Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/832 E. 2019/1607 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/832 Esas
KARAR NO : 2019/1607
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2018
NUMARASI : 2018/893 ESAS – 2018/1120 KARAR
DAVA : KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 26/09//2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA:Davacı vekili,10.09.2018 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin, 2012 yılından bu yana öncelikli olarak gıda ile son dönemlerinde gayrimenkul sektöründe faaliyet göstermekle birlikte, özetle iştigal konusunun, canlı hayvan alımı, satımı, her türlü gıda alımı, satımı, üretimi ile ikamet için binaların İnşaat işi olduğunu, müvekkilinin çok kısa vadeye ve dar bir zaman periyoduna yoğunlaşan mali ve ticari borçlarına mukabil, alacaklarının oldukça uzun vadeye yayılmış olması, nakde dönüştürebilir varlıklarının ise ekonominin içinde bulunduğu olumsuz koşullar nedeniyle elden çıkaramamış olması nedeniyle likitide ( nakit ) oranının bozulduğunun tespit edildiğini, bu durumun mali yapının tamamen bozulduğu anlamına gelmemekle birlikte, zamanı gelen ödemeleri yapabilmesi için gerekli nakit fonları sağlanamaması, bu güçlüğün esas ve gerçek nedenleri hakkında yeterli bilgi sahibi olmayan alacaklılar nezdinde yanlış anlaşılarak vadesi gelmiş alacaklara ek olarak vadesi gelmemiş alacaklarını da talep etmeleri neticesinde müvekkili işletmenin hiç istenmeyecek yönlere sürüklenmesine, alacaklılarında alacaklarına tam olarak kavuşamamalarına neden olabileceğini, 31.07.2018 tarihli bilançoya göre müvekkilinin işletme aktiflerinin rayiç bedeller değerlendirildiğinde aktif toplamının 10.963.345,44 TL, toplam borçlarının ise 5.231.084,99 TL olduğunu, varlıkların borçlarını 5.732.260,45 TL aştığını, ön projedeki nakit akım tablosundan da anlaşıldığı üzere iki yıl sekiz aylık zaman zarfında uzun vadeye yayılmış alacakların tahsili, sermaye artışı ve esas faaliyetlerinden sağlanacak nakitle 5.500.000 TL kaynak yaratabilecek potansiyele sahip olduğunu, nakit çıkışlarını, faaliyetin devamlılığı ve borçların ödenmesine yönelik kullanılacağını belirterek, geçici mühlet , gerekli tahkikat neticesinde İİK m.289.kesin mühlet kararı ve konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2018/792 Esas, 2018/829 Karar ve 11.09.2018 tarihli karar ile, mahkemenin yetkisizliği nedeniyle , HMK 114/1-ç,115/2.maddesi uyarınca davanın usülden reddine karar verilmiştir Karar , istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir.Alacaklıların bir kısmı, davaya müdahale talebi ile birlikte yazılı beyanlarını dosyaya ibraz etmiş ve duruşmaya katılarak beyanda bulunmuşlardır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, 08.12.2018 tarihli geçici komiser raporunda, sunulan konkordato ön projesinde ki proforma satış tablosundaki karlılıklara ulaşılamadığı gibi zararın giderek arttığı, 2018 yılı zararının 129.295,89 TL ‘ye ulaştığı, alınan krediler ve katlanmış olduğu sabit olan maliyetler nedeniyle öngörülen karlılık oranına ulaşılamadığı, şirketin çalışma kabiliyetini kaybettiğinin tespit edildiği, davacı tarafça şirket adına kayıtlı gayrimenkullerin satılarak borçların ödeneceği belirtilmiş ise de gayrimenkullerin tamamına yakınının bankalarca ipotekli olduğu, ipoteklere İlişkin takip başlatıldığı, ipoteklerin kaldırılmasına yönelik anlaşma ya da mutabakat bulunmadığı, banka ipoteklerinin büyük çoğunluğunu oluşturan … Bankası A.Ş vekilinin 12/12/2018 tarihli celsede anlaşma sağlanmadığı, taşınmazlar üzerinde ipotekler üzerinde hacizlerin bulunduğu, davanın reddini talep ettiklerini, mali tablolar ve geçici komiser raporları birlikte değerlendirildiğinde konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin bulunduğunun inandırıcı şekilde ispatlanamadığı gerekçesi ile, davanın reddine, geçici mühletin kaldırılmasına , şirketin borca batık olmaması nedeniyle İflas kararı verilmesi şartlarının oluşmadığı belirtilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ;Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.İstinaf nedenleri olarak, 24.09.2018 tarihinden geçerli olmak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiğini, kesin mühlet taleplerinin reddedildiğini, komiser raporu ile sabit olduğu üzere müvekkili şirketin varlıklarının borçlarını en az 3.511.787,92 TL aştığını, taşınmazlar üzerinde bir takım takyidatlar bulunduğunu, bunun kesin mühlet verilmeme gerekçesi yapıldığını, İİK 285. maddede belirtildiği üzere, müvekkilinin borçlarının vadesinin gelmesine rağmen ödeme güçlüğü içine girdiğini, bu bağlamda yasadaki tarifi tam olarak karşıladığını, ödeme güçlüğüne girmekle birlikte herhangi bir takyidatla karşılaşmış olmama gibi bir şartın yasada tarif edilmediğini, takdiyatlara konu alacakların müvekkili varlıklarından fazla olmadığını, yine müvekkili tarafından takyidatların kaldırılmasına yönelik görüşmeler yapılmaya başlandığınında ortada olduğunu, komiser raporları arasında ki çelişki giderilmeden karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, komiserin taraflarınca veya müvekkili tarafından aranmamasına rağmen, herhangi bir bilgi belge istenmediğini, önceki komiser yokmuş gibi rapor düzenlendiğini, karar aşamasında iken yapılan değişikliğin, istenmeden de olsa müvekkilinin adil yargılanma, adil bir karara ulaşma, doğru şekilde değerlendirmeye tabi tutulma, alacaklıların tamamının menfaatini ilgilendiren, aynı zamanda müvekkilinde çıkarlarına olan İş bu sürecin devamı hususunda son derece eksik değerlendirilmesine neden olacak şekilde işlediğini, önceki komiserin müvekkili şirkete 2 ay süre ile geçici mühletin verilmesi yönünde görüş bildirmişken taleplerinin reddinin kabul edilebilir olmadığını, taşınmaz değerleri konusunda ihtilaf olmadığını, hatta değerlerin piyasa değerlerine nazaran alacaklılar lehine daha düşük tespit edildiğinin ortada iken taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini, talebin reddi ile müvekkilinin malvarlığının tasfiye sürecine girmiş olacağını, konkordato teklifinin müvekkili kadar alacaklılar lehine teklif edildiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve kesin mühlet talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, İİK 285 vd maddelerinde düzenlenen konkordato talebidir.2004 sayılı İİK ‘nun 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada, İflasa tabi olan borçlu için İİK ‘nun 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır.Somut olayda, davanın, davacı şirketin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açılmadığı için yetkisizlik kararı verildiği , yargılamanın yetkili mahkemece gerçekleştirildiği ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacı vekilinin vekaletnamesin de konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır.Uyuşmazlık, davacı şirketin, konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı, kesin mühlet şartlarının oluşup oluşmadığı, diğer usulü işlemler ile mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır.Davacı borçlu şirket tarafından, 10.09.2018 tarihli İhtiyati tedbir istemli dava dilekçesi ile iş bu dava açılmıştır. Mahkemece, 24.09.2018 tarihli tensip ara kararının 2 nolu bendinde belirtildiği üzere, davacı hakkında 24.09.2018 tarihinden başlamak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmiş, bir kısım ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile geçici konkordato komiseri atanmasına ve geçici komiserin , borçlu davacının mevcudunun defterini tutmalarına, projenin tamamlanmasına katkıda bulunmalarına, davacı faaliyetlerine nezaret etmelerine, ön projede eksiklik bulunup bulunmadığı, şirketin borca batık olup olmadığı, ön projenin uygulama imkanının olup olmadığına dair, ön rapor hazırlanmasına hükmedilmiştir Duruşma tarihi olarak, geçici mühlet süresinin sona ereceği tarihte gözetilerek 12.12.2018 olarak belirlenmiştir.Geçici komiser mali müşavir … , 12.11.2018 tarihli geçici komiser ön raporunda, konkordato talebinde bulunan firmaya ait ticari defterlerin, delil niteliğinin bulunmadığı, 2018/7-2018/9 tarihleri arasında gelir tablosunda satış gerçekleşmediği, sadece giderlere katlanmak zorunda kalındığı, ancak katlanılan finansmandan dolayı finansman giderlerinin artışının gelir tablosundaki zararın daha da artmasına neden olduğu, ticari borçlar hesap grubunda artış meydana geldiği, şirketin çalışma kabiliyetini kaybettiği, demirbaş, tesis makine cihazları ile mevcut çalışma düzenini koruduğu, faaliyetlerine devam etmediği, konkordato ön projesinde ki proforma satış tablosunda ki karlılıklara ulaşamadığı gibi zararın giderek arttığı, şirketin konkordato geçici mühlet süresinde öngördüğü karlılıklara ulaşamadığı, sürecin borçlular aleyhine işleyeceği, şirketin geçici tedbir döneminde stoklarında bulunan gayrimenkullerin satılıp satılamayacağı hususunda öngörüde bulunamayacağı, sonuç olarak şirketin gerekli İş disiplinini sağlayarak maliyetlerini düşürmesi, rasyonel adımlar atması, şirketin gayrimenkul satışları neticesinde borçların ödenip ödenemeyeceği hususu konusunda öngörüde bulunulamayacağı, gayrimenkullerin değerlendirilmesi sonucunda konkordato talebinin gerçekleşme ihtimalinin muhtemel olup olmayacağının belirlenebilmesi için rapor sonucunun beklenmesi gerektiği belirtilmiştir.30.11.2018 tarihli gayrimenkul değerleme uzman bilirkişi raporunda, … ait ,… İli, … ilçesi, … ada … parsel , … blok, 13,14,15,16 ve 17 nolu bağımsız bölümler, C blok 2,3,4,6,7,9,13,14,15 ve 16 nolu bağımsız bölümler, 16 ada, 104 parsel, 1,2,13 ve 14 nolu bağımsız bölümler, 114 ada 36 parsel (68/373) hisse , taşınmazların üzerinde, muhtelif İhtiyati haciz, icrai haciz , icra dairesi yazısı ile satışına gidildi şerhi, İİK 150/ C md gereği ipoteğin paraya çevrilmesi yolu takibe geçilmiştir şerhi ve ipotekler bulunduğu, taşınmazların değerlerinin, yapılan incelemelerde raporda anlatılan tüm özellikler, değerlerine etki eden olumlu olumsuz tüm özellikleri, günümüz piyasa koşulları da göz önünde bulundurularak rapor tarihi itibarı ile toplam 7.789.848,00 TL rayiç değerde olabileceği belirtilmiştir.Davacı vekili, 05.12.2018 tarihli dilekçede, taşınmazlar üzerinde alacaklı bankalar lehine ipoteğe esas kredi borcunun çok üzerinde teminatların söz konusu olduğunu, ipotekli alacaklı bankalarla, ipotekli taşınmazın mahkeme denetimi ve onayında, rayiç değerler dikkate alınarak yapılacak devirler ile gerçekleşecek borç kapamalarının projenin uygulanabilirliği konusunda ciddi mesafe kaydedilmesini sağlayacağını, geçici mühlet süresinin 2 ay uzatılmasını talep etmiştir.06.12.2018 tarihli konkordato geçici komiser 2. raporunda, 2018/7-2018/10 tarihleri arasında gelir tablosunda satış gerçekleşmediği, faaliyetine devam etmediği , sadece giderlere katlanmak zorunda kaldığı, finansman giderlerinin artışının gelir tablosunda ki daha da artmasına neden olduğu, şirketin geçici mühlet içinde öngördüğü karlılıklara ulaşamadığı, geçici komiser tarafından görevlendirilen bilirkişiler tarafından hazırlanan rayiç değer bilançosuna göre 31.10.2018 öz varlık tutarının (+) 3.511.787,92 TL olarak hesaplandığı, bu itibarla davacı şirketin kaydi rayiç bilançosuna göre borca batık olduğu, ancak rayiç değerlere göre borca batık durumda olmadığı, davacı şirketin ana faaliyet konusunun gayrimenkul satışı olması nedeniyle mevcut durumda konkordato sistemi içerisinde gayrimenkul satışları için gerekli prosesin uzunluğunda etkisi ile çalışma kabiliyetini kaybettiği, öz kaynaklarda 58.630.49 TL lik azalış meydana geldiği, azalmanın sebebinin katlanılan giderlerden kaynaklı zarar artışından kaynaklandığı, mamul stoklarında bulunan gayrimenkullerin 18 adedinin kredi için … Bankası A.Ş ye ipotek verildiği, rayiç değerler dikkate alınarak yapılacak devirlerle gerçekleşecek borç kapatmalarının projenin uygulanmasında ciddi mesafe kaydedilmesini sağlayabileceği, finans kurumları ile anlaşma zeminlerinin bulunduğu, davacı şirketin bu anlamda elde edebileceği nakit döngü ile şirket borçlarının büyük bir bölümünün ödenebileceği, şirketin bu dönemdeki faaliyet sonuçlarının da nitelikli olarak değerlendirilmesi için 2 aylık ek süre talebinin uygun olduğu belirtilmiştir.Mahkemece, 07.12.2018 tarihli ara karar ile ,borçlu şirkete 06.09.2018 tarihli karar ile atanan geçici komiserin görevine görülen lüzum üzerine son verildiği belirtilerek, mali müşavir … geçici komiser olarak atanmasına karar verilmiştir.Konkordato komiseri mali müşavir … hazırlamış olduğu 18.12.2018 tarihli geçici konkordato raporunda, davacı şirketin 31.10.2018 tarihli mali tablolara göre, kaydi değerlere göre (-) 791.889,30 TL batık durumda olduğu, bilirkişiler tarafından tespit edilen rayiç bedellere göre ise (+) 3.511.787,92 TL borca batık durumda olmadığı, davacı şirket tarafından sunulan ön projede 2018 yılı son 4 ayı için tahmini 500.000,00 TL tutarında net satışının olacağı ve bu net satış sonucunda şirketin 5.000,00 TL kar elde edeceğinin ifade edildiği, önceki komiser tarafından incelenen 31.10.2018 tarihli gelir tablolarına göre şirketin 2018 yılı içinde herhangi bir satış yapmadığı ve 31.10.2018 tarihi itibarı ile toplamda 129.295,89 TL zarar ettiği, Ağustos 2018-Ekim 2018 dönemleri arasında ise 50.523,07 TL tutarında zarar ettiği, davacı şirketin konkordato ön projesinde belirtilen karlılığa ulaşamadığı, bununla birlikte dönem içerisinde davacı şirket tarafından taahhüt edilen sermaye artırımında gerçekleşmemiş olduğunun tespit edildiğini, dosya kapsamında yer alan mali tablolar ve ön proje incelendiğinde şirketin ana faaliyet konusunun gayrimenkul imalatı ve bu imalat sonucunda oluşan mamul gayrimenkullerin satışının oluşturduğunu, geçici mehil talebinden geçen sürede herhangi bir gelir artırıcı satışının olmadığı, şirketin 2018 yılı zararının artarak 129.295,89 TL ‘ye çıkmış olduğu, şirketin 31.10.2018 tarihli mali tablolarına göre borçlarını ödeme kabiliyetine haiz olduğu, şirketin borçlarının büyük bir kısmını banka borçlarının oluşturduğunun tespit edildiği, gayrimenkullerin üzerinde bulunan ipoteklerin çözümü için bankalarca takibin başlatılmış olduğu, sonuç olarak, gelinen bu aşamada , davacı şirketin borçlarını ödemesi için tek çarenin aktifinde kayıtlı bulunan gayrimenkullerin tespit edilen rayiç bedeller üzerinden satışının oluşturduğu, ancak söz konusu gayrimenkullerin tamamına yakınının ipotekli olduğu, ayrıca şirketin proforma satış tablosundaki karlılık oranına ulaşamadığı, günden güne alınan krediler nedeniyle finansman giderleri gerekse de katlanmış olduğu sabit maliyetler nedeniyle zararın artması sonucunda davacının ön projede belirtilen karlılık oranına ulaşmasının zor olduğu, 2 aylık mehil verilmesi takdirinin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.Davacı vekili, 18.12.2018 tarihli dilekçe ile, yeni görevlendirilen komiser raporuna itiraz ederek, önceki raporun hangi yönden yeterli olmadığının açıklanmadan yeni bir nihai rapor alındığını, önceki rapor yokmuş gibi rapor düzenlendiğini , son komiser raporunun karar vermeye elverişli olmadığını, projenin revizyonu ve raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve uygun raporların hazırlanması için geçici mühlet kararının 2 ay uzatılmasını talep etmiştir.Mahkemece, konkordatonun başarıya ulaşmayacağı gerekçesi ile davanın reddine ve geçici mühlet kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.28.02.2018 tarihinde kabul edilip, 15 Mart 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, “İcra Ve İflas Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun “un 13 vd maddelerinde, 2004 sayılı İİK ‘nun “ Konkordato İle Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması “ üst başlığını taşıyan on ikinci babında değişiklikler yapılmış , İflasın ertelenmesi kaldırarak konkordato yeni bir içeriğe kavuşturulmuştur.Geçici mühlet başlığını taşıyan 287/1. fıkrada ,mahkemenin konkordato talebi üzerine 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vereceği ve 297’ nci maddenin ikinci fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı düzenlenmiştir.Yasanın 288/1. fıkrasında, geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağına yer verilmiş, İİK 294. maddesinde, kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları ,297. maddesinde ise, kesin mühletin borçlu bakımından sonuçlarına ilişkin düzenleme yer almıştır. Kanun koyucu, 7101 sayılı Kanunda, uygulama alanını genişleterek konkordatoyu, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulabilmek için başvurabileceği bir hukuki çare olarak betimlemiştir. İİK285. maddesinde konkordato talebi düzenlenmiştir.Konkordato öncelikle borçlu tarafından talep edilmektedir.Borçlu ise, iflasa tabi olan veya olmayan bir gerçek veya tüzel kişi olabilmektedir.15.03.2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanunun 65. maddesi ile, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179/ a,179/ b ,179/c, 298/a ve 329/a maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.“Yeni Konkordato Hukuku “ Editör ,Prof.Dr. Selçuk Öztek “ ,146 vd sayfalarında, İİK ‘nun 287. maddesinde düzenlenen geçici mühletle ilgili düzenlemeye dair hükümet gerekçesinin devamında, geçici konkordato komiserinin, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının denetlenmesi için görevlendirildiği, İsviçre İİK ‘nun 293 b’de, geçici konkordato komiserinin atanması ile borçlunun iyileşme ümidinin olup olmadığının, konkordatonun tasdik edilip edilmeyeceğinin yakından denetlenmesinin ifade edildiği belirtilmiştir. İİK 287/3. fıkrasında, geçici konkordato mühletine karar verildiğinde mahkemenin bir geçici komiser görevlendirmesini öngörmektedir. Konkordato komiserinin görevleri aynı yasanın 290. maddede düzenlenmiştir. Aynı maddede, konkordato komiserinin nitelikleri, eğitimi, eğitim verecek kurumlar ve eğitimden muaf tutulacaklar ile komiserliğe ilişkin diğer hususların Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirleneceğine yer verilmiştir. Diğer yandan, komiserin konkordatoya ilişkin işlemleri ile ilgili şikayetlerin asliye ticaret mahkemesi tarafından kesin olarak karara bağlanacağı da aynı maddede yer almıştır. 2004 sayılı Kanunun 289. maddesinin dördüncü fıkrası ile 290. maddesinin altıncı fıkrasına dayanılarak, “ Konkordato Komiserliği ve Alacaklılar Kuruluna Dair Yönetmelik “ , 30.01.2019 tarihli Resmî Gazete’nin 30671 sayısında yayınlanmış, İş bu dava tarihinde yürürlükte bulunan 02.06,2018 tarihli ve 30439 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “ Konkordato Komiserinin Niteliklerine ve Alacaklılar Kurulunun Zorunlu Olarak Oluşturulmasına Dair Yönetmelik “ ise yürürlükten kaldırılmıştır. Sadece gerçek kişiler komiser tayin edilebilir. Komiserin , kamusal görevleri bulunması nedeniyle, hukuki statüsüne dair belirlemeler İİK ‘nın 290. maddesinde , aynı yasanın hükümlerine atıf yapılmak suretiyle düzenlenmiş ve 8’nci, 10’ıncı, 11’inci ,16’ıncı ,21’inci ve 359. maddelerin hükümlerinin kıyas yoluyla komiserler hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.İİK 290/ son fıkrada, alacaklılar kurulunun komiserin faaliyetlerini yeterli bulmazsa , mahkemeden komiserin değiştirilmesini gerekçeli raporla isteyebileceği , mahkemenin bu talep hakkında borçluyu ve komiseri dinledikten sonra kesin olarak karar vereceğine yer verilmiştir. Av ….y, “ Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku “ kitabının 1. cilt , 370 vd. sayfasında, “ Konkordato Komiseri ve Komiserlik Gözetiminde Konkordatonun Oluşumu Prosedürü “ üst başlığı ile “ Konkordato Komiseri “ ne yer verilmiştir.Kitapta, konkordato komiserinin iki temel fonksiyonunun olduğu, birincisinin, konkordatonun kabul veya reddine esas teşkil edecek malzemenin hazırlanması, ikincisinin ise, mühlet hükümlerinin yürüdüğü süreç içinde aleyhine takip yapılamayan borçlunun, bu dönemde alacaklılarının zararına herhangi bir işlem yapmasının önlenmesi bakımından denetlenmesi şeklinde belirtilmiştir. Yine 375. sayfada, komiserin icra mahkemesi ( yürürlükte bulunan yasa gereğince icra mahkemesinin görevli olması nedeniyle) tarafından, görevini iyi bir şekilde yerine getirmediği takdirde azledilebileceğine yer verilmiştir.( Postacıoğlu , Konkordato, 69.sayfa ).Alacaklı ve borçlunun da görevini objektif bir biçimde ve gereği gibi yapmayan komiserin azlini icra mahkemesinden şikayet prosedürüne göre isteyebileceği belirtilmiştir.Yürürlükte bulunan ve uygulanması gereken, 2004 sayılı İİK 290/ son fıkrası yukarıda belirtilmiş ve komiserin değiştirilmesi hususu açıklanmıştır .Bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler kapsamında, komiser görevlendiren mahkeme tarafından, komiserlik görevinin iyi bir biçimde yerine getirilmediği kanaati oluştuğunda komiserin görevinden alınmasında herhangi bir usulsüzlüğün varlığından söz edilemez. Ne var ki, mahkemenin yalnızca, komiserlik görevine, görülen lüzum üzerine son verildiği gerekçesi yeterli kabul edilemeyecektir .Komiserin hangi gerekçe ile görevine son verildiğinin açıklanması, yasal düzenlemeler kapsamında gerekli kabul edilmelidir .Bu anlamda davacı istinaf nedeni yerine ise de, talebin niteliği ve dosya kapsamı göz önünde bulundurulduğunda sonuca etkili görülmemiştir.İsv.İİK ‘da, konkordato mühletinin amaçlarından biri olarak açıkça , “ borçlunun iyileşmesi “ kavramına yer verildiği, buna göre , geçici mühletin , açıkça iyileşme ümidi görülmüyorsa, yani konkordatonun tasdikine gerek kalmaksızın iyileşme yahut konkordato ihtimali yoksa kaldırılacağı, İİK ‘da ise, m.287’deki borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin “ konkordatonun başarı şansı “ kavramı altında ifade edildiğine yer verilmiştir.Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. ( Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku -Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt).İİK ‘nun 289/3. fıkrasında, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde bir yıllık kesin mühlet verileceği belirtilmiştir.Belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olayı değerlendirmek gerekecektir. Davacı şirketin borca batık olmamasına rağmen, faaliyetinin durduğu, ön projede belirtilen satış ve karı elde edemediği, zarar ettiği, dönem içinde taahhüt edilen sermaye artışının gerçekleştirilmediği, davacı şirketin borçlarını ödemesinin tek çaresinin gayrimenkulleri rayiç bedellerinde satmak olmasına rağmen, gayrimenkullerin yaklaşık tamamının bankalara ipotekli olduğu ve bir çoğu hakkında icra takibinin başlatılmış olduğu, davacının ön projede karlılık oranına ulaşmasının , artan finansman giderleri ve katlanılan sabit maliyetler nedeniyle zor olduğu geçici komiser raporlarında belirtildiği gibi dosya kapsamından da anlaşılmaktadır .Davacı vekili tarafından ,aksi iddia edilmediği gibi ,ispata yarayan herhangi bir somut veride dosyaya ibraz edilmemiştir.Şu halde, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğundan söz edilemeyeceği aşikardır.
Açıklanan nedenlerle ve özellikle konkordatonun başarıya ulaşamayacağına dair, konkordato geçici komiser raporları, rayiç verileri gösteren bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı neticesinde , mahkemece ,konkordato talebinin reddi ile geçici mühlet kararının kaldırılması kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden ,davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/893 sas, 2018/1120 Karar ve 19.12.2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,80 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ve davanın niteliği nedeniyle vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,4-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin davanın niteliği nedeniyle kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İİK’nun 293/2. fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/09/2019