Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/834 E. 2019/2324 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/834 Esas
KARAR NO : 2019/2324
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2018/1313 Esas
KARAR NO : 2019/156
KARAR TARİHİ: 13/02/2019
DAVA: KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 19/12/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin ödeme güçlüğüne düştüğünü belirterek 2004 sayılı İİK’nın 285. ve devamı maddeleri uyarınca konkordato talebinde bulunmuştur.
CEVAP: Müdahiller davanın reddini istemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; şirketin İİK 292-c, 297.maddesinde geçen yükümlülüklerine uymadığı, TMK 2.maddesinde belirtilen dürüstlük kuralına aykırı davrandığı gerekçeleriyle, talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkemece hangi sebebe dayanılarak müvekkili firmanın konkordato sürecinden çıkardığını gerekçelendirmediğini, bu durumun adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil ettiği gibi savunma hakkının etkin biçimde kullanılmasını da engellediğini, davacı şirketin sermaye arttırımı yöntemini kullandığını, halen faal olup …’de 12.490.000,00 TL bedelli iş aldığını, devam eden faaliyetlerden elde edilecek nakit girişleri ile şirket borçlarının ödenmesinin planlandığını, İstanbul Valiliğinden olan 43.400 TL ve 199.215,13 TL lik hak ediş alacaklarının icra dosyalarına gönderildiğini, bu bedelin komiser denetiminde açılan banka hesabına aktarılması halinde dahi müvekkili şirketin faaliyetine devam etmesinin mümkün olduğunu, komiser heyet raporunun sonuç bölümünde 8,9,10 nolu maddelerinde müvekkili şirketin amacına ulaşabilmesi adına olumlu işlerinin tespit edildiğini, bilirkişi raporuyla şirketin borca batık olmadığının belirlendiğini, şirketin öz varlığında azalma olduğu yönündeki belirlemenin sehven yapılan maddi hatadan kaynaklı olduğunu, hizmet zararının oluşmadığını, komiser heyetinin uygun bulmaması nedeniyle temliklerin iptal edildiğini, projenin başarıya ulaşma ihtimalinin bulunduğunu, konkordatoya devam edilmesi halinde hem alacaklıların hemde müvekkilinin menfaati olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir. 2004 sayılı İİK ‘nun 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada, İflasa tabi olan borçlu için İİK ‘nun 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, davacı gerçek kişilerin yerleşim yerindeki yer Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacı vekilinin vekaletnamesin de konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Konkordato, borçlu ile alacaklıları arasında mahkemenin gözetiminde yapılan ve borçlunun malvarlığının iflas usulüyle tasfiyesini önleyen veya durduran bir borç tasfiyesi sözleşmesidir. Yapılacak olan tasfiye sözleşmesi yani konkordatonun tasdiki, alacaklıların çoğunluğunun kabulüne ve İİK.’nun 305-(a)-(b)-(c)-(d)-(e) maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Konkordato davasında geçici mühlet kararı, İİK.’nun 286. maddesinde belirtilen belgelerin, dava dilekçesinin ekinde yer alması ile verilmektedir. İlk derece mahkemesince İİK.’nun 287. maddesi gereğince davacı borçluya geçici mühlet kararı verilerek, geçici mühlet kararı ile birlikte yasada yer alan tedbirlere karar verilmiştir.İİK.’nun 287. maddesinin 5. fıkrası, kesin mühlete ilişkin 291 ve 292.maddelerin geçici mühlet bakımından da kıyasen uygulanacağını öngörmektedir. İİK’nun “Kesin Mühlet İçinde Konkordato Talebinin Reddi ile İflâsın Açılması” başlıklı 292. maddesinde:”İflâsa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra aşağıdaki durumların gerçekleşmesi hâlinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflâsına resen karar verir:a)Borçlunun malvarlığının korunması için iflâsın açılması gerekiyorsa,b)Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa,c)Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa,d)Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse,İflâsa tabi olmayan borçlu bakımından ise birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerindeki hâllerin kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşmesi durumunda, komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine re’sen karar verir. Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.” denilmektedir. Bu madde hükmüne göre geçici mühlet içerisinde iyileşme ümüdinin olmaması ve konkordatonun tastiki ihtimalinin görülmemesi halinde, geçici mühlet içinde konkordato talebinin reddedilebileceği gibi, davacı iflasa tabi ise ve İİK.’nun 292. maddesindeki şartlardan biri gerçekleşmiş ise davacının iflasına da karar verilecektir.Davacı şirketin konkordato ön projesinde, borçlardan herhangi bir tenzilat yapılmadan 2021 yılı ocak ayından başlamak üzere 19.380.666,08 TL’lik borcun 24 ayda borç tutarının 8’e bölünmesi suretiyle eşit şekilde ödeneceğini taahhüt etmiştir. Komiser heyeti, davacı firma yetkilileri verdiği bilgiye göre, davacı şirketin hali hazırda İstanbul/Tuzla, İstanbul/Arnavutköy, Çanakkale/Merkez, İstanbul/İtfaiye, İstanbul/Çatalca, İStanbul/Kağıthane, İstanbul/Silivri, İstanbul/Sultangazi, Manisa/Soma, Manis/Merkez’de yüklenici sıfatıyla 12 inşai faaliyetinin bulunduğunu bildirmişlerdir. Komiser Heyeti raporlarında, 17/10/2018 tarihli bilançoda verilen avanslarda gözüken 12.598.410,81 TL tutarındaki alacağın gerçekleri yansıtmadığını, alacakların fiktif alacak olduğunu, şirketin 750.000 TL’lik sermaye artırımının 250.000 TL’lik kısmını 30/06/2019 tarihine kadar, kalanını 31/12/2019 tarihine kadar ödemeyi taahhüt ettiğini, davacı şirket yetkilisinin eşine şirkette çalışmadığı halde maaş ödendiğini, konkordato döneminde çalışan personelin 2019/ocak ücretlerinin dahi ödenmediğini, davacı şirketin 17/10/2019 tarihli bilançodaki alacaklarının tamamını temlik ettiğini, bilançoda gözüken alıcılar ve depozitolardan oluşan 4.718.731,54 Tl lik alacağın gerçekte olmadığını, şirketten istenildiği halde kimlere hangi alacakların temlik edildiğini öğrenilemediğini, borçlu firmalara bildirim yapılarak temlike konu alacakların davacı şirkete yapılmasının istenilmesine rağmen bu bildirimlerin yapılmadığını, Tekirdağ/Kapaklı ‘da alınan işin şirket yetkilisinin kardeşine temlik edildiğini, ancak bu işle ilgili hiçbir işçi çalıştırma dosyasının açtırılmadığını, İstanbul İtfaiye Similasyon işinin temlik işleminin iptal edilerek bu ödemenin şirket hesabına gelmesinin gerektiği halde bu durumun sağlanamadığını, davacı şirketin 21/01/2019 tarihli taşeron sözleşmesiyle 12.490.000,00 TL bedelle aldığı işin mali durumunu iyileştirmek yönünde tedbir olarak nitelendirilebileceğini, şirketin konkordato tarihinden sonra icra dosyalarına yatan toplam 242,615,13 TL tutarındaki bedel ile Halkbankası hesabında bulunan 38.438,62 TL lik tutarların icra dairesi tarafından blokeli olduğunu, şirket tarafından ön projede sunulan ödeme planının gerçekleşme ümidine ilişkin dayanakların somut verilerle açıklanamadığını, şirketin 31.12.2018 tarihli bilançosunda hazır değerlerin 1.951.482,07 TL özkaynaklarının ise (+) 562.147,70 TL olduğunu, oysaki 17.10.2018 tarihli blançosunda kaydi özvarlığının 2.335.682,51 TL iken, bu kere 31.12.2018 tarihli blançoda 562.147,70 TL olduğunu, yani özvarlıkta 75 günlük sürede (-)1.773.534,81 TL azalma olduğunu, yani özvarlıktaki 1.773.534,81 TL artış kadar azaldığını, bu şekliyle konkordatonun başarıya uluşmasının zor olduğunu bildirmişlerdir. Davacı şirket temlik işlemleri ile ilgili komiser heyetinin taleplerini yerine getirmemiştir. Bilançoda verilen avanslarda, alıcılar ve depozitolardan oluşan alacakların gerçeği yansıtmadığı bu alacakların fiktif olduğu, konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı dosya kapsamıyla sabittir. Sonuç olarak talebin reddi yönündeki kararda usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 189,50 TL harçtan, davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,80 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4 Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile İİK.nın 293/2.maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.119/12/2019