Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/760 E. 2019/906 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/760 Esas
KARAR NO : 2019/906
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ :26/12/2018
NUMARASI :2018/1106 E. 2018/1375 K.
DAVA:KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285-308/h)
KARAR TARİHİ: 16/05/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesi ile; Müvekkillerinin büyükbaş-küçükbaş hayvanları canlı olarak alıp kesimini yaptırmak ve bu ürünlerin, tarım ürünlerinin, hayvansal ürünlerin üretim, alım, satım, ithalat ve ihracat faaliyetlerinde bulunduğunu, her iki şirketinde aile şirketleri olduğunu ve aralarında organik bağ bulunduğunu, ticaret merkezlerinin aynı olduğunu, bu nedenle her iki müvekkili şirket için de konkordato talebinde bulunma zorunluluğunun bulunduğunu, 2010 yılında başlatılan kasaplık canlı hayvan ve et ithalatının artarak devam etmesi, döviz kurlarında ve banka faiz oranlarındaki hızlı artış nedeni ile tedarikçilerin vadeli et satışını durdurmaları, bankaların kredi kullanımı hususunda müvekkili şirketlere olan temkinli yaklaşmaları, sözleşme karşılığı satış yaptıkları şirketlere artan maliyetlerin yansıtılmaması, şarbon hastalığı nedeniyle et tüketiminde meydana gelen ani azalış vs. nedenlerin müvekkili şirketleri konkordato başvurusunda bulunmaya ittiğini belirterek konkordato talebinde bulunulmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi; davacı şirketlerin konkordato ön projelerinin uygulanabilir olmadığı, sürece uygun nitelik taşımadığı gibi projedeki hedeflerin geçici mühlet sürecinde gerçekleştirilemediği, her iki şirket de borca batık olmadığı halde tenzilat konkordatosu öngördükleri, ödeme tekliflerinin açık olmadığı, konkordato şartlarına uygun bulunmadığı, bu haliyle kesin mühlet şartları taşımadığı gerekçesi ile davanın reddine, borca batıklık olmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili istinaf taleplerinde;1-… Tic. San. Ltd. Şti. yönünden;a-Yerel mahkemeye sunulan 20.12.2018 tarihli konkordato geçici komiser heyeti nihai raporunun, eksik ve yanlış inceleme yapılmak sureti ile hazırlanmış olup, söz konusu raporun hükme esas alınabilmesinin hukuken mümkün olmadığını, görevlerini ihmal etmek sureti ile yanlış birçok tespitte bulunularak çelişkili rapor verdiklerini, ön projede belirlenen ana para iskontosu olmaksızın 31.10.2018 tarihi itibari ile var olan ve mutabık kalınan alacakların, alacaklılar toplantısından itibaren 24-30 ay arasında sınırlı olmak üzere vadeye yayılarak ödenmesi teklifine alacaklıların olumlu baktığını, muhtemel yapılacak alacaklılar toplantısında da olumlu oy kullanacaklarını beyan ettiklerini, söz konusu beyanlar ve mutabakat mektuplarının dosyaya sunulduğunu, borçlarının % 58,88’ine tekabül eden alacaklılar ile anlaşmaya varıldığını, 20.12.2018 tarihli konkordato geçici komiser heyeti nihai raporunda; müvekkili şirketin 30.11.2018 tarihi itibari ile hedeflenenin üzerinde net kâra geçtiği, elde edilen kâr tutarının proje hedefleri ile tutarlı bulunduğu, 31.08.2018 tarihindeki 202.052,90 TL olan zararından 30.11.2018 tarihinde 402.254,97 TL kâr tutarına ulaşıldığını, buna karşılık şirketin 31.10.2018 tarihli kârının esas alınarak yetersiz bulunmasının yerinde olmadığını, b-Komiser heyeti raporunda, müvekkil şirkete ait stoklara hiçbir şekilde yer verilmediğini, stokların sayımının yapılmadığını, şirketin mali durumuna etkisinin göz ardı edildiğini, belki de müvekkili şirketin borca batık durumda olduğunun ortaya çıkacağını ve iflas kararı verilebileceğini, raporun eksik olduğunu, müvekkil şirketin varlıklarının tasarruf değeri olan 12.630.904,55 TL’yi borçlarını ödeme kaynağı olarak göstermesinin anlamlı bulunmadığına ilişkin tespitlerin gerekçelendirilmediğini, müvekkil şirketin 13.268.422,04 TL olan kaynak yapısının 7.534.371,71 TL’sinin alacak hesaplarından kaynaklandığı, heyete söz konusu alacak tutarlarının doğru olduğunu gösteren mutabakatların ibraz edilmediği, bu sebeple ilgili alacağın ne kadarının tahsil edilebilir olduğunun anlaşılamadığı ve konkordato ön projesinin revize edilmesi gerektiğinin bildirilmesine rağmen bu işlemin yapılmadığının beyan edildiğini, oysa ki; kendilerine böyle bir talep yapılmadığını, alacakların doğruluğunun komiserlerce incelenmesi gerektiğini, müvekkili şirkete ait alacakların bir bölümünün 89/1 kapsamında haczedildiği iddiasının da tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, 2019 yılı mart sonuna kadar 350.000,00 TL sermaye artışı öngörülmesine rağmen, geçici konkordato komiserleri raporunda 30.11.2018 tarihi itibariyle bu taahhüdün yerine getirilmemiş olmasının eleştiri konusu yapılmasının açıkça haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yasanın “Rehinle temin edilmemiş her türlü alacak yönünden faiz işlemesi durur.” hükmü karşısında konkordato komiserlerinin faiz işlememesinin tenzilat konkordatosu olarak değerlendirmelerinin yasal düzenlemeye ve konkordato mantığına aykırılık teşkil ettiğini, 2-…San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden;a-Yerel mahkemeye sunulan 20.12.2018 tarihli konkordato geçici komiser heyeti nihai raporunun, eksik ve yanlış inceleme yapılmak sureti ile hazırlanmış olup, söz konusu raporun hükme esas alınabilmesinin hukuken mümkün olmadığını, görevlerini ihmal etmek sureti ile yanlış birçok tespitte bulunularak çelişkili rapor verdiklerini, ön projede belirlenen ana para iskontosu olmaksızın 31.10.2018 tarihi itibari ile var olan ve mutabık kalınan alacakların, alacaklılar toplantısından itibaren 24-30 ay arasında sınırlı olmak üzere vadeye yayılarak ödenmesi teklifine alacaklıların olumlu baktığını, muhtemel yapılacak alacaklılar toplantısında da olumlu oy kullanacaklarını beyan ettiklerini, söz konusu beyanlar ve mutabakat mektuplarının dosyaya sunulduğunu, müvekkili şirketin, toplam 30 alacaklısının 16’sı ile mutabakat sağladığını, borçlarının %73,56’sına tekabül eden alacaklılar ile anlaşmaya varıldığını, 20.12.2018 tarihli konkordato geçici komiser heyeti nihai raporunda; müvekkili şirketin 31.10.2018 tarihinde net satışlarının toplam 48.801.154,70 TL’ye ulaştığını, satışlarının maliyetinin 47.524.225,49 TL olduğunu, 30.11.2018 döneminde ise 53.888.529,99 TL net satışlara karşılık 38.101,31 TL zarar edildiğini, 30.11.2018 itibari ile zarar yönünden hedeflenenin üzerinde kâra geçtiği ve müvekkil şirketin borca batık durumda bulunmadığının açıkça ifade edildiğini, 3 aylık geçici mühlet kararı süresince her ay kâr ediğini, b-Komiser heyeti raporunda, müvekkil şirkete ait stoklara hiçbir şekilde yer verilmediğini, stokların sayımının yapılmadığını, şirketin mali durumuna etkisinin göz ardı edildiğini, belki de müvekkili şirketin borca batık durumda olduğunun ortaya çıkacağını ve iflas kararı verilebileceğini, raporun eksik olduğunu, müvekkil şirketin varlıklarının tasarruf değeri olan 15.167.556,22 TL’yi borçlarını ödeme kaynağı olarak göstermesinin anlamlı bulunmadığına ilişkin tespitlerin gerekçelendirilmediğini, müvekkil şirketin 13.268.422,04 TL olan kaynak yapısının 3.574.428,11 TL’sinin alacak hesaplarından kaynaklandığı, heyete söz konusu alacak tutarlarının doğru olduğunu gösteren mutabakatların ibraz edilmediği, bu sebeple ilgili alacağın ne kadarının tahsil edilebilir olduğunun anlaşılamadığı ve konkordato ön projesinin revize edilmesi gerektiğinin bildirilmesine rağmen bu işlemin yapılmadığının beyan edildiğini, oysa ki; kendilerine böyle bir talep yapılmadığını, alacakların doğruluğunun komiserlerce incelenmesi gerektiğini, müvekkili şirkete ait alacakların bir bölümünün 89/1 kapsamında haczedildiği iddiasının da tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, 2019 yılı mart sonuna kadar 350.000,00 TL sermaye artışı öngörülmesine rağmen, geçici konkordato komiserleri raporunda 30.11.2018 tarihi itibariyle bu taahhüdün yerine getirilmemiş olmasının eleştiri konusu yapılmasının açıkça haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yasanın “Rehinle temin edilmemiş her türlü alacak yönünden faiz işlemesi durur.” hükmü karşısında konkordato komiserlerinin faiz işlememesinin tenzilat konkordatosu olarak değerlendirmelerinin yasal düzenlemeye ve konkordato mantığına aykırılık teşkil ettiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davacılar vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;Dava, İİK.nun 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir.Davacı şirketlerden …Tic. San. Ltd. Şti.in dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na … diğer davacı …San. ve Tic. Ltd. Şti. ise … sicil numarası ile kayıtlı oldukları, ticari merkezlerinin Ümraniye/İSTANBUL adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 285/3 ve 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.Geçici Konkordato Komiseri nihai raporundaki bulgulara göre;… Tic. San. Ltd. Şti.yönünden;…. Tic. San. Ltd. Şti.in Konkordato ön projesinde, kesin mühletin onaylanmasından başlayarak borçların 24-30 ay vade ile yapılandırılarak ödenmesi planlanmıştır.Davacı şirketin 12.262.271,72.-TL olan toplam borcunun ödenmesi için konkordato kaynakları olarak varlıkların muhtemel tasarruf değeri (12.630.904,55.-TL), faaliyet kârı (720.000,00.-TL) , sermaye arttırımı (350.000,00.-TL) olarak gösterilmiştir. Ancak raporda da işaret edildiği üzere varlıkların tasarruf değerini borçların ödenmesine ayırmanın tasfiye anlamına geleceği çok açıktır. Tasfiye Konkordatonun amacı ve şirketin iyileşmesi hedefi ile uyumlu değildir. Bunun dışındaki diğer kaynaklar da borçların ödenmesi ve konkordato ön projesinin gerçekleşmesi için yeterli değildir. Bilançoda gösterilen 13.268.422,04.-TL kaynağın 7.534.371,71.-TL’sinin alacak kalemi olduğu, bu miktarın ne kadarının tahsil edilebilir olduğunun belirsiz olduğu, davacı şirketin borçları için icra takiplerinin başlatılmış olması nedeniyle İİK.nun 89/1.maddesi devreye girdiğinde zaten tahsil edilebilir kısmın ve dolayısıyla şirkete nakit dönüşünün daha da azalacağı, sonuç olarak yapılan teklifin, şirketin kaynakları ile uyumlu olmadığı, Konkordato ön projesinin başarıya ulaşması şansının olmadığı anlaşıldığından, borca batık olmayan şirket hakkında ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır…. San. ve Tic. Ltd. Şti.yönünden;…San. ve Tic. Ltd. Şti.nin Konkordato ön projesinde, kesin mühletin onaylanmasından başlayarak borçların % 10 iskonto ile 36-40 ay vade ile yapılandırılarak ödenmesi planlanmıştır.Davacı şirketin 22.337.651,79.-TL olan toplam borcunun ödenmesi için konkordato kaynakları olarak varlıkların muhtemel tasarruf değeri (18.898.734,93.-TL), faaliyet kârı (660.000,00.-TL) , sermaye arttırımı (1.537.500,00.-TL) olarak gösterilmiştir. Ancak raporda da işaret edildiği üzere varlıkların tasarruf değerini borçların ödenmesine ayırmanın tasfiye anlamına geleceği çok açıktır. Tasfiye Konkordatonun amacı ve şirketin iyileşmesi hedefi ile uyumlu değildir. Bunun dışındaki diğer kaynaklar da borçların ödenmesi ve konkordato ön projesinin gerçekleşmesi için yeterli değildir. Bilançoda gösterilen 15.167.556,22.-TL kaynağın 3.574.428,11.-TL’sinin alacak kalemi olduğu, bu miktarın ne kadarının tahsil edilebilir olduğunun belirsiz olduğu, davacı şirketin borçları için icra takiplerinin başlatılmış olması nedeniyle İİK.nun 89/1.maddesi devreye girdiğinde zaten tahsil edilebilir kısmın ve dolayısıyla şirkete nakit dönüşünün daha da azalacağı, sonuç olarak yapılan teklifin, şirketin kaynakları ile uyumlu olmadığı, Konkordato ön projesinin başarıya ulaşması şansının olmadığı anlaşıldığından, borca batık olmayan şirket hakkında ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. İstinaf başvurusuna konu edilen, alacaklıların onayının alındığına ilişkin itirazların ancak kesin mühletten sonra tartışılabileceği, bu durumun kesin mühlet yargılamasına bir etkisinin olmaması nedenleriyle bu itiraz da yerinde görülmediğinden davacıların istinaf başvurularının HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacıların istinaf başvurularının esastan REDDİNE,2 İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile İİK.nın 293/2.maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/05/2019