Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/843 Esas
KARAR NO : 2019/2220
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/07/2018
NUMARASI : 2018/601 Esas, 2018/718 Karar
DAVA : SIRA CETVELİNE İTİRAZ (İİK. 142. maddesi)
KARAR TARİHİ: 05/12/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili, 03.07.2018 tarihli dava dilekçesinde, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takip sonucunda, borçluya ait, İstanbul ili, … ilçesindeki … nolu parselde yer alan dükkan vasıflı taşınmazın, 1.411.000,00 TL bedelle, 17.06.2013 tarihinde satılarak paraya çevrildiğini, aynı taşınmaz üzerine müvekkili bankanın alacaklı olduğu İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında da, 14.08.2002 tarihinde haciz uygulandığını, aynı taşınmazın davalılar tarafından da haczedilmiş olup, satış bedelinin tüm alacaklıların alacağını karşılamaya yetmediğinden garame usulü ile sıra ve derece kararı hazırlandığını, taraflarına 27.06.2018 tarihinde tebliğ edilen sıra cetvelinin hatalı olduğunu, sıra cetveline esas alınmak üzere İİK 100. maddesi gereğince ilgili İcra dosyalarından yazı ile alacak miktarlarının sorulduğunu, Gelir İdaresi Başkanlığı, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, …nün 07.02.2017 tarihli yazıları ile ….Ltd.Şti’nin dairelerine bulunan borçlarına istinaden şirket yetkilisi … adına kayıtlı gayrimenkul üzerine haciz uygulandığını, hacizlerin halen devam ettiğini, satış tarihi itibarıyla 3.189.962,20 TL vergi borcu bulunduğunun belirtildiğini, İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Beyoğlu Sosyal Güvenlik Merkezinin ise 08.02.2017 tarihli yazıları ile haciz tarihi itibariyle aynı gerekçe ile 1.265.000,00 TL borcu bulunduğunu belirttiğini, borçlu …, hisse oranının, ortaklık durumunun, ortaklığı devredip devretmediğine dair Ticaret Sicil Müdürlüğünün cevabında, şirket ortağı … sermayesinin 100.000,00 TL olarak bildirildiğini, söz konusu sermaye ile şirket ortağı olup ,hisse oranının %10 olduğunu, ayrıca borçlu şirketin kurucusu ve yetkilileri arasında yer almadığını, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Kanunun “ Limited Şirketlerinin Amme Borçları “ başlıklı 35. maddesinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacaklarının belirtildiğini, bu durumda borçlunun borcunun sermaye oranı ile sınırlandırılarak satış tutarından garameye girmesi gerektiğini, şirket ortağının %10 hisse oranında sorumlu tutulması gerekirken, tamamından sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu iddia ederek, sıra cetvelinin iptaline, davalılara düşen payın, borçlu .. ’in borcunun şirketteki hisse oranı %10, 100.000,00 TL ile sınırlandırılarak, taşınmaz satış bedelinden dosyada kalan tutarın, amme alacağı tutarının, 100.000,00 TL kabul edilerek garame yoluyla paylaştırılmasına, hesaplamanın bu yolla yapılmasına, davalılara fazladan düşen payın müvekkili bankaya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI;Mahkemece, davalılara dava dilekçesi tebliğ edilmeden, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davacı iddiasına göre, dava konusu yapılan sıra cetvelinde davalıların alacak miktarına herhangi bir İtirazın bulunmadığı, davalıların alacağının esasına ve miktarına itirazı olması halinde dahi ticari nitelikte olmayan bu davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu, İİK 140/ son maddesi gereğince icra hukuk mahkemesine başvurulması gerektiği, şikayet yoluyla İcra hukuk mahkemesinde çözümlenecek bir dava olduğu gerekçesiyle, davanın, dava şartı – görev yönünden usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, dava konusu ihtilafın davalı kurumların alacak miktarlarına ilişkin olduğunu, görevli mahkemenin icra hukuk mahkemesi olmayıp asliye hukuk mahkemesi olduğunu, müvekkili banka tarafından, davalı kurumların sıra cetvelinde esas alınan alacak miktarına itiraz edildiğini, itirazın, borçlu şirkette, 100.000,00 TL sermaye payı ile %10 hissedar olan taşınmaz maliki …in borçlu şirketin davalı kurumlara olan borcun tamamından garameye esas alınmasına ilişkin olduğunu, Asliye Hukuk Mahkemesinde çözüme kavuşturulması gerektiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve hükmün asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu şeklinde verilmesini ve esas hakkında karar verilmesi için dosyanın gönderilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, İİK 142. madde gereğince açılan cetvele itiraz davasıdır.Uyuşmazlık, görevli mahkemenin, asliye hukuk mahkemesi mi yoksa icra hukuk mahkemesi mi olduğuna ilişkindir.Dosya kapsamından, şikayet konusu, sıra ve derece kararının, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, 01.06.2018 tarihli düzenlendiği, sıra ve derece kararında, davacı bankanın, haciz tarihi, 14.08.2002, alacak miktarı, 1.586.858,86 TL, borçluların, … ve …Ltd.Şti olarak 1. sırada, davalı alacaklı …nün, haciz tarihi, 22.03.2004, alacak miktarı, 1.265.000,00 TL olarak 2. sırada, davalı alacaklı …nün ise, haciz tarihleri 01.03.2006, 30.03.2006, alacak miktarı, 3.189.962,20TL olarak 3. sırada yer aldığı, alacaklı davalı kurumların, dava dışı borçlu İflas Halindeki …San.Ltd.Ştinin borçlarından dolayı alacaklı oldukları, sıra cetveline konu haciz sonucu satılan taşınmazın ise dava dışı şirket ortağı … olduğu anlaşılmıştır. Sıra ve derece kararında, dükkan vasıflı taşınmazın satışının gerçekleştirildiği, dosyanın ipotek alacaklısının ticari kredi alacağının satış tarihi itibariyle 200.000,00 TL olduğu, ipotek alacağından sonra kalan meblağın diğer haciz alacaklarını karşılamadığı gerekçesi ile İİK 140. maddesi gereğince sıra cetveli yapılmasına karar verildiği, İİK 100. madde malumatının toplanıldığı, buna göre, ilk sırada yer alan haczin, ikinci ve üçüncü sırada yer alan alacağın garameten paylaştırılmasına karar verildiği belirtilerek, davacı bankanın İcra dosyasına, 305.345,00 TL, Vergi Dairesi Müdürlüğünün dosyası için 613.900,00 TL, İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü dosyasına 243.446,00 TL ödenmesine dair karar oluşturulduğu anlaşılmıştır. Davacı, sıra cetvelinde yer alan davalı kurumların, dava dışı borçlu şirketten olan alacağının daha az olduğunu iddia etmemiştir. Taşınmazı satılan, dava dışı borçlu şirket ortağının, şirket hissesi nispetine göre davalılara olan borçtan sorumlu olacağını ve buna göre garamet hesabı yapılması gerektiğini iddia ile iş bu davayı açmıştır.İİK 142. maddede, cetvel suretinin tebliğinden 7 gün içinde her Alacaklının takibin icra edildiği mahal Mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebileceği, itirazın alacağın esas ve miktarına taalluk etmeyip yalnız sıraya dairse şikayet yoluyla tetkik merciine arzolunacağı ifade edilmiştir. Sıra cetveline itiraz İİK nun 142. maddesinde şikayet ve itiraz davası olmak üzere iki yol şeklinde düzenlenmiştir. Maddenin ilk ve ikinci fıkraları itiraz davasının koşullarını belirler iken şikayetin koşulları son fıkrada belirlenmiştir. Alacaklının itirazı, itiraza konu ettiği alacağın esas ve miktarına ilişkin olmayıp, sadece sırasına ilişkin ise, bunun şikayet yolu ile icra tetkik merciinde açılması gerekeceği belirtilmiştir. Şikayet, takip hukukunun temel kurumlarından olup, icra ve iflas dairelerinin yolsuz işlemleri hakkında ilgilere icra tetkik merciine başvurmalarıyla bu yolsuz işlemlerin kaldırılması veya düzeltilmesi imkanını tanıyan İİK 16_18 ve 22. maddelerinde düzenlenmiş bir yasa yoludur. İcra dairesi, takip konusu alacakların maddi bakımdan mevcut olup olmadığını araştırma yetkisine sahip olmadığı için paraların paylaştırılmasında, aslında mevcut olmayan, fakat borçlu tarafından inkar edilmemiş olan alacaklara da pay ayrılmış olabilir. Bu durumda asılsız bir alacağın sıra cetveline girmiş olması, gerçek alacaklıların alacağını istifade imkanını ortadan kaldırdığından, diğer alacaklıların bu duruma teslimiyeti beklenemez. Bu nedenle, yasa, alacaklılara bu yöndeki itirazlarını ileri sürebilmeleri için sıra cetveline itiraz hakkı tanımıştır.Sıra cetveline karşı koymak isteyen alacaklı, bu husustaki takip hukuku kurallarının yanlış uygulandığını iddia etmeyip, sıra cetveline alınmış olan bir alacaklının alacağının esasına ve miktarına itiraz etmek istiyorsa o zaman sıra cetveline karşı mahkemede dava açması gerekir. Bir alacağın sıra cetveline ithali şikayet yoluyla istenebilir iken, bir alacağın sıra cetvelinden ihracı İstemi sıraya ilişkin olmayıp, alacağın esasına ilişkin olduğundan itiraz davası ile ileri sürülebilir. Açıklamalar doğrultusunda, yukarıda ifade edildiği üzere, davacı garamet hesabında, taşınmazı satılan dava dışı borçlu limited şirket ortağının, yasal düzenleme kapsamında sorumluluk oranının dikkate alınmadan garamete esas miktarın hesaplandığı ve pay edildiğini iddia etmiştir. Bu tür bir davanın, icra müdürünün takip hukuku hükümlerine aykırı sıra cetveli düzenlemesine yönelik şikayet sebeplerinden olduğun kabulü gerekecektir. İcra müdürünün, takip hukuku hükümlerine aykırı sıra cetveli düzenlemesi halindeki itiraz ise şikayet yolu ile İcra Hukuk Mahkemesine yapılan itirazdır. Somut olayda alacağın esasına veya hem esasına ve hemde sırasına İlişkin bir itirazdan söz edilemeyecektir. Sıraya ilişkin itirazda ise İİK’nın 142/son fıkrası gereğince İcra Hukuk Mahkemesi görevlidir.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü gibi, İş bu davada, görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesi değil, İcra hukuk mahkemesidir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. Mahkemenin kabul şekline göre ise, dava dilekçesinin davalılara tebliğ edilmeden, dosya üzerinde karar verilmiş olması yerinde değildir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 27. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Ancak, istinaf yargı yoluna başvuran tarafın davacı olması, yapılan hatanın istinaf konusu olarak ileri sürülmemesi, usulü eksikliğinin geriye dönük olarak yerine getirilmesinde HMK 30. maddesinde yer alan, usul ekonomisi ilkesi ile uyuşmaması gibi nedenler gözetilerek, hüküm kaldırılmamıştır.Aşağıdaki gibi davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/601 Esas, 2018/718 Karar ve 04.07.2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE,2- Davacı, … Bankası A.Ş, (Danıştay 7. Dairenin 2007/10 Esas, 2007/229 Karar sayılı kararında ki farklı kabule karşılık, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, 2009/3464 Esas, 2011/2723 Karar, 2016/9378 Esas, 2016/9743 Karar vb emsal kararlar da ) 5411 sayılı Kanunun 140. maddesi gereğince, harçtan muaf olduğundan harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/ 3 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 05/12/2019