Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/837 E. 2020/1751 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/837 Esas
KARAR NO: 2020/1751
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 12/10/2017
NUMARASI: 2008/574 Esas, 2017/960 Karar
DAVA: Kooperatif üyesi olduğunun tespiti ve tazminatı
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar 07.07.2008 tarihli dava dilekçesi ile, davacı …’un davalı kooperatife 01.03.2003 tarihinde üye olduğunu, yönetim kurulu tarafından … blok … nolu dairenin verilmesi konusunda mutabık kalındığını, davalı kooperatife 30/11/2005 tarihine kadar toplam 24.500 YTL ödediğini, kooperatif yönetim kurulu tarafından 18.05.2003 tarihinde yapılan 2003 yılı yönetim kurul toplantısına çağırılmadığı için Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2003/678 Esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, davayı kazanarak toplantıyı mahkeme kararı ile iptal ettirdiklerini, davacının yine 21.02.2004 tarihinde seçilen yönetim kurulu tarafından bir toplantı hariç çağrılmadığını, davacılardan …’un ise kooperatife 02.02.2003 tarihinde üye olduğunu, … blok … nolu dairenin verilmesi hususunda yönetim kurulu ile mutabık kalındığını , davacının kooperatife 30.11.2005 tarihine kadar 26.700 YTL aidat ödediğini, davacı …‘un 07.11.2003 tarihinde yapılan 2002 yılına ait yönetim kuruluna seçilerek 2. başkanlık görevini 21.02.2004 tarihine kadar yaptığını iddia ederek, kooperatif kayıtları üzerinde üye olduklarının ve ödemiş oldukları aidatların karar altına alınmasını, yönetim kurulu tarafından adlarına kayıt yapılan dairelerinin tespitinin yapılarak taraflarına verilmesini talep ve dava etmiştirler. Davacılar vekili, 09.04.2015 tarihli zapta geçen beyanında, davalarının davacıların kooperatif üyesi olduklarının tespiti, davacılara tahsis edilen dairelerin tapu iptal ve adlarına tesisi olmadığı takdirde ödenen paranın tahsiline ilişkin olduğunu, benzer davalarda davalı kooperatifin müvekkillerine tahsis edilecek dairesi bulunmadığından tapu iptali ve tescile ilişkin taleplerinden vazgeçtiklerini ,davalarının kooperatif üyesi olduğunun tespiti ile ödenen paranın iadesine ilişkin olduğunu ifade ederek ,beyanını imzası ile teyit etmiştir.
CEVAP: Davacıların, müvekkili kooperatif ortaklığından ihraç edilmiş olmaları ve ihraç kararının kesinleşmiş olması nedeniyle yasal mevzuat ve Yargıtay kararları gereğince ortaklığın tescili ve yapılan ödemenin karar altına alınmasının davada yer almasının hukuken mümkün olmadığını, kooperatif eski yöneticilerine karşı açılmış bulunan Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/480 Esas nolu defter istirdatı ve iptali davasının beklenmesini istediklerini ,davacılardan …’ün kooperatifin eski yöneticisi olduğunu, …’nde …’ün oğlu olduğunu , eski yönetim kurulu üyelerinin kooperatife ait defter, belge ve mühürleri teslim etmediklerini, davacı …’ün kooperatif üyesi iken ihtarnamelere rağmen ödemelerini yapmaması nedeniyle yönetim kurulunun 10.07.2006 tarihli kararı ile ortaklıktan ihraç edilerek, Üsküdar … Noterliği’nin 11.07.2006 tarihli ihraç kararının gönderildiğini, davacı …’ünde aidat borçlarını yerine getirmemesi sebebiyle ihtarnameler sonucunda yönetim kurulunun 10.07.2006 tarihli kararı ile kooperatif ortaklığından ihraç edildiğini, her iki davacının da ihraç kararının kendilerine tebliğinden sonraki 3 aylık hak düşürücü yasal süre içerisinde ne mahkemeye ne de genel kurul nezdinde bir başvuruda bulunmadıklarını , davanın reddi gerektiğini, müvekkili kooperatifin kuruluşundan itibaren … başkanlığında yönetim kurulunca haksız kazanç kaynağı olarak kullanılan tamamı düşük gelir seviyesine sahip 160 kişinin oturduğu kooperatif olduğunu, bu kişilerin bir grup kişi tarafından sömürülüşlerinin had safhaya ulaşması ve artık ödeyecek güçlerinin kalmaması üzerine 2004 yılı Şubat ayında … isimli kişiyi ve davacılardan …’ünde aralarında bulunduğu yönetim kurulunu görevden aldıklarını ve kısa süre içerisinde el birliği içinde inşaatları tamamlayıp konutlarına oturduklarını, üyelerin 4 yıldır kooperatife verilen zararları ödemeye çalıştıklarını savunarak ,davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
FERİ MÜDAHİL kooperatif eski başkanı … 01.02.2010 havale tarihli dilekçe ile , bu dava sonucunda şahsi sorumluluğunun ve davacı adına ödenen para makbuzlarında imzası bulunduğundan ve davanın reddi halinde davacı tarafın kendisinin şahsi sorumluluğu gerekçesiyle rücu edebileceği için davaya müdahalede hukuki yararının olduğunu , davacının ibraz etmiş olduğu belgelerin altında imzalarının olduğunu, bu belgelerin kooperatif belgeleri olduğunu, davalı kooperatif vekili tarafından bu belgelerin sahteliğinin iddia edilmesi nedeniyle müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacıların ödeme yaptıkları döneme ait olan kooperatif defter ve belgelerin feri müdahil olarak katılan … ve arkadaşları tarafından yeni yönetime teslim edilmeyerek üzerlerinde tutulması, davacıların yaptıklarını öne sürdükleri ödemelerinin Kooperatifler Muhasebe Yönetmeliğine aykırı bilgisayar çıktılarıyla yapılmış fotokopiden ibaret olduğu , bu fotokopilerin geçerli bir belgeyle teyit edilememesi nedeniyle davacıların kooperatife yaptıklarını öne sürdükleri ödemeleri kanıtlayamadıkları, davacıların 11.07.2006 tarihli yönetim kurulu toplantısında kooperatif üyeliğinden genel kurulda belirlenen aidat borçlarını ödemedikleri gerekçesiyle çıkarıldıkları, davacıların sunduğu belgeler ve genel kurul kararının iptaline ilişkin kararın davacıların kooperatif üyeliğini doğrular nitelikte bulunduğu, davalı kooperatife ödeme yaptıklarını kanıtlayamadıkları, kooperatif yönetimin 10.06.2006 tarihli 125 sayılı kararıyla davacı …’u 10.07.2006 tarihli 125 sayılı kararıylada davacı …’un kooperatiften çıkarılmasına karar verildiği , ihraç kararlarının tebliğ edilememesi üzerine de ilanen tebliğ edildiği, davacılar vekilinin 12.07.2017 tarihli celsede ki beyanından da anlaşıldığı gibi davacıların ihraç kararının iptali istemli dava açmadıkları, dava tarihi itibariyle davacıların davalı kooperatifin üyesi olmadıklarının belirlendiği gerekçesiyle , davacıların kooperatif üyesi olduklarının tespiti ile ödedikleri paranın iadesine ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde her iki davacı tarafça aynı dilekçe ile istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, mahkeme kararının hükme ve Anayasa ‘ya açık bir şekilde aykırı olduğunu, o dönemin kooperatif yönetim kurulu başkanı …’in mahkemeye müdahil olarak katıldığını, mahkeme huzurundaki ifadesinde, para makbuzlarını kendisinin verdiğini, senet bordrosu ve hesap kesim mutabakatı karşılığında para olarak eksik İnşaat malzemesi olarak harcadığını söylediğini, başkan ve üyelerin senet ve dökümanlara imzayı kendilerinin atıp kooperatife ait kaşe mühürlerini bastık diyerek tutanaklarda kayda geçtiğini, ihraç tebligatlarının taraflarına ulaşmadığını, kastan yanlış adres gösterilerek tebligatların ulaşmasının engellendiğini, kanunen noter tarafından 3 kez protesto edilmesi gerektiğini, para makbuz asıllarının 07.07.2008 tarihinde o zamanın başkanı …e verilerek mahkeme açıldığını, …’un yönetim kurulu 2. başkanı, …’un ise yedek üye olarak mevcut olduğunu, mahkeme tarafından bilirkişiye kasa içindeki asılların fotokopileri verilerek bilirkişilerin asılların fotokopi olduğu iddia edilerek önemli hata yapıldığını, mahkeme başkanına ara duruşmalarda senet bordrolarının asıllarını teslim ettiklerini, verilen ıslak imzalı ve kaşeli belgenin görmezden gelinip duruşmanın istinaf mahkemesine bırakıldığını, tüm raporlarda asıl üye olduklarının ispatlandığını, mahkemece kabul görmeyen belgelerle karar verildiğini, delillerin dosyaya eklendiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını istemiştirler.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kooperatif üyesi olunduğunun tespiti ile kooperatife ödenen bedellerin tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında, davacıların davalı Kooperatif üyesi oldukları, söz konusu üyeliklerinin, ihtarnameler neticesinde ihraç ile sonuçlandığı ,ödeme belgelerinin olduğu konularında bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, ihraç konusu ihtarnamelerin ve ihraç kararlarının usul ve yasaya uygun olup olmadığı, ödeme belgelerinin davacılarının kooperatiften alacaklı olduğuna dair iddiaları ispat eder nitelikte bulunup bulunmadığı ile kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, davacılardan … ‘un kooperatif ortaklık senet örneğine göre, 02.02.2003 tarihinde kooperatif ortağı olduğu, kooperatif başkanı …, 2.başkanı …, Muhasip üye …, üye …‘ın oluşturduğu 02.02.2003 tarihli yönetim kurulu kararı ile üyeliği oy çokluğu ile karar altına alındığı , adı geçen davacı adına düzenlenmiş olan bilgisayar çıktısından oluşan tahsilat makbuz örnekleri olduğu, makbuz üzerinde davalı kooperatif kaşe ve imzalarının yer aldığı, … adına kooperatif kaşesi ve yönetim kurulu parafı ile aynı tarihli … blok … nolu daire verilmesi hususunda mutabık kalındığı ve dairenin adına kayıt edildiğine dair belge düzenlendiği, … adına kooperatif kaşeşi ve antedli kağıt üzerine 20.11.2005 tarihli, belge düzenlendiği belgede, 02.02.2003 tarihinde üye olduğunun, 30.10.2005 tarihine kadar 26.700.000.000 TL ödemiş bulunduğunun belirtildiği, 19.02.2004 tarihli aynı yönetim kurulu üyeleri tarafından hesap kesim mutabakatı düzenlendiği, 03.02.2003 tarihli kooperatif kaşesi ile davacının düzenlediği belirtilen senet tarihleri ve miktarlarının yer aldığı senet bordrosunun düzenlendiği, davacılardan … hakkında önceki davacı ile aynı mahiyette kooperatif belgelerinin düzenlediği , ortaklık senedinin 01.03.2003 tarihli olduğu, davacı …’un diğer davacı … ‘un oğlu olduğu , yine tahsilat makbuz örneklerinin olduğu ve bilgisayar çıktısı üzerine kooperatif kaşe ve yönetim kurulunun parafı olduğu ,yönetim kurulunun 01.03.2003 tarihli kararı ile adı geçen davacının kooperatif üyeliğine oy çokluğu ile aynı yönetim kurulu tarafından karar verildiği, aynı tarihde kooperatif tarafından … blok … nolu dairenin üye …’a verilmesine ve adına kayıt edildiğine dair belge düzenlendiği, 20.11.2005 tarihli kooperatif tarafından adı geçen üyenin 01.03.2003 tarihinde kooperatife üye olduğu ,30.10.2003 tarihinde 24.500.000.000 TL ödemiş olduğuna dair belge düzenlendiği yine kooperatif kaşe ve yönetim kurulu üyeleri paraflarının bulunduğu, 01.03.2003 tarihli senet bordrosu düzenlendiği, belgenin aynı nitelikte olduğu ,davalı kooperatif tarafından davacı … ‘ e Kadıköy … Noterliğinin 19.07.2004 tarihli ihtarnamesi ile keşidecinin kooperatifin ortağı olduğu, muhatabın eksik ödemelerini 05.06.2004 tarihli olağanüstü genel kurul kararı ile aylık %15, 1998 yılı olağanüstü genel kurul kararı ile aylık %20 gecikme faizi ile birlikte toplam 2.235.333.333 TL (1.800.000.000 TL ana para ve 435.333.333 TL vade farkı ) borcun ihtarın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde ödenmesinin aksi takdirde kooperatif ortaklığından çıkarılacağının ihtar edildiği, ihtarnamenin davacının adreste bulunamaması ve nakil adresinin yetersiz olması nedeniyle 28.04.2005 tarihinde iade edildiği, ilanın polis tahkikatı sonucunda ilanen yapıldığı, 05.05.2006 tarihinde davacı … adına kooperatif borçlarını ödemediği gerekçesiyle 2. İhtarın düzenlendiği, ihtarnamede önceki aşamaların tekrar edilerek , toplam 2.235.333.333 TL borcun Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşmenin 14/2. maddede belirtilen şekilde tebliği takiben 1 ay içinde ödenmesi aksi takdirde kooperatiften çıkarılacağının ihtar edildiği, önceki gibi tebliğ mümkün olamadığı için 1.2.2006 tarihinde iade edildiği, davacılardan … için aynı noterde 19.07.2004 tarihli kooperatife ödenmeyen borçların toplam 2.235.333.333 TL ‘nin tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde ödenmesi aksi halde kooperatif ortaklığından çıkarılacağının belirtildiği, ihtarnamelerin davalıların ortaklık senedindeki adreslerine çıkarıldığı ,Beykoz / İstanbul adresine çıkarılan tebliğin bir önceki davacı İle aynı şekilde 28.04.2005 tarihinde tanınmadığı gerekçesi ile iade edildiği, davalı kooperatif tarafından yine aynı noterden davacı … adına 2. ihtarnamenin hazırlandığı ve önceki aşamalar anlatılarak tebliğin polis tahkikatı neticesinde ilanen yapıldığının belirtildiği , 2.235.333.333 TL ‘nin tebliğden itibaren 1 ay içinde ödenmesinin ihtar edildiği, önceki ihtarlar gibi sonucunun hatırlatıldığı, aidat borçlarının ödenmemesi, üzerine yönetim kurulunun 10.07.2006 tarihli 125 numaralı kararı İle davacı … ‘un Kooperatifler Kanunun 27. ve Ana Sözleşmenin 9. ve 14. Madde hükümlerine göre kooperatif ortaklığından çıkarılmasına dair kararın Üsküdar … Noterliğinin 11.07.2006 tarihli ihraca dair işleminin düzenlendiği, tebligatın 20.09.2006 tarihinde iade edildiği, davacı … hakkında da Üsküdar … Noteliğinin 11.07.2004 tarihli işlemi ile iki ihtara rağmen ödeme olmaması nedeniyle 10.07.2006 tarihli … numaralı karar İle yasal düzenlemeler kapsamında kooperatif ortaklığından çıkarıldığının belirtildiği, tebliğin aynı şekilde 20.09.2006 tarihinde iade edildiği ve emniyet araştırmasında adı geçenlerin yazılı bulunan adreslerde ikamet etmediklerine dair rapor ve araştırma tutanakları sonucunda ihraç kararları tebliğinin, 21.10.2006 tarihinde ilanen yapıldığı anlaşılmıştır.Davacılar ,davalarını 07.07.2008 tarihinde açmışlardır. 19.04.2013 tarihli bilirkişi heyet raporunda, tapu kaydı örneğine göre ,davalı kooperatifin, Kartal İlçesi, … Mahallesi, … Yolu, beyana göre 2 nolu parsel olduğu, mahallinde yapılan incelemede, 7 bloklu toplam 164 daireli, ihata duvarla çevrili ,ortak bahçe alanları beton parke taşı kaplı olup yerleşime açılmış bir toplu konut alanı olduğu, davacı …’a ait olduğu belirtilen … blok zemin kat (…) nolu dairenin malikinin … olarak beyan edildiği , diğer davacı …’a ait olan dairenin ise … Blok (…) nolu daire olduğu … blok(…) nolu daire ile benzer özellikte bulunduğu , sonuç olarak, davacı …’un 18.05.2003 tarihli genel kurul kararının iptali davasında davacı sıfatının kabul edilmesi ve kendisinin anılan toplantıya davet edilmemesi üzerine bu toplantıda alınan kararların iptal edilmesinin davacının ortaklığını teyit ettiği , 02.02.2003 tarihinde kooperatife ortak olan 2. davacı …, 07.11.2003-21.02.2004 tarihleri arasında kooperatif yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı, davacı …’un kooperatif ortağı olduğu , davacıların ödeme yaptıkları döneme ait olan kooperatif defter ve belgelerin davacıların yanında davaya feri müdahil olarak katılan … ve arkadaşları tarafından teslim edilmeyerek üzerlerinde tutulması ,davacıların yaptıklarını öne sürdükleri ödemelerin Kooperatifler Muhasebe Yönetmeliğine aykırı bilgisayar çıktısı fotokopisinden ibaret olması ve bu fotokopilerin geçerli bir belge ile teyit edilememesi nedeniyle tazminat haklarının doğmadığı, davacı …” a ait … blok (…) nolu dairenin keşif tarihi 26.02.2013 tarihi itibariyle değerinin 66.000,00 TL. davacı …’a ait … blok zemin kat (…) nolu dairenin değerinin keşif tarihi itibariyle 66.000,00 TL olduğu, davacıların yanında müdahil olarak davaya katılan …’in diğer yöneticilerle birlikte kooperatifin kuruluşundan 02.12.1991 tarihinden 21.02.2004 tarihine kadar sürekli yönetimde bulundukları, kooperatifin 21.02.2004 tarihli genel kurul toplantısı öncesine ait 1993,1994,1995,1996,1997,1998,1999,2000,2001 ,2002,2003 ve 2004 yıllarına ait tüm muhasebe defterleri ,ortaklar defterleri ve kayıtlarının … ve arkadaşlarında bulunduğu , davacıların kooperatif ortaklığını kazandıkları ve sürdürdükleri dönemde başvurulabilecek hiçbir defter ve belgenin bulunmaması nedeniyle davacıların iddia ettikleri ödemelerin doğrulanmasını mümkün kılmadığını, kooperatif yönetimi tarafından davacıların genel kurulda kararlaştırılan aidatlarını zamanında ödemeleri için ihtarlar gönderdiği , ödememekte ısrar edince ihraç kararı aldığı , davacılara gönderilen 1. İhtarnamelerin 19.07.2004 tarihli olduğu, davacıların birikmiş borçlarını ödeme tarihinin 19.07.2004 olduğu , davacıların borçlarının ödeme tarihinde kooperatif ihtarnamenin gönderildiği, oysa ana sözleşmenin 14. maddesinde, ortakların ödemelerini 30 gün geciktirmeleri halinde yönetim kurulunun noter aracılığı ile ihtarnameleri göndereceğinin belirtildiğini, ana sözleşmeye aykırı olarak ödeme süresinin ortakların aleyhine kısaltıldığını, kooperatif tarafından davacılar hakkında uygulanan ihraç kararının, kanun ve ana sözleşmeye aykırı olduğundan geçerli olmadığı ,ortaklıklarının devam ettiği belirtilmiştir. Davacılar vekili, rapora karşı beyan dilekçesinde, rapordaki aleyhe husus olan para makbuzlarının hukuki durumu konusunda rapora katılmadıklarını, diğer üyeler tarafından verilen makbuzların aynı olduğunu ,seri no taşıyan ,matbaada basılmış, noter tasdikli ,bakanlık onaylı gibi bir makbuzun hiçbir üyeye eski yönetim zamanında verilmediğini, verilen makbuzların pek çoğunun kabul görüp makbuz sahiplerine halel getirmemişken kötü niyetli olan şu anki yönetimin bir kısım üyelerin elindeki makbuzları kabul etmediğini, para makbuzları altında o zaman ki başkan olan … ve 2. başkan olan …’a sorulmasını istediklerini belirtmiştir. Davalı kooperatif vekili rapora beyan dilekçesinde, ödeme süresinin ortaklar aleyhine kısaltıldığının doğru olmadığını, 30.06,2004 tarihli ödemenin genel kurul kararına göre 01.06.2004 tarihli ödeme olup, bir ay sonraki tarih olan 30.06.2004 tarihinin baz alındığını ve gecikme günü olarak da sadece ihtar tarihi olan 19.07.2004 ‘e kadar olan 19 gün gecikildiğinin bildirildiğini, yani sürelere 30 gün düşülerek 19 gün gecikmiş olduğunun hesap edildiğini, 19.07.2004 ibaresinin ekstrenin kesildiği gün olup aynı gün ihtarname keşide edilmiş olması sebebiyle bilirkişiler tarafından 1 ay geçmemiş olduğu şeklindeki hatalı yoruma sebep olduğunu, yönetim kurulunun ortakların ödeme süresini aleyhe kısaltmadığını, davacıların ihraçtan 3 aylık dava açma sürelerine uymadıklarını, Yargıtay ‘ın yerleşik kararlarına göre 3 aylık dava açma süresinde açılmayan davada ihraç kararının hatalı dahi olsa dinlenmeyeceğini bildirdiğini, belirterek, ek rapor alınmasını istemiştir. 16.02.2015 tarihli ek raporda, taraf vekillerinin rapora itirazları ayrı ayrı değerlendirilir, davalı vekilinin dosyaya sunmuş olduğu 05.06.2004 tarihli genel kurul toplantı tutanağında ödeme ile ilgili karar alındığı, davacılardan Haziran 2004 için talep edilen İlave 1.000 TL ‘nin söz konusu genel kurul toplantısında alınan karara dayandırıldığının anlaşıldığı, kooperatif İtirazının haklı olduğu, sonuç olarak, 1. ihtarnamelerin davacılara 19.07.2004 tarihinde gönderildiği , buna karşılık senetlerin ödeme tarihinin de 19.07.2004 tarihli olduğu, dolayısıyla 4 senedin ödeme gününde birinci ihtarnamelerin gönderildiği, böylece davacıların ödemesini bir ay geciktirmediği, kooperatif yönetimin ana sözleşmenin 14/3.maddesinde düzenlenen davacıların ödemelerini bir ay geciktirmiş olması koşuluna uymadığı, kooperatif yönetiminin bir ay geciktirme hakkını kısaltttığı, haliyle, … hakkında alınan 10.07.2006 tarih 125sayılı, … hakkında alınan 10.07.2006 tarih 125 sayılı ihraç kararının iptal edilmesi görüşüne varıldığı belirtilmiştir. Davalı vekili ek rapora itiraz ederek ,davacı taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir. 06.04.2016 tarihli ikinci bilirkişi heyet raporunda, tahsilat makbuzlarının düz A4 kağıda düzenlenmiş olduğu, dosyaya tahsilat makbuzlarının fotokopilerinin sunulduğu, asıllarının sunulmadığı, davacıların 11.07.2006 tarihli yönetim kurulu toplantısında kooperatif üyeliğinden genel kurulda belirlenen aidat borçlarını ödemedikleri gerekçesiyle çıkarıldıkları, davacıların sunduğu belgeler ve genel kurul kararının iptaline ilişkin kararın davacıların üyeliğini doğrular nitelikte olduğunu, yapılan tahsilatların yönetmeliğe aykırı olsa dahi teslim edilen ve yazılı delil niteliğine sahip olan makbuzlarının geçerli kabul edilmesi gerektiğini, ana sözleşmenin 14/2. maddesinde, parasal yükümlülüklerini otuz gün geciktirmeleri üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığı ile 1. ihtarnamenin gönderileceğinin düzenlendiği, hal böyle iken davalının talep ettiği ödemelerin bir bütün olarak talep edildiği, en son vadeden itibaren sadece 19 gün geçtiği ve kooperatif ana sözleşmesi ile ortaklara verilen hakların yönetim kurulunca kısıtlandığının anlaşıldığı, buna rağmen davalının davacıların Kooperatifler Kanunun 27. ve ana sözleşmenin 9 ve 14. maddeleri gereğince kooperatif yönetim kurulunca 10.07.2006 tarihinde 125 nolu karar gereğince kooperatif üyeliğinden ana sözleşmeye aykırı şekilde çıkarıldığının görüldüğü, yapılan işlemin kurucu unsurlarından olan ihtarnamenin belirlenen süreden önce çekilmesinin işlemin geçersizliğine neden olacağı, ancak dosyadan kooperatife ait evlerin üyelere dağıtım yapıldığının anlaşıldığı, bu sebeple davacıların taleplerine uygun olarak ödedikleri bedelin eskalasyon değerinin belirlenmesi gerektiği, davacıların makbuz asıllarını mahkemeye ibraz etmesi durumunda davacıların ödedikleri bedelin eskalasyon değeri üzerinden talep doğrultusunda ödenmesi gerektiği kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Davalı vekili rapora beyan dilekçesinde, müdahil eski başkan … tarafından sonradan düzenlenen geçmiş tarihli ödeme makbuzlarına dayanarak üçüncü kişilere üye görüntüsü ile açtırılan 80 civarında üyelik tespit davası olduğunu, mahkemelerce makbuzların geçersiz sayılarak karar verildiğini, Yargıtay’a giden kararların onandığını, raporun aynı ödeme makbuzları ile ilgili 40 civarında mahkeme kararı ile çelişen tek rapor olduğunu , üç aylık dava açma süresinin geçtiğini, üç aylık sürede açılmayan davada ihtarnamelerin içeriğinin inceleme imkanı bulunmadığını, Yargıtay ‘ın kökleşmiş içtihatlarında sadece tebligatların yapılma şartlarının arandığını belirterek, emsal kararlara göre davanın reddine karar verilmesini istemiştir. 03.03.2017 tarihli ek bilirkişi heyet raporunda, her ne kadar davalı vekilinin kooperatif üyeliğinden ihracından sonra 3 ay içinde dava açılması gerektiğini ifade etmekte ise de söz konusu ihtarların usulüne uyularak düzenlenmediği için yapılan işlem hükümsüz kabul edileceğinden işlemin geçersiz oluğu, geçersizliğin tespiti davalarında herhangi bir süre şartının bulunmadığı, ödeme yapıldığına dair makbuz fotokopileri sunulmuş ise de asıllarının sunulmadığı, her ne kadar senetlerin kooperatif yönetimine teslim edildiği anlaşılmakta ise de söz konusu bedellerin ödendiğinin tespitinin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Davacılar vekili, 12.07.2017 tarihinde zapta geçen beyanında, davalı kooperatife karşı açtıkları başka bir dava olmadığını, beyan etmiştir. Mahkemece, yukarıda ifade edildiği üzere, davacıların ihraç kararının iptali için süresinde dava açmadıkları ,dava tarihinde üye olmadıkları gerekçesiyle üyesi oldukları ve ödedikleri paranın iadesi taleplerinin kanıtlanamadığından reddine karar verilmiştir. Dosya, mahkeme karar örnekleri ve tüm dosya kapsamından, davalı kooperatifin 02/12/1991 tarihinde tescil ettirilerek tüzel kişiğini kazandığı, 21.02/2004 tarihli genel kurul toplantısına kadar Fer’i Müdahiller … ve …’ın kooperatif yönetiminde bulundukları, eski yönetimin yeni yönetime defter ve belgeleri teslim etmediği, davalı kooperatif tarafından eski yöneticiler ve feri müdahiller … ile … ve dava dışı … aleyhine defter istirdadına dair dava açtıkları,19/07/2005 tarihinde açılan dava sonucu, Kadıköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/480 Esas, 2008/908 Karar ve 25/12/2008 tarihli kararı ile davalı … aleyhine açılan davanın kabulüne, davacı kooperatifin 21/02/2004 öncesine ait 1993, 1994, 1995, 1996, 1997, 1998, 1999, 2000, 2001, 2002, 2003 ve 2004 yıllarına ait tüm yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri, karar defteri, ortaklar defteri ve kayıtların davalı …’te olduğu ve davacıya teslim etmediğinin tespiti ile davalı …’ten alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, kooperatif tarafından kooperatif üyelerinin elinde bulunan tahsis kayıtları ve konut tahsisine ilişkin kooperatif merkezinde bulunan kayıtlar ve geçmiş genel kurul tutanaklan doğrultusunda kooperatif üyelerine ait konutların tespitinin yaptırıldığı, Kadıköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/1121 D.İş sayılı dosyasında 25/11/2004 tarihli tespit raporu düzenlendiği, Fer’i Müdahil … ve dava dışı toplam 17 kişi İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesinde Genel Kurul toplantısı yapmak için yetki verilmesine dair dava açtıkları, İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/313 Esas, 2005/195 Karar sayılı kararının yargılamanın iadesinin kooperatif tarafında talep edildiği, mahkemenin ,2007/340 Esas 2010/11 Karar ve 03/02/2010 tarihli kararı ile yargılamanın iadesi davasının kabulüne ve 21/04/2005 tarihli 2005/303 Esas sayılı ilamın kaldırılmasına karar verildiği, mahkeme kararı ile Genel Kurul yapılmasına dair yetki üzerine yargılamanın iadesi kararından önce 02/08/2005 tarihli genel kurulun gerçekleştirildiği, 02.08/2005 tarihli genel kurul kararının yoklukla malul olduğuna dair Kadıköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesine 25/04/2006 tarihli dava açıldığı ,2006/272 Esas, 2006/505 Karar ve 28/07/2006 tarihli karar ile davanın kabulüne, davalı kooperatifin 02/08/2005 tarihli genel kurulunun mutlak butlan ile batıl olduğunun tespitine karar verildiği ,verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, Kadıköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2005/666 Esas, 2011/964 Karar ve 22/12/2011 tarihli kararı ile davalı kooperatifin 21/09/2005 tarihli genel kurul toplantısının mutlak butlan ile batıl olduğunun tespitine karar verildiği ,davalı kooperatife karşı, benzer şekilde 60 civarında değişik kişilerce dava açıldığı, buna ilişkin delillerin davalı kooperatif vekilince dosyaya ibraz edildiği, kooperatifin suç duyurusu sonucunda Fer’i Müdahil … hakkında birden fazla ceza yargılaması yapıldığı, bir kısmından delil yetersizliğinden beraat etmiş olan Fer’i Müdahil hakkında mahkumiyet ile sonuçlanan ceza davaları da olduğu anlaşılmıştır. Davalı kooperatif tarafından, özel belgede sahtecilik, resmi belgede sahtecilik suçlaması ile 52 adet şüpheli hakkında suç duyurusu sonucunda, İstanbul Anadolu C. Başvsavclığının 2011/28690 soruşturma nolu dosyasında 21/06/2013 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ,kararda. şüpheli … ile birlikte hareket eden şüphelilerin mahkemeye ibraz ettikleri belgelerin 2008-2010 yıllarında aynı bilgisayar ve yazıcıdan yazılarak sahte olarak oluşturulduğundan bahisle şüpheliler hakkında şikayetçi olunmuş ise de yapılan tahkikatta ve 28/06/2012 tarihli bilirkişi raporuna göre suç konusu olduğu iddia edilen belgelerin kalem, daktilo, şerit vb. mürekkeplerinde yazı yaşı tayinine yarayan ve halen kullanılagelen kabul edilmiş bir bilimsel yöntemin mevcut olmadığı, sunulan belge tanzim tarihinin tespitinin mümkün olmadığına yönelik rapora göre şüphelilerin üzerine atılı suçu işlediğine dair dava açmaya yeterli delil ve emare bulunmadığı belirtilmiştir. Davacıların talepleri, kooperatif üyesi olduklarının tespiti ve aidat bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. Davalı tarafın kabulünde de olduğu üzere, davacılar, kooperatif üyesi iken aidat borçlarını ödemedikleri gerekçesiyle haklarında ihraç kararları verilmiştir.İhraç kararları 10.07.2006 tarihlidir. Davacılar iş bu davayı 07.07.2008 tarihinde yaklaşık iki yıl sonra açmışlardır. Dava dilekçelerinde, kooperatifin ihraç kararından ve geçersiz olduğuna dair iddiada bulunmamışlardır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16. maddesinde, kooperatiften çıkarılma esasları ve itiraz üst başlığı ile kooperatiften çıkarılmayı gerektiren sebeplerin ana sözleşmede açıkça gösterileceği, çıkarılma kararının onaylı örneğinin çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere on gün içinde notere tevdi edileceği, bu ortağın tebliğ tarihinden itibaren üç aylık süre içinde itiraz davası açabileceği, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebileceği, üç aylık süre içinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararlarının kesinleşeceğine yer verilmiştir. Aynı yasanın 27.maddesinin üst başlığı, “ Ortakların ödev ve sorumlulukları “ dır. Maddenin ilk fıkrasında, ortakların yüklendikleri paylar için ödeyebilecekleri para tutarlarının ana sözleşmede belirtileceği, kooperatifin, sermaye yüklemlerinde borçlu veya sair ödemelerle yükümlü bulunan ortaklarından elden yazılı olarak veya taahhütlü mektupla , bu husus mümkün olmaz ise ilanla ve münasip bir süre belirtilerek yükümlülüklerini yerine getirmesini isteyeceği , ilk isteğe uymayan ve ikinci istemde sonrada bir ay içinde yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin ortaklığının kendiliğinden düşeceği belirtilmiştir.Konut Yapı Ana Sözleşmesinin 14. maddesinde, ortaklıktan çıkarma düzenlenmiştir. Maddenin 14/2. Fıkrasında, ” Parasal yükümlülüklerini otuz gün geciktirmeleri üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığı ile yapılacak ihtarı takip eden on gün içinde bu yükümlülükleri yerine getirmeyenlere yine aynı kuralca ikinci ihtar yapılır.İkinci ihtarı takip eden otuz gün içerisinde de yükümlülüklerini yerine getirmeyenler .”…ifadelerine yer verilmiştir.Maddenin devamında, çıkarma kararının gerekçeli olarak yönetim kurulu karar defteri ile ortaklar defterine kaydedileceği, kararın onaylı örneğinin çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere 10 gün içinde notere tevdi edileceği, ortağın çıkarma kararının tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabileceği veya genel kurula, itiraz edebileceği belirtilmiştir. Dava açmaya İlişkin süre hak düşürücü niteliktedir .Mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir .Ancak sürenin başlayabilmesi için kararın tebliği zorunludur. Tebliğ yapılmaması halinde hak düşürücü sürenin başladığından söz etmek mümkün değildir. Somut olayda, her iki davacıya kararın tebliğ edildiği aşikardır. Hak düşürücü süre içerisinde iptal davası açılmadığından işin esasına dair hususların incelenmesi uygun düşmeyecektir .( emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 16.05.2005 tarihli, 2004/8509 Esas, 2005/5155 Karar, 16.06.2005 tarihli, 2004/9538 Esas, 2005/6309 Karar, vb ). Diğer yandan, davacıların ihraç kararından haberdar oldukları halde, geçen sürede dikkate alınarak ihraç kararının iptaline ilişkin dava açmamış olmaları Türk Medeni Kanunun 2’ ci maddesi hükmünede aykırıdır. Kooperatif Ana Sözleşmeleri, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 27. maddesine aykırı olmamak ve ortak lehine hükümler içermesi koşuluyla ortağı ve kooperatifi bağlar. Davacılar yaklaşık iki yıl sonra dava açmış olduklarından ve yasa ile ana sözleşme kapsamında dava tarihi itibariyle kooperatif üyeliğinden çıkarılma kararı kesinleşmiş olduğundan, davacıların buna dair ve özellikle ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar istinaf aşamasında dinlenemeyeceğinden red kararı isabetli görülmüştür. Eski yöneticiler hakkında açılan ve kesinleşen defter istirdatı, yargılanmanın yenilenmesine konu olan olağan genel kurul kararları, yöneticiler hakkındaki iddia ve ceza soruşturmaları ile kesinleşmemekle birlikte mahkumiyet kararlan, eski yönetici … uhdesinde olduğu kabul edilerek istirdatına karar verilen defter ve belgelerin feri müdahil tarafından ibraz edilmemesi, ıslak imzalı belgelerin her zaman eski yöneticiler tarafından düzenlenilebilir nitelikte olması, davacının yapmış olduğu ödemelerin varlığının kabulü halinde söz konusu ödemeleri ancak ödediği şahıstan talep edebileceği, düzenlenen belgelerin somut olayın özelliğide dikkate alındığında davacı … bağlayıcı nitelikte kabul edilemeyeceği, keza ödemeler ile ilgili iddaları da davalı … bağlayıcı nitelikte olmayacağı kanaatine varılarak davacıların ödeme ile ilgili iddialarının red kararında da bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve kooperatif ana sözleşme hükümleri, emsal dava dosyaları ihraç kararından itibaren hak düşürücü süre içerisinde iptal davası açılmamış olması, fotokopi belgelerle alacak iddiasının kabulü mümkün olmadığından ve ayrıca fotokopi belge üzerinde imzaları bulunan ve ayrıca kooperatif kaşesini kullanan kooperatif yöneticileri hakkında ki ceza davaları, defter istirdatı gibi dava dosyaları ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 357. maddesi gereğince, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceğine dair yasanın emredici düzenlemesi kapsamında, mahkemece verilen red kararında bir isabetsizlik görülmemiş ve istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/574 Esas, 2017/960 Karar ve 12.10.2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı İle istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacılardan … tarafından karşılanan 134,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 98,10 TL harcın adı geçen davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, alınması gereken 232,10 TL harçtan davacılardan … tarafından peşin olarak karşılanan 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın adı geçen davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- Davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.24/09/2020