Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/972 E. 2019/1839 K. 17.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/972 Esas
KARAR NO : 2019/1839
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2016/1337 Esas
KARAR NO : 2019/908
KARAR TARİHİ : 27/09/2019
DAVA : İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 17/10/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketler hakkında İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1294 Esas- 2015/1143 KArar sayılı kararı ile 1 yıl süre ile iflasın ertelenmesine karar verildiğini, dosyanın halen yargıtayda olduğunu belirterek sürenin 1 yıl daha uzatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir,
CEVAP: Müdahiller davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince; 07/11/2018 tarihli ara karar ile ” .. 1-Mahkememizce tedbir kararı verildikten sonraki kira alacaklarına ve varsa enerji bedellerine ve işçi alacaklarına ilişkin mahkememizce daha önce davacı şirketler lehine konulan tedbirlerin KALDIRILMASINA, 2-Önceki tedbir kararından önceki alacaklara ilişkin konulan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmadığı hususuna dikkat edilmesine,..” yönünde ara karar oluşturulmuştur. İtiraz üzerine gerekçeli red kararı yazılmış, davacılar vekili kararı istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, ara kararda gerekçe gösterilmediğini, kira alacaklarının tedbir kapsamından çıkartılmasının yasanın amacıyla bağdaşmayacağını, projenin başarı şansını zayıflatacağını, işçi alacakları yönünden kaldırılan tedbirin İİK 206. Maddesi ile bağdaşmadığını, elektrik enerjisinin şirketin faaliyeti için hayati önem arz ettiğini verilen tedbiri belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava, tedbirin kaldırılması ara kararının kaldırılarak tedbir kararı tesisine ilişkindir.İcra ve İflâs Kanunu’nun 179/b hükmüne göre, “Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez. Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayacak faizler teminatlandırılmak zorundadır. 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir.” Yukarıda belirtilen kanun hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere, iflâs erteleme talebi üzerine verilen tedbir kararlarının amacı, iflâs erteleme talebinden önceki borçlar nedeniyle borçlu hakkında haciz ve diğer muhafaza işlemlerinin yapılmasına engel olunarak, borçlunun işletmesinin bütünlüğünün korunmasıdır. Nitekim bu amaç İİK’nun 179/a maddesinin 1’inci fıkrasında da açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla iflâs erteleme talebini inceleyen mahkeme tarafından tedbir adı altında da olsa alacaklılara maddi hukuk bakımından yükümlülük yükleyecek nitelikte hüküm kurulamaz. Daha açık bir anlatımla, finansal kiralama sözleşmesinden veya kira sözleşmesinden kaynaklanan ve elektrik, su, doğalgaz gibi borçlarını ödemeyen abonenin iflâs erteleme talebinde bulunması hâlinde, iflâs erteleme talebinden önceki borçlarından dolayı icra takiplerinin durmasına karar verilebilirse de iflâs erteleme talebinden sonraki kira bedelleri ile elektrik, su, doğalgaz giderlerini ödemedikçe malikler veya satıcıların edimlerini ifaya ihtiyati tedbir yoluyla dahi olsa zorlanmaları, anılan kanun hükmünün amacına ve kapsamına aykırıdır. Özellikle maddi hukukun kendilerine tanımış olduğu akdin feshi hakkını kullanmaları iflâs erteleme tedbirleri adı altında verilecek kararlarla engellenemez. İflâs erteleme talebinin kabulüne karar verilebilmesi için iyileştirme projesinin şirketin malî durumunu düzeltmeye elverişli olması, diğer bir anlatımla ciddi ve inandırıcı bulunması gerekir. Projenin ciddi ve inandırıcı olduğunun kabulü için zorunlu koşullardan birisi de iflâs erteleme talebinde bulunan şirketin işletme sermayesinin bulunması ya da bu işletme sermayesinin iflâs erteleme talebinde bulunan şirket tarafından dış kaynaklardan temin edilmesidir. Bir işletmenin çalışması için gerekli (mali) kaynakların iflâs erteleme talebinde bulunan tarafından sağlanması zorunlu olup, bu yükümlülük, iflâs erteleme tedbirleri nedeniyle zaten alacaklarını cebri icra yoluyla tahsil etmesi engellenmiş olan alacaklılara yüklenemez. Aksi hal, iflâs erteleme talebinde bulunanın yerine getirmesi gereken yükümlülüklerin alacaklılara yüklenmesi anlamına gelir ki o da iflasın ertelenmesi kurumunun mahiyetine (özüne) aykırıdır. Dolayısıyla iflâs erteleme kurumunun mahiyetine (özüne) aykırı tedbir kararı verilmesi de doğru değildir. İflâs erteleme talebinden sonra ihtiyati tedbir yoluyla bir kısım alacaklıların edimlerini karşılık almadan ifaya zorlanması, alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesine de aykırıdır (Anayasa m.10). Nasıl ki iflâs erteleme talebinden sonra ihtiyati tedbir yoluyla hiçbir karşılık alınmadan bankaya kredi verme, sağlayıcılara mal teslim etme, işçilere çalışma yükümlülüğü yüklenemiyorsa, kiraya verenlere ya da elektrik, doğalgaz ve su gibi hizmetleri sağlayanlara, bu edimlerini ücretsiz yerine getirme yükümlülüğü yüklenemez. Aksi hâl, alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesine de aykırı olur. Bazı hizmetlerin tekel niteliğinde olması nedeniyle sözleşme yapma zorunluluğunun bulunması, tekel hizmetlerinin bedelsiz verilebileceği şeklinde yorumlanamaz. İflâs erteleme talebinden sonra ihtiyati tedbir yoluyla bir kısım alacaklıların edimlerini karşılık almadan ifaya zorlanması, mülkiyet hakkını düzenleyen Anayasa’nın 35’inci maddesine de aykırıdır. Anayasa’nın 35’inci maddesine göre, “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.” Mülkiyet hakkının sınırlanabilmesi ancak açık bir kanun hükmü ile mümkündür. Dolayısıyla İİK’nun 179/a ve 179/b hükümlerinin amaç ve kapsamını aşar bir yorumla mülkiyet hakkının ihlali Anayasa’ya da uygun düşmez.( Bkz Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/387 Karar No: 2013/7800 sayılı ilamı ) Yukarıda ki açıklama göz önüne alındığında, mahkemenin, tedbir kararı verildikten sonraki kira alacakları ve varsa enerji bedelleri ve işçilik ücretleri ile ilgili tesis ettiği ara kararda yasaya aykırılık bulunmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1- Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararında esas ve usul yönünden herhangi bir hata görülmediğinden HMK ‘ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubuna, bakiye 32,30 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 98,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,20 TL olmak üzere toplam 55,50 TL harcın davacılardan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,6-Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1.f Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.17/10/2019