Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/699 E. 2022/660 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/699 Esas
KARAR NO: 2022/660
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/09/2018
NUMARASI: 2014/1656 Esas, 2018/931 Karar
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 21/11/2014
KARAR TARİHİ: 27/09/2018
BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN 2014/1657 ESAS 2015/384 KARAR SAYILI
DOSYASI
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 12/12/2011 tarihli hizmet sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince davalıya ait Kırklareli ili, Lüleburgaz ilçesi, … parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde 2 katlı 1400 m2 olarak projelendirilecek olan …-… Ek Depo bloğu ile 700 m2 çelik depo inşaatı ile mevcut 180m2 lik imha deposu için tüm projelendirme ve ruhsat işleri için müvekkilinin danışmanlık hizmeti vermeyi üstlendiğini, işin başlangıcında mevcut inşaatların tarım arazisi üzerinde bulunduğunu, bu durumun müvekkilinden gizlendiğini, en azından sözleşme akdedilirken bu husustan bahsedilmediğini, taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olduğunun anlaşıldığını, çözüme yönelik olarak 07/05/2012 tarihinde aynı parsel içinde hali hazırda planlı olmayan 104.280 m2’lik kısmın hukuki ayıplardan ari olarak imar çalışmalarının yapılması ve yasal izinlerin alınması için ikinci bir sözleşme yapıldığını, bu sözleşmenin sözlü olarak kurulduğunu, yazılı hale getirilmesinin sonraya bırakıldığını, müvekkilince bu sözleşmeye konu işlerinde yerine getirildiğini, müvekkilinin üzerine düşen tüm yükümleri yerine getirmesine rağmen davalı tarafından 08/11/2012 tarihinde çalışmaların şimdilik durdurulduğunu bildirilmesi nedeniyle işin sonuçlandırılamadığını, taraflardan birinin üzerine düşen edimleri tamamen yerine getirmiş olmasına karşın, karşı taraftan beklenen bir işlemin yapılmaması nedeniyle işin sürüncemede kalmış olması durumunda sözleşmede belirlenen bedelin tamamına hak kazanılacağını, müvekkili tarafından Kadıköy … Noterliğinden gönderilen 25/02/2014 tarihli ihtarla 135.000 USD ve KDV’sinin talep edildiğini, alacağın ödenmediğini, davalı aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ederek durdurduğunu belirtilerek itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili Birleşen 2014/1657 E. sayılı dava dosyasında; taraflar arasında 12/12/2011 tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye göre müvekkilinin danışmanlık hizmeti edimini yerine getirdiğini, ancak başlangıçta belirtilmeyen sonradan ortaya çıkan olumsuz hukuki durumun gerektirdiği ve imar mevzuatının öngördüğü ifraz işlemlerinin yapılmasının zorunlu hale geldiğini, bu nedenle yasal izinlerin alınması nedeniyle 07/02/2012 tarihinde ikinci bir sözleşme yapıldığını ve davalı tarafından 08/11/2012 tarihinde çalışmaların durdurulduğu yönünde bildirimde bulunulduğunu, bu nedenle müvekkilinin 12/12/2011 tarihli sözleşmedeki bedelin tamamına hak kazandığını, zira bu sözleşmesel edimini yerine getirdiğini, davalı tarafından bir kısım borcun ödendiğini, ödenmeyen 57.125,00 TL’nin KDV’si ile birlikte ihtarname ile davalıdan talep edilmesine rağmen ödenmemesi nedeniyle bu alacağın tahsili amacı ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün .. Esas sayılı dosyası ile davalıya karşı takip yapıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil ile davacı arasında imzalanan 12.12.2011 tarihli hizmet sözleşmesinin, başlangıçtaki objektif ifa imkansızlığından dolayı kesin hükümsüz olduğunu, sözleşmeye konu taşınmaz üzerinde yer alacak olan 700 m2 taban alanına sahip 2 katlı ve 1400 m2 olarak projelendirilecek olan ek depo bloğu ve 700 m2 taban alanlı Çelik Depo İnşaatı ile mevcut 180 m2’lik imha deposuna ilişkin projelendirme ve ruhsat işleri için davalı ile 12.12.2011 tarihinde hizmet sözleşmesi imzalandığını, davacının, ilgili taşınmazın ruhsat işlemleri ile ilgili belediyeye yapmış olduğu başvuru esnasında taşınmazın imar durumunda sorun olduğunun ortaya çıktığını, müvekkilinin, taşınmazın imar durumunda sorun olduğunu başlangıçta bilebilecek durumda olmadığını, müvekkilinin taşınmazı üzerinde kurulu binalar ile satın aldığını, müvekkilinin aynı parsel içerisinde imar edilmiş binalar olmasına duyduğu güvenden dolayı haklı olarak ilgili taşınmazın imara açık olduğunu düşünmekte objektif olarak haklı olduğunu, sözleşme kurulmadan önce taraflarca önceden bilinemeyen ifa imkânsızlığının söz konusu olduğunu, sözleşmenin geçersizliğinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkili ile davacının işbu sözleşmenin objektif ifa imkansızlığından dolayı geçersiz hale gelmesinden sonra, aynı parsel içerisinde planlı olmayan alanın tamamının imar planlama çalışmaları için yeni bir sözleşme için müzakere hazırlıklarına başladıklarını, ancak sözleşmenin kurulmadığını, kurulmamış bir sözleşme için sözleşme ücreti adı altında fatura kesilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bir an için aksi düşünülse dahi sözleşme müzakere aşamalarında davacının iddia ettiği kadar masraf yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda; davacı esas davada, 07/05/2012 tarihli sözleşmeye dayalı olarak alacak talebinde bulunduğu, sözleşmede davalı tarafın imzasının bulunmadığı, davacının iddiasını ispat zımmında yazılı bir belge sunulamadığı gibi davalı tarafından bu sözleşmenin benimsendiğinin, anılan sözleşmeye onay verildiğinin ve davacının sözleşmesel edimlerinin yerine getirdiğinin kanıtlanamadığı, sözleşmenin kurulamadığı durumlarda, sözleşmenin kurulması için yapılan hazırlık aşamasında gerçekleştirilen masrafların istenmesinin mümkün bulunduğu, ancak somut olayda davacının bu yönde de iddiasını ispata yarar herhangi bir belge sunamadığı, her ne kadar … firması tarafından davacı adına kesilen bir kısım faturalar ibraz edilmiş ise de, anılan fatura içeriklerine bakıldığında ihtilafa konu sözleşmenin kurulması için yapılan masraf olarak kabul edilemeyeceği, yapıldığı iddia edilen harcamalar ile sözleşmenin kurulmasından önce yapılan masraflar bakımından bir illiyet bağının kurulamadığı, kaldı ki davacının ticari defter ve kayıtlarında davalı tarafı borçlandırıcı herhangi bir faturaya rastlanmadığı, birleşen davada ise davacı tarafın 12/12/2011 tarihli sözleşmeye dayandığı, davacının taşınmazların imar durumu, projeler ve ruhsatlarla ilgili herhangi bir uygulama çalışması yapıldığına dair somut bir belgenin sunulamadığı, bu sözleşme kapsamında davacı tarafından kesilen 2 ayrı faturanın defterlerinde yer aldığı ve karşılığında 202.222,50 TL’nin davalı tarafından ödendiği, bu 2 fatura dışında davacı tarafından anılan sözleşme kapsamında kesilen başkaca bir faturanın olmadığı, dolayısıyla davacının tam olarak edimlerini ifa etmediği bir sözleşmeye dayalı olarak bakiye alacağını isteyemeyeceği, davacı tarafından, üzerinde bir kısım bina bulunan taşınmazın tarım arazisi niteliğinde bulunduğunun sözleşme kurulmadan önce davalı tarafından bilindiğinin veya bilinmesi gerektiğinin kanıtlanamadığı, bu yönde herhangi bir delilin ibraz edilemediği, sözleşmenin ifası sırasında tarım arazisi olduğunun öğrenildiğinin kabulü gerektiği ve bu durumda da, sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmesinde davalıya atfedilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı, başka bir deyişle davalının kusurlu olduğunun davacı tarafından kanıtlanamadığı sonucuna varılmakla sözleşmedeki bakiye bedelin istenebilir olmadığı, anılan bu sözleşmeye göre davacının gerçekleştirdiği bir kısım edimlerin bedelinin davalı tarafından ödendiği, bu hususun davacının kendi ticari defterleri içeriği ile sabit olduğu gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasında 12.12.2011 tarihli Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 5. Maddesinde iş bedelinin 228.500.-TL olarak kararlaştırıldığını, işin başlangıcında mevcut inşaatların tarım arazisi nitelikli taşınmaz üzerinde olduğunun davalı tarafından gizlendiğini, sözleşmede bundan bahsetmediğini, başlangıçta belirtilmeyen ve sonradan ortaya çıkan taşınmazın olumsuz hukuki durumunun (tarım arazisinin üzerine inşaat yapılmış olduğu ortaya çıkartılmıştır) gerektirdiği ve imar mevzuatının öngördüğü ifraz işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunu, fakat bunların muhatap tarafından tercih edilmemesi nedeni ile ruhsat alınamadığını, aradan geçen süre içerisinde işe devam için herhangi bir talimat gelmediğinden Kadıköy … Noterliği kanalı ile 25 Şubat 2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile 57.125.-TL. + KDV bakiye alacağın talep edildiğini, alacağın ödenmediğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, 12.12.2011 tarihli Hizmet Sözleşmesi gereğice davalının 171.000.-TL + KDV’sini ödediğini, 07.05.2012 tarihinde aynı parsel içerisinde hâlihazırda planlı olmayan 104.280 m2 lik kısmın tüm hukuki ayıplardan ari olarak imar planlama çalışmaları yapılması ve yasal izinlerinin alınması konusunda sözlü ikinci bir sözleşme yapıldığını, müvekkilinin bu sözleşme kapsamında çalışmalara başladığını ve ilgili kurumlarda yaptığı girişimlerle işi sonuçlandırma aşamasına getirdiğini, müvekkilinin kendisine düşen tüm edimleri yerine getirmesine rağmen davalının 08.11.2012 tarihinde çalışmaların şimdilik durdurulduğunu bildirdiğini, bu sebeple işin sonuçlandırılamadığını, aradan geçen süre içerisinde işe devam için herhangi bir talimat gelmediğinden Kadıköy … Noterliği kanalı ile 25 Şubat 2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile 135.000. USD + KDV alacağın talep edildiğini, alacağın ödenmediğini İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, 07.05.2012 tarihli Hizmet Sözleşmesine göre hizmet bedelinin 850.000.-USD + KDV olduğunu, müvekkilinin işin geldiği aşamaya kadar yapılan harcamalar da eklendiğinde bu sözleşmeden dolayı 135.000.- USD alacaklı olduğunu, sözleşmenin ifasının imkânsız olmadığını, tarım arazisi üzerinde yapılacak imar çalışmaları ile imarlı hale gelmesinin pekâlâ mümkün olduğunu, 12.12.2011 tarihlî “Hizmet Sözleşmesi”nin arazinin nitelikleri bildirilmeden yapılacak işleri kapsadığını, davalı malikin arazisi ile ilgili her türlü durumu (Hukuki – Fiili) bildiğinin kabul edilmesi gerektiğini, bu sebeple taraflar arasında akdedilen sözleşme sebebiyle kurulmuş bulunan güven ilişkisini ihlal ettikleri takdirde bundan doğan zarardan sorumlu olduklarını, bilirkişilerin mahkemenin yerine geçerek teknik bilgi yerine hukuki görüş sunup rapor tanzim ettiklerini, bilirkişi raporunun hükme yeterli olmadığını, müvekkili ile davalı arasında davaya konu edilen sözleşmelerin kurulduğunun dava dosyasında yer alan yazılı belgelerle ve tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarıyla da sabit olduğunu, Velev ki bir an olsun bu durumun aksi düşünüldüğü takdirde tarafların culpa in contrahendo yükümlülüklerinin göz önüne alınması gerekirken yerel mahkemenin bu hususu göz ardı ederek müvekkilinin daha da mağdur olmasına sebebiyet verdiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının davalı aleyhinde dayanak “taraflar arasında akdedilen 07.05.2012 tarihli sözleşmeden kaynaklanan hizmet ve danışmanlık bedeli ile iş bu hizmet ve danışmanlık sözleşmesine istinaden yapılan harcamalar” açıklaması ile 135.000,00 USD asıl, 8.952,53 USD faiz, 24.300,00 USD 3095 SK gereğince faiz,1.611,46 USD KDV’si olmak üzere 383.892,62 TL üzerinden, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının davalı aleyhinde dayanak “taraflar arasında akdedilen 12.12.2011 tarihli sözleşmeden kaynaklanan ve ödenmeyen 57.125,00 TL bakiye alacak” açıklaması ile 57.125,00 TL asıl alacak, 3.788,25 geçmiş gün faizi,10.282,50 TL KDV, 681,88 TL geçmiş gün faizi olmak üzere toplam 71.877,63 TL üzerinden takip başlattığı, davalının takiplere itiraz ederek durdurduğu, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, takip tarihi itibari ile davacının sözleşmeden kaynaklı alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Mahkemece tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılamasına karar verilmiş, uyuşmazlık konularında bilirkişi raporu alınmıştır. 11.12.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; 2014/1656 E. Sayılı dava dosyası yönünden; asıl dosyaya sunulan üzerinde tarih ve imza bulunmayan ancak İstanbul …İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasında 07.05.2012 tarihli olarak belirtilen sözleşmede, İşin konusunun; Kırklarelİ ili, Lüleburgaz ilçesi, … Köyünde bulunan; … Tesisleri içinde yer alan; .. pafta … parsel numaralı taşınmazın tüm hukuki ayıplardan ari olarak halihazırda planlı olmayan 104.280rm2’lik kısmına dair danışman tarafından Madde 3‘te belirtilen çerçevede imar planlama çalışmalarının yapılması ve yasal imar izni alınmasında teknik destek ve danışmanlık almak olarak” belirtildiği, sözleşmede imza bulunmadığı, sözleşmenin 5. Danışmanlık Ve Hizmet Bedeli Ve Ödeme Tablosu Başlıklı bölümünde belirtilen, “Ruhsatların alınması ve Madde 3.1’de belirtilen imar planlaması, Kurum ve kuruluş görüşlerinin alınması, imar planlama çalışması için 1/5000 ve 1/1000 ölçekli halihazır haritaların sayısal ortamda üretilmesi ve belediye başkanlığı onayının yaptırılması işleri, imar planına esas Jeolojik, Jeoteknik etüd raporu hazırlanması ve ilgili idarenin onayının yaptırılması ile birlikte 1/5000 Mevzii Nazım imar Planı’nın ve 1/1000 ölçekli Mevzii Uygulama imar Planı’nın şehircilik ilkelerine göre, onaylı halihazır haritalar üzerine çizilmesinin tamamlanması, 1/1000 ölçekli Mevzii Uygulama İmar Planı’na göre taşınmazların imar uygulama işlemlerinin yapılması (Meclis kararı ve başkan onayı sonrasında askıdan inen evrakların elimize ulaşması)” çerçevesinde dosya kapsamında davacı tarafça sunulmuş olan delil listesinde yer alan elektronik posta yazışmaları ve kesilen faturaların içeriği incelendiğinde, öncelikle elektronik posta yoluyla yapılan yazışmalarda imar ve proje bazlı bahsi geçen hususların tamamının birleşen dosya olan 2014/1657 E. sayılı dosyanın iş kapsamında yer aldığı, bahse konu 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planların hazırlanması ve/veya hazırlanmasının tamamen resmi kurum ve kuruluşların nezdinde karar verilebilecek olduğundan imzasız sözleşmede danışmanlık firmasının yetki ve sorumluluğunun dışında olduğu, danışmanlık firmasının imzasız sözleşmede bahsi geçen iş kapsamında yapacağını taahhüt ettiği işlemleri ancak ve ancak resmi kurum ve kuruluşlarca (belediye vb.) hazırlanabileceği, bu kurumlarca hazırlanabilecek 1/5000 ve üzeri tüm planların onaylanması sonrasında ilgili resmi kurumca 1/1000 ölçekli planlarının hazırlanıp askı süresinin tamamlanması sonucu yapılabileceği ve uygulamanın da bu aşamadan sonra taşınmazın taraflarını ilgilendirebileceği, danışmanlık firmasının bu aşamadan sonra devreye girebileceği, dolayısıyla imzasız sözleşmede bahsi geçen iş kapsamının danışmanlık firmasının yetki ve sorumluluğunu aşan bir iş olması nedeniyle dosya kapsamında sunulan bilgi ve belgelerin değerlendirmeye alınmaya uygun görülmediği, davacı firmanın herhangi bir bedel talep etme hakkının bulunmadığı, davalı tarafın beyanlarından davalının 07.05.2012 tarihli sözleşmeyi kurmak istemediği yönündeki iradesinin varlığının anlaşıldığı, aksinin davacı tarafından ispatlanması gerektiği, 2014/1657 E. sayılı dava dosyası yönünden; taraflar arasında akdedilen 12.12.2011 tarihli sözleşmenin Kırklareli ili, Lüleburgaz ilçesi, … Köyünde bulunan; …’ya ait tesisler içinde … parsel numaralı taşınmaz üzerinde yer alacak; “700 m2 taban alanına sahip ancak 2 katlı olarak ve 1400 m2 olarak projelendirilecek olan … EK Depo Bloğu için ve 700 m2 taban alanlı çelik depo inşaatı ile mevcut 180 m2’lik imha deposu” için tüm projelendirme ve ruhsat işleri ile ilgili olan DANIŞMANLIK hizmetinin yapılması işi hususunda mutabakata varıldığı, sözleşmenin “3.1.Yapı Ruhsatı ve İnşaat için gerekli Projelerin Oluşturulması Aşaması” başlıklı maddesinde, yukarıda bahsi geçen iş konusu kapsamında belirtilen mimari, statik, elektrik, mekanik tesisat, projelendirme ve ruhsat işlemleri vb. hizmetleri içeren danışmanlık hizmetlerinin belirtildiği, gerek dosya kapsamında bahse konu hizmetleri içeren proje, ruhsat vb. çalışmaların yer almadığı, gerekse davacı tarafın beyanlarını içeren cevaplar üzerinde yapılan değerlendirmelerde, 12.12.2011 tarihli sözleşmenin ana içeriği olan konuların uygulamasıyla ilgili herhangi bir uygulama yapılıp yapıldığına dair bir somut evraka rastlanmadığı, sözleşmenin sonuç bölümünün b.maddesinde “DANIŞMAN işbu Sözleşme konusu iş için gerekli izin ve/veya ruhsatları alamadığı durumda Danışmanlık hizmet bedelini İŞVEREN’e derhal iade edecektir.” olarak belirtilmesine karşın, dosya içerisinde bahsi geçen 700 m2 oturumlu (1400m2 inşaat alanlı) DEPO İNŞAATI + 700 m2 çelik ambalaj deposu + 180 m2 taban alanlı imha deposu için Danışmanlık Hizmet Bedeli ve ödeme Tablosunda belirtilen mimari, statik, mekanik, elektrik projeleri, harita ve kadastro işleri, zemin etütleri ve danışmanlık hizmet bedelini içeren toplam 228.500,00-TL tutarlı işin İstanbul …icra Md. …E. numaralı icra dosyasında 57.125,00-TL (%25’lik) kısmının talep edildiği, dolayısıyla sözleşme kapsamında belirtilen hizmetleri proje ve ruhsatlarına ilişkin somut bir belge bulunmamasına rağmen %75’lik kısmının ödendiği ve tarafların iddia ve savunmalarında da bu hususla ilgili ihtilafa rastlanılmadığı, sözleşme bedeli 228.500 TL + KDV tutarın davacı tarafa ödenmesi gerektiği, davacı tarafından incelemeye sunulan 2011-2012-2013 mali dönemlerine ait ticari defterinin, ait olduğu yılda yürürlükte olan T.T.K. ve V.Ü.K, hükümlerine göre tutulduğu, ticari defterinin yasal süreleri içerisinde açılış ve kapanış tasdiklerini yaptırmış oldukları, 2011-2012 mali dönemine ait Defter-i Kebir ve Envanter defterlerini incelemeye sunmadıkları, davacı tarafın ticari defter kayıtlarında toplam 202.222,50 TL KDV dahil 2 adet faturanın kayıtlarında yer aldığı ve davalı tarafı borçlandırdığı, söz konusu faturalara karşılık 202.222,50 TL’nin Banka yolu ile tahsilat yaparak davalı tarafı alacak kaydı yapmak suretiyle, dönem sonunda cari hesabın kapattığı, davacı tarafından incelemeye sunulan davalı adına tanzim edilmiş olan fatura fotokopileri üzerinde yapılan incelemede, faturaların açıklama bölümünde “… SOĞUK DEPO DANIŞMANLIK HİZMETİ (Ruhsat alımı için gerekli çalışmalar, tüm projelendirme hizmetleri, zemin etütleri, jeolojik haritalar ve mesleki danışmanlık hizmeti)” şeklinde yazılmış olduğu, davacı tarafın yukarıda bahsi geçen toplam 202.222,50 TL KDV dahil faturaları … E. sayılı birlesen dosya dava dosyasına konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibine konu yaptığı, birleşen dosya bakımından (2014/1657E), taraflar arasında akdedilen 12.12.2011 tarihli sözleşmenin edinimlerinin yerine getirildiği kanaatinin oluştuğu, davacı tarafın davacı taraftan 57.125,00TL + KDV 10.252,50 TL alacak talebinin yerinde olduğu, davacı tarafın alacağını Kadıköy … Noterliğinden keşide edilen 25 Şubat 2014 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile talep ettiği, ihtarın tebliğ edildiği 19.03.2014 tarihi itibari ile 57.125,00TL asıl alacağa 3.635,77 TL avans faiz işlediği, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında, asıl dosya bakımından (… E. sayılı dosya) İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasında asıl alacak olarak beyan edilen 135,000.00-USD, avans olarak beyan edilen 24,300.00-USD + faiz ve KDV değerleri ile birlikte toplam 383.892.62-TL alacağa konu, davalı tarafı borçlandırır bir kayda rastlanmadığı, ancak davacı tarafın dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu muhtelif masraf faturalarının fotokopilerinin yer aldığı, bu faturaların bir kısmının okunamayacak derecede silik olduğu, asıl dosya bakımından takibe konu edilen 07.05.2012 tarihli olarak belirtilen imzasız sözleşmeye istinaden yapmış olduğunu iddia ettiği faturalardan, 11.06.2012 tarih 35514 nolu 132.750,-TL ve 21.06.2012 tarih 35549 nolu 85.550,00 TL tutarlı … firması tarafından davacı adına tanzim edilmiş dava dosyasına sunulmuş olan faturaların davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında yer almadığı, yine davacı tarafından dava dosyasına fotokopileri sunulan faturaların, dava konusu yapılmış olan işin konusu ile ilgisinin varlığının tespitinin yapılamadığı belirtilmiştir. 30.05.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda; 700.00 m2 oturumlu (1400m2 inşaat alanlı) Depo İnşaati + 700.00 m2 çelik ambalaj deposu + 180.00 m2 taban alanlı imha deposu için Danışmanlık Hizmet Bedeli ve Ödeme Tablosunda belirtilen mimari, statik, mekanik, elektrik projeleri, harita ve kadastro işleri, zemin etütleri ve danışmanlık hizmet bedelini içeren toplam 228.500,00TL tutarlı işin İstanbul … İcra Müd. … E. İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1657 E. (2014/1656 ile birleşti) 12.12.2011 tarihli Hizmet Sözleşmesine göre hizmet bedeli 228.000,00 TL + KDV olduğu, kısmen Ödeme yapıldığı, (ticari defterlerde de kaydı bulunan) alacak bedelinde bakiye olarak 57.125,00TL+KDV lik (%25 lik) kısmının talep edildiği, dolayısıyla sözleşme kapsamında belirtilen hizmetleri proje ve ruhsatlarına ilişkin somut bir belge bulunmamasına rağmen %75’lik kısmının ödendiği ve tarafların iddia ve savunmalarında da bu hususla ilgili ihtilafa rastlanılmadığı, ifanın imkansızlığından bahsedilse bile davalının bu konuda bir ihtarının bulunmadığı, sözleşme gereğince davalı işveren tarafından önce 60.000,00 TL avans ödemesi yapılması ve işin aşamalarına göre bakiye bedelin ödenmesi kararlaştırılmasına rağmen, davacıya 16.11.2011 tarihinde 50.000,00 TL, 21.12.2011 tarihinde 84.815,00 TL ve 29.12.2012 tarihinde ise 67.407,50 TL ödeme yapılarak toplamda 202.222,50 TL ödeme yapıldığı, 12.12.2011 tarihli sözleşmenin ana içeriği olan imar durumu, tüm projeler ve ruhsatlar ile sözleşmedeki diğer yükümlülükler konusunda davacının üzerine düşen edimi yerine getirdiğine ilişkin dosya kapsamında bilgi ve belge olmadığı, davacının sözleşme gereğince üzerine düşen edimi yerine getirmediği, sözleşmenin sonuç bölümünün b. maddesinde, ‘..Danışman işbu Sözleşme konusu İş için gerekli izin ve/veya ruhsatları alamadığı durumda Danışmanlık hizmet bedelini işverene derhal iade edecektir. ” düzenlemesinin bulunduğu, ancak, sözleşme kapsamında belirtilen hizmetlerin yapıldığına ilişkin davacı danışman firma tarafından dava dosyasına bilgi ve belge sunulmamasına rağmen davalı tarafından 202.222,50 TL’lik ödeme yapıldığı, sözleşme gereğince davalı tarafından yalnızca avans olarak 60.000,00 TL ödeme yapılması gerekirken, toplam 202.222,50 TL ödeme yaptığı ve dava tarihine kadarda itiraz etmemesi nedeni ile yapılan ödemelerin iş karşılığı yapılmış olduğunun kabulü gerektiği, ancak … İcra Müd.’nün … E. sayılı icra dosyasındaki 57.125,00 TL’lik (%25 lik) kısmın ise taktiri mahkemeye ait olmak üzere ödenmemesi gerektiği, asıl dosyaya sunulan üzerinde tarih ve imza bulunmayan 07.05.2012 tarihli sözleşme gereğince davacı tarafça sunulmuş olan delil listesinde yer alan elektronik posta yazışmaları ve davacı danışman şirket tarafından kesilen faturalara içeriklerine göre belirtilen işlerin tamamının birleşen dosya olan 2014/1657 E. sayılı dosyanın iş kapsamında yer aldığı, dosya kapsamındaki belgelere göre davalının 07.05.2012 tarihli sözleşmeyi kurmak istemediği, davacının aksini ispat etmesi gerektiği, bahsi geçen iş kapsamında yapacağını taahhüt ettiği işlemlerin ancak ve ancak resmi kurum ve kuruluşlarca ( B.B.Başkanlığı ve İlçe Belediye Meclisi.) hazırlanabileceği, bu kurumlarca hazırlanabilecek 1/5000 ve üzeri tüm planların onaylanması sonrasında ilgili resmi kurumca 1/1000 ölçekli planlarının hazırlanıp askı süresinin tamamlanması sonucu yapılabileceği ve uygulamanın da bu aşamadan sonra taşınmazın taraflarını ilgilendirebileceği, danışmanlık firmasının bu aşamadan sonra devreye girebileceği, dolayısıyla imzasız sözleşmede bahsi geçen iş kapsamının danışmanlık firmasının yetki ve sorumluluğunu aşan bir iş olduğu, davacının yapımı gerçekleştirilmemiş hizmete karşılık olarak’ herhangi bir bedel talep etme hakkının bulunmadığı ifade edilmiştir. Taraflar arasında akdedilen 12.12.2011 tarihli sözleşme gereğince davalının, davacıya ait Kırklareli ili, Lüleburgaz ilçesi, … Köyünde bulunan … parsel numaralı taşınmaz üzerinde yer alacak; “700 m2 taban alanına sahip ancak 2 katlı olarak ve 1400 m2 olarak projelendirilecek olan … EK Depo Bloğu için ve 700 m2 taban alanlı çelik depo inşaatı ile mevcut 180 m2’lik imha deposu” için tüm projelendirme ve ruhsat işleri için danışmanlık işini üstlendiği, davacının, ilgili taşınmazın ruhsat işlemleri ile ilgili belediyeye yapmış olduğu başvuru esnasında taşınmazın bir kısmının imar durumunda sorun olduğunun ortaya çıktığı, taşınmazın imar durumunun inşaat yapılır hale getirilebilmesi için 1/5000 ve üzeri tüm planların onaylanması 1/1000 ölçekli planlarının hazırlanması gerektiği, davacının 07.05.2012 tarihli sözlü sözleşme gereğince bu iş içinde hizmet verdiğini iddia ettiği, davalının iş bedeli 228.000,00 TL + KDV olarak belirlenen 12.12.2011 tarihli sözleşme gereğince davacıya 202.222,50 TL’lik ödeme yaptığı, bakiye 57.125,00 TL’nin ödenmediği, taşınmaza imar alınmadan 12.12.2011 tarihli sözleşmenin ifasının imkansız olduğu anlaşılmaktadır. TBK’nın 27/1. maddesi “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.” hükmünü içermekte olup buna göre bir sözleşmenin konusunun imkânsız olması, o sözleşmenin geçersizliği sonucunu doğurur. Sözleşme özgürlüğünü sınırlayan sebeplerden biri olan imkânsızlık hâli, sözleşmenin konusunun başlangıçtan itibaren objektif anlamda imkânsız olmasıdır. Diğer bir ifadeyle imkânsızlık, borçlanılan edimin ya baştan itibaren geçerli olarak doğmasını ya da sonradan borçlu veya diğer herhangi bir kimse tarafından objektif, sürekli ve kesin olarak yerine getirilmesini önleyen, fiili veya hukukî engellere verilen isim olarak tarif edilebilir. Başlangıçtaki imkânsızlığın aynı zamanda devamlılık arz etmesi gerekir. Bu anlamda sözleşme, zaman bakımından sürekli bir suretle ifa edilemez bir nitelikte ise sürekli imkânsızlığın varlığından söz edilebilir. Ancak sözleşmenin ifasının geçici olarak yerine getirilmesinin mümkün olmadığı durumlarda ise ancak ifa engelinden bahsedilebilecek olup geçici imkânsızlık hâli, TBK’nın m. 27 kapsamına girmez. Sözleşmenin ifasının maddi bir engel dolayısıyla hiç kimse tarafından yerine getirilememesi durumunda maddi imkânsızlığın varlığından söz edilebilir. Hukukî imkânsızlık ise; sözleşme gereği ortaya çıkacak olan borcun ifasının hukuk kurallarıyla yasaklanmış yahut bu tür bir kuralın uygulanması nedeniyle ifa edilebilirliğinin mümkün olmaması olarak tanımlanabilecek olup buradaki imkânsızlık hukukî bir nedenden kaynaklanır. TBK’nın 27/2. maddesindeki “Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.” şeklinde ifade edilen hüküm gereği sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının geçersiz olmasının, diğerlerinin geçerliliğini etkilemediği durumlarda kısmi butlan söz konusu olur. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı mutlak butlanla batıldır. Bu kapsamda taraflar, verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında birbirlerinden talep edebilirler. Ancak iyi niyet kuralları gereği sözleşme yapılırken taraflardan biri imkânsızlığı biliyor veya bilmesi gerekiyorsa ve buna rağmen diğer tarafı bundan haberdar etmemişse, karşı tarafın uğradığı menfi zararı karşılamakla yükümlüdür. (Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2021/3427 E. 2021/2018 K. Sayılı ilamı) Dava konusu edilen bir hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların (olguların) var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemine ispat denir. İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümüne etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir [6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 187/1 maddesi]. Vakıa (olgu) ise, 2015/2 E., 2017/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kendisine hukuki sonuç bağlanmış olaylar şeklinde tanımlanmıştır. İspatı gereken olaylar, olumlu vakıalar olabileceği gibi olumsuz vakıalar da olabilir. Diğer taraftan hâkim, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediğini kural olarak kendiliğinden araştıramaz. Bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini taraflar ispat etmelidir. Bir davada ispat yükünün hangi tarafa ait olacağı hususu ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde düzenlendiği gibi, usul hukukunun en önemli konularından biri olan ispat yükü kuralı, HMK’nın 190. maddesinde de “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/13-597 E. 2020/501 K. Sayılı kararı) Somut davada davacının 07.05.2012 tarihli sözleşmenin kurulduğu ve sözleşme gereğince edimini ifa ettiği yönünde ispat vasıtası getiremediği, davacının 12.12.2011 tarihli sözleşme gereğince bir kısım edimlerini ifa ettiği, bu sebeple davalının iş bedeli 228.000,00 TL + KDV olarak belirlenen 12.12.2011 tarihli sözleşme gereğince davacıya 202.222,50 TL’lik ödeme yaptığı, bakiye 57.125,00 TL’nin ödenmediği, 12.12.2011 tarihli sözleşmenin ifası için taşınmazda imar planı tadilatı gerektiğinin açık olduğu, davalının 12.12.2011 tarihli sözleşme gereğince ödediği bedel konusunda ihtilaf çıkarmadığı, davalının 12.12.2011 tarihli sözleşme gereğince 202.222,50 TL ödeme yaptığı göz önüne alındığında, davalının taşınmazı üzerinde binalarla birlikte satın aldığı, imar durumunu bilmediği yönündeki savunmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, zira tacirin imkansız bir sözleşme için 202.222,50 TL ödeme yapmasının beklenemeyeceği, ifa imkansızlığı nedeni ile davacının 12.12.2011 tarihli sözleşmenin bakiyesini de talep edemeyeceği, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacının istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcının peşin alınan 98,10 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 17,40 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/05/2022