Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/931 E. 2019/1767 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/931 Esas
KARAR NO : 2019/1767
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 27/12/2018
NUMARASI : 2018/1065 Esas
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 10/10/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya ait un fabrikasının davalı nezdinde Yangın Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, olay tarihindeki aşırı yağış nedeniyle oluşan taşkın sonucu sigortalı fabrikanın deposunda bulunan buğdayların hasar gördüğünü belirterek 5.094.193,44 TL hasar bedelinin 23.01.2012 tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; sigortalı işyerinde sel olayının gerçekleşmediğini, gerçekleşen bir zarar var ise bunun emteanın kendi nem oranı ve kızışmanın artması ile gerçekleştiğini, … A.4.4. maddesi gereği bu şekilde oluşan hasarın teminat dışı olduğunu, davacı sigortalının üzerine düşen kurtarma ve yardım önlemlerini alma ile araştırma ve inceleme yapılmasına izin verme yükümlülüklerini ihlal ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi 14/04/2016 tarih, 2014/764 Esas, 2016/355 Karar sayılı kararıyla, davanın kabulü ile 5.094.193,44 TL. tazminatın 05.04.2012 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacıya avans olarak ödenen 1.004.348,08 TL’nin infazda nazara alınarak toplam alacak miktarından mahsubuna karar vermiştir.Karar davacı tarafça temyiz edilmiş, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi tarafından onanmıştır. Davalı vekili bu defa tashihi karara gitmiş, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 24/09/2018 tarih, 2018/442-8109 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Yargıtay bozma ilamından sonra davalı vekili, müvekkilinin sunduğu teminat mektubunun nakde çevrilerek davacı tarafından tahsil edildiğini, hasar miktarının ödenenden daha az olduğunu belirterek 6.523.960,83 TL yönünden davacının menkul ve gayrimenkullerinin haczine karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesi 27/12/2018 tarihli kararında, haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller sunulmadığı ve tazminat miktarının ne olduğu konusunun tespiti yargılamayı gerektirdiği gerekçesi ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/04/2016 tarihli kararı gereğince davacının mahkeme ilamını İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe koyduğunu, Yargıtay’ın onama kararı ile takip dosyasına ibraz edilen teminat mektubunun nakde çevrilerek davacının 8.636.839,49 TL’yi tahsil ettiğini, kararın tashihi kararda bozulduğunu, Çan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/81 D.İş sayılı tespit dosyasında davacı zararının 2.112.878,66 TL olduğunun belirtildiğini, bozmaya uyulması durumunda müvekkili şirketin daha az bir bedel ödeyeceğini, davacı hakkında bir çok icra takibi bulunduğu bilgisinin haricen edinildiğini, fazla ödenen kısım yönünden müvekkili şirketin risk altında bulunduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılması ile Çan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/81 D.İş sayılı tespit dosyasında alınan bilirkişi raporundaki tutar ve yaklaşık ferileri mahsup edilmek suretiyle 6.523.960,83 TL için ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Talep, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılması ile ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir.2004 sayılı İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. ( Bkz. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/18235 E., 2018/731 K., sayılı ilamı) Somut olayda, davacı ilk derece mahkemesi kararının onanmasından sonra davalı tarafça icra dosyasına sunulan teminat mektubunu nakde çevrilerek 6.836.839,49 TL’yi tahsil etmiştir. Mahkeme kararı tashihi kararda bozulmuştur. Mahkeme bozma kararına uymuş, bozma ilamı doğrultusunda işlem yapmıştır. İstinaf talebinden sonra mahkemece alınan 16/07/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda;”…1) Davacının ticari kayıtlan kapsamında olayın meydana geldiği dönem başı mevcudu vc rizikonun gerçekleştiği ana kadarki alımlar ile üretimde kullanılan çıkan miktarlara ilişkin tespit edilenler kapsamında 5.797.863,32-TL’lik ürün mevcudu olduğu;2) Çan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/81 D.İş dosyasında alınan 11.01.2012 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, hasara konu fiili emtia değerinin 2.112.878,66-TL olarak kabul edilebileceği, nitekim bu hesaplamanın davalı sigorta şirketi tarafından atanan sigorta eksperinin 01.03.2013 tarihli raporunda esas alındığı, ayrıca 22.05.2013 tarihli bilirkişi raporunda da bu hesaplamadan hareket edildiği, söz konusu raporda fiili zararın belirlendiği ve dolayısıyla kurtarılan 40 ton buğdayın bu hesaplamaya dâhil edilmediği; 3) Yukarıda açıklandığı üzere, yapıların bu düzeni karşısında, sel felaketinin daha da yüksek duvarların olması ve kapı girişinin yol tarafından kapatılarak yan tarafa alınması (arka tarafa alınması dere olması nedeni ile mümkün değildir) halinde kısmen engellenebileceği, (Uscak un fabrikasına araçların girişinin sağlanması için önden kapı olması gerektiği, bu durumda da yüzey sularının kapıdan her zaman girmesinin bekleneceği, bu nedenle zararın oluşumunun veya artmasında davacının kusurunun bulunmadığı;4) Bu kapsamda, davalı sigorta şirketinin, davacının fiili zararının tespiti için en elverişli nitelikte olan 11.01.2012 tarihli raporda belirlenen 2.112.878,66-TL’lik hasar miktarına, ekspertiz raporunda yapıldığı belirtilen masraflar eklendikten sonra ulaşılan 2.131.431,17- TL’den muafiyet bedeli (50.000-EURO= 122.735-TL) indirilmek suretiyle 2.008.696,17- TL tazmin yükümlülüğü bulunduğu;5) Ancak Sayın Mahkemece, kurtarılan 40 ton buğdayın da bu hesaplamaya dâhil edildiği sonucuna ulaşılır ise 2.008.696,17-TL’den ayrıca 27.400-TL tenzil edilebileceği…”ni belirtmişlerdir. Dosyaya giren bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, İİK’nın 258. Maddesinde belirtilen ” alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur. ” düzenlemesinde belirlenen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmiştir. Bu durumda geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati haciz talebi hakkında olumlu karar verilmesi gerekirken, ihtiyati haciz talebinin reddine dair karar dosya kapsamına uygun düşmemiştir. Bu sebeple ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak ihtiyati haciz kararı verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1-Davalının ihtiyati hacze yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince 27/12/2018 tarihli mahkeme ara kararının KALDIRILMASI’na 2- İİK”nun 257 ve devam maddeleri uyarınca davalının ihtiyati haciz talebinin KABULÜNE; İİK’nun 259.maddesi gereğince takdiren 6.523.960,83 TL’nin % 20 ‘si oranında teminatın davalı tarafından yatırılması durumunda, 6.523.960,83 TL ile sınırlı olmak kaydıyla davacının mankul ve gayrimenkul malları ile banka hesapları ve 3. Kişilerde ki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir zımnında İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA,3- İhtiyati haczin yetkili icra müdürlüğünce infazına,4- Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’sine göre 750,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,5- Davalı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda değerlendirilmesine, 6- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davalının peşin olarak yatırdığı 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,80 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,7-Karar tebliği ile ilgili usuli işlemlerin ilk derce mahkemesi tarafından yerine getirilmesine ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK.nın 353/1b-2 ve 362/1-f maddesi ve İİK 258/son fıkrası gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/10/2019