Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/870 E. 2019/2173 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/870 Esas
KARAR NO : 2019/2173
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1232 Esas
KARAR NO : 2018/1277
KARAR TARİHİ: 20/12/2018
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/11/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkil şirket, davalı firmadan olan alacaklarının tahsili için İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, davalı borçlunun ticari defterleri ve vergi dairesinden alınacak BA/BS formları üzerinden yapılacak inceleme neticesinde müvekkil şirkete olan borcu açıkça ortaya çıkacağını, bu nedenle başlatmış olduğu icra takibine itiraz eden davalının itirazının iptali ile takibin devamına, İİK gereğince davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; taraflar arasında 09.05.2016 tarihli “İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Sözleşmesi” imzalandığını, ancak davacının, sözleşme hükümlerine aykırı davranışları nedeniyle ücrete hak kazanamadığı halde ücretin tamamı üzerinden icra takibi başlattığını, faturaların, taraf defterlerine işlenmiş olması ve vergi dairesine beyan edilmiş olması alacağın varlığına kesin olarak kanıtlamadığını, davacının sözleşme hükümlerini yerine getirmediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin irdelenmesi açısından, mali bilirkişi yanında iş güvenliği uzmanı da incelemeye dahil edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davalı borçlunun icra takibine süresinde yapmış olduğu bir itiraz bulunmadığından takibin kesinleştiğini, bu durumda kesinleşen takipten dolayı itirazın iptali davası açmakta davacının hukuki yararı olmadığından davanın HMK 115/2 maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde, davalı borçlunun İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına 04.08.2017 tarihinde itiraz ettiğini ve yapılan tebligatın usulsüz olduğunu iddia ederek öğrenme tarihi olan 04/08/2017 tarihini tebliğ tarihi olarak düzeltilmesi için İcra Mahkemesine başvurduğunu, bunun üzerine İstanbul Anadolu 9.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 16.10.2017 Tarihli., 2017/800 E., 2017/1006 K. sayılı kararı ile tebliğ tarihinin değiştirilmesine karar verildiğini, İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından, Mahkeme kararı gereğince süresinde yapılan bir itiraz bulunduğu, takin durdurulmasına karar verildiği ve dosyadan kendilerine ödenen bedellerin iade edilmesi hususunda İİK.m.62 hükmüne göre 27.10.2017 tarihinde muhtıra tebliğ edildiğini, 03.11.2017 tarihinde işbu davayı açtığında, İstanbul Anadolu 9.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/800 E. sayılı kararı gereğince süresinde yapılmış geçerli olduğuna hükmedilen bir itiraz olduğu ve bu itirazın İİK.m.62 gereğince kendilerine tebliğ edildiğinden, dolayısıyla bir yıllık itirazın iptali davası açma süresinin işlemeye başladığını, bilirkişi raporunun gelmesinden sonra, yani davalının müvekkilime talep edilen miktar kadar borcu olduğunun açıkça ortaya çıkmasından sonra, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 13.06.2018 T., 2018/1366 E. Ve 2018/1555 K. Sayılı ilamıyla icra dosyasında borçluya yapılan tebligatın usulüne uygun olduğuna ve İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 16.10.2017 T., 2017/800 E., 2017/1006 K. Sayılı kararının kaldırılmasına hükmedildiği ve dolayısıyla işbu davanın konusuz kaldığını, …m.331/I gereğince davanın sonradan konusuz kalması durumunda, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumunun davanın açıldığı tarihe göre belirlenmesi gerektiği, davanın açıldığı tarihte mahkeme ilamına göre süresinde yapılan bir itiraz ve itirazın muhtıra ile tebliğ edildiğinden kendileri tarafından yapılan herhangi hatalı bir işlem de bulunmadığını, mahkemenin davanın açılmasına neden olan davalı aleyhine, davanın konusuz kalması nedeniyle tam-nispi vekalet ücreti hükmetmesi gerektiğini, ancak (hiçbir biçimde kabul anlamına gelememek üzere) kararın gerekçesi doğru olsaydı dahi aleyhimize ancak maktu vekalet ücretinin tahmil edilmesi gerektiğini, sunmuş oldukları emsal yargıtay kararlarında da usulsüz tebligat davasında verilen takibin durdurulması kararı ile davacının hak düşürücü süre içinde eldeki itirazın iptali davasını açmak durumunda olduğu belirtildiği, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davalı-borçlunun nispi vekalet ücreti ile yargılama harç ve masraflarından sorumlu olduğu yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava; tacirler arası hizmet alım ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince, takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Davacı, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile 31/05/2017 tarihinde 57.746,83 TL tutar üzerinden icra takibi başlattığı, ödeme emri davalı borçlu şirkete Tebligat Kanunu 35. Maddesi uyarınca 19/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça sunulan 04/08/2017 dilekçe ile icra takibinden banka hesaplarına gönderilen haciz müzekkerelerinden dolayı 03/08/2017 tarihinde haberdar oldukları, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğinden İcra Mahkemesine şikayette bulunduğunu belirterek, alacaklı firmaya herhangi bir borcu olmadığından borca ve faize itiraz edildiği, İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 16/10/2017 tarih 2017/800 esas 2017/1006 karar sayılı ilamı ile açılan davanın kabulüne karar verilerek davaya konu takip dosyasında ödeme emre tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 03/08/2017 olarak düzeltilmesine karar verildiği, akabinde İcra Müdürlüğü 24/10/2017 tarihli muhtırası ile, ödeme emri tebliğ tarihinin 03/08/2017 olarak düzeltilmesine karar verilmiş olması, borçlu tarafça da takibe 04/08/2017 tarihinde yasal süresi içerisinde itiraz edilmiş olması nedeniyle alacaklıya ödenen meblağın 7 gün içinde icra dosyasına iadesinin istendiği, muhtıranın 27/10/2017 tarihinde davacı alacaklı vekiline tebliğ edildiği, davacının da 03/11/2017 tarihinde 1 yıllık hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı, yargılama devam ederken İstanbul Bölge Adiyle Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 13/06/2018 tarih 2018/1366 esas 2018/1555 karar sayılı kararı davalı alacaklının istinaf başvurusunun kabulü İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 16/10/2017 tarih 2017/800 esas 2017/1006 karar sayılı kararının kaldırılmasına, şikayetin reddine karar verildiği, kararın taraflarca temyiz edilmemesi üzerine hükmün 08/08/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.Somut olayda, davacı tarafça başlatılan takibe davalı tarafın itirazı üzerine, itirazın süresinde olmadığından bahisle icra müdürlüğü tarafından takibe devam edildiği, aynı zamanda davalı borçlu tarafından şikayet yolu ile İcra Hukuk Mahkemesi’ne başvurulduğu, İcra Hukuk Mahkemesi tarafından verilen ilk hükümde şikayetin kabulüne karar verildiği, ilgili kabul kararı sonrasında takibin icra dairesince durdurulduğu ve davacı alacaklıya muhtıra çıkartılarak ödeme emri tebliğ tarihinin 03/08/2017 olarak düzeltilmesine karar verilmiş olması nedeniyle ödeme emrine yasal süresi içinde itiraz edildiği bildirilerek ödenen meblağın iadesinin istendiği, bunun üzerine davacı tarafça eldeki davanın açıldığı görülmüştür. Mahkemece yedi günlük itiraz süresi geçirildikten sonra borca itiraz edildiğinden takibin kesinleştiği, süresinde itiraz edilmeyen takip kesinleşmiş olmakla, alacaklının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın reddi ile davacı taraf aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş ise de, İİK’nın 67. maddesi gereğince takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açmak durumda olduğu, nitekim davacıya gönderilen muhtıra ile ödeme emrine yasal süresi içinde itiraz edildiği bildirilmiş olmakla davacının hak düşürücü süre içinde eldeki itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Bu sebeple dava tarihi itibariyle davalının itirazı üzerine takibin durdurulması nedeniyle davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Yargılama sırasında şikayetin süresinde yapılmadığı kesinleşmiş olmakla dolayısıyla takibin de kesinleştiği ve davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır. 6100 sayılı Kanun’un 331. maddesinde “davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan durumlarda, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” düzenlemesi karşısında, itirazın süresi geçtikten sonra yapıldığı, itiraz üzerine takibin durdurulduğu, davanın bu sebeple açıldığı göz ününe alındığında, davanın açılmasına sebep olanın davalı oldugu, davalının şikayetinde haksız olduğu nazara alınarak davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, hatalı hukuki değerlendirme ile davacı taraf aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi hukuka uygun düşmemiştir. Ne var ki bu durumun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2. maddesi uyarınca hükmün ve gerekçenin düzeltilmesi cihetine gidilerek ve usulü kazanılmış haklar gözetilerek kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, HMK’ nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1232 Esas, 2018/1277 Karar ve 20/12/2018 tarihli ilamının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE 2- Dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,2- a Alınması gerekli olan 44,40 TL ret harcının davacı tarafça peşin yatırılan 986,18 TL harçtan mahsubu ile arta kalan 941,78 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa iadesine,2- b Davacı tarafça yapılan 80,40 TL harç gideri (44,40 TL Karar ve ilam harcı, 31,40 TL Peşin harcı, 4,60 vekalet harcı), müzekkere ve tebligat gideri 96,50 TL, bilirkişi ücreti 650,00 TL olmak üzere toplam 826,90 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,2- c Davacı taraf kendisini vekil ile temsil etmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 6.702,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 2-d Karar kesinleştiğinde kararın tebliğ gideri avanstan karşılandıktan sonra kullanılmayan gider avansının HMK 333.maddesi gereğince taraflara iadesine, İstinaf Giderleri Yönünden; 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu’na bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harcın davalı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 165,70 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 23,80 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına 4- Davacının istinaf yargılaması aşamasında yapmış olduğu 165,70 TL istinaf harcı ile 66,80 TL posta giderinden oluşan toplam 232,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak alınarak davacıya verilmesine 5- İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362.1.a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.28/11/2019