Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/694 E. 2022/776 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/694 Esas
KARAR NO: 2022/776
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14/12/2017
NUMARASI: 2016/378 Esas, 2017/900 Karar
DAVA: SIRA CETVELİNE İTİRAZ
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/124 Esas, 26/12/2013 tarihli kararı ile …’in şahsen iflasına karar verildiğini, müvekkili bankanın müflis ile yapılan bireysel kredi sözleşmesi ve kredi kartı sözleşmesinden doğan alacaklarının masaya kaydını talep ettiğini, iflas idaresinin bireysel kredi sözleşmesinden kaynaklanan 4.312,41 TL alacağın rüçhanlı olarak masaya kaydına, kredi kartı sözleşmesinden kaynaklı 8.158,95 TL alacağın masaya kaydı talebinin ise, iflastan sonraki müflisin borçlandırıcı işleminin masaya kaydının mümkün olmaması nedeniyle reddine karar verdiğini; rehnin alacağın faiz ve ferilerini de teminat altına almasına rağmen rüçhanlı alacaklarının eksik kaydedildiğini; kredi kartı sözleşmesi ile borçlandırıcı işlem gerçekleştiğinden iflas idaresinin borçlandırıcı işlemin iflastan sonra gerçekleştiğini kabul etmesinin de doğru olmadığını, araç rehninin bankanın tüm borçlarına teminat teşkil etmesi nedeniyle kredi kartı alacaklarının da rüçhanlı alacak olarak masaya kaydına karar verilmesi gerektiğini, aksi halde bu alacaklarının adi alacak olarak masaya kaydına karar verilmesi gerektiğini belirterek; rüçhanlı alacak olarak masaya kaydına karar verilen alacağın faiz ve ferileri ile birlikte masaya kaydına, kredi kartından kaynaklanan alacağın rüçhanlı alacak olarak masaya kaydına, aksi halde adi alacak olarak masaya kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; davacının rehnin paraya çevrilmesi yolu ile başlattığı takipte rehin konusu aracın satıldığını ve masraflar düşüldükten sonra ihale tarihi itibarıyla 5.462,26 TL alacağın davacıya ödendiğini; davacının kredi kartından kaynaklı alacağının masaya kaydının mümkün olmadığını, iflasın ilanından sonra yapılan tasarrufların masaya karşı geçersiz olduğunu ve iflasın ilanından sonra üçüncü kişilerin iyiniyetinin öneminin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının rehinli alacağının faiz ve ferilerinin de masaya kaydı talebi yönünden alacağın ödendiği ve davanın konusuz kaldığı, masaya kaydına karar verilen rüçhanlı alacak tutarına göre, dava tarihi itibarıyla konusuz kalan kısım yönünden davacının davasında haklı olmadığı; kredi kartından kaynaklı alacak yönünden ise harcamaların iflas tarihinden sonra yapıldığı gerekçesiyle rüçhanlı alacağın faiz ve ferilerinin masaya kaydı talebi yönünden konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına, kredi kartından kaynaklı 8.158,95 TL alacağın masaya kaydı talebinin ise reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, rüçhanlı alacaklarının dava tarihinden sonra faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesi karşısında, rüçhanlı alacaklarının faiz ve ferilerinin masaya kaydı talebi yönünden dava açmakta haklı olduklarını, bu nedenle mahkemenin bu alacak kalemi yönünden müvekkili bankayı dava açmakta haklı bulmamasının doğru olmadığını; müflisin tüm borçları için aracında müvekkili banka lehine rehin tesis etmesi nedeniyle kredi kartından kaynaklı alacaklarının da rüçhanlı alacak olarak masaya kaydı gerektiğini, kredi kartı alacaklarının rüçhanlı alacak olarak kabul edilmemesi halinde kredi kartı üyelik sözleşmesinin yapıldığı tarih itibarıyla borcun doğacağı gözetilerek alacağın adi alacak olarak masaya kaydı gerektiğini, kredi kartı üyelik sözleşmesinin gayrinakdi kredi niteliğinde olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır. Dosya kapsamından; İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/124 Esas, 26/12/2013 tarihli kararı ile …’in 496.362,55 TL zararla sınırlı olarak şahsen iflasına karar verildiği, davacı bankanın müflis ile yapılan bireysel kredi sözleşmesi ve kredi kartı sözleşmesinden kaynaklı alacaklarının masaya kaydını talep ettiği, iflas idaresinin bireysel kredi sözleşmesinden kaynaklanan 4.312,41 TL alacağın rüçhanlı olarak masaya kaydına, kredi kartı sözleşmesinden kaynaklı 8.158,95 TL alacağın masaya kaydı talebinin ise reddine karar verdiği, bunun üzerine davacının rüçhanlı alacaklarının eksik kaydedildiği ve kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının da masaya kaydı gerektiği gerekçesiyle işbu davayı açtığı görülmektedir. Mahkemece, davacının rüçhanlı alacağının faiz ve ferilerinin de masaya kaydı talebi yönünden alacağın ödenmesi nedeniyle konusuz kalan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının kredi kartından doğan alacağının ise iflas tarihinden sonra doğması nedeniyle bu alacak kalemi yönünden davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili hükmü istinaf etmiştir. 5411 Sayılı Bankacılık Yasası’nın 71. maddesi bankaların faaliyet izninin kaldırılması veya fona devrinin şartları düzenlenmiş olup, aynı Yasanın 110/1. fıkrasının ilk iki cümlesi ise; “Bir bankanın yöneticilerinin ve denetçilerinin kanuna aykırı karar ve işlemleriyle banka hakkında 71 inci madde hükümlerinin uygulanmasına neden olduklarının tespiti hâlinde, bankaya verdikleri zararlarla sınırlı olarak bunların şahsi sorumlulukları yoluna gidilerek, Fon Kurulu kararına istinaden ve Fonun talebi üzerine doğrudan şahsen iflaslarına mahkemece karar verilebilir. Bu karar ve işlemler bankanın hâkim ortaklarına menfaat temini amacıyla yapıldığı takdirde, menfaat temin eden ortaklar hakkında da temin ettikleri menfaat üzerinden uygulanır.” hükmünü düzenlemektedir. İflas külli bir takip yolu olup, tasfiye müflisin bütün borçlarının, bütün malvarlığından karşılanması esasına dayalıdır Oysa madde de -lafzi olarak- yönetici ve denetçiler için bankaya verdikleri zararla, hakim ortaklar için de temin ettikleri menfaatle sınırlı bir iflas hali düzenlenmiştir (İcra ve İflas Hukukunda Banka Alacaklarının Korunması, Dr. Cemal Fazıl Karakaş). Mahkemenin iflas kararında ilgilinin sorumluluğunu maddi hukuk anlamında netleştirerek iflas kararı vermesi gerekir. Anılan düzenleme ile yönetici ve denetçilerin bankaya verdikleri zararla sınırlı bir iflas hali düzenlenmiştir. Böyle bir durumda sınırlı sorumlu bir iflas hali gündeme gelmektedir. Bankaya verilen zarar ile sınırlı olarak şahsen iflasa karar verildiğine göre, madde de belirtilen zarar kapsamında olmayan alacakların da anılan düzenleme kapsamında iflas yolu tasfiyesi olanaklı görülmemiştir. Somut davada, davacı bankanın bireysel kredi sözleşmesi ile kredi kartı sözleşmesi dayalı alacaklarının, madde de belirtilen zarar kapsamında olmadığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece davaya konu alacağın sıra cetveline itiraz davasına konu edilemeyeceği gözetilerek HMK’nın 114/2 fıkrası uyarınca özel dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esası incelenerek karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenler ile kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince yeniden esas hakkında davanın usulden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenler ile KABULÜ ile, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/378 Esas, 2017/900 Karar ve 14/12/2017 tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden HÜKÜM TESİSİNE, 2a- Davanın HMK’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca özel dava şartı noksanlığından usulden REDDİNE, b-Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 51,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, c-Davacı tarafından yapılan karşılanan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,İstinaf Giderleri Yönünden 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davadaki haklılık durumu dikkate alınarak davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Davalı tarafından karşılanan 42,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, 6-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibarıyla kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/06/2022