihli davalı yazısında, icra müdürlüğünce idareleri aboneye haciz ihbarnamesi gönderilerek idarelerine fatura edildiği, su alacakları üzerine haciz konulduğunu, 18.04.2014 tarihinde 73.545,69 TL icra hesabına yatırıldığının anlaşıldığı, ödeme tarihleri dikkate alınarak mahsuplaşma işleminin yapılmasının istendiğinin belirtildiği, davalı tarafça, 03.04.2015 tarihli yazıda ise dava dışı işçi vekili tarafından açılan alacak davası nedeniyle 73.545,69 TL idare tarafından ödeme yapıldığının taraflarına bildirildiği belirtilerek, bu meblağın kararda yazılı şirketlerden belirlenen çalışma sürelerine göre 25.03.2015 tarihi itibariyle 79.729,57 TL olan toplam tutardan firmaların alacaklarından veya teminatlarından tahsil edilmesi gereken tutarların hesaplandığı, ancak gerekçeli kararda ki şirketlerden yapılması gerektiği, davacı şirketten 77.603,45 TL tutarında, … Ltd.Ştinden 2.126,12 TL tutarında tahsil edilmesinin belirtildiği, davalının 09.03.2012 tarihli yazılarında, dava dışı işçi vekiline verilen cevabı yazıda, davacı işçinin davacı şirkette çalışma süresinin, 29.12.2010/29.03.2011 tarihleri ile 01.04.2011 -14.06.2011 tarihlerinin belirtildiği, davacı şirket tarafından davalı şirketin 77.603,45 TL tutarda kesinti yapılması üzerine iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında, imzalanan sözleşme, sözleşmenin içeriği, olayların gelişimi, davalı şirketin alacağından takip borçlusu olarak icra alacağının tahsil edilmesi, sözleşme gereğince davalı şirketin hakedişinden tahsil edilmesi konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, İş Kanunu hükümleri çerçevesinde, mahkeme ilamının icra takibi neticesinde ödenen bedeli üst işveren davalı şirket tarafından hakedişlerinden kesinti yapılarak tahsilinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı, sözleşme ve sözleşme eklerine göre davacı yüklenicinin dava dışı işçi alacaklarından sorumluluk durumu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun ve kararın usul ile yasaya aykırı olup olmadığıdır. 06.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda, davaya konu işçi ile davalı … arasında hizmet akdi anlamında hiç bağ olmayıp, işçinin mağdur olmaması için asıl işveren olarak …’nin İş.K.m.2/6 kapsamında alt işveren aynı zamanda gerçek işveren davacı şirket ile birlikte işçiye karşı sorumlu tutulduğu, iş hukuku mevzuatının tarihsel sürecinde, işçiye karşı, iş sözleşmesinden dolayı gerçek sorumlu olan alt işverenlerin işçilerini mağdur etmesi, haklarını ödememesi üzerine kanunda özel düzenleme yapılarak asıl işvereninde işçiye karşı sorumlu tutulduğu, müştereken sorumlu tutulmasının kendi aralarında aksine bir sözleşme olmadığı sürece 1/2 sorumlu olmalarını gerekli kılmayacağı, taşeron alt işveren işçilerinin asıl işverenin işçileri olmadığı için yaptığı ödemeleri alt işverenden geri talep edebileceği, somut olayda olduğu gibi hak edişten kesebileceği, alt işverenin işçilik alacaklarını ödemesi halinde asıl işverene karşı rücu edemeyeceği, somut olayda olduğu gibi son alt işverenin yaptığı ödemeleri ancak kendisinden önceki işçiyi çalıştıran alt işverenlere karşı genel hükümler kapsamında rücu edebileceğini, iş mahkemesi kararında, asıl işverenin İş Kanunu 2/6. alt işverenin ise İş.Kanunu 6. madde kapsamında işçiye karşı sorumlu olacağını ayrıntılı olarak gösterdiğini, emsal karara konu Hizmet Alım Tip Sözleşmelerinde asıl işverenin işçilik alacaklarından 1/2 oranında veya başkaca bir oranda sorumlu olduğuna ilişkin özel düzenlemeler içerdiği, bu kapsamda işçiye ödenen işçilik alacaklarının asıl işveren alt işveren arasında pay edildiğinin anlaşıldığı, somut olayda işçilik alacaklarından 1/2 oranında asıl işverenin sorumlu olduğuna dair ayrık bir düzenleme olmadığı, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinde işçilik alacaklarından doğan borçtan dolayı özel bir düzenleme yapılmadığı gibi iş yeri devri ile hizmet sözleşmesini devir alan davacı şirketin kendi işçisinin tazminat ve ücretlerinin yarısından sorumlu olmadığı yönündeki iddiasına değer verilmediğini, ancak takdir mahkemeye ait olmak üzere davacı iddiasına değer verilmesi halinde yapılan ödemenin 1/2 oranında davalı tarafın sorumlu olduğu görüşünün benimsenmesi halinde davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 69.031,78 TL ödeme yaparak davacı şirketin hak edişinden kestiğinin sabit olduğu bu durumda 69.031,78 TL /2=34.515,89 TL’nin ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz etmiştir. Mahkemece, davalı …’nin sorumluluğunun işçiye karşı işçiyi korumaya yönelik olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede buna dair bir düzenleme bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hizmet Sözleşmesi taraflar arasında ve serbest iradeleri ile düzenlenmiştir. Sözleşmede, sözleşmenin ekleri ve ayrılmaz ekleri açıkça belirtilmiştir. Özellikle sözleşmenin 22.maddesinin 22.1. bendinde, yüklenicinin sözleşme konusu işle ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumluluklarının, mevzuatın bu konuya ilişkin düzenlenen emredici hükümlerine uymakla yükümlü olduğuna dairdir. Sözleşme ve eklerinde asıl işverenin yüklenicinin çalıştırdığı personelinin işçilik alacaklarına dair sorumluluğuna ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. Bu nedenle davacı vekilinin aksine iddiaları yerinde görülmemiştir. Sözleşme hükümleri gereğince, alt işveren olan davacının, dava dışı işçiye ödediği bedeli davalı şirketten talep edemeyeceği gibi aynı sözleşme gereğince, davacı yüklenicinin hak ediş bedelinden asıl işveren tarafından kesinti yapılmasında da bir isabetsizlik görülmemiştir. 4857 sayılı İş Kanunun 2/6. maddesinde, asıl işveren – alt işveren açıklanmış ve bu ilişkide asıl işverenin, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işverenle birlikte sorumludur hükmüne yer verilmiştir. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül söz konusudur. Asıl ve alt iş verenler dava dışı işçiye karşı müteselsilen sorumludur. Bu düzenleme işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla alınmıştır.Sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt iş veren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, TBK ve sözleşme hükümleri esas alınacaktır. Bu sebeple taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerekecektir. Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu konudaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Bu durumda yukarıda ifade edildiği gibi serbest iradeleri ile yaptıkları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacaktır. Açıklanan nedenlerle, gerek iş kanunu ve gerekse de iş Kanununda değişiklik getiren 6552 sayılı yasanın ilgili maddeleri işçi alacağını korumaya yönelik olup, alt ve üst işveren arasındaki uyuşmazlıklarda taraflar arasında gerçekleştirilen sözleşme hükümleri esas olduğundan ve sözleşme şartlarına göre işçi alacaklarından işverene karşı davacı alt işveren sorumlu olduğundan davacı vekilinin tüm istinaf nedenlerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir ( emsal,, Yargıtay 13.HD ‘ sinin 2015/7554 Esas, 2015/32409 karar ve 10.11.2015 tarihli ilamı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/2219 Esas, 2016/1046 Karar,24.02.2016 tarihli bozma ilamı vb). Açıklanan nedenlerle ve özellikle TBK ‘nın sözleşmeye dair düzenlemeleri, ilgili yasal mevzuat ve hizmet sözleşmesi kapsamında, işle ilgili çalıştırdığı personele ilişkin sorumluluklarını ilgili mevzuatın emredici hükümlerine aynen uymakla yükümlüdür ifadelerinin yer aldığı 22.1. madde kapsamında alt yüklenici davacının işçilik ücretini davalı asıl işverenden talep hakkının olmadığı kanaatine varıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/77 Esas, 2018/812 Karar ve 17.07.2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361 / 1 fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/04/2022