Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/663 E. 2022/692 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/663 Esas
KARAR NO: 2022/692
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI: 2015/346 Esas, 2018/886 Karar
DAVA: ALACAK
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili 19/07/2013 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili şirket nezdinde İşyeri Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan … Ltd Şirketine ait Kartal /İstanbul adresindeki işyerinin 12/08/2012 tarihinde yağan yağmur esnasında işyerinin bodrum kat deposuna giren arka cephedeki kapı camlarının aşırı yağmur suları ile patladığı, yoğun şekilde giren yağmur sularının bodrum kattaki depo bölümünü tamamen doldurduğu, raflarda askıda bulunan ve zeminde koliler içinde bulunan muhtelif çocuk giyim emtialarının yağmur suyuna maruz kalarak hasarlandığını, asansör sistemi, elektrik panosu, regülatür sistemi ve telefon santralininde hasarlandığının tespit edildiğini, ekspertiz incelemesi sonucunda sigortalı işyerinde 80.527,69 TL hasar olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından 26/09/2012 tarihinde sigortalısına hasar bedelinin ödendiğini, davalı tarafın, kullanılmış sularla yağmur sularının toplanması, yerleşim bölgelerinden uzaklaştırılması ve zararsız biçimde boşaltma yerine ulaştırılmasının sağlanması ile sorumlu olduğunu, olay günü yağan yağmur sularının sigortalı işyerine girerek hasar vermesinin davalının sorumluluğunu gereği yerine getirmemesinden kaynaklandığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 80.527,00 TL alacağın, 26/09/2012 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğunu, müvekkili idarenin yalnızca atık su kanallarının yapımı ve işletmesinden sorumlu olduğunu, atık su kanalından ayrı olarak yağmur suyu kanallarının yapım, bakım ve işletmesinden de ilgili belediyenin sorumlu olduğunu, ana arterlerde Büyükşehir Belediyesinin, ara cadde ve sokaklarda da ilçe belediyelerinin bu görevi yapmak durumunda olduğunu, husumetin ilgili belediyeye yöneltilmesi gerektiğini, davanın husumetten reddi gerektiğini, davacı beyanlarının yanıltıcı olduğunu, müvekkilinin yağmur suyu kanalını yapma görevinin bulunmadığını, atık su kanallarının müvekkilinin sorumluluğunda ancak yağmur suyu kanallarının ilgili belediyenin sorumluluğunda olduğunu, yapılan incelemede davaya konu hasar için müvekkiline herhangi bir hasar ihbarında bulunulmadığını, hasarın olduğu yer ve zamanda araştırma yapılamadığını, ayrıca atık su kanallarının atık su debisine göre projelendirildiğinden çatı ve yüzey yağmur sularının atık su kanallarına bağlı olması durumunda aşırı yağışlarda atık su kanallarının çalışamaz hale geldiğini, sonuç olarak düşük koddaki binalarda atık suların geri teptiğini ve su baskınının oluşabildiğini, olayda atık su kanalının değil yağmur suyu kanalının taştığının anlaşıldığını, bu durumun ise mücbir sebep olarak değerlendirilmesi gerektiğini, bölgede yağmur sularını uzaklaştıracak kanalların olmaması veya yetersiz olması durumunda sorumluluğun ilgili belediyeye ait olacağının aşikar olduğunu, ayrıca binaya ait yapı ruhsatı ve idarelerince onaylanmış atık su bağlantı projesininde tespit edilemediğini, talebin fahiş olup kabul etmediklerini savunarak davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İSTANBUL ANADOLU 28. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2013/133 ESAS, 2014/62 KARAR VE 18/02/2014 TARİHLİ KARARI İLE; Mahkemece, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
İSTANBUL ANADOLU 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2014/229 ESAS, 2014/210 KARAR VE 10/06/2014 TARİHLİ KARARI İLE; Mahkemece, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğini ve dosyanın olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay’ın ilgili dairesine gönderilmesine karar verilmiştir. Karar temyiz edilmeksizin karar verilmiştir.
YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİNİN 2014/14939 ESAS, 2014/15464 KARAR VE 07/11/2014 TARİHLİ İLAMI İLE; İstanbul Anadolu 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davalı vekilinin husumetin belediyeye yöneltilmesi gerektiğine yönelik savunmasına İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 2.maddesi karşısında itibar edilmediği, rücuya konu tazminat ve hasar tutarı yönünden yapılan inceleme ve alınan rapora iştirak edilerek ayrıca, mahkemece inşaat mühendisinden alınan denetime elverişli, dosya kapsamına uygun bulunan rapor ile hasarın meydana geldiği mahalde üst yapıyla ilgili olarak zarara sebep olacak bir etken tespit edilmediğinin bildirildiği, yine Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden gelen cevabı yazı ile hasarın meydana geldiği tarihte düşen yağış miktarının 22,2 kg/m² olarak ölçüldüğü, 1981-2010 tarihleri arası Kartal’ın Ağustos ayı normalinin 20.2 kg/m² olduğunun bildirilmesi karşısında illiyet bağını kesecek mücbir sebebin varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne ve 80.527,00 TL’nin 26/09/2012 tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; ekspertiz raporunda hasarın yol yüzeyinde toplanan çevresel yağmur sularından kaynaklandığı ve dosyada mevcut yangın raporu tutanağından da anlaşılacağı üzere bodruma dolan suyun yağmur suyu olduğunun görüldüğünü, yağmur suyu şebeke hatlarının yapım, bakım ve onarımının ana arter yollarda İBB ara arterlerde ise ilçe belediyesinin sorumluluğunda olduğunu, 2560 sayılı kanunun 1.maddesinde müvekkili idareye su ve kanalizasyon hizmetinin yapmak görevi verildiğini, dava konusu hasarda müvekkili idareye husumeti yöneltilemeyeceği, yağmur suyu kanalının yapımı harcamaların ilgili belediyecilerle karşılanmak şartı ile …’ye görev olarak verildiğini, adreste yapılan incelemede aşırı yağmurlardan yoldan gelen yüzeysel yağmur suyunun su baskınına neden olduğunun tespit edildiğini, su baskının müvekkili idarenin sorumluluğunda olan atık su hattı ve bina bağlantısı ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, davanın müvekkili yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, idarece yapılan incelemede hasara sokaktaki ızgara ve yağmur suyu hattının yetersizliğinin neden olduğunun tespit edildiğini, yağmur suyu kanalının bakım ve işletmesinde sorumluluğun ilçe belediyesine ait olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; “İşyeri Paket Sigorta Poliçesi” kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında; sigorta poliçesinin varlığı, sigortalı işyerinde yağmur sularından kaynaklı hasarın meydana gelmiş olduğu ve hasar bedelinin davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalıya ödendiği konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık; hasarın meydana geldiği geliş şekli ve yeri itibariyle davalı …’nin sorumlu olup olmayacağı, kararın usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından; davacı sigorta şirketi ile dava dışı … Ltd. Şirketi arasında sigorta başlangıç tarihi 08/09/2011 sigorta bitiş tarihi 08/09/2012 faaliyet alanı konfeksiyon depo ve satış mağazası olan Kartal /İstanbul adresinde bulunan işyeri için İşyeri Paket Sigorta Poliçesi düzenlendiği, 12/09/2012 tarihli ekspertiz raporunda belirtildiği üzere, yapılan görüşmede 12/08/2012 tarihinde İstanbul genelindeki aşırı yağışlar ile birlikte toplam 5 katlı sigortalı işyerinin bodrum kat deposuna girilen arka cephedeki kapı camlarının aşırı yağmur suları ile patladığı, bu kısımdan yoğun şekilde giren yağmur sularının bodrum kattaki depo bölümünü tamamen doldurduğunu beyan edildiği, olayın 12/08/2012 günü gerçekleştiği, bölgedeki 8 farklı adrese itfaiye raporunda su tahliyesi için gidildiğinin bildirildiği, sigortalıya ait işyerinin bodrum katının tamamen su dolmuş olduğunun görüldüğünün belirtildiği, dolan yağmur sularının itfaiye tarafından çekildiği, elektrik tesisatı ve muhtelif giyim eşyasının zarar gördüğünün belirtildiğinin tespit edildiği, yapılan incelemede, yağışlar sonucu bodrum kat depo bölümüne dolan suların tahliye edildiği, zeminin yaklaşık 15 cm su kaplı olduğu, duvarlardaki izlere bakıldığında suyun yaklaşık 1.5 metre yüksekliğe ulaştığı, raflarda, askılarda ve zeminde koliler içerisinde bulanan muhtelif çocuk giyim emtialarının yağmur suyuna maruz kalarak hasarlandığı, asansör sistemi elektrik panosu, regülatör sistemi, telefon santralinin hasara maruz kaldığının görüldüğü, sigortalı işyerinin depo bölümünde sel riskinin yüksek olduğu, bu bölümde ürün muhafazası ve elektronik ekipman bulundurulmasının uygun bulunmadığı, birim bedellerinin alış faturalarına göre alındığı, ürünlerin numaralandırılarak kontrol edildiği, sigorta poliçesinde sel ve su baskının ve dahili su rizikolarının sigortalı mahalde bulunan emtiaların paletler üzerinde ve/veya raflar üzerinde bulunması halinde hüküm ifade edecektir özel notunun bulunduğu, sel sularına maruz kalan sigortalı işyeri bodrum katında emtiaların yerden yaklaşık 150 cm yukarıda askılarda ve duvara monteli raflarda muhafaza edildiğinin görüldüğü, bir kısım ürünlerin koliler içerisinde zeminde olduğu görülmüş olmakla birlikte su yüksekliğinin 150 cm olması göz önünde bulundurulduğunda zemindeki ürünlerin paletler üzerinde olmasının hasarı önlemi veya azaltma vazifesinin olmayacağının görüldüğünün belirtildiği, davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalı şirkete 26/09/2012 tarihinde 80.529,69 TL hasar bedelinin ödendiği, 20/09/2012 tarihli tazminat makbuzu ve temliknamenin düzenlenmiş olduğu, davacı sigorta şirketi tarafından davalıdan olay nedeniyle ödenen hasar bedelinin tahsilinin talep edildiği, davalı tarafça talebe yönelik olarak 24/01/2013 tarihinde verilen cevabı yazıda yapılan incelemede herhangi bir arıza kaydının bulunmadığı, yazı ekindeki yangın raporu tutanağından anlaşılacağı üzere bodruma dolan suyun yağmur suyu olduğu, yağmur suyu hatlarının yapım, bakım ve onarım işlerinin ana arterlerde İBB’ye ara sokaklarda ilçe belediyelerinin sorumluluğunda olduğu, bu nedenle yapılacak herhangi bir işlemin bulunmadığının belirtildiği, dava dışı şirketin söz konusu yerde kiracı olarak bulunduğu, davacı sigorta şirketi tarafından davalı tarafça verilen cevabı sonrasında iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. Dosya içerisine hasar dosyası ve olay mahalline ait fotoğraflar ile diğer tüm deliller celbedilmiştir. Ayrıca, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Meteoroloji Genel müdürlüğünden yağan yağmurla ilgili meteorolojik bilgiler dosyaya celbedilmiştir. Cevabı yazı ekinde ilgili birimin olay tarihine ait olağanüstü olay raporunu eklemiş oldukları görülmüştür. Olağanüstü olay raporununu incelenmesinden, 12/08/2012 Pazar günü saat 10:50’de başlayan yağışın saat 18:30′ da bittiği, olayın şiddetli yağış nedeniyle yerleşim alanlarında sel olarak tanımlandığı, insan, hayvan, ulaşım ve yerleşim yerlerinin zarar gördüğünün belirtildiği, açıklamalar kısmında Kartal’da bir alışveriş merkezinin sular altında kaldığı, vb. hususların yer aldığı anlaşılmıştır. 18/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda ;gerek itfaiye raporunda ve gerekse ekspertiz raporunda, olay günü yağan aşır yağışlar neticesinde oluşan çevresel suların, 5 katlı sigortalı işyerinin bodrum katına girerek hasara neden olduğu tespiti yapıldığı, bir başka değişle hasarın oluşmasında, bina alt yapısının yetersizliği veya uygunsuzluğunun konu edilmediği, davaya konu adreste bulunan işyerine ait bölgede, yağmur sularını boşaltmaya yönelik alt yapının yapılıp yapılmadığı hususuyla ilgili olarak bir tespitin, dosyada bulunan belgeler arasında yer almadığı, yapıldığı kabul edilse dâhi meydana gelen olayın çevre alt yapısının yetersiz oluşundan kaynaklandığının tahmin edildiği, kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştınlması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması ile ilgili olarak alt yapı hizmetlerinin yapılmasının …’ nin görev ve yetkileri kapsamında yer aldığı, konu ile ilgili olarak resmi gazetede 23/1/1981 Tarih ve 17523 Sayı ile yayınlanan İSTANBUL SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ VE GÖREVLERİ HAKKINDAKİ KANUNUN Kuruluş, Görev ve Yetkiler” başlıklı bölümün 2. Maddesi (b) bendinde; …’nin görev ve yetkileri; “Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin efüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek,” şeklinde tanımlandığı, bu maddeden yola çıkıldığında; Yağmur sularının tahliyesine yönelik altyapı hizmetlerinin sorumluluğun …” ye ait bulunduğu, zira olay günü yağan aşırı yağışların neden olduğu yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması için yeterli altyapı hizmeti yapılması hususu ile ilgili olarak …’ nin yetkili kılındığı ve bu nedenle de yaşanan olaydan sorumlu olduğu anlaşıldığı, bu görev ve yetkiye istinaden yağış sularının tahliyesine yönelik alt yapının yapılmamış olması veya alt yapı yetersizliği (yağmur sularını tahliye eden yağmur borusu çapının yeterli büyüklükte olmaması, vb) nedeniyle bir işyerinde hasar meydana gelmesinin sorumluluğunun “…” ye ait olacağı kanaatinde bulunduğunu, ancak alt yapıyı oluşturan üst yapı elemanlarının (yağmur suyu mazgalları) tıkanması neticesinde aşırı yağışa bağlı bir hasar oluşmuşsa, oluşan bu hasarın sorumluluğun ilgili Belediye” ye ait bulunduğu, somut davada gerek itfaiye raporunda ve gerekse Ekspertiz raporunda bu hususa hiç değinilmediğinden, yağmur suyu mazgallarının tıkanmamış olduğu yönünde bir kanaat oluştuğu, sigortalı işyerinde meydana gelen ve ekspertiz raporuyla tespit edilen ve değişik emtia değerlerinden oluşan 80.527,69 TL tutarlı hasarın, piyasa rayiçlerine uygun olup olmadığı yönüyle değerlendirmenin, uzmanlık alanına girmemesi nedeniyle yapılamadığı, sonuç olarak dosyada mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde, davaya konu adreste bulunan işyerinde, olay günü aşırı yağışa bağlı olarak meydana gelen hasardan …’ nin sorumluluğunun bulunduğu belirtilmiştir. 02/09/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda; mahkemece verilen yerinde inceleme yetkisine binaen 22. 09.2017 gününde davaya konu adreste bulunan taşınmaz ve çevresinde gerekli incelemeler yapıldığı, yapılan incelemede, hasarın meydana geldiği 5 katlı işyerine ait bodrum katına önden girişe göre basamaklarla inildiği, arka cephede ise düz giriş olduğu, bir başka anlatımla yapının eğimli bir araziye inşa edildiği, bodrum katın düşük kotta kaldığının görüldüğü, resimlerden görüleceği üzere yağmur ve atıksu kanallarının ayrı ayrı yapıldığı, ayrıca ikinci bir yağmur suyu kanalının yapıldığının görüldüğü, yağmur suyu kanallarına ait rögar kapaklarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yazısının bulunduğu, incelemede, davaya konu işyeri sahibinin verdiği bilgiye göre yağmurlu günlerde meydana gelen su taşkınlarının önlenmesi için 1 yıl kadar önce ikinci bir yağmur suyu kanal hattının yapıldığını, ancak bunun da yetersiz kaldığının ifade edildiği, bunun kanıtı olarakta yağmurun şiddetli yağdığı günlerde çekmiş olduğu fotoğrafların tarafına gösterildiği, ayrıca bu fotoğrafların e-posta ile mail adresime gönderildiği, her ne kadar ilgili kurum tarafından alt yapı (Yağmur ve Atıksu) imalatları yapılmış olsa da, işyeri sahibinin gerek ifadesinde ve gerekse gönderdiği fotoğrafların incelenmesinde, fotoğraflardan görüleceği üzere yağmurun şiddetli yağdığı günlerde yağmur suyu hattının yetersiz kaldığı ve işyerlerine su bastığının anlaşıldığı, kök raporda da belirtildiği üzere, gerek itfaiye raporunda ve gerekse ekspertiz raporunda, olay günü yağan aşırı yağışlar neticesinde oluşan çevresel suların, 5 katlı sigortalı işyerinin bodrum katına girerek hasara neden olduğunun tespilinin yapıldığı, meydana gelen söz konusu su baskınının bölgede yapılan alt yapının yetersiz kalmasından kaynaklandığı belirtilmiştir. 04/06/2018 ikinci ek bilirkişi heyet raporunda; dava dosyasına intikal eden bilgi ve belgeler ile haberde yer alan ifadelerden hareketle somut olayda tartışılan rizikonun vuku bulduğu tarihte bölgeye düşen aşırı yağışın “kontrol edilemez” etkisi olduğu ve davalının uhdesinde olan yağmur suyunun uzaklaştırılması ile ilgili görevini” mücbir bir sebep dolayısıyla yerine getiremediğinin kabulü halinde …’nin tazminat bağlamında davacının dava dışı sigortalısından dolayı davacı karşısında sorumluluğunun doğmayacağı, ancak tüm delillerin değerlendirilmesinin mahkemeye ait olmak üzere, yapılan inceleme neticesinde, davaya konu adreste bulunan işyerinde, olay günü aşırı yağışa bağlı olarak meydana gelen hasarın/zararın mücbir bir sebepten değil de bölgedeki altyapı yetersizliğinden kaynaklandığının kabulü halinde; “davacının dava dışı sigortalısına 29.09.2012’de ödediği hasar tazminatını 80.527,69 TL olarak davalıdan rücuen talep edebileceği belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporları ve meteorolojik veriler dikkate alınarak olay günü meydana gelen yağışın mücbir sebep kabul edilemeyeceği ve hasardan davalının sorumlu olduğu kabul edilerek hüküm tesis edilmiştir. Bilirkişi rapor ve ek raporları, dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 1. Maddesinde, “ İstanbul Büyükşehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün kurulduğu “ belirtilmiş, aynı yasanın 2. maddesinin “b” bendinde “ kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak ve yaptırmak gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak kurulu olanları devralıp işletmek bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek “ ve “d” bendinde, “ Su ve Kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmeti alan içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak “…’ nin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Ayrıca İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Atıksuların Kanalizasyona Deşarj Yönetmeliğinde de görev ve yetkiler belirlenmiştir. Diğer taraftan, 6098 sayılı TBK nun 69. maddesinde yapı malikinin sorumluluğu düzenlenmiştir. Maddede bir binanın veya diğer yapı eserlerinin malikinin bunların yapımındaki bozukluk veya bakımındaki eksiklikten doğan zararı gidermekle yükümlü olduğu ifade edilmiştir. Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre TBK nun anılan maddesindeki sorumluluk objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluk halidir. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun olması veya üçüncü kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması gerekmektedir. Davalıya ait su hattı, imal olunan şey kavramına dahil olup, davalı bu hattın kötü yapılmasından veya muhafazasından kaynaklanan zarardan sorumludur. 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddede halefiyet düzenlenmiştir. Maddede, sigortacının, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği belirtilmiştir. Halefiyete dayalı olan rücu davası esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Bu nedenle sigortacı tarafından açılan rücu davası aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibarıyla aynı zamanda şahsi nitelikte bir eda davasıdır. Her tazminat davasında olduğu gibi sigortacının açtığı rücu davasında da davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer. Somut davada, davalının görev ve sorumluluğunda bulunan altyapı yetersizliğinden kaynaklı olarak dava dışı sigortalının işyerini yağmur suları basarak hasar meydana getirdiği, dosyaya celbedilen cevabı yazılardan yağan yağmurun mücbir sebep derecesinde bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece meydana gelen zarardan davalının sorumluluğuna dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle dosya içerisine ibraz edilen cevabı yazılar ile davalı …’ye ait kanun ve yönetmelikler neticesinde davanın kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/346 Esas, 2018/886 Karar ve 16/10/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2.Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davalı tarafça peşin olarak karşılanan 1.375,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.294,30 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 3- Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a.bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.02/06/2022