Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/711 E. 2022/626 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/711 Esas
KARAR NO: 2022/626
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/03/2017
NUMARASI: 2015/1212 Esas, 2017/447 Karar
DAVA:İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasındaki sözleşme gereği müvekkilinin taahhüt edilen güvenlik hizmetini ifa ettiğini, davalının daha önceki hizmet bedellerini ödemesine rağmen 2015 yılı Ağustos ve Eylül ayı hizmet bedellerini ödemediğini, bunun üzerine alacaklarının tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalının takipte yetkiye ve borca itiraz ettiğini, tacir olan taraflar arasındaki sözleşmede İstanbul İcra Dairelerinin yetkili kılınması nedeniyle davalının yetki itirazının reddi gerektiğini, ayrıca davalı, takibin mükerrer olduğunu savunmuşsa da, … Esas sayılı takibin sehven başlatıldığını ve bu takipte alacaklının da … Ltd. Şti olup müvekkili alacaklıdan farklı olduğunu belirterek davalının takibe itirazının iptaline ve alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; aynı faturaların … Esas sayılı icra dosyasında da takip konusu yapılması nedeniyle davaya konu 2015/29499 Esas sayılı takibin mükerrer takip olduğunu, güvenlik şirketlerinin şahıs şirketi olarak kurulamayacağını, bu nedenle şirket alacağının şahıs alacağına dönüşemeyeceğini, davacı gerçek kişinin alacaklı sıfatı bulunmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 14. maddesi gereği … tarafından tahsis edilen personelin suistimali sonucu meydana geldiği tespit edilen zarar ve ziyanlarda …’nin sorumlu olduğunu, 28/08/2015 tarihinde firmanın sorumluluk alanında görev alan personelin uyuması nedeniyle müvekkiline ait işyerinde hırsızlık meydana geldiğini, 50.000,00 TL zararın sözleşmenin 14 maddesi gereği davacı tarafından karşılanması gerektiğini, bu nedenle davacının Ağustos ve Eylül aylarına ait hizmet bedeli alacaklarına zararın karşılanması için bloke konulduğunu,16/09/2015 tarihli ihtarname ile Ağustos ayı ve sonrası hizmet bedeline bloke konulduğu ve zararın bakiye kısmının karşılanması talep edildiğini ancak davacının taleplerine olumsuz cevap verdiğini belirterek davanın reddini ve davacının alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk derece mahkemesi; taraflar arasındaki sözleşmede İstanbul İcra Dairelerinin yetkili kılınması nedeniyle takipte İstanbul İcra Dairesinin yetkili olduğu ve davalının takipte yetkiye itirazının yerinde olmadığı, … Esas sayılı takipte alacaklı farklı olduğundan davaya konu … Esas sayılı takibin mükerrer olduğundan söz edilemeyeceği, davaya konu takipte alacaklı olan davacının aynı zamanda sözleşmeye taraf olan … olduğu, sözleşmede davacı çalışanın suistimali sonucu meydana gelen zarardan kaynaklı sorumluluğun davacıya yüklendiği, dava konusu olayın bu kapsamda olmadığı ve ayrı bir yargılama konusu olabileceği, taraflar arasında davacının hizmeti verdiği konusunda ihtilaf bulunmadığı gerekçesiyle davalının takibe itirazının iptaline ve takibin devamına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; davacı çalışanının uyumasından kaynaklı hizmet kusuru nedeniyle davacı alacağına bloke konulduğunu, ancak mahkemenin davacının sorumluluğu bulunup bulunmadığını araştırmadığını, sözleşme hükümlerinin yok sayıldığını, her iki takip dosyasında alacaklı farklı olmakla birlikte takip dayanağı faturaların aynı olması nedeniyle davaya konu takibin derdestlik nedeniyle iptali gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf talebinin reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hizmet sözleşmesi kapsamında fatura alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı şirketin 21/08/2015 tarih ve 9.283,00 TL bedelli fatura ile 18/09/2015 tarih ve 4.631,50 TL bedelli fatura alacağı ve işlemiş faiz toplamı 14.123,66 TL’nin tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında takip başlattığı, davalının takipte yetkiye ve borca itiraz ettiği, bunun üzerine takibe itirazın iptali ve takibin devamı için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davanın kabulü ile davalının takibe itirazının iptaline karar verilmiş, davalı vekili hükmü istinaf etmiştir. Taraflar arasında güvenlik hizmeti verilmesine dair sözleşme bulunduğu ve davacının hizmeti ifa ettiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. İstinafa konu edilen uyuşmazlık; davaya konu takibin mükerrer olup olmadığı, davacının güvenlik hizmetini ayıplı ifa edip etmediği, hizmetin eksik ve ayıplı ifa edilmesi nedeniyle davalının zararı olup olmadığı, varsa zararın takip konusu alacaktan takas edilip edilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır. Davalı, davaya konu takibin mükerrer olduğunu savunmuşsa da, mükerrerlik iddiasına dayanak takiplerde alacaklının farklı olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede taraf olan …’ın işbu dosyada davacı olduğu gibi takibe dayanak faturaların da davacı adına düzenlendiği görüldüğünden mahkemenin davalının bu yöndeki itirazlarını reddetmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Bununla birlikte davalı taraf, davacının edimin ayıplı ifa ettiğini ve bu nedenle zarara uğradığını, uğradıkları zararın davacının alacağından mahsup edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Takas, 6098 sayılı TBK’nın üçüncü bölümünde “ Borçların ve Borç İlişkilerinin Sona Ermesi Zamanaşımı “ üst başlığı altında, “ Sona Erme Halleri “ arasında 139. maddesinde düzenlenmiştir. 139. maddede, takasın koşullarına genel olarak yer verilmiş ve iki kişinin karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borcun muaccel olması halinde her birinin alacağını borcuyla takas edebileceği, alacaklardan birinin çekişmeli olsa bile takasın ileri sürülebileceği, zamanaşımına uğramış bir alacağın takasının, ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşulu ile ileri sürülebileceği belirtilmiştir. Takasın hükümlerine ise, TBK 143. maddede yer verilmiştir. 143. maddede, takasın ancak borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesi ile gerçekleşeceği, bu durumda her iki borcun takas edilebilecekleri anda daha az olan borç tutarınca sona ereceği, cari hesapla ilgili ticarete ilişkin özel teamüllerin saklı olduğu belirtilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 132. maddesinde ise karşı dava açılabilmesinin şartları düzenlenmiştir. 132/1-b bendinde, karşı davada ileri sürülebilecek olan talep ile asıl davada ileri sürülen talep arasında takas veya mahsup ilişkisinin bulunması yahut bu davalar arasında bağlantının mevcut olmasının şart olduğuna yer verilmiştir. Davalı, kendisininde asıl davacıdan alacaklı olduğunu bildirerek bu alacağı ile davacıya olan borcunun takas edilmesini açacağı bir karşı dava ile isteyebilir ( m.132/1-b).Prof.Dr.Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabının 423, 424 sayfasında yer verildiği üzere, takas (BK m.139 vd) için ayrı bir dava açılmasına gerek olmadığı, takasın borçlunun ( davalının ) takas etme iradesini alacaklıya bildirmesi ile gerçekleşeceği (BK m.143), bu nedenle davalının karşı alacağını takas etmesi için mutlaka bir karşı dava açmasının zorunlu olmadığı ifade edilmiştir. Diğer taraftan BK’nın 114/2 maddesi uyarınca haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yolu ile sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanır. Buna göre davalının, hizmet nedeniyle zarara uğradığı ve bu zararının davacının alacağı ile takas edilmesi savunması yönünden delilleri toplanıp, davacının verdiği hizmet alanında uzman sektör bilirkişisi ve mali müşavir bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınarak; davacının hizmetin ifasında kusurlu olup olmadığı ve kusuru var ise kusuru nedeniyle doğan zarar tutarı belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, bu husus araştırılmadan ve sözleşme maddesinin yanlış yorumlanması ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.a.6 bendi gereğince kabulü ile esası incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1212 Esas, 2017/447 Karar ve 30/03/2017 tarihli kararının HMK 353/1a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davalı tarafından peşin olarak karşılanan 242,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 161,30 TL harcın karar kesinleştiği ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 6-Davalı tarafça istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/05/2022