Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/807 E. 2019/1723 K. 03.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/807 Esas
KARAR NO : 2019/1723
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2018
NUMARASI : 2018/518 Esas, 2018/1145 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato
KARAR TARİHİ: 03/10/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirketin Sultangazi/İstanbul adresinde 2005 yılından bu yana metal sektöründe faaliyet gösterdiğini, 30/04/2018 tarihi itibariyle tescilli sermayesinin 2.000.000,00 TL olduğunu, ortakların sermaye taahhütlerinden dolayı borçlarının bulunmadığını, 30/04/2018 tarihi itibariyle 5 kişinin istihdam edildiğini, 2005 yılından bu yana şirketin varlığını sürdürdüğünü, net satışlarını ve karlılığını artırdığını, şirketin çok kısa vadeye ve dar bir zaman periyoduna yoğunlaşan mali ve ticari borçlarına karşılık, alacaklarının uzun vadeye yayılmış olması nedeniyle likidite akışının bozulduğunu, 30/04/2018 tarihli bilançoya göre şirketin aktif rayiç bedelinin 10.220.821,14 TL, toplam borcun ise 11.632.681,53 TL olduğunu, şirketin mevcut varlıklarının borçları karşılamaya yetmediğini, toplam borcun %85’lik kısmının kısa vadeli borçların oluşturduğunu, bu durumun şirketi zora soktuğunu, 2.000.000,00 TL’lik sermaye artırımı şirket esas faaliyetlerinden sağlanacak karlar ve özellikle vadeli veya vadesiz ticari alacakların tahsilatıyla sağlanacak nakitlerle birlikte 7.912.950,00 TL’lik kaynak yaratabilecek potansiyele sahip olduklarını, hazır değerler, ticari alacaklar, faaliyetin devamı ile öngörülen kâr tutarıyla birlikte toplam 11.912.950,00 TL kaynak oluşturulabileceğini, gelirlerle borçların ödeneceğini bildirerek, kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Müdahil vekilleri davanın reddini istemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ : İlk derece mahkemesi 04/12/2018 tarihli kararında; Davacı şirketin tek ortaklı olup, tek ortak … aynı zamanda münferiden yetkili olduğu, tek ortak … eşi … yargılama aşamasında şirketin 2.445.000,00 TL borcunu üstlenerek şirketten alacaklı olduğu, şirketin mal varlığına dair araçların ve bir parça taşınmaz üzerinde haciz ve ipotek kayıtları olduğu, tüm bu hususlar ve geçici mühletten bu yana meydana gelen gelişmeler de dikkate alınmak sureti ile, davacının mali durumunun iyileştirme ve önceden doğmuş ve gelecekte doğacak borçlarını ödeyebilecek duruma geleceğine dair gerçekçi ihtimalin bulunmadığı, bütün alacaklıların alacaklarını konkordato mühleti sonucunda ödeyebilecek durumda olamayacağından bahisle konkardato talebinin reddi ile şirketin iflasına karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :İstem sahibi şirket vekili istinaf dilekçesinde; 11/06/2018 tarihli dava dilekçesiyle 3 ay süre ile geçici mühlet talebinde bulunulduğunu, 12/06/2018 tarihinden geçerli olmak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet süresi verildiğini, 07/09/2018 tarihli duruşmada da 2 ay süre ile 20/11/2018 tarihine kadar geçici mühlet süresinin uzatıldığını, 17/10/2018 tarihinde geçici mühlet süresi içinde atanan komiser heyetinin müvekkili şirketin konkordato projesinin uygulanmasının mümkün olamayabileceğini ifade ederken, müvekkili şirketin varlıklarının borçlarının %99’unu karşılama noktasında olduğu yönünde görüş bildirdiğini, müvekkili şirketin süreç içerisinde ciddi anlaşmalar yaptığını, geçici mühletin sona ermesinden 16 gün önce komiser heyetinin eleştiri ve eksik olarak nitelediği hususları karşılar şekilde 04/11/2018 tarihinde revize ön proje sunulduğunu, komiser heyetinin revize projesini inceleyerek verdiği ek raporda revize proje öngörülerinin mevcut gelişmeler ışığında uygulama imkanının olduğu, müvekkili şirketin borca batık olmadığı yönünde gerek mali, gerekse hukuki yönden projeyi değerlendirerek görüş açıkladığını, mahkemece komiser heyetinin 20/11/2018 tarihli duruşmada dinlendiğini, komiser heyeti duruşmada revize projenin yeterli olduğunu ifade etmesine rağmen, müvekkili şirketin iflasına karar verildiğini, şirketin mevcut varlıklarının borçlarını karşıladığını, şirket ortağının eşinin, şirketin borçlarını üstlenmesinde yanlışlık bulunmadığını, 2.000.000,00 TL sermaye artışından 500.000,00 TL’lik kısmın ödendiğini, hazır değerler, ticari alacaklar, stoklar, duran varlıklar, faaliyetin devamı ile öngörülen kar tutarı ve eksik sermaye artırımını ile ilgili kısmın da ikmali ile toplam kaynakların 14.521,239,29 TL’ye ulaşacağını, eksik inceleme ve eksik delil ile karar tesis edildiğini, konkordato mühlet talebinin reddi halinde müvekkili şirketin malvarlığının tasfiye sürecine gireceğini, güncel faiz oranları, yargılama ve icra giderleri düşünüldüğünde, varlıkların icra yoluyla değerlerinin altında satılma ihtimali bulunduğunu, bu durumun alacaklıların zararına olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, kesin mühlet talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR : Uyuşmazlık istem sahibi şirkete kesin mühlet verilmesi şartlarının sağlanıp sağlanmadığı ve iflasına karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE : Konkordato, bir borçlunun belirli bir zaman dilimi içindeki tüm borçlarını, alacaklıları tarafından kanunda öngörülen nitelikli çoğunlukla kabul edilmiş ve yetkili makamca onaylanmış olan önerisi doğrultusunda ve kendisi için daha elverişli bulunan şartlar çerçevesinde ödenmesini mümkün kılmak üzere, ona yasa tarafından tanınmış bir hukuki imkandır. Talep dilekçesi ekinde İcra ve İflâs Kanunu’nun 286’ncı maddesindeki belgeleri sunan borçluya mahkemece geçici mühlet verilir ve geçici komiser atanır. Konkordato komiseri konkordato prosedürünün objektif ve tarafsız biçimde yürütülmesi ve sağlıklı biçimde işleyebilmesi; borçlu ile alacaklıların menfaatlerinin dengelenmesi ve bu suretle bunlar arasında bir anlaşma zemini yaratılmasında etkin rol oynar (Tanrıver, S.: Konkordato Komiseri, Ankara 1993, s.27-28). Konkordato komiseri borçlu ile alacaklılar ve mahkeme arasında köprü rolü oynar ve konkordatonun tamamlanmasını sağlar (Altay, S./Eskiocak, A.: Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, 4.b., İstanbul 2018, s.137 vd.). İcra ve İflâs Kanunu’nun “Konkordato komiseri ve alacaklılar kurulu ile bunların görevleri” başlıklı 290’ıncı maddesine göre komiserin görevleri şunlardır:a) Konkordato projesinin tamamlanmasına katkıda bulunmak. b) Borçlunun faaliyetlerine nezaret etmek. c) İcra ve İflâs Kanunu’nda verilen görevleri yapmak.d) Mahkemenin istediği konularda ve uygun göreceği sürelerde ara raporlar sunmak.e) Alacaklılar kurulunu konkordatonun seyri hakkında düzenli aralıklarla bilgilendirmek.f) Talepte bulunan diğer alacaklılara konkordatonun seyri ve borçlunun güncel malî durumu hakkında bilgi vermek. g) Mahkeme tarafından verilen diğer görevleri yerine getirmek.Dosyanın incelenmesinde; 20/06/2018 tensip ara kararıyla davacı şirkete 3 ay süre ile geçici mühlet verilmiş, 3 kişilik komiser heyeti atanmıştır. Mahkeme 07/09/2018 tarihli celsede geçici mühlet süresinin 20/09/2018 tarihinden itibaren 2 ay süre ile uzatılmasına karar vermiştir. Komiser heyetinin borçlu ile temasa geçerek işlemlerini denetledikleri görülmüştür. 20/07/2018 tarihli komiser heyet raporunda, davacının 2004 sayılı İİK’nın 286.maddesinde yer alan belgeleri eksiksiz ve tam olarak dosyaya sunduğunu, 30/06/2018 tarihli mali tablolar incelendikten sona ön projenin uygulama imkanı olup olmadığı konusunda rapor düzenlenebileceğini bildirmişler, 03/09/2018 tarihli raporlarında; şirketin konkordato müracaat tarihinden sonraki 2 aylık dönemde net satışların da 1.447,449,27 TL’lik artış olduğunu, karlılık verileri ve net satışlara oranlamalara ise düşüşler gözlendiğini, brüt kar tutarında 25.323,29 TL artış meydana geldiğini, konkordato öncesi döneme nazaran brüt karlılık oranının azaldığı, faaliyet karlılığında da sadece 284,70 TL’lik bir artış olduğunu, ancak faaliyet karlılık oranının konkordato öncesi döneme nazaran azaldığını, bu durumun piyasalarda yaşanan olumsuzluklar nedeniyle müşteri kaybı olmadan yüksek hacimde faaliyetlerin sürdürülmeye çalışılması ve maliyet hesaplarının daha titiz yapılmasından kaynaklandığını, şirketin aktiflerinde taşınmaz ve makine teçhizat olduğunu, şirketin öz kaynak yapısının tespiti amacıyla bir bilirkişi heyetinin görevlendirilmesi gerektiğini, dönem net karı olarak raporlanan tutardaki artışın kaynağının da öz itibariyle diğer olağan dışı gelir ve karlar hesabında raporlanan 166.987,33 TL’lik tutardan kaynaklandığını, söz konusu hesap bakiyesinin sigorta tazminatları ile makine teçhizat düzeltmesinden kaynaklanan olumlu fark olduğunu bildirmişlerdir. Konkordato heyeti 23/10/2018 tarihli raporlarında; konkordato talep eden şirketin 30/04/2018 ile 31/07/2018 tarihleri arasında mali tablo verilerinde meydana gelen değişiklerin incelenmesi ile sınırlı olmak üzere, rapor içerisinde yer verilen tespit ve değerlendirmeler ışığında, şirketin sunmuş olduğu konkordato ön projesinin uygulanmasının mümkün görünmediğini, diğer yandan şirketin 31/07/2018 tarihli rayiç değerler bilançosuna göre iflas etmesi halinde dahi borçların %99’unu karşılayabileceğini bildirmişlerdir. Davacı şirket, konkordato ön projesini konkordato komiser heyeti raporundaki tespitler doğrultusunda revize etmiştir. Davacı şirketin 30/09/2018 tarihli bilançoya göre şirket aktifinin 13.290.330,40 TL, toplam borçlarının ise 13.026.501,87 TL olduğunu, borçlar hesabında yer alan 2.445.000,00 TL’lik borcun şirket ortağının eşi …’e olan borç olduğunu, …’in şirketin sıkıntıdan kurtulmadan bu alacağı talep etmeyeceği yönünde taahhüdünün olduğunu, taahhüt edilen sermayede 500.000,00 TL’nin ödendiğini, bakiye 1.5000.000,00 TL’nin 2 yıl içinde ödeneceğini, finansman desteğinin sağlanması konusunda proje bazlı ortak alınması yönünde görüşmeler sürdürüldüğünü, şirket dönen varlıklarının nakde döndürülmesi hususunda etkin çalışmaların yürütüleceğini, duran varlıkların paraya çevrilerek finansman sağlanacağını, bu şekilde toplam 12.521,239,29 TL kaynak yaratılacağını, 10.476.725,24 TL’Lik toplam borç miktarı göz önüne alındığında, konkordato projesinin amacına ulaşacağını bildirmiştir. Komiser heyeti 15/11/2018 tarihli raporlarında; davacı şirketin 30/09/2018 tarihli mali verileri ile revize ön projede yer verilen ileriye yönelik gelir projeksiyonları ve nakit akışı tablosu üzerinde yapılan incelemeler ile sınırlı olmak üzere, rapor içerisinde yer verilen tespit ve değerlendirmeler ışığında şirketin sunmuş olduğu konkordato ön projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olduğunu bildirmişler. Mahkemece komiser heyeti 20/11/2018 tarihli celsede dinleşmiş, komiser heyeti “Dava dilekçesine ekli konkordato ön projesinde iyileştirme yöntemi olarak ticari faaliyetlerden elde edilecek gelirler ve 2.000.000,00-TL’ lik sermaye artımı ve mümkün olursa şirkete yeni ortak alımı bildirilmiştir. Revize edilen ön projede bu hususların dışında şirket aktifinde kayıtlı 1 adet taşınmazın satışından elde edilecek nakit girdisi bildirilmiştir, bu taşınmaz Lüleburgaz ilçesindedir, taşınmazın geçici mühlet içerisinde rayiç değerinin tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırmadık, davacı taraf bahsi geçen taşınmazdaki hissesinin rayiç değerinin 1.500.00,00 TL olduğunu bize bildirmiştir ve değeri ön projede de bu şekilde belirtmiştir, revize edilen ön projede ileriye yönelik satış projeksiyonlarına ilişkin öngörüler daha ihtiyatlı bir yaklaşımla revize edilmiş durumdadır. 30/04/2018-30/09/2018 döneminde satışta 2.500.000,00 TL artış olmuştur, davacı şirket adına kayıtlı araçlara ilişkin borç , haciz konusunda ve taşınmazlara ilişkin borç, haciz ve ipotek konusunda herhangi bir incelememiz olmamıştır, dolayısıyla bu hususlara ilişkin bilgimiz yoktur. Tüm bu sebeplerden dolayı revize edilen projenin başarıya ulaşacağı kanaatimizi içeren raporu dosyaya sunduk, raporumuzu aynen tekrar ederiz ” yönünde beyanda bulunmuşlardır.Davacı şirket, komiser heyetinin eksik olarak nitelendirdiği hususları karşılar şekilde 04/11/2018 tarihinde revize ön proje sunmuştur. Konkordato Komiser Heyeti 15/11/2018 tarihli raporlarında, şirket ortağı …’in, şirketten olan 2.445.000,00 TL alacağının şirket mali sıkıntıdan kurtulmadan geri almayacağını taahhüt ettiğini, bu durumda şirketin toplam varlıklarının, şirketin borçlarından 2.813.613,16 TL daha fazla olacağı ifade edilmekle şirketin 30/09/2018 tarihli rayiç değerlere göre, şirketin iflası halinde şirket borçlarının tamamının karşılanabileceğinin görüldüğünü, şirketin 30/04/2018 tarihli net işletme sermayesinin 3.440.823,00 TL, 30/09/2018 tarihli net işletme sermayesinin ise 6.716.055,00 TL olduğunu, net işletme sermayesinde borçların ödenme kabiliyetini artıracak nitelikte bir işletme sermayesi birikiminin sağlanmış olduğunu, davacı şirketin 2019 yılı için gerekli likit fonu sağlayabileceğini, şirketin sunmuş olduğu konkordato ön projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olduğunu bildirmişlerdir. Konkordato heyeti 20/11/2018 tarihli celsede dinlenmiş, heyet aynı doğrultuda beyanda bulunmuştur. Her ne kadar konkordato heyeti 15/11/2018 tarihli raporlarında, bilanço aktifinde şirketin stokları ve duran varlıklarının rayiç değerleri yönünden raporlanan tutarların gerçekçi olduğunun kabulünden hareketle bu sonuca ulaştıklarını bildirmişlerse de, komiserlerin görevi sadece borçlu tarafından kendilerine sunulan belgeleri mahkemeye iletmek değildir. Geçici komiserlerin temel görevi, borçlunun talep dilekçesi ekinde sunduğu mali tabloların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ve ön projenin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı hakkında kanaat belirtmek ve bu çerçevede kesin mühlet verilmesi hususunda mahkemeyi aydınlatmaktır. Tabloların gerçekliğinin saptanması, stokların mevcut olup olmadığı, duran varlıkların rayiç değeri konusunda bizzat ya da bilirkişi eliyle inceleme ve değer tespitlerinin yapılması ve bu hususların denetlenmesi komiser heyetinin görevleri arasındadır. Davacı şirket, taahhüt ettiği 2.000.000,00 TL’lik sermaye artırımından 500.000,00 TL’lik kısmını nakit olarak şirkete girişini de sağlamıştır. Komiser heyetinin raporu, duruşmadaki beyanları, davacı şirketin stokları ve sermaye girişi suretiyle sağladığı nakit ile şirket ortağının eşinin taahhüdü göz önüne alındığında; davacı şirket hakkında iflas kararı verilmesi doğru görülmemiştir. Tüm dosya kapsamı göz önüne alındığında, İİK’nın 285 ve İİK’nın 289/3. fıkrası gereğince konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğu anlaşılmakla; davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüş ve ilk derece mahkeme kararı kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.2004 sayılı İİK’nın 289/1. fıkrasında, mahkemece kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde vereceği düzenlenmiştir. Yasanın düzenlemesi emredici niteliktedir. Kesin mühlet talebinin değerlendirilmesi sonucunda, hakkında İflas kararı verilmeyen borçlunun konkordato talebinin reddine karar verilirse, borçlu veya varsa konkordato talep eden alacaklının istinaf yoluna başvurabileceği, istinaf mahkemesinin mühlet kararı verdiği halde yapılacak işlem İİK’nın 293. maddede belirtilmiş olmasına rağmen, istinaf mahkemesinin kesin mühlet kararını hangi süre içinde vereceği veya verdiği kesin mühletin hangi tarihin esas alınarak başlatılacağına dair özel bir düzenleme getirilmemiştir. Bu durumda, mahkememiz tarafından kesin mühlet süresinin de, geçici mühlet süre sonu dikkate alınarak verilmesi uygun görülmüştür.Somut olayda, 20/06/2018 tarihli tensip ara kararı ile davacı şirket için 3 aylık geçici mühlet kararı verilmiş, 07/09/2018 tarihli celsede ise, geçici mühletin 20/09/2018 tarihinden itibaren 2 ay daha uzatılmasına karar verilmiştir. Bu durumda, geçici mühlet süresinin son günü, 20/11/2018 tarihi olacağından ve yasa gereğince kesin mühlet kararının geçici mühlet içinde verilmesi gerektiğinden, davacı şirket için 20/11/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere bir yıllık kesin mühlet kararı verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
İİK 293/2. fıkradaki düzenleme kapsamında, mühlet kararı verilmekle yetinilmiş, aynı yasal düzenleme kapsamında, komiserin görevlendirilmesi de dahil olmak üzere müteakip işlemlerin yürütülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi yönünde aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2- İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/11/2018 tarih, 2018/518 Esas, 2018/1145 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-a ) İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı davacı …. SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’ne İİK 289/2. fıkrası gereğince, 20/11/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere BİR YILLIK KESİN MÜHLET VERİLMESİNE ,b) İİK 293/2. fıkra gereğince, komiserin görevlendirilmesi de dahil olmak üzere müteakip işlemlerin yürütülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE ,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan, davacının peşin yatırdığı 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,80 TL’nin davacıdan mahsubu ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-4 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/10/2019