Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/968 E. 2022/801 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/968 Esas
KARAR NO: 2022/801
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2018
NUMARASI: 2017/871 Esas, 2018/1108 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirkete temizlik hizmeti verdiğini, davalının, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … serisi …, …, …, …, … nolu faturalardan cari hesap bakiyesini ödemediğini, alacağın tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalının icra takibine kötü-niyetle itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın % 20 sinden az olmamak üzere İcra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı tarafa bir borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddine, kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda; taraf defterlerinin birbiri ile örtüştüğü gerekçesi ile davanın KABULÜ ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacak üzerinden hesap edilecek %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; 18.10.2017 tarihli cevap dilekçesinde “bilirkişi, yemin, tanık ve temini mümkün her türlü delil”e dayanıldığını, delillerin toplanmadığını, eksik ve hatalı incelemeye dayalı bilirkişi raporuna dayanarak hüküm tesis edildiğini, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, faturanın tek başına alacağın varlığını ispatlamayacağını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, davacının, faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir. Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirket tarafından davalı aleyhinde 14.08.2017 tarihinde dayanak faturalar gereğince 7.096,18 TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece, taraf defterlerinin örtüştüğünden bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamına getirtilen Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1164 E. 2019/1056 K. sayılı kararına göre, davalı … Anonim Şirketinin iflasına ve İflasın 07/11/2019 günü saat 12:29 itibariyle açılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine dairemiz 2021/16 Esas, 2021/279 Karar sayılı kararı ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiği, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda yeniden davalı şirketin iflasına karar verildiği, davalı tarafın istinaf talebinin bu defa dairemiz 2021/2046 Esas, 2022/230 Karar sayılı kararı ile reddine karar verildiği, eldeki davanın 27.0.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 191. maddesi gereğince, borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüzdür. Müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflâs ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesi uyarınca da masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir. Belirtilen hükümler gereğince; iflasın açılmasıyla taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiyede İİK’nın 226-229. maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, şayet basit tasfiye (İİK’nın m. 218) usulü benimsenmişse, bu temsil yetkisi İflas Dairesine aittir. Müflisin, iflâsın açılması ile hak ehliyetini kaybetmediği gibi, dava ehliyetini de kaybettiği söylenemese de, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflâs idaresine ait olacaktır. İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını tespit edebilmek için, ilk önce iflâs organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle, İİK’nın 194. maddesi gereğince müflisin davacı ve davalı bulunduğu hukuk davalarının, iflâsın açılması ile belli bir süre için durması öngörülmüştür. İİK’nın 194. maddesine göre; “Acele haller müstesna olmak üzere iflasın açılması ile kural olarak müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ancak alacaklıların ikinci toplantısından on gün sonra devam olunabilir. ” İflâsın açılması ile duracak olan davalar, iflâstan önce açılmış olup da halen derdest bulunan ve iflâs masasına giren mal, alacak ve haklara ilişkin hukuk davalarıdır. Bunlar, müflisin açmış olduğu davalar ile müflise karşı açılmış olan davalardır. Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davaların geleceği hakkında karar verir. Burada, müflisin davacı veya davalı olmasına göre, usul işlemleri farklılık arz eder. Müflisin davacı olduğu davalarda; iflâs idaresi bir davanın başarı şansı olduğu kanısına varırsa, masanın bu davayı takip etmesine karar verir; bu karar ikinci alacaklılar toplantısının uygun bulması ile kesinleşir ve ikinci alacaklılar toplantısından sonraki on günlük süre geçince, bundan böyle davaya, davacı olarak iflâs idaresi tarafından devam edilir. İflâs idaresi ve ikinci alacaklılar toplantısı, davanın başarı şansı olmadığı kanısına varırlarsa, masanın davayı takip etmemesine karar verirler. Bu halde o davayı takip yetkisi, isteyen alacaklıya devredilir. (İİK md. 245). Hiçbir alacaklı davayı takip etmek istemezse, o zaman, müflisin dava takip yetkisi yeniden doğar ve müflis iflâsın kapanmasını beklemeden, davayı kendi adına devam ettirebilir. Müflisin davalı olduğu davalarda ise; iflâs idaresi, alacakları tahkik ederken, ( İİK md. 230 vd) müflise karşı dava açan alacaklının alacağının mevcut olup olmadığı hakkında bir karar vermez; sadece, bu alacağı davalı çekişmeli alacak olarak sıra cetveline geçirir. Bu alacağın, dolayısıyla davanın kabul edilip edilmeyeceği hakkındaki kararı, ikinci alacaklılar toplantısında karar verilir. İkinci alacaklılar toplanması davaya devam edilmesine karar verirse, iflâs idaresi, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra davayı takip eder veya tayin edeceği bir avukat vasıtasıyla davayı takip ettirir. Bir hukuk davasının kayıt-kabul davasına dönüşmesi için davalının iflas etmesi, iflas idaresinin de dava konusu alacağı iflas masasına kabul etmemesi gerekir. Davalı tarafı dava sırasında iflas eden aleyhine iflastan önce açılan ve İİK’nın 194. madde hükmünde sayılan istisnalardan olmayan bir davaya bakan mahkemenin asıl dava konusu alacağın, ikinci alacaklılar toplanmasında, iflas masasına kaydedilip, alacağın masaca kesin olarak kabul edilip edilmediğinin araştırması ve şayet kesin suretle kayıt ve kabul edilmiş ise, konusu kalmayan davada hüküm tesisine yer olmadığına karar vermesi; masaya kayıt edilmesi istenip de alacak kısmen veya tamamen reddedilmiş ise ve kayıt-kabul davası ayrıca açılmamışsa, davaya alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilerek, varılacak sonuç dairesinde bir karar vermesi gerekir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2020/10428 E. 2021/9127 K. Sayılı kararı ) Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama devam ederken davalı şirket hakkında önce Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1164 E. 2019/1056 K. Sayılı kararı ile daha sonra dairemiz kaldırma kararından sonra Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/11/2021 tarih, 2021/228 E, 2021/972 K. Sayılı kararı ile iflas kararı verildiği, mahkemece, yukarıda açıklanan usullere göre yargılamaya devam edilip sonucuna göre hüküm kurması gerekirken davanın bu şekilde sonuçlandırması usul ve yasaya aykırı olduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1164 Esas, 2019/1056 Karar, 07/11/2019 tarihli kararının HMK 353/1a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-4 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/06/2022