Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/813 E. 2022/728 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/813 Esas
KARAR NO: 2022/728
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2018
NUMARASI: 2016/719 Esas, 2018/1157 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; dava dışı sigortalı şirketin İstanbul/Bağcılarda bulunan üç katlı binanın tamamında kiracı olarak bulunduğunu, sigortalının kiracı olarak bulunduğu işyerinin 07/09/2014-07/09/2015 vadeli sigorta poliçesi ile müvekkili nezdinde sigortalı olduğunu, davalı …’ye ait kanalizasyon bağlantısındaki tıkanma nedeniyle bodrum katındaki tuvalet giderinden geri tepen suların palet seviyesinin üzerindeki kumaşlara sirayeti ile hasar meydana geldiğini, hasar nedeniyle sigortalıya 31/08/2015 tarihinde 14.797,19 TL ödeme yapıldığını, hasardan davalı …’nin sorumlu olduğunu, sigortalıya ödenen bedelin ve işlemiş faizinin tahsili için davalı … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirterek davalının takibe itirazının iptaline ve alacağın % 20’si tutarında icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; Bağcılar Şube Müdürlüğü’nün yazısında işyerinin bodrumunda su yalıtımın yapılmadığının tespit edildiğini, binanın atıksu bağlantı hattının bakım ve işletmesinin parsel sahibinin sorumluluğunda olduğunu, müvekkili idarenin olayda kusuru ya da ihmali bulunmadığını, sorumluluğun; bina girişinde harici su baskınını önleyecek tedbirleri almayan, su izolasyonlu betonarme tecrit duvarı yapmayan ve bodrum katta tahliye pompası bulundurmayana ait olduğunu, hasardan mevzuata aykırı bina inşa edenler ve bina maliklerinin sorumlu olduğunu, taşınmaz sahibinin atık suyun geri gelmesini engelleyecek tedbirleri alıp almadığının araştırılması gerektiğini, konutun ruhsat, imar durumuna ve projeye uygun olup olmadığının belediyeden sorulması gerektiğini, talep edilen hasar bedelinin fahiş olduğunu, icra tazminatı istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davacı sigortalısına ait işyerindeki su baskınının dış cephe duvarlarındaki sızmadan kaynaklı olmadığı, bina içine dolan suyun atık su hattındaki tıkanmadan kaynaklı olduğu, davalının sorumluluğunu ortadan kaldıran ve illiyet bağını kesen nitelikte dosyada mübrez herhangi bir delilin bulunmadığı, dava dışı sigortalıya ödenen hasar bedelinin piyasa rayiciyle uyumlu olduğu, alacağın likit olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının takibe itirazının iptaline, davacının icra tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; bina girişinde harici su baskınını önleyecek tedbirleri almayan, su izolasyonlu betonarme tecrit duvarı yapmayan ve bodrum katta tahliye pompası bulundurmayanların hasardan sorumlu olduğunu, fen ve sanat kurallarına uygun yapı yapmayanların uğranılan zararın tazminini isteyemeyeceğini, izolasyon tedbirlerinin alınmadığı ve drenaj sisteminin de yetersiz olduğu irdelenmeden hüküm tesis edildiğini, hasarın tespitinde ekser raporundaki miktarların esas alındığını ve gerçek zarar miktarının tespit edilmediğini belirterek kararın kaldırılmasının talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücu’en tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, sigortalı şirketin kiracı olarak bulunduğu işyerinin 07/09/2014-07/09/2015 vadeli sigorta poliçesi ile davacı sigortacı şirketi nezdinde sigortalı olduğu, işyerinin bodrum katındaki tuvalet giderinden geri tepen suların hasara neden olduğu, davacının hasar nedeniyle sigortalıya 31/08/2015 tarihinde 14.797,19 TL ödeme yaptığı ve ödediği bedelin davalıdan tahsili için takip başlattığı, takibe yasal süresinde itiraz üzerine itirazın iptali için bu davanın açıldığı görülmektedir. Mahkemece hasara davalı …’ye ait kanaldan geri tepen suların neden olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili hükmü istinaf etmiştir. Uyuşmazlık, hasarın meydana gelmesinde davalının kusurlu olup olmadığı, sigortalısının zararın meydana gelmesi ve artmasında kusurunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmıştır. TTK’nın halefiyet başlıklı 1472. maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. Mahkemece, mahallinde keşif yapılmış, bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişiler 18/7/2017 tarihli raporunda; sigortalı mahalde meydana gelen su hasarının davalı …’nin bakım ve onarım ve muhafaza sorumluluğu bulunan kanalizasyon tesisatının tıkanmasından kaynaklandığı, atık su hattındaki tıkanma nedeniyle işyerinin bodrum katında bulunan tuvalet giderinden geri tepen pis suların depoyu doldurduğu, davacının sigortalısının zararın meydana gelmesi ve artmasında kusurunun bulunmadığı, binada izolasyon yetersizliği bulunmadığı, dış duvarlardan suyun içeriye sızmadığı, bodrum katta bulunan kumaşların paletler üzerinde olması sebebiyle zararın armadığı, meydana gelen zararın ekspertiz raporunda belirtildiği gibi 14.797,19-TL olarak tespitinin piyasa rayiçleri ile dosyaya sunulan faturalar ve riziko mahalinin hacmi keşifte gözlemlenen ürün miktarı dikkate alındığında kabul edilebilir bir miktar olduğu belirtilmiştir. Binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Bu maddedeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu gibi hallerde, zarar ile özen eksikliği arasında uygun illiyet bağının varlığı sorumluluk için yeterlidir. Uygun illiyet bağı mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru sonucu kesilirse, sorumluluktan söz edilemez. Davalıya ait atık su kanalizasyon borusu da madde de açıklanan “imal olunan şey” kavramına dahil olup, davalı bu boruların kötü yapılmasından veya muhafazasından kaynaklanan zarardan kusursuz sorumludur. Öte yandan 2560 sayılı … Kanunu 25.maddesinde ” Yağmur sularının uzaklaştırılması ile ilgili tesislerin yapılması veye bu tip tesislerin işletilmesi, gerekli harcamalar ilgili belediyelerce karşılanmak şartıyla … tarafından yerine getirilir. Bu tesislerin yapılması veya işletilmesine ilişkin harcamalar tarifeye dahil edilmez.” hükmüne göre, ilgili Belediyeyle birlikte …’nin de yağmur sularının uzaklaştırılmasında sorumluluğa sahip olup, bu hüküm …’nin sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Somut olayda, dosyada mevcut belgeler ve bilirkişi raporları ile, ekspertiz raporuna göre; dava dışı sigortalının işyerinda meydana gelen hasarın, atık su hattındaki tıkanmadan kaynaklandığı, binada izolasyon yetersizliği bulunmadığı, dış duvarlardan suyun içeriye sızmadığı, bodrum katta bulunan kumaşların paletler üzerinde bulunduğu, buna göre davacının sigortalısının zararın meydana gelmesi ve artmasında kusurunun bulunmadığı, sigortalıya ödenen hasar tazminatının piyasa rayiçleriyle uyumlu ve sigortalının gerçek zararı olduğu, tüm bunlardan davacının sigortalısına ödemiş olduğu hasar tazminatını davalı kurumdan rücuen talep etmekte haklı olduğu anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenleri ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/719 Esas, 2018/1157 Karar ve 25/10/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 268,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 187,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 3-Davalı tarafça yapılmış olan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a. fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.09/06/2022