Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/779 E. 2020/1051 K. 17.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/779 Esas
KARAR NO : 2020/1051
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2018
NUMARASI : 2017/1047 Esas, 2018/1257 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin annesi … 18/01/2015 tarihinde merdivenden düşme nedeni ile kaldırıldığı hastanede 19/01/2015 tarihinde vefat ettiğini, Ailem … Güvencesinde Sigorta Poliçesi ile sağlanan ferdi kaza sigortası teminatı kapsamında müteveffanın varisleri olarak müvekkillerine toplam 242.000,00 TL tutarında tazminatın ölüm tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı usulüne uygun davetiyeye rağmen davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi iddia, savunma, Adli Tıp Kurumu Raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; ölümün düşmeye bağlı kaza sonucu gerçekleştiği, rizikonun teminat kapsamında olduğundan bahisle davanın kabulü ile 121.000,00 TL’nin 14/09/2015 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı … , 121.000,00 TL’nin 14/09/2015 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı … verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; tazminat ödenmesinin ön şartının poliçeye konu sigortalının Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartlarında belirtilen bir kaza sonucunda vefat etmesi olduğunu, tazminatın ödenmesi için sadece kaza sonucu ölümün yeterli olmayıp, ölüm hadisesinin sebebi olan kazanın Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartlarında belirtilen bir kaza sonucu meydana gelmesi gerektiğini, hadisenin kaza sayılıp sayılmayacağı hususunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini, müteveffa sigortalı …. hakkında, Tokat Devlet Hastanesi’nde parkinson hastalığı, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Bölümünde Huntington hastalığı ve ilerleyen süreçte Parkinson hastalığı teşhisi bulunduğunu, müteveffanın merdivenden düşmesine neden olan hadisenin oluş şeklinde parkinson, demans ya da alzheimer gibi nörolojik hastalığı tetikleyen unsur ise, bunun sonucu meydana gelen ölümün kaza olmadığından poliçe teminatı dışında olduğunu, Tokat Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen ölüm belgesi ile, müteveffanın kaza unsuru taşımayan beyin kanaması neticesinde vefat ettiğinin tespit edildiğini, sigortalının nörolojik rahatsızlıkları bulunduğu ve ölüm belgesinde ölüm nedeninin travmatik olmayan akut subdural hematom olarak belirtildiği gözetildiğinde, her ne kadar vefat öncesi düşme olgusu mevcut ise de vefata neden olan olayın, düşmeye bağlı olmadığını, poliçe teminatı dışında bulunduğunu, hükme dayanak yapılan 25/06/2018 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda, “kişinin ölümünün merdivenden düşme sonucu meydana gelen genel beden travması, kafatası kemiği kırığı, beyin kanaması ve gelişen komplikasyonları sonucu meydana gelmiş olduğu, 18/01/2015 tarihli merdivenden düşme hadisesinin 19/01/2015 tarihindeki vefat ile illiyet bağının bulunduğu, kişinin merdivenden düşmesine neden olan etkenin tıbben bilinemediği konunun adli tahkikatla aydınlatılmasının uygun olacağının belirtilmesine rağmen, düşmeye neden olan olgu hakkında mahkemece bir tahkikat yada değerlendirme yapılmadığını, sigorta poliçesi muhteviyatı kapsamında kaza olarak nitelendirilebilecek ve düşmeye sebep olan bir herhangi bir teminat kapsamı incelemesine yönelik rapor oluşturulmadığını, sigortalının hastalığı nedeniyle düştüğünün açık olduğunu, dosya kapsamına göre düşme nedeni olan başkaca bir etkinin varlığında ortaya konulamadığını, ölümün sigortalıda var olan hastalıklardan kaynaklandığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte teminatın miktarı ve ödeme şekli yönünden verilen karar da hatalı olduğunu, poliçede vefat halinde 50.000,00 TL peşin, 2.000,00 TL aylık 10 yıl süre ile tazminat ödemesinin yapılacağının kararlaştırıldığını, vefat tarihi ve dava tarihi arasındaki süre dikkate alındığında tazminat tutarının arada yer alan aylık taksit toplam tutarını aşacak şekilde hüküm tesis edildiğini, bu yönüyle müvekkili şirket aleyhine henüz doğmamış ve muaccel hale gelmeyen tazminatlar yönünden de ödeme yükümlülüğü getirildiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava, ferdi kaza sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.Davacıların olay sebebi ile daha önce tahkime başvuru yaptıkları, Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 18/02/2016 tarih ve 2016/4283 Karar sayılı kararı ile talebin kabulüne karar verildiği, davalının itirazının, İtiraz Hakem Heyetinin 09/05/2016 tarih ve 2016/İHK 988 K. sayılı kararı ile reddedildiği, kararın davalı … tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/11139 E. 2017/6388 K. sayılı kararı ile ” ….Hakem Heyeti tarafından, davalı … vekilinin itirazları da gözetilerek uzman bilirkişi kurulundan rapor alınmadan eksik inceleme ile karar verilmesi, isabetli bulunmamıştır.O halde, Adli Tıp Kurumundan iddia, savunma, hasta dosyası, ferdi kaza sigorta poliçesi ve tüm dosya kapsamı gözetilerek gerekçeli, ayrıntılı, denetime elverişli, müteveffanın ölüm sebebinin sigorta poliçesi kapsamında olup olmadığı belirlenmesinde gözönüne alınarak rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir” gerekçesi ile bozulduğu, Hakem Heyetince dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderildiği, Adli Tıp Kurumu Kanununun 2. maddesinde kurumdan hizmet alabilecek kamu kurum ve kuruluşları arasında Sigorta Tahkim Komisyonunun bulunmaması sebebiyle taleple ilgili işlem yapılmadığı, hakemin dosyadan el çektiği, davacıların eldeki davayı açtıkları dosya kapsamı ile sabittir.Davalı tarafça, müteveffa …. adına 18/12/2014-2015 tarihleri arasında … sayılı Ailem … Güvencesinde (AZG) poliçesi düzenlendiği, Poliçe Genel Şartlarında sigortalının Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartlarında belirtilen bir kaza sonucunda vefat etmesinin teminat altına alındığı, sigortalının 18/01/2015 tarihinde merdivenden düştüğü, kaldırıldığı Tokat Devlet Hastanesinde 19/01/2015 tarihinde vefat ettiği, uyuşmazlığın sigortalının ölümünün Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları kapsamında kaza olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları’nın 1. maddesinde “işbu poliçe, aşağıdaki şartlar dairesinde, sigortalıyı sigorta müddeti içinde maruz kalacağı kazaların neticelerine karşı temin eder “2.maddesinde “. Bu poliçedeki kaza tabirinden maksat ani ve harici bir hadisenin tesiri ile sigortalının iradesi dışında ölmesi veya cismai bir arızaya maruz kalmasıdır.” düzenlemesi yapıldıktan sonra, bu sigortanın kapsamına giren ve girmeyen haller, devam eden 3-6. maddeler arasında düzenlenmek suretiyle sigortanın kapsamı belirlenmiştir. Ferdi kaza sigortacısının zarardan sorumlu tutulabilmesi için, herşeyden önce bu sigorta kapsamında sayılan ve kaza niteliği taşıyan bir olayın gerçekleşmiş olması gerekir. Diğer yandan, sadece sigorta kapsamına giren bir olayın gerçekleşmesi sigortacının sorumluluğu için yeterli olmayıp, gerçekleşen kaza mahiyetindeki olay ile sigorta kapsamındaki zarar arasında illiyet bağının bulunması şarttır. Ödenecek tazminat miktarı yönünden “zarar sigortası – tutar (meblağ) sigortası” ayrımında ferdi kaza sigortası bir “tutar (meblağ) sigortası”dır. Zarar sigortasında sigortacının ödeyeceği tutar, “sigorta değeri” ya da “sigorta poliçesinde yazılı tutar” olmayıp, sigortalının ya da üçüncü kişinin uğradığı “zararın tutarı”dır. Meblağ sigortasında ise, sigortacı, sigorta ettirilen kişinin zarara uğraması durumunda, somut zarar ne olursa olsun, sigorta sözleşmesinde belirlenen tutarı (meblağı), başka bir deyişle, sigorta poliçesinde yazılı olan “sigorta bedelini” eksiksiz ve tam ödemek zorundadır. Mahkemece uyuşmazlık konusunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınmış, Adli Tıp Kurumu 25/06/2018 tarih, 2471 sayılı raporunda; ” ….. hakkında düzenlenmiş olan dava dosyasının tetkikinde, Zamanında otopsi yapılarak dokularda makroskopik, mikroskopik, toksikolojik, serolojik inceleme yapılmamış olmakla birlikte; Tıbbi belgelerde; kişinin 18/1/2015 tarihinde merdivenden düştüğü, Tokat Devlet Hastanesi’ne götürüldüğü, bilinç uykuya meyilli, seslenmekle göz açtığı, GKS:13, sakral hematom kranial BT de sol oksipital fraktür, sol frontotemporal fraktür, sol frontal subdural hematom izlenildiği, takibinde acil olarak ameliyata alındığı, dekompresif operasyonu yapıldığı, destek ve antiepileptik tedavi uygulanıldığı, 19/1/2015 tarihinde kardiak pulmoner arrest geçirdiği, CPR a yanıt alınmayarak eks kabul edildiği” kayıtlı olduğu dikkate alındığında;Kişinin ölümünün; merdivenden düşme sonucu meydana gelen genel beden travması, kafatası kemiği kırığı, beyin kanaması ve gelişen komplikasyonları sonucu meydana gelmiş olduğu,Kişinin 18/01/2015 tarihinde merdivenden düşmeye bağlı yaralanması ile 19/01/2015 tarihinde ölümü arasında illiyet bağının bulunduğu,Kişinin merdivenden düşmesine neden olan etkenin tıbben bilinemediği, konunun adli tahkikatla aydınlatılmasının uygun olacağı …” belirtilmiştir.TTK’nun 1409. maddesi gereğince “Sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumludur. Sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükü sigortacıya aittir”. Somut olayda alınan Adli Tıp Raporunda kişinin ölümünün; merdivenden düşme sonucu meydana gelen genel beden travması, kafatası kemiği kırığı, beyin kanaması ve gelişen komplikasyonları sonucu meydana gelmiş olduğu, kaza ile ölüm arasında uygun illiyet bağının bulunduğu, rizikonun poliçe teminatı dahilinde kaldığı, davalının, olayın Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları gereğince teminat kapsamında kalmadığı konusunda ispat vasıtası getiremediği, poliçede vefat Toplu Tazminatı olarak (tek ödeme) 50.000,00 TL ve ayrıca 10 yıl boyunca uğradıkları maddi ve manevi zararları tazmin amacıyla her ay ayda 2.000,00 TL tazminat ödemesinin yapılacağının kararlaştırıldığı, bilgilendirme formunda menfaatdarlar dilerse toplamı 240.000,00 TL (12×2000=24.000 TLx10 yıl) tazminatı % 20 Iskonto ile defaten talep edebileceklerinin belirtildiği, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre mahkemece tesis edilen kararın usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nun 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 16.531,02 TL harçtan davalı tarafından peşin yatırılan 4.133,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.398,02 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde ilgili Yargıtay Dairesi nezdinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/06/2020