Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/833 E. 2019/2098 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/833 Esas
KARAR NO : 2019/2098
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 11/01/2019
NUMARASI : 2018/1379 Esas, 2019/18 Karar
DAVA : KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 21/11/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili, 15.11.2018 tarihli dava dilekçesinde, … A.Ş ‘nin bir aile şirketi olarak 1965 yılında kurulmuş olan İnan İnşaatın devamı olduğunu, müvekkili şirketin, 220’den fazla proje tamamladığını, 2013 yılında, …, … marka otomobillerin Eyüp ve Yenibosna bayilikleri, 2015 yılında … Çekmeköy Bayiliği ve … Bayiliğinin alındığını, kurulduğu günden beri başarıya koşan, Sermaye Piyasası Kurulu denetiminde tahvil ihraç edebilecek yeterliliğe ve finansal yapıya sahip olan, … Dergisi listelerine ve sıralamasına girmeyi başaran, İstanbul ‘un en yüksek ciro ve satış yapan şirketleri arasında 3. sırada bulunan, birçok uluslararası ödülün sahibi ve uluslararası derecelendirme kuruluşları raporunda daima ve başarılı ve olumlu değerlendirilen müvekkili şirketin, 2016 yılı Ağustos ayının, ekonomik darboğazının başlangıcı olduğunu, satışların beklenmedik şekilde düşmesi ile İnşaat sektörünün büyük krizin içine girdiğini, müvekkili şirketin hizmet alımlarında, kredi temininde ve ürettiği varlıkları paraya çevirmede ciddi darboğaza girdiğini, konkordato taleplerinin kabulü halinde müvekkili şirketten daire satın almış, satış bedelini peşin veya vadeli olarak ödemiş olan 528 kişinin satın aldıkları dairelerinin tapularına kavuşacaklarını, şirket çalışanlarının alacaklarını tahsil edebileceğini, ülkenin 53 yıllık değerinin yok olmayacağını, şirketin mali verileri ve malvarlığı değerlerinin konkordato şartlarını taşıdığını, malvarlığı üzerinde bulunan hacizler ve ipoteklerin satışa engel olduğundan malvarlığının paraya çevrilmesi ve borçların tümünün ödenmesinin mümkün olamadığını, konkordatonun müvekkiline bu imkanı sağlayacağını iddia ederek, İİK 287. maddesi gereğince geçici mühlet kararı ile birlikte gerekli ihtiyati tedbir kararlarının alınmasını ve bir yıl kesin mühlet kararı verilmesini talep etmiştir.Alacaklıların bir kısmı yargılamaya katılarak yazılı beyan ve taleplerde bulunmuşlardır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı bulunan davacı şirketin sicil kayıtlarının incelenmesinden, 21.11.2018 tarih ve 398. sayfasında ilan edilen metinde şirketin T.C Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu İştiraklar ve Gayrimenkuller Daire Başkanlığı ‘nın 8151479-100-E.22242 sayılı 12.11.2018 tarihli yazısı ile bildirilen son durumunun İstanbul 11. Sulh Ceza Hakimliği’nin 09.11.2018 tarih ve2018/6237 D.İş sayılı kararı ile fonun kayyım olarak atandığını, yönetim kurulunun Fon tarafından oluşturulmasına ve bu şirketin yönetim kurulu başkanlığına …, yönetim kurulu üyeliklerine, … atanmalarına karar verildiğini, 26.11.2018 tarihli ara kararla davanın TMSF’ye bildirimine karar verildiğini, davacı şirketi temsilen kayyımlar tarafından vekalet verilen Avukat … tarafından sunulan dilekçede, yönetim kurulu olarak davaya icazetlerinin bulunmadığını bildirdiklerini, davanın ilk aşamasında vekil olarak atanan Avukat … azledildiğine dair azilnameyide sunduğu, geçici ve kesin konkordato mühleti ve sonucunda konkordatonun onanmasına İlişkin istemde yönetim kurulunun bu konuda karar almasının dava şartı bulunduğu, davacı şirket tarafından her ne kadar dava tarihinden önce bu konuda karar alınmak suretiyle istemde bulunulmuş ise de henüz geçici konkordato mühleti verilmeksizin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fon’u tarafından atanan şirketi temsile yetkili bulunan yönetim kurulunun, söz konusu davaya icazetlerinin bulunmadığı belirtildiğinden böylece yönetim kurulunun konkordato talebine ilişkin taleplerinin ortadan kaldırıldığı, daha önce açılıp, daha sonra değişen yönetim kurulu tarafından geçici ve kesin konkordato mühleti ve konkordatonun onanmasına İlişkin isteme icazet verilmediği, yönetim kurulu kararı bulunmayan İstemin dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ;Karar, fer’i müdahil … vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, müvekkilinin istinaf hakkının bulunduğunu, 26.12.2018 tarihinde davaya müdahil olma talebinde bulunduğunu ve davaya müdahil sıfatıyla dahil olduğunu, şirketin tüm hisselerinin tek sahibinin müvekkili olduğunu, şirketin çoğu borcuna şahsen kefil olduğunu, mahkemeye erişim hakkı, adil yargılanma hakkı ve arama özgürlüğü temelinde müdahilin tek başına kanun yoluna başvuru hakkının varlığının kabul edildiğini, TMSF ve yönetim kurulunun konkordatodan vazgeçmek suretiyle şirketi iflasa sürüklemesi halinde cezai ve tazminat sorumluluğunun bulunduğunu, TMSF ‘nin TTK na göre basiretli tacir gibi şirketi yönetmesi ve işinin ehli yönetim kurulu üyeleri ataması gerektiğini, TTK’da yönetim kurulunun yürütme ve temsil görevinin olduğunun açık bulunduğunu, şirket tarafından yönetim kurulunun icazet vermemeye yönelik bir kararının dahi ibraz edilmediğini, sadece şirket avukatının adeta yönetim kurulu yerine geçerek beyanda bulunduğunu, belgelerin eksik olmasına ve geçici mühlet kararı verilmesi gerekirken, red kararı verilmesininin hukuka aykırı olduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Talep, İcra ve İflas Kanununun 285 vd maddelerinde düzenlenen konkordatodur.Uyuşmazlık, feri müdahilinin istinaf başvuru hakkının olup olmadığı ile kabule göre verilen kararın yerinde olup olmadığıdır.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun onikinci babında, “ Konkordato ile Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması “, “ Adi Konkordato “ üst başlığı İle 285 maddede, konkordato talebi düzenlenmiştir. Kanun yolları üst başlığını taşıyan 293. maddede, kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı, kesin mühlet talebinin değerlendirilmesi sonucunda, hakkında İflas kararı verilmeyen borçlunun Konkordato talebinin reddine karar verilirse, borçlu veya varsa konkordato talep eden alacaklının bu kararın tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabileceği, son fıkrada ise, mahkemenin veya bölge adliye mahkemesinin konkordato talebinin reddiyle birlikte borçlunun iflasına da karar verildiği hallerde 164’üncü madde hükmünün uygulanacağına yer verilmiştir. Yasal düzenleme kapsamında, feri müdahilin verilen karara karşı kanun yoluna başvuru hakkı yoktur. Yasada kanun yoluna başvuru hakkı bulunanlar tahdidi olarak sayılmıştır. Konkordato mühleti verilmesi ve komiserin atanması, konkordatonun tasdiki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 382. maddede sayılan çekişmesiz yargı işlerindendir. Kararlara karşı başvuru yollarının düzenlendiği 387. maddede, çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlara karşı hukuki yararı bulunan ilgililerin özel kanuni düzenlemeler saklı kalmak kaydı ile istinaf yoluna başvurabileceği belirtilmiştir. İcra ve İflas Kanunun özel düzenlemesi haricinde, istinaf kanun yoluna başvuranın somut olayın özelliği gereğince, hukuki yararının varlığından da söz edilemeyecektir. Şöyle ki, konkordato talep tarihi, 15.11.2018 dir. Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ‘nin 9707 sayı, 398. sayfa, 21 Kasım 2018 tarihli nüshasında, şirketin, T.C Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu İştirakler ve Gayrimenkuller Daire Başkanlığı ‘nın 12.11.2018 tarihli yazısı ile bildirilen, Fon Kurulunun 12.11.2018 tarihli ve 2018/598 sayılı kararı ile İstanbul 11.Sulh Ceza Hakimliğinin 09.11.2018 tarihli ve 2018/6237 D.İş sayılı kararıyla Fonun kayyım olarak atandığı, şirketin yönetim kurulunun Fon tarafından oluşturulmasına ve bu şirketin yönetim kurulu başkanlığına, …, yönetim kurulu üyeliklerine … atanmalarına 14.11.2018 tarihinde karar verilmiştir. Şirkete kayyım atanması ve yeni yönetim kurulu ,dava tarihinden önce belirlenmiştir. Her ne kadar, 6102 sayılı TTK ‘nın 36. maddesinde, ticaret sicil kayıtlarının, üçüncü kişiler hakkında tescilin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, ilanın tamamı aynı nüshada yayınlanmamışsa, son kısmının yayınlandığı günü izleyen İş gününden itibaren hukuki sonuç doğuracağı düzenlenmişse de, istinaf talebinde bulunan gerçek kişi, şirketin eski yönetim kurulu üyesi olup bu anlamda üçüncü kişi olarak kabul etmek doğru olmayacağı gibi, şirket yönetim kurulu başkanının, şirkete dava tarihinden önce kayyım atandığını bilmemesi de mümkün kabul edilemeyecektir.Talep tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK ‘nın 377. maddesinde konkordato düzenlenmiştir. Yasal düzenlemede, yönetim kurulu veya herhangi bir alacaklının, 376. maddenin üçüncü fıkrası uyarınca yapacağı İflas talebiyle birlikte veya bu kapsamda yapılan İflas yargılaması sırasında 2004 sayılı Kanunun 285 vd maddeleri uyarınca konkordato da talep edebileceği belirtilmiştir. Yasanın düzenlemesi ve İİK 285. madde düzenlemesi ile A.Ş lerde yönetim kurulunun görevleri birlikte değerlendirildiğinde, yönetim kurulunun, konkordato mühleti veya onanması istemine ilişkin karar almasına dair dava şartı mevcut değildir. İlk derece mahkemesinin buna dair kabul şekli yerinde görülmemiştir. Yasadaki konkordato talebi de isteğe bağlıdır. Ancak, 6102 sayılı TTK ‘nın 377. maddesinin yer aldığı düzenleme, yasanın ikinci bölümünde yer alan “ Yönetim Kurulu “ üst başlığında, görevler ve yetkiler kısmında bulunmaktadır. TTK 365. Maddesinde, Anonim Şirketinin, yönetim kurulu tarafından yönetilip temsil edileceği, 367/2. fıkrada, yönetimin, devredilmediği takdirde yönetim kurulunun tüm üyelerine ait olduğu, 370. maddede, esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisinin çift imza İle kullanılmak üzere yönetim kuruluna ait olacağı belirtilmiştir.Somut olayda, şirketin, 27.08.2018 tarihli, olağan genel kurul toplantısında, yönetim kurulu başkanlığına … yönetim kurulu başkan yardımcılıklarına … ve …’ın seçilmelerine karar verildiği, yönetim kurulu başkan ve yardımcılarının şirketi münferit imzaları ile temsil etmeye yetkili kılındığı, dava dilekçesine ekli, Kadıköy …. Noterliğinin … yevmiye nolu vekaletnamesinin, yönetim kurulu başkanı, şirket temsilcisi … tarafından düzenlettirildiği anlaşılmıştır. Yukarıda açıklandığı üzere, şirkete ait vekaletname tarihinde, şirket yönetim kurulu üyelerinin TTK hükümleri çerçevesinde şirketi yönetmek ve temsil etmek yetkileri mevcut olmakla birlikte, şirkete 12.11.2018 tarihinde kayyım atandığı ve 14.11.2018 tarihinde yeni yönetim kurulu başkan ve üyelerinin atandığı göz önünde bulundurulduğunda, dava tarihinde eski yönetim kurulu başkanının temsil yetkisi olmadığından söz konusu vekaletname ile şirketi temsilen talepte bulunulması mümkün değildir. Mahkemece bu konuda TMSF’ye müzekkere yazılmış ve Fon tarafından belirlenen yönetim kurulu üyeleri tarafından, şirket adına vekalet görevini üstlenen avukatın vekaletten azline İlişkin 04.01.2019 tarihli Beyoğlu …. Noterliğinin … yevmiye nolu azilname örneği ile birlikte şirketi temsil eden vekilin vekaletnamesi dosyaya ibraz edilmiştir. Şirket vekili 07.01.2019 tarihli beyan dilekçesinde, İstanbul 11. Sulh Ceza Hakimliğinin 09.11.2018 tarihli ve 2018/6237 D.İş sayılı dosyası üzerinde CMK 133/1 ve devamı maddeleri uyarınca kayyım olarak atanan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fon Kurulu tarafından 12.11.2018 tarihli ve 2018/598 sayılı karar ile oluşturulan Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair 6758 sayılı Kanunun 19. ve 20. maddeleri ile atıf yapılan 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunun ilgili hükümleri kapsamında görev icra eden yönetim kurulu olarak anılan davaya icazetlerinin bulunmadığını, yargılamanın sonlandırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114.maddesindeki dava şartları arasında , “d” bendinde, tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları, kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde, temsilin gerekli niteliğe sahip bulunması,“ f” bendinde, vekil ile takip edilen davalarda, vekilin davaya vekalet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun bir vekaletnamenin bulunması da yer almaktadır. Somut olayda, yukarıda ayrıntılı şekilde ifade edildiği üzere, dava tarihinde şirkete, Fon’nun kayyım olarak atandığı, şirketin yönetim kurulunun Fon tarafından oluşturulduğu, şirketin eski yönetim kurulu kararı doğrultusunda verilen vekaletnamenin ve buna dair kararların geçerliliğinden söz edilemez. HMK 77. maddesinde, vekaletnamesiz dava açılması ve işlem yapılmasına yer verilmiştir. Yasada, vekaletnamenin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukatın dava açamayıp yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamayacağı, gecikmesinde zarar doğabilecek hallerde, mahkemenin vereceği kesin süre içinde vekaletnamesini getirmek koşuluyla avukatın dava açmasına veya usulü işlemleri yapmasına izin verebileceği, bu süre içinde vekaletname verilmez veya asıl taraf, yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçeyle mahkemeye bildirmez ise davanın açılmamış veya gerçekleştirilen işlemlerin yapılmamış sayılacağı ifade edilmiştir.Şu halde, mahkemece, 114/1-“ d “ve “f “bentlerinde düzenlenen dava şartı yokluğunun tartışılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, konkordato talebi için yönetim kurulunda karar alınmış olmasının dava şartı olarak kabulü ile yasanın hatalı yorumlanması doğru olmamakla birlikte sonucu etkili görülmemiştir. Diğer taraftan, feri müdahil olan, şirket eski yönetim kurulu başkanının, iş bu kararda, gerek İİK 293. madde hükmü, gerekse de HMK 387. maddede belirtilen hukuki yararı bulunan ilgililer kapsamında değerlendirilemeyeceğinden ve istinaf talebi kabul edilemeyeceğinden hükmün gerekçesinin de düzeltilmesi mümkün olmamıştır.Açıklanan nedenlerle ve özellikle, İcra ve İflas Kanunun 293. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341. ve 387. madde düzenlemeleri kapsamında, aleyhine hüküm kurulmayan fer’i müdahilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Fer’i müdahil Serdar İnan vekilinin, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1379 Esas, 2019/18 Karar ve 11.01.2019 tarihli kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun, İcra ve İflas Kanunun 293. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341. ve 387. maddeleri gereğince ve aleyhine hüküm verilmediğinden REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı İle istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan peşin olarak yatırılan 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,80 TL harcın fer’i müdahilden tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından ve talebin niteliği gereği vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,4- Fer’i müdahil tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, İcra ve İflas Kanunun 293. maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/11/2019