Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/777 E. 2022/736 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/777 Esas
KARAR NO: 2022/736
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2017
NUMARASI: 2016/1239 Esas, 2017/867 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında akdedilen 01.01.2016 tarihli sözleşme gereğince davalının muhasebe, mali müşavirlik alanlarındaki iş ve işlemlerinin takip edildiğini, iş bedelinin aylık 2.360,00 TL (KDV Dahil) olarak belirlendiğini, müvekkili şirketin sözleşmenin kendisine yüklemiş olduğu edimleri eksiksiz olarak ifa ettiğini, davalının sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, müvekkilinin sözleşmede kararlaştırılan ücreti hak ettiğini, ihtara rağmen ücretin ödenmediğini, davalı aleyhinde İstanbul … İcra Müd.nün … E. sayılı dosyası üzerinden takip başlattıklarını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin bir vekalet sözleşmesi olduğunu, davacı şirketin vekalet sözleşmesinden kaynaklanan ödevlerini gereği gibi yerine getirmediğini, bu durumdan dolayı müvekkilinin zarara uğradığını, bu nedenle müvekkilinin haklı nedenlerde sözleşmeyi feshettiğini, müvekkilinin davacıdan almış bulunduğu hizmetin tutarını, sözleşmenin haklı nedenle fesih tarihine kadar olan kısmını ödediğini, dolayısıyla davacının uğradığı her hangi bir zararın bulunmadığını belirterek davanın reddi ile kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; bilirkişi raporuna göre; davalı tarafın sözleşmeyi fesh etmekte haklı olduğu, davacının 782,50 TL alacağının bulunduğu gerekçesi ile davacının davasının Kısmen Kabulü ile davacının İstanbul … İcra Dairesi … Esas sayılı takibe yaptığı itirazın iptali ile takibin 782,50TL üzerinden devamına fazlaya ilişkin talebin reddine, Kabul Red oranına göre asıl alacağın %20’si oranına tekabül eden 156,50TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; bütün ısrarlara rağmen delillerin bir bölümünün toplanmadığını, davalı şirket yöneticisi …’a yapılan huzur hakkı ödemelerinin belgelerinin veya banka kayıtlarının celbi ve beyan tarihlerinin araştırılması taleplerinin ciddiye alınmadan ve bu konudaki iddialar araştırılmadan hüküm kurulduğunu, anlaşmazlıkla ilgili uzman görüşü raporunun dosyaya sunulduğunu, mahkemenin uzman görüşünü görmezden geldiğini, 05.10.2017 tarihli dilekçede bilirkişinin reddinin talep edildiğini,yerel mahkemenin bu dilekçeyi de görmezden geldiğini, red talebiyle ilgili bir ara karar oluşturulmadığını, bilirkişi raporunun eksik olduğunu. Uzman görüşündeki tespitlerle çeliştiğini, bilirkişi raporunda davalının zarara uğradığı konusunda bir belirleme bulunmadığını, zarar doğmamış olması nedeniyle davalı tarafın akti feshini de haksız olduğunu, davalının envanter defterini sunmadığını, TTK. 83. Maddesi gereğince davalı aleyhinde hüküm kurulmasını gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkeme tarafından, sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğinin tespit edildiğini, sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar ücretin davalıya eksiksiz ödendiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, İİK’nun 67 maddesi gereğince davacının sözleşmeden kaynaklı alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlattığı takibe karşı davalı itirazının iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının, davalı aleyhinde dayanak sözleşme gereğince Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayları toplamı 14.160,00 TL ve 6 aydan bakiye 782,50 TL için 21.09.2016 tarihinde 14.942,50 TL üzerinden takip başlattığı, davalının takibe itiraz ettiği, takibin durduğu, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Sözleşme ilişkisi yanlar arasında çekişmesizdir. Uyuşmazlık, sözleşmenin haklı bir nedenlerle feshedilip feshedilmediği, davacının sözleşme gereğince takip tarihi itibari ile alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarı noktasında toplanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 01.01.2016 tarihinde imzalandığı, sözleşmenin 01.01.2016-31.12.2016 vergilendirme dönemini kapsadığı, Sözleşmenin 7.1 maddesi gereğince iş bedelinin 1.000,00 TL+KDV olarak belirlendiği, davalının, diğer grup şirketlerle birlikte davacı ile akdettiği sözleşmeyi özen borcunun gereği gibi yerine getirilmediği gerekçesi ile 30.06.2016 tarihi itibariyle feshettiği, davacının 6 aylık mali müşavirlik hizmet bedelini talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, uyuşmazlık konusunda bilirkişi raporu alınmıştır. 20.09.2017 tarihli bilirkişi raporunda; davalı yan tarafından sözleşmenin feshinin, davalı yan ortağı …’ın huzur haklarının süresinde muhasebe ve defter kayıtlarının yapılmaması, kontrol ve denetimi yapılmayan huzur haklarının ilgili dönem beyannamelerinde beyan edilmemesinden ötürü kesilen özel usulsüzlük cezalarını sebep gösterdiği, davalı yanın 2016 yılı defter ve kayıtlarında … nolu …’ın hesabında 01.08.2016 tarihinde Mart ayından Temmuz ayına kadar/2016 yılı aylarına ait 50.000 TL huzur hakkı kaydı, 31.08.2016 tarihinden Ağustos 2016 yılı huzur hakkının 10.000 TL, 30.09.2016 tarihinden Eylül 2016 yılı huzur hakkının 10.000 TL, 31.10.2016 tarihinden Ekim 2016 yılı huzur hakkının 10.000 TL, 30.11.2016 tarihinden Kasım 2016 yılı huzur hakkının 10.000 TL, tutarında ortaklar hesabına kayıt altına alındığı ve …’a yapılan ödemelerden mahsuplaştırıldığı, yerinde muhasebe tutulduğu ve şirket ofisinde çok donanımlı olmamak kaydıyla SGK hizmet dökümlerinde muhasebe elamanı,muhasebe uzmanı gibi personel çalıştırıldığı, Mart / Temmuz aylarında huzur hakkının toplu kayıt şeklinde Ortaklar hesabından mahsuplaştırılarak düşüldüğü, huzur hakkının önemli bir kavram olduğu, muhasebe elamanın tam anlamıyla hakim olmasının mümkün olamayacağı, müşavirin bilgi ve donanımı ile kayıt altına alınabileceği ve yine sözleşme gereği müşavirin-Şirket bünyesinde yapılan muhasebe kayıtlarının kontrolünün yapılması, Vergi hukuku bakımından gerekli duyulan beyannamelerin hazırlanmasını da göz önüne aldığında müşavire önemli derecede sorumluluk düştüğü, davalının sözleşmeyi fesihte haklı olduğu, davacının defter kayıtlarında davacının 782,50 TL alacaklı olduğu, dava konusu edilen 2016 yılı Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık dönemlerine ilişkin davalı yana müşavirlik danışmalık hizmet faturası düzenlenmediği, davalının defter ve kayıtlarında 782,50 TL tutarındaki cari hesap bakiyesinin borç dekontu ile kapatıldığı belirtilmiştir.Sözleşmenin 4.16. maddesinde “Taraflar haklı nedenlerle veya karşılıklı rıza ile sözleşmeyi her zaman feshedebilecekleri..” düzenlenmiş olup yine sözleşmenin “Sözlemenin Sona Ermesi” başlıklı 9.1. Maddesin de de, sözleşmenin iflas ve karşılıklı anlaşma ile feshedilebileceği belirtilmiş, aynı maddede meslek yasası ve yönetmeliğine atıfta bulunulmuştur. Uyuşmazlığın çözümünde Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirlerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik (03/01/1990 tarih ve 20391 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır), Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavir Ücretlerinin Esasları Hakkında Yönetmelik (02/01/1990 tarih ve 20390 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.) hükümlerinin incelenmesi gerekmiştir. Ücret Yönetmeliğinin 13’üncü maddesine göre, meslek mensubu ücret sözleşmesini yazılı yapmak zorundadır. 17’nci maddesine göre, “Sözleşmenin iş sahibince feshi halinde, meslek mensubunun ücretinin tamamının ödenmesi gerekir. Şu kadar ki meslek mensubu, bu durama kendi kusur ve ihmali ile yol açmış ise ücret ödenmez.” Çalışma Esasları Yönetmeliği’nin 26’ncı maddesine göre, “Taraflar haklı nedenlerle veya karşılıklı rızaları ile aralarındaki sözleşmeyi her zaman feshedebilirler…Tarafların tazminat hakları genel hukuk kurallarına tabidir ….Ücretin ödenmemesi ve meslek mensubuna tevdi edilen belgelerin sağlıklı ve güvenilir olmaması fesihde meslek mensubunun haklı gerekçesidir.” Ücret yönetmeliğinin 17. maddesinde; “Madde 17- Üzerine aldığı bir işi, haklı bir sebep olmaksızın bırakan meslek mensubu, hiçbir ücret talep edemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır. Buna avanslar da dahildir. Sözleşmenin iş sahibince feshi halinde, meslek mensubunun ücretinin tamamının ödenmesi gerekir. Şu kadar ki; meslek mensubu, bu duruma kendi kusur ve ihmali ile yol açmış ise ücret ödenmez. Anlaşmaya göre peşin verilmesi gereken ücret ya da avans ödenmezse, meslek mensuba işe başlamak ya da işi sürdürmek zorunda değildir.” düzenlemesine yer verilmiştir. YMM’nin haklı fesih gerekçeleri Çalışma Yönetmeliğinin 26 maddesine göre; ücretini alamaması veya kendisine şirket yetkililerince verilen belgelerin sağlıklı olmaması halleridir. İşverenin fesih nedenleri sayılmamıştır. Dosyadan, sözleşmenin davalı şirket tarafından özen yükümlülüğüne aykırı davranıldığı gerekçesi ile sonlandırıldığının bildirildiği, alınan bilirkişi raporunda davacının huzur hakları ile uygulamasının yetersiz olduğunun anlaşıldığı, sözleşmenin davalı tarafından haklı olarak feshedildiği anlaşılmıştır. 6763 sayılı Kanunun 41. maddesi ile değişik 341/2. maddesinde belirtilen 1.500,00 TL kesinlik sınırı 02/12/2016 tarihinden itibaren 3.000,00 TL’ye çıkarılmış, Ek 1. madde ile de parasal sınırların her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yeniden değerleme oranında arttırılacağı düzenlenmiş olup, buna göre kesinlik sınırı 01/01/2017 tarihinden itibaren 3.110,00 TL, 01/01/2018 tarihinden itibaren 3.560,00 TL olarak uygulanacaktır. Tüm dosya kapsamına nazaran; davalının sözleşmeyi mevzuatın tanıdığı haklı nedenlerle feshettiği, davacının fesihten sonraki dönem için ücret talep edemeyeceği, davacı aleyhinde tesis edilen bedelin kesinlik sınırı içinde kaldığı, diğer bir ifade ile kararın davalı yönünden kesin olduğu, bu sebeplerle, mahkemece tesis edilen hükümde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla tarafların istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince tarafların istinaf başvurusunun REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 44,80 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.09/06/2022