Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/7 E. 2019/231 K. 07.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2614 Esas
KARAR NO : 2019/273
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/05/2018
NUMARASI : 2015/954 2018/562
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/02/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı yandan 2013 yılından itibaren bakım ve destek hizmeti aldığını, 2015 yılı ocak ayı başında bakım ve destek hizmeti verilirken 2014 yılı muhasebe verilerinin tutulduğu sanal sürücü ve içerisindeki bilgilerin silindiğini, olağan yöntemlerle kullanılamaz hale geldiğini, kurtarma çabalarının sonuç vermediğini, bunun üzerine davalı yanın müvekkil şirketin zararlarını gidermek için şirkete personel gönderip kaybolan verilerin tek tek elle girilmesini ve bir yıl ücretsiz bakım destek hizmeti sunmayı teklif ettiğini, ancak tek tek elle girme sürecinin 5 ay kadar süreciğinden bahisle verilerin teknik vasıtalarla giderilme olasılığının değerlendirilmesi için Arge – Networks- Ferhat Aydınlı isimli uzmana başvurduğunu, olumlu yanıt alındığını, ancak davalı yanın Arge – Networks’ün talep ettiği ücretin yüksek olduğunu, bu nedenle verilerin elle girilmek suretiyle zararın giderilmesine karar verdiklerini bildirdiklerini, müvekkil şirketin tek tek elle girilmesi sürecinin uzun olacağından Arge – Networks’ün çalışması sonucunda verilerini kurtarabildiklerini, bu işlem için 34.399,36 TL ödeme yaptıklarını, bu meblağın davalı yandan talep edilmesine rağmen şirketin yalnızca 3.000,00 dolar ödeme yapmayı ve bunun yanında bir yıl ücretsiz bakım ve destek verebileceklerini kabul ettiklerini beyan ederek zararlarının karşılanmasını talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, tarafların arasındaki iş ilişkisinin 2014 yılının aralık ayında sona erdiğini, ancak davacı şirketin 2015 yılının ocak ayında verilerine ulaşamaması nedeniyle zor durumda kaldığından bahisle iyi niyetle destek olduklarını, daha önceden aralarında bulunan ilişkinin de yalnızca haftada bir gün IT help desk personel kiralama hizmeti olduğunu, bu hizmet kapsamında personelin yalnızca özlük haklarının müvekkil şirket sorumluluğunda olduğunu, söz konusu personelin görev, iş, zaman planlaması ve bu görevelerin gereği gibi yerine getirilip getirilmemesi kontrolünün hizmet alan davacı firmada olduğunu, bu hizmetin idaresinin davacı yanda olduğundan hizmet garantisi taahhüt edilmediğini, veri kaybında dahi sorumluluğun hizmet alan firmada olduğunu, kaybolan verilerin müvekkil şirket tarafından silindiğine ilişkin iddianın haksız olduğunu, bunun birçok nedenden kaynaklanabileceğini, ayrıca davacı yanın verilere ulaşamayıp müvekkil şirketten yardım istediğini, müvekkil şirketin denetimleri sonucunda davacı şirketin sunucu altyapısında veriye erişim ile ilgili ciddi bir sıkıntı olduğunu ancak yedekten geri dönüş yapılabileceğini, sunulan “MyDisk” adlı firmanın raporunda veri kaybının verilerin saklandığı disklerde meydana gelen fiziksel bozulmadan kaynaklandığını, disklerdeki bozulmaların ise elektriksel arızalardan kaynaklandığını, yani müvekkil şirketin arıza meydana geldikten sonra devreye girdiğini, davacı şirkete uzman firmalardan yardım alması gerektiğini önerdiklerini, onay akabinde MyDisk isimli firmaya sunucuların sunulduğunu ancak davacı şirketin daha sonradan sunucuları bu firmadan alıp Arge – Networks isimli şirkete götürdüğünü, bu süreçlerin hiçbirinde müvekkil şirketin müdahil olmadığını, davacı şirketin Arge – Networks isimli firmadan sonuç alamayınca müvekkil şirkete başvurarak verilerin el yordamı ile girişinin yapılmasının talep edildiğini, müvekkil şirketin ise uzun süreli ve kapsamlı bir sözleşme akdedilmesi durumunda bu desteğin sağlanacağını teklif ettiğini, Arge – Networks’ün verilerin silindiğine ilişkin tespitinin doğru olmadığını, davacı yana yalnızca 3.000 dolar ödeme yapılabileceği ve bir sene ücretsiz hizmet verileceği iddiasının doğru olmadığını, verilerin silinmesinde herhangi bir kusurlarının bulunmadığını, davacı yanın basiretli bir tacir gibi davranmayıp verilerini yedeklemediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar arasında teknik danışmanlık sözleşmesi kapsamında, davalının üstlenmiş olduğu işi tam ve gereği gibi yerine getirmediği, bilirkişi raporu kapsamına göre de davacı verilerinin davalının vermiş olduğu hizmetin kusurlu olması sonucu silinmiş olduğu, verilerin geri getirilmesi için dava dışı şirkete ödenen dava konusu bedelin makul olduğu, TBK madde 475 uyarınca davacının alacak talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu 24.07.2018 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle, mahkemenin esas aldığı bilirkişi raporunda davacı şirketin verilerinin kim tarafından, hangi tarafın kusuru ile ne sebeple ne şekilde silindiğini ortaya koyamadığını, ek rapor alınmadığını, göstermiş oldukları tanıkların dinlenmediğini, veri kaybının meydana geldiği esnada taraflar arasında hizmet ilişkisinin sona ermiş olduğunu, müvekkil şirketin verilerin silinmesinde kusurlu olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:
Dava, hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasında davalı yanın 25 Eylül 2013 günü sunmuş olduğu “Haftada 1 gün IT Help Desk Personeli Kiralama Hizmeti”ne ilişkin teklifin kabul edilmesi ile Ekim 2013 tarihinde sözleşme kurulmuş ve teklifin, yöntem ve şartlarında teklifin söz konusu hizmetin kesintisiz olarak en az 12 ay süreceğinin var sayıldığı, davalının bu teklif çerçevesinde hizmet verdiği konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davalının, davacıya ait 2014 yılı muhasebe verilerinin tutulduğu sanal sürücü ve içerisindeki bilgilerin silinmesi ve geriye getirilememe- sinden dolayı, sözleşme kapsamında davalının kusurunun bulunup bulunmadığı, verilerin silinmesi olayının sözleşmenin bitmesinden sonra gerçekleştiği, davacının dava dışı başka firmadan destek alarak o firmaya ödediği bedeli davalıdan talep etmekte haklı olup olmadığı noktalarında bulunmaktadır.
Türk hukukunda genel kural şekil serbestisi olup şekil şartı istisnai olarak öngörülmüştür. TBK md.12/1 “Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.” Taraflar arasındaki ilişki hizmet alım sözleşmesine dayanmaktadır ve bu sözleşme türüne ilişkin olarak özel bir şekil şartı belirlenmiş değildir.
Her ne kadar davalı tarafça, kasım 2014 yılında sözleşmenin sona erdiği ileri sürülmüşse de, şirketler arasında yapılan yazışmalar incelendiğinde, davacı yanın talebi karşısında, davalı şirketin, davacı şirketin verilerini kurtarmak için girdiği çaba dikkate alındığında davalı yanın bu hizmeti görme yükümlülüğü altına girdiğini ve sözleşmenin devam ettiğini kabulü gerekmektedir.
Davalı tarafça sunulan teklifte, davacıya haftada bir gün IT Help Destek Personelinin hizmet vereceği, bu personelin iş tanımında “şirket bünyesindeki tüm PC’lerin bakımı, yönetimi, sunucuların bakım ve yönetimi, backup alınması, IT akışının sorunsuz olarak akışının sağlanması” yer almakta; ayrıca IT Help Destek Personeli’nin Backup/Restore teknolojilerinde uzman kişilerden olacağı belirtilmektedir.
Ayrıca, taraflar arasında devam eden sözleşmenin içeriğinden de anlaşılacağı üzere, davacı yanın verilerinin yedeklenmesi ve bunların sisteme geri yüklenmeside davalı yanın sorumluluğu altındadır. Bu bakımdan konusunda uzman çalışanlar ile destek veren davalı şirket edimini gereği gibi ifa etmekle yükümlüdür.
Dosya kapsamına göre, davalı tarafın verilerin kurtarılmasında başarılı olamaması üzerine, davacı taraf, sunucularını başka bir veri kurtarma şirketi olan ARGE-Networks’e göndermiş, bu şirket tarafından verilen kurtarılabileceğinin belirtilmesi üzerine, davacı davalıya bu durumu ve verilerin kurtarılması için teklif edilen ücreti bildirmiştir. Dava dışı şirket tarafından öngörülen kurtarma ücreti davalı tarafından yüksek bulunarak verilerin kendilerince yeniden girilmesi teklifi yapılmış, bu işlem uzun süreceği gerekçesi ile bu teklif davacı tarafından kabul görmemiştir. Bunun üzerine davacı şirket verilerinin kurtarılması için dava dışı şirket ile anlaşma yaparak sözleşme kapsamında 34.399,36 TL ödemede bulunmuştur.
Mahkemece, üçlü bilirkişiden alınan bilirkişi raporunda özetle, davalı yanın iddia ettiğinin aksine söz konusu sunucularda fiziksel hasarlar bulunmadığı, Raid isimli sistemde verilerin tek bir disk yerine verilerin sisteme tanıtılan çoklu diskler üzerinde yedekleme sağlayacak şekilde saklandığı, bu verilere ulaşılamaması için tüm disklerin aynı anda zarar görmesi gerektiği, en nihayetinde verilerin kaybolmasının birçok sebebe dayanabileceği iddia edilse de veri kaybı sonrasında disklere erişilebildiği ve verilerin kurtarılabildiği, piyasa şartlarına göre, kullanılan yöntemin özellikleri de dikkate alındığında, davacı şirketin veri kurtarma işine yaptığı ödemenin normal olduğu, davalının ayıplı ifası nedeniyle meydan gelen zararın davalı tarafça ödenmesi gerektiği tespitleri yapıldığı, bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun ve teknik yeterliliğe haiz olduğu görülmüştür.
Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/954 Esas, 2018/562 Karar sayılı 29/05/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 32,30 TL ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 98,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,20 TL olmak üzere toplam 55,50 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına ,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi ile aynı yasanın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.14/02/2019