Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/849 E. 2022/74 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/849 Esas
KARAR NO: 2022/74
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2018
NUMARASI: 2016/154 Esas, 2018/681 Karar
DAVANIN KONUSU: Banka Teminat Mektubunun İadesi Ve Depo Edilmesi (Depo Edilmesi İstemli)
KARAR TARİHİ: 20/01/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile akdetmiş olduğu hizmet alım sözleşmeleri gereği Beyoğlu, Sefaköy, Gaziosmanpaşa ve Sarıyer işletme müdürlüğü çevresindeki AG-YG(OG) Elektrik Dağıtım Şebekeleri ve YG-OG Elektrik Dağıtım Hatları Arız Onarım ve Bakım İşlerini yaptığını, davalıya toplam 3.184.000-TL bedelli teminat mektupları verdiğini, davalı şirketin özelleştirilmesi gerekçe gösterilerek 31.08.2013 tarihi itibariyle sözleşmeyi feshettiğini bildirildiğini, sözleşmenin 28.maddesindeki “sözleşmenin feshedilmesi halinde hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilerek kesin teminat varsa ek kesin teminatların iade edileceği” hükmünün fesih yazısında davalı şirketçe kabul edilmiş olduğunu, yüklenilen işin bitirildiğinin tutanaklarla tespit edildiğini, sözleşme eki Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 51.maddesinde düzenlenen kesin teminatların iadesi şartlarının gerçekleştiğini, SGK’ndan ilişiksiz yazıları alındığını, müvekkilinin davalı şirkete borcunun bulunmadığını, teminat mektuplarının hukuka aykırı olarak iade edilmediğini, ihtarname ile de talep edilmesine rağmen işçilik alacağı davaları gerekçe gösterilerek bu taleplerinin reddedildiğini, bu durumun hukuka ve içtihatlara aykırı olduğunu belirterek teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin önlenmesi için tedbir konulmasına, teminat mektuplarının iadesi ya da iptaline, 24.000,00-TL fazladan ödenen komisyon bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, taraflar arasında akdedilen Hizmet Alım Sözleşmesi’nin “Kesin Teminat ve Ek Kesin Teminatın Geri Verilmesi” başlıklı 11.4.1 maddesindeki yükümlülüğü yerine getirmediğini, sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine riayet etmediğini, işçi alacaklarını ödemediğini, davacı şirketin müvekkili şirkete borcunun bulunduğunu, davacı şirketin yaklaşık 215 işçisinin müvekkili şirket aleyhine dava açtığını, başka işçilerin de dava ve icra takibi başlatacak olmalarının kuvvetle muhtemel olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında akdedilmiş olan hizmet alım sözleşmesi ve eki olan şartname hükümlerine göre “Yüklenicinin çalıştırdığı tüm personelin özlük hakları ile ilgili hususlar yükleniciye aittir.” düzenlemesinin bulunduğunu, bu hüküm gereği davacı şirketin kendi işçilerinin tüm alacak ve tazminatlarının ödenmesinden sorumlu olduğunu, 4857 sayılı İş Kanunu’nun; “Kamu makamlarının ve asıl işverenlerin hak edişlerinden ücreti kesme yükümlülüğü” başlıklı 36. Maddesi, 3. Ve 5. Fıkrası, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu “Kesin teminat ve ek kesin teminatların geri verilmesi” başlıklı 13. Madde hükmü 2. Fıkrası hükümleri gözetildiğinde iade şartlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında 30/10/2012 tarihinde akdedilen Beyoğlu, Sefaköy, Gaziosmanpaşa, Sarıyer İşletme Müdürlüğü’ndeki AG-YG(OG) Elektrik dağıtım şebekeleri ve YG(OG) elektrik dağıtım hatları arıza onarım ve bakım işleri teklif birim fiyatlı hizmet alımı sözleşmelerinin 11. maddesine göre davacı tarafından davalıya toplam 3.160.000,00-TL tutarında banka teminat mektubu verildiği, sözleşmelerin 11. maddesine göre davacı tarafından davalıya verilen teminat mektuplarının süresinin 29/02/2016 tarihine kadar olduğu, sözleşmelerin 9. maddesine göre işin süresinin işe başlama süresinden itibaren 720 gün olduğu, davalının sözleşmeleri sözleşmelerin 36.9 maddesi çerçevesinde BEDAŞ’ın özelleştirilmesi sebebi ile 31/08/2013 tarihi itibari ile tek taraflı olarak feshettiği, sözleşmenin 28. maddesinde “…Mücbir sebeplerden dolayı idare veya yüklenici sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebilir…Sözleşmenin feshedilmesi halinde hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilerek kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar iade edilir.” düzenlemesinin yer aldığı, 36.9 maddesinde “Sözleşme süresinin bitiminden önce herhangi bir tarihte yapılacak olan özelleştirme (mülkiyet devri, işletme hakkı devri, lisans devri, kiralama vs.) sebepleriyle sözleşmenin sona erdirilmesi (tasfiye edilmesi) halinde Yüklenici, bu nedenlerle İdare tarafından sözleşmenin sona erdirildiğini ileri sürerek sözleşmenin 28. Maddesindeki hükümler hariç, hiçbir zarar ziyan ve tazminat talebinde bulunamaz. Ancak yukarıda belirtilen sebeplerle yeni yatırımcıların sözleşmeyi yeniden müzakere ederek devamını veya iptalini talep edebilir. Yüklenici bu durumu peşinen kabul etmiştir.” düzenlemesinin yer aldığı, sözleşmelerin “Kesin Teminat Ve Ek Kesin Teminatın Geri Verilmesi” başlıklı 11.4 maddesinin 11.4.1. maddesinde, “Taahhüdün, sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği, Yüklenicinin bu İşten dolayı İdareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten ve Sosyal Güvenlik Kuramımdan ilişkisiz belgesinin getirildiği saptandıktan sonra; alınmış olan kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların yarısı garanti süresi dolduktan sonra kalanı yükleniciye iade edilecektir.” düzenlemesinin yer aldığı, somut olayda bu düzenlemelerin yanı sıra 4857 sayılı Kamu İhaleleri Sözleşmeleri Kanunu’nun “Kesin Teminat Ve Ek Kesin Teminatlarının Geri Verilmesi” başlıklı 13. maddesinin de nazara alınması gerektiği, hükme esas alınan bilirkişi raporundan sözleşmenin eki niteliğindeki hizmet işleri genel şartnamesinin 51. maddesi çerçevesinde davalı şirket görevlilerince yapılan tespitlerde, davacı tarafından sözleşmelerdeki taahhütleri sözleşme hükümlerine uygun şekilde yerine getirdiği, SGK’dan ilişiksizlik belgelerinin davalı BEDAŞ’a gönderildiği, işin yapıldığı tarih ve sözleşmenin feshedildiği tarih olan 31.8.2013’den dava tarihine kadar 2 yıllık garanti süresinin dolduğu, teminat mektubunun iadesi için taraflar arasında öngörülen şartların gerçekleştiği, 4735 sayılı yasanın 13 maddesindeki koşulların oluştuğu, davacının teminat mektupları için bankaya 24.000,00-TL komisyon bedeli ödediği gerekçesi ile davanın kabulüne, davacı tarafından davalıya verilen … A.Ş. Şişli Şubesi’ne ait 19/10/2012 tarihli 560.000,00-TL bedelli teminat mektubunun, … Bankası A.Ş. Beşiktaş Şubesi’ne ait 30/10/2012 tarihli 850.000,00-TL bedelli teminat mektubunun, … Bankası A.Ş. Beşiktaş Şubesi’ne ait 30/10/2012 tarihli 1.100.000,00-TL bedelli teminat mektubunun, … Bank A.Ş. Mecidiyeköy Şubesi’ne ait 30/10/2012 tarihli 650.000,00-TL bedelli teminat mektubunun süresinin 01/03/2007’de dolması nedeni ile yerine verilen … Bank A.Ş. Merkez Bankası Şubesi’ne ait 01/03/2017 tarihli 650.000,00-TL bedelli teminat mektubunun, davalı tarafından davacıya iadesine, davacı tarafından teminat mektupları için bankaya ödenen 24.000,00-TL komisyon bedelinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.Mahkemece 15/11/2018 tarihli ek kararla;”… davacının tavzih talebinin kabulüne, Mahkememizin 2016/154-2018/681 E.K. Sayılı kararın hüküm fıkrasının 1. maddesinde “… Bankası A.Ş. Beşiktaş Şubesi’ne ait 30/10/2012 tarihli 850.000,00-TL bedelli teminat mektubunun” şeklinde yazılı hükmün “… Bankası A.Ş. Beşiktaş Şubesi’ne ait 30/10/2012 tarihli 850.000,00-TL bedelli teminat mektubu yerine verilen … Bank A.Ş. Merkez Bankası Şubesi’ne ait 15/05/2018 tarihli 350.000,00-TL bedelli ve … A.Ş. Mecidiyeköy Şubesi’ne ait 15/05/2018 tarihli 545.000,00-TL bedelli teminat mektubunun,” şeklinde tavzihine,..” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresi içerisinde taraflarca istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin sözleşmede belirlenen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, teminat mektuplarının iade şartlarının gerçekleştiğini, davalının kendisine karşı açılmış olan işçilik alacakları davalarının varlığını öne sürerek teminat mektuplarını iade etmediğini, davalı ile davacı arasında kesin hak edilişin yapıldığını, bahse konu işçilerin ücretlerinin müvekkili tarafından ödendiğini, davalı tarafından varlığı iddia edilen kıdem tazminatı ile kullandırılmayan izinlerden dolayı müvekkilinin sorumluluğunun söz konusu olmadığını, müvekkili bünyesinde çalışan işçilerin hiçbirinin tazminat kazanmaya hak kazanacak kadar çalışmadıklarını, sözleşmelerin bir sene dolmadan feshedildiğini, bir seneden az süre ile çalışan hiçbir işçinin kıdem veya benzer bir tazminata hak kazanamayacağını, davalı tarafından dosyaya ibraz edilen İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1184 E. 2015/1073K. sayılı kararında yer alan feri müdahiller listesi incelendiğinde BEDAŞ’ın aynı işçiler için birden fazla şirketin teminat mektuplarına el koymuş olduğunun anlaşılacağını, davalının iyiniyetli olmadığını, mahkemenin teminat mektuplarının iadesi kararı ile tashih ve tavzih kararlarının yerinde olduğunu, müvekkilinin teminat mektupları için bankalara ödediği komisyon bedelinin toplam 131.521,01 TL olduğunu, davalının istinaf başvuru dilekçesinin tebliğ edilmediğini, UYAP sistemi üzerinden haricen öğrenildiğini belirterek teminat mektuplarının iadesine ilişkin karar ile tavzih ve tashih kararları konusunda davalının istinaf başvurusunun reddine müvekkiline iade edilmesi gereken komisyon yenileme bedeli tutarının 131.521,01 TL olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu, rapora karşı beyan ve itirazlarının dikkate alınmadığını, taraflar arasında imza edilen sözleşmenin “Teminata İlişkin Hükümler” başlıklı 11. maddesinin 4. alt bendinde, yüklenicinin taahhüdünü sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirmesi ve idareye herhangi bir borcunun olmadığının tespit edilmesinin bir ön koşul olarak belirlendiğini, Sözleşmenin; 16.1.18. Maddesinde “YÜKLENİCİ, çalıştırdığı tüm personelin ücret ve ücret sayılan her türlü ödemelerini eksiksiz olarak personel ismine tahsis edilmiş banka hesaplarına yatırmakla yükümlüdür.” “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları” başlığına haiz 22.1. maddesi “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Genel Şartnamenin Altıncı Bölümünde belirlenmiş olup, Yüklenici bunları aynen uygulamakla yükümlüdür.” Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin Altıncı Bölümünde düzenlenen “Çalışanların özlük hakları” başlığına haiz 38. maddesinin 1. fıkrası “Yüklenici çalıştırdığı işçilerin, işin yapılmakta olduğu bir işkolu veya meslekte aynı tipteki bu iş için mevzuatla kabul edilenlerden daha az elverişli olmayan şartlarda çalışmalarını ve ücret almalarını sağlayacaktır. Ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarının toplu sözleşme veya mevzuatla tespit edilmemiş olması halinde yüklenici, en yakın ve uygun bir bölgedeki işkolu veya meslekteki aynı tip bir iş için mevzuatla tespit edilenlerden daha az elverişli olmayan ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarını sağlayacaktır.”“Yüklenicinin Tazmin Sorumluluğu” başlığına haiz 31. maddesi “Yüklenici, taahhüdü çerçevesinde kusurlu veya standartlara uygun olmayan malzeme seçilmesi, verilmesi veya kullanılması, tasarım hatası, uygulama yanlışlığı, denetim eksikliği, taahhüdün sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirilmemesi ve benzeri nedenlerle ortaya çıkan zarar ve ziyandan doğrudan sorumludur.” düzenlemelerinin bulunduğunu, teminatın iadesi işlemi için öncelikli olarak tespiti gereken yüklenicinin idareye borçlu olmadığı hususunun ancak ikame edilen işçilik alacakları konulu davaların halli durumunda tamamen netlik kazanacağını ve tespit edileceğini, Yargıtay’ın yerleşik kararlarında bu hususa değinildiğini, müvekkili aleyhinde açılan benzer davaların reddedildiğini, bir kısmının Yargıtay denetiminden geçtiğini, kararın yerleşik Yargıtay uygulamalarına aykırılık teşkil ettiğini, 4857 sayılı İş Kanunu’nun; “Kamu makamlarının ve asıl işverenlerin hak edişlerinden ücreti kesme yükümlülüğü” başlıklı 36. Maddesi, 3. fıkrasında “… Müteahhitlerin bu işverenlerdeki her çeşit teminat ve hak edişleri üzerinde yapılacak her türlü devir ve el değiştirme işlemleri veya haciz ve icra takibi bu işte çalışan işçilerin ücret alacaklarını karşılayacak kısım ayrıldıktan sonra, kalan kısım üzerinde hüküm ifade eder. …” hükmünü, 5. Fıkrası ise “İşverenler, alt işverene iş vermeleri hâlinde, bunların işçilerinin ücretlerinin ödenip ödenmediğini işçinin başvurusu üzerine veya aylık olarak resen kontrol etmekle ve varsa ödenmeyen ücretleri hak edişlerinden keserek işçilerin banka hesabına yatırmakla yükümlüdür.” Hükmünü havi olduğunu, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu “Kesin teminat ve ek kesin teminatların geri verilmesi” başlıklı 13. Madde hükmü 2. Fıkrasının “Yüklenicinin bu iş nedeniyle idareye ve Sosyal Sigortalar Kurumuna olan borçları ile ücret ve ücret sayılan ödemelerden yapılan kanunî vergi kesintilerinin yapım işlerinde kesin kabul tarihine, diğer işlerde kabul tarihine veya varsa garanti süresinin bitimine kadar ödenmemesi halinde, protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın kesin teminatlar paraya çevrilerek borçlarına karşılık mahsup edilir, varsa kalanı yükleniciye geri verilir.” düzenlemesine yer verildiğini, bu nedenle sözleşme süresi bitmiş ve işçi ücretlerinin ödenmediğinin tespit edilmiş olması halinde ödenmeyen miktar belirlenerek, öncelikle yüklenicinin hak edişinden daha sonra da teminatından bu ücret ve alacakların ödenmesinin mecburi olduğunu,Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin (Taraflar arasında imza edilen Sözleşmenin 8. maddesi gereğince uygulanma bakımından Sözleşmeden önce gelmektedir.) 27. maddesinde “Herhangi bir işin, kontrol teşkilatının denetimi altında yapılmış veya işe onay verilmiş olması, yüklenicinin üstlenmiş olduğu işi bütünüyle projelerine, sözleşme ve şartnamelerine, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yapmak hususundaki yükümlülüklerini ve bu konudaki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.” düzenlemesi gereğince geçici kabul işleminin yüklenicinin sorumluluğunu kaldırmayacağını, bilirkişi heyetinde hukukçu, özellikle de sözleşme hukukundan anlayan bilirkişi bulunmadığı için, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerini dar yorumlandığını, davacı şirket işçileri tarafından müvekkili şirket aleyhine açılmış işçilik alacağı davalarına ilişkin listenin cevap dilekçesi ekinde sunulduğunu, 215 civarında işçinin dava açtığını, ayrıca davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte “… A.Ş. Mecidiyeköy Şubesine ait 30.10.2012 tarihli 650.000,00-TL bedelli teminat mektubunun süresinin 01.03.2007’de dolması nedeni ile yerine verilen … Bank A.Ş. Merkez Bankası Şubesine ait 01.03.2017 tarihli 650.000,00-TL bedelli teminat mektubunun davacıya iadesine” şeklindeki hükmünde hatalı olduğunu, 01.03.2017 tarihli teminat mektubunun bu davanın konusu olmadığını, dava açıldığı tarihte bu teminat mektubunun düzenlenmediğini, dava konusu yapılmadığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili ek kararı da yasal süresi içeresinde istinaf etmiş, istinaf dilekçesinde; mahkemenin 21.06.2018 tarihli kısa kararında iadesine karar verilen mektupları belirttiğini, davacı tarafın 15.05.2018 tarihli mektupları 21.06.2018 karar tarihinden önce mahkemeye sunması gerektiğini, davacının karar verildikten sonra 27.06.2018 tarihinde bu durumu bildirdiğini, kısa karar açıklandıktan sonra gerekçeli kararda hüküm fıkralarının değiştirilemeyeceğini, kısa kararla gerekçeli kararın çelişemeyeceğini, 15.05.2018 tarihli teminat mektuplarının iadesi için ayrı bir dava açılması gerektiğini, dava açıldığı tarihte bu mektupların henüz düzenlenmediğini, tavzih koşullarının bulunmadığını belirterek ek kararın kaldırılmasını istinaf ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, hizmet alım ihalesi sebebiyle verilen teminat mektuplarının iadesi ve teminat mektupları için ödenen komisyon bedelinin tahsili istemlerine ilişkindir. Taraflar arasında Beyoğlu, Sefaköy, Gaziosmanpaşa ve Sarıyer İşletme Müdürlüklerindeki AG-YG (OG) Elektrik Dağıtım Şebekeleri ve YG – (OG) Elektrik Dağıtım Hatları Arıza Onarım ve Bakım İşleri Teklif Birim Fiyatlı Hizmet Alım Sözleşmeleri akdedildiği, 30.10.2012 tarihinde imzalanarak yürürlüğe girdiği, davacının sözleşme konusu işe ilişkin olarak … Beşiktaş Şb, 30.10.2012 tarihli … sayılı 1.100.000,00 TL, … Mecidiyeköy Şb, 30.10.2012 tarihli 8206 sayılı 650.000,00-TL, … Şişli Şb, 19.10.2012 tarih … sayılı 560.000,00-TL, … Bankası Tophane Şb. 30.10.2012 tarihli … sayılı 850.000,00-TL olmak üzere toplam 3.160.000-TL tutarında banka teminat mektubunu davalıya teslim ettiği, davacının 15.11.2012 tarihinde işe başladığı, davalının 17.07.2013 tarihinde Sözleşme’nin 36.9. maddesi çerçevesinde BEDAŞ’ın özelleştirilmesi nedeniyle sözleşmenin 31.08.2013 tarihi itibariyle feshedildiği, sözleşmenin feshinden sonra BEDAŞ Muayene ve Kabul Komisyonu tarafından davcının yaptığı işlerin eksik, kusur ve arızalar olmaksızın bitirildiği belirtilerek 31.08.2013 tarihi itibariyle kabulün yapılmasının uygun görüldüğünün belirtildiği, bu hususlarda yanlar arasında bir çekişmenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı, davalıya ihale ve sözleşme için verdiği teminatının borcu olmadığı halde iade edilmediğini bildirerek iadesi için eldeki davayı açmıştır. Davalı davacının hizmet verdiği dönemi de kapsar şekilde bazı işçilerin işçilik alacağı kıdem vs tazminatları için iş mahkemesinde müvekkiline karşı dava açtıklarını, sözleşme ve şartnameye göre teminatı iade etmeme hakkının bulunduğunu savunmuştur. Uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmeleri kapsamında davacı tarafından davalı şirkete verilen teminat mektuplarının işçilerin açtıkları davalar nedeni ile davacıya iadesi şartlarının oluşup oluşmadığı ve iade edilmemeden kaynaklı davacının ödediği komisyon bedeli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş uyuşmazlık konularında bilirkişi raporu alınmıştır. 25.08.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacı şirket ile davalı BEDAŞ arasında yapılan muhtelif hizmet alım sözleşmelerinin BEDAŞ’ın özelleştirilmesi nedeniyle 31.08.2013 tarihi itibariyle feshedildiği, fesih bildiriminin 17.07.2013 tarihinde davacı şirkete bildirildiği, taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin, 28. Maddesinde, “… Sözleşmenin feshedilmesi halinde, hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilerek kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar iade edilir.” 36.9 Maddesinde, “Sözleşme süresinin bitiminden önce herhangi bir tarihte yapılacak olan özelleştirme (mülkiyet devri, işletme hakkı devri, lisans devri, kiralama vs.) sebepleriyle sözleşmenin sona erdirilmesi (tasfiye edilmesi) halinde Yüklenici, bu nedenlerle idare tarafından sözleşmenin sona erdirildiğini ileri sürerek sözleşmenin 28. Maddesindeki hükümler hariç, hiçbir zarar ziyan ve tazminat talebinde bulunamaz. Ancak yukarıda belirtilen sebeplerle yeni yatırımcıların sözleşmeyi yeniden müzakere ederek devamım veya iptalini talep edebilir. Yüklenici bu durumu peşinen kabul etmiştir.” 11.4.1 Maddesinde, ‘Taahhüdün, sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği, Yüklenicinin bu işten dolayı İdareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten ve Sosyal Güvenlik Kuramımdan ilişkisiz belgesinin getirildiği saptandıktan sonra; alınmış olan kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların, alman mal veya yapılan iş için bir garanti süresi öngörülmesi halinde yarısı, garanti süresi dolduktan sonra kalanı, garanti süresi öngörülmeyen hallerde ise tamamı Yükleniciye iade edilir.” 4857 sayılı İş Kanunu 36. Maddesi ve devamı hükümlerinde, “…Müteahhitlerin bu işverenlerdeki her çeşit teminat ve hak edişleri üzerinde yapılacak her türlü devir ve el değiştirme işlemleri veya haciz ve icra takibi bu işte çalışan işçilerin ücret alacaklarını karşılayacak kısım ayrıldıktan sonra, kalan kısım üzerinde hüküm ifade eder.”, “…İşverenler, alt işverene iş vermeleri halinde bunların işçilerinin ücretlerini ödenip Ödenmediğini İşçinin başvurusu üzerine veya aylık olarak resen kontrol etmekle varsa Ödenmeyen ücretleri hak edişlerinden keserek işçilerin banka hesabına yatırmakla yükümlüdür”, Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun Kesin Teminat ve Ek Kesin Teminatların ladesi’ne İlişkin 13. Maddesi; Taahhüdün, sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve yüklenicinin bu isten dolayı idareye her hangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra alınmış olan kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların: Yapım islerinde; varsa eksik ve kusurların giderilerek geçici kabul tutanağının onaylanmasından sonra yarısı, Sosyal Sigortalar Kurumundan ilişiksiz belgesi getirilmesi ve kesin kabul tutanağının onaylanmasından sonra kalanı, Yapım işleri dışındaki işlerde Sosyal Sigortalar Kurumundan ilişiksiz belgesinin getirildiği saptandıktan sonra; alınan mal veya yapılan iş için bir garanti süresi öngörülmesi halinde yarısı, garanti süresi dolduktan sonra kalanı, garanti süresi öngörülmeyen hallerde ise tamamı, Yükleniciye iade edilir. Yüklenicinin bu iş nedeniyle idareye ve Sosyal Sigortalar Kurumuna olan borçları ile ücret ve ücret sayılan ödemelerden yapılan kanuni vergi kesintilerinin yapım işlerinde kesin kabul tarihine, diğer işlerde kabul tarihine veya varsa garanti süresinin bitimine kadar ödenmemesi halinde, protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın kesin teminatlar paraya çevrilerek borçlarına karşılık mahsup edilir, varsa kalanı yükleniciye geri verilir. İşin konusunun piyasadan hazır halde alınıp satılan mal alımı olması halinde, Sosyal Sigortalar Kurumundan ilişiksiz belgesi getirilmesi şartı aranmaz.” hükümlerini içerdiği, sözleşmenin eki niteliğindeki Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 51. Maddesi çerçevesinde davalı şirket görevlilerince yapılan tespitlerde, davacı tarafından sözleşmelerdeki taahhütleri sözleşme hükümlerine uygun şekilde yerine getirdiği, SGK’dan ilişiksizlik belgelerinin, 17 Nisan 2014 tarihinde …/…-… sayılı yazı 14 Ağustos 2014 tarihinde …/…- …/…, … sayılı yazı, 2 Kasım 2015 tarihinde …-… sayılı yazı, 16 Ocak 2015 tarihinde …/… -… -…-…-… sayılı yazı ile alındığı ve BEDAŞ’a gönderildiği, işin yapıldığı tarih ve sözleşmenin feshedildiği tarih olan 31.8.2013’den dava tarihine kadar 2 yıllık garanti süresinin de dolduğu, davalı yanın cevap dilekçesi ekinde, davacı yan ile akdedilen sözleşmeler kapsamında istihdam ettiği işçiler tarafından açılan ve halen derdest olan işçi alacakları ile ilgili olarak açılan dava dosyalarının listesinin yer aldığı, davalı yanın dava açan işçi sayısının 215 civarında olduğunu beyan ettiği, ancak ekli listede davacı şirkete karşı açılmış 116 adet davaya rastlandığı, davalının davaya cevap dilekçesinde ileri sürdüğü İş K. m.36 hükmünün, anahtar teslimi suretiyle ihale edilen işlerde kamu kurumlarının işçilik alacaklarından sorumluluğunun sınırlarını düzenleyen madde olduğu, 4857 sayılı İş Kanununun 36. maddesinde, “Genel ve katma bütçeli dairelerle mahalli idareler veya kamu, iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanuna veya özel kanunla verilmiş yetkiye dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar; asıl işverenler müteahhide verdikleri her türlü bina, köprü, hat ve yol inşası gibi yapım ve onarım işlerinde çalışan işçilerden müteahhit veya taşeronlarca ücretleri ödenmeyenlerin bulunup bulunmadığının kontrolü, ya da ücreti ödenmeyen işçinin başvurusu üzerine, ücretleri ödenmeyen varsa müteahhitten veya taşeronlardan istenecek bordrolara göre bu ücretleri bunların hak edişlerinden öderler” şeklinde kurala yer verildiğini, bu düzenlemeye göre ihale makamının, işçi ücretlerinin ödenip ödenmediğini kontrol etmek durumunda olduğu, yapılacak olan kontrol ya da işçinin başvurusu üzerine ödenmeyen ücretlerin bulunduğunun tespit edilmesi halinde, belli şartlarla başvuruda bulunmamış olmaları, kamu kurumunum anılan madde kapsamındaki sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, işçilerin her hak ediş dönemi için olan ücret alacaklarının üç aylık tutarından fazlası hakkında adı geçen idarelere herhangi bir sorumluluk düşmeyeceğinin belirtildiği, maddede sözü edilen ücretin her hak ediş dönemi için “son üç aylık temel ücret” olarak değerlendirilmesi gerektiği, yine ihale makamının ihbar ve kıdem tazminatı ile kullandırılmayan izinler sebebiyle herhangi bir sorumluluğu söz konusu olmadığı, ihale makamı olan kamu kurumunun her hak ediş dönemine ilişkin son üç avlık ücretten sorumluluğunun yasadan doğan bir sorumluluk olduğu, işverenle ihale makamının birlikte dava edilmesi durumunda, müştereken müteselsilen sorumluluğa dair karar verilmesi gerektiği, ihale makamının tek başına dava edildiği durumlarda, işçinin mükerrer yararlanmasını önlemek için işverence sözü edilen ücretlerin ödenip ödenmediğinin araştırılması gerektiği, bu anlamda açılan davaların kime/kimlere yöneltildiğinin, muhteviyatlarının ne olduklarının önem arz ettiği, huzurdaki davada ücretin ödenip ödenmediğinin kontrolününün davalı şirketin yapması veya işçinin kendisi müracaat ediyorsa, davacı şirketten isteyeceği bordrolara göre, ödeme yapılmamışsa, ödemeyi hak edişten kesmesi ve işçilere ödemesi gerektiği, davalı şirketin, her hak ediş ödenmesinden önce şantiye şefliğine, işçilerin toplu bulunduğu yerlere yazılı ilan asması, işçilerin müracaat etmemesi halinde, üç aylık dönemden fazla sorumlu olmayacağı, davacı ile davalı arasında kesin hak ediş yapıldığına göre, davacı müteahhit firmanın işçilerinin alacaklarını ödememesi halinde kesin hak edişin yapılmamış olması gerektiği, kesin hak edişin yapılmış olması nedeni ile işçilerin ücretlerinin ödenmiş olması gerektiği, ayrıca, İhale Şartnamesi ve ihale sonrası imzalanan sözleşmenin maddelerinde, işçilerin sosyal haklarının ödenmemesi halinde teminat mektuplarının iade edilmeyeceğine ilişkin bir düzenlemeye rastlanılmadığı, davacı yanın dava dosyasına sunduğu banka teminat mektubu komisyon ödemelerinden, Sarıyer bölgesine ait olan sözleşmeye ilişkin olarak verilen teminat mektubunun iade olunmaması dolayısıyla yenilenen teminat mektupları için 24.780,00 TL komisyon ödediği sonuç olarak davacının taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi gereğince sözleşmeden doğan borçlarım ifa etmiş olduğu, SGK’dan ilişiksizlik belgelerinin alındığı ve BEDAŞ’a gönderildiği, işin yapıldığı tarih ve sözleşmenin feshedildiği tarih olan 31.08.2013’den dava tarihine kadar 2 yıllık garanti süresinin de dolmuş olduğu, 4857 sayılı İş Kanununun 36. maddesine göre, huzurdaki davada ücretin ödenip ödenmediğinin kontrolününün davalı şirketin yapması gerektiği, davalının üç aylık dönemden fazla sorumlu olmayacağı, davalı şirketin yukarıda yer alan kontrolleri yaptığına dair dava dosyasında herhangi bir belgenin yer almadığı ve iş kabullerini yaptığı, bu anlamda davacı yanın yükümlülüklerini yerine getirdiğinin anlaşıldığı, ihale makamının ihbar ve kıdem tazminatı ile kullandırılmayan izinler sebebiyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre, teminat iadesi şartlarını yerine getiren davacıya teminat mektuplarının iadesinin gerektiği belirtilmiştir. 14.03.2018 tarihli ek raporda; davacı yanın dava dosyasına davaya konu işler ile ilgili olarak Sarıyer, Beyoğlu, Gaziosmanpaşa ve Sefaköy bölgelerinde çalışan işçilere ait bordrolar ile ödeme belgelerini sunduğu, sunulan belgelerin incelenmesinde, davacı yanın çalışan personel maaşlarını ya hesaplarına ya da icra ve benzeri uygulamalara dayalı olarak ilgili muhataplara göndermek sureti ile ödemiş olduğu, davacı yanın, davanın açıldığı tarihte hâlihazırda ödenmiş olan teminat mektubu yenileme komisyon bedellerine ek olarak her dört bölge için ayrı ayrı (Sarıyer, Beyoğlu, Gaziosmanpaşa, Sefaköy) yenilemeler yapıldığı ve dava süresince yenileme komisyonlarının ödenmeye devam edildiği, bu komisyon ücretlerine ilişkin toplam 91.504,00 TL tutarındaki dekontların dikkate alınarak, iade edilmesi gereken komisyon tutarının tüm bölgeler için toplam miktarının belirlenmesi gerektiği yönünde beyanda bulunduğu, buna ilişkin dekontları sunduğu, sunulan dekontlar üzerinde yapılan incelemelerde, dava tarihi itibarıyla komisyon yenileme tutarının 4 bölge için toplamda 91.504,00 TL olduğu, sözleşme kapsamında davacı yanında çalışan işçilerin kıdem ve ihbar tazminatı gibi alacakları da kapsayacağı şekilde geniş bir yoruma tabi tutulamayacağı, ayrıca, bu tür sözleşmelerde hizmeti veren şirketlerin sermaye yoğun değil, emek yoğun şirketler oldukları, bu itibarla teminatın, işçilerin iş hukukundan doğan hakları süresince tutulması sözleşmede kararlaştırılmadığından, belirli süreli sözleşme sonucu teminatını alacağını düşünen şirketin ekonomik yönden zarara uğrayacağı ifade edilmiştir. Dosyaya davacı vekili tarafından sunulan uzman raporunda; taraflar arasında imzalanan 30.10.2012 tarihinde imzalanan Hizmet Alım Sözleşmeleri çerçevesinde bu sözleşmelere konu olan işlere ilişkin olarak davacı tarafından toplam 3.160.000,00-TL değerinde banka teminat mektubu verildiği, davalının sözleşmeyi 31.8.2013 tarihi itibariyle tek taraflı olarak feshettiği, taraflar arasındaki Sözleşmenin 28. maddesi ile “Kesin Teminat ve Ek Kesin Teminatın Geri Verilmesi” başlıklı 11.4 maddesine, ayrıca 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun ” Kesin teminat ve ek kesin teminatların geri verilmesi” başlıklı 13. maddesine göre teminatların iadesi için taraflar arasındaki sözleşmede öngörülen üç şartın gerçekleşmesi gerektiği, davacının SGK’dan ilişiksiz belgesi alarak davalıya ibraz ettiği, sözleşmede garanti süresinin dolduğu, BEDAŞ Muayene ve Kabul Komisyonu tarafından davacının yaptığı işlerin eksik, kusur ve arızalar olmaksızın bitirildiği, teminat mektubunun iade şartlarının gerçekleştiği belirtilmiştir. Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2019/1035 E. 2020/2289 K. Sayılı ilamı) Sözleşmelerin 11.4.1 Maddesinde, ‘Taahhüdün, sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği, Yüklenicinin bu işten dolayı İdareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten ve Sosyal Güvenlik Kuramımdan ilişkisiz belgesinin getirildiği saptandıktan sonra; alınmış olan kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların, alman mal veya yapılan iş için bir garanti süresi öngörülmesi halinde yarısı, garanti süresi dolduktan sonra kalanı, garanti süresi öngörülmeyen hallerde ise tamamı Yükleniciye iade edilir.” hükmü düzenlenmiştir. Taraflar arasında imzalan hizmet alım sözleşmesinde, işçi ücretleri ve sosyal haklarından kimin sorumlu olacağı konusunda açık bir düzenlemenin bulunmadığı, sözleşmenin 22. maddesinde yüklenicinin çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları için genel şartnamenin 6. bölümüne atıf yapıldığı, davacı şirkete karşı açılmış 116 adet davaya rastlandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece sözleşmenin 8. Maddesinde belirtilen sözleşmenin ekleri ve açılan iş davaları getirtilmeden ve bu konuda bir değerlendirme yapılmadan hüküm tesis edilmesi isabetli olmamıştır. Somut olayda, davalı taraf, yüklenicinin sözleşme kapsamında çalıştırdığı bir kısım işçilerin iş mahkemelerinde aleyhlerine dava açtıklarını belirterek, mahkemeye dosya numaraları ibraz etmiş, bu dava sonuçlarına göre davacının sözleşmenin 11.4.1 Maddesinde ki sorumluluğunun devam ettiğini iddia etmiştir. Sözleşmenin 8.2. Maddesindeki sözleşmenin ekindeki belgelerde işçilik mali hakları ve teminat mektubu ilgili bir düzenleme bulunması durumunda sözleşme ilişkisi taraflar için bağlayıcı olacaktır. Bu durumda mahkemece sözleşmenin Sözleşmenin 8.2. Maddesinde sayılan sözleşmenin ekleri ile davalı aleyhine açılan dava dosyaları getirtilerek işçilik ücreti ve sosyal haklar ile teminat mektubu konusunda genel şartname ve diğer eklerde bir hüküm bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ayrıca sözleşme ve ekleri kapsamında işçilik ücreti ve sosyal haklardan davacının sorumlu olması durumunda sözleşmenin 11.4.1Maddesinde ki düzenleme gözetilerek açılan davalar nedeni ile davalıya karşı sorumlu olup olmadığı, sorumluluğunun devam edip etmediği, sözleşmenin 11.4.1 maddesi gereğince teminat mektuplarının iade şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilip soncuna göre hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. Kabule göre de; 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 16. maddesi gereğince kesin teminat mektuplarının iadesi isteminin dinlenebilmesi için teminat mektuplarının bedeli üzerinden nispi harcın yatırılması gerekir. Aynı Yasa’nın 28. maddesinin (a) bendinde karar ve ilâm harcının dörtte birinin peşin, geri kalanın kararın verilmesinden itibaren bir ay içinde ödeneceği hükmü yer almıştır. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2016/3008 E. 2016/4081 K. Sayılı kararı) Mahkemece hükümle birlikte maktu harç alınması da isabetli olmamıştır.Yukarıda yapılan açıklamalar gereğince, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına dair karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Tarafların istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/154 Esas, 2018/681 Karar, 21/06/2018 tarihli kararının HMK 353/1a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 7-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/01/022