Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/648 E. 2022/705 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/648 Esas
KARAR NO: 2022/705
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/11/2018
NUMARASI: 2012/538 Esas, 2018/1065 Karar
DAVA: ALACAK (Kooperatif Yönetim Ve Denetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan), Tazminat
DAVA TARİHİ: 26/12/2012
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2013/479 ESAS SAYILI DOSYASI İLE İLGİLİ OLARAK;
DAVA: TAZMİNAT (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalıların kooperatifin eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri olduklarını, 27.06.2004 tarihinden 26.06.2011 tarihine kadar yönetim ve denetim kurulu üyesi olarak kooperatifte görev yaptıklarını, davalıların 20.06.2010 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında 3 yıl süreyle seçildikleri halde 1 yıl sonra 26.06.2011 tarihli genel kurul toplantısında görevlerine son verildiğini ve ibra edilmediklerini, davalıların ibra edilmemesi nedeniyle genel kurulda, hesap tetkik komisyonu kurulması ve komisyonun usulsüzlük tespit etmesi halinde genel kurulu beklemesizin denetim kuruluna sorumluluk davası açması hususunda yetki verilmesine yönelik karar verildiğini, hesap tetkik komisyonunun davalıların kooperatifi zarara uğratan eylem ve işlemlerini ayrıntılı olarak tespit ettiğini, davalıların görevleri sırasında usulsüz yaptığı işlemler neticesinde kooperatifin zarara uğratıldığını belirterek şimdilik 160.000.TL alacağın müştereken ve müteselsilen davalı yönetim ve denetim kurulu üyelerinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalılar vekili cevabında; alacağın zamanaşımına uğradığını, zararın tespiti mümkün olduğundan belirsiz alacak davası açılamayacağını, hesap tetkik komisyonu raporu genel kurula sunularak genel kurulun bu raporla ilgili karar vermesi gerekirken, raporun genel kurulda tartışılmasına olanak tanınmadığını ve 27/05/2012 tarihli genel kurulda peşinen sorumluluk davası açılmasına karar verildiğini, 2004 yılından 2011 yılına kadar yapılan tüm genel kurullarda müvekkillerinin ibra edildiğini, ibra edilmiş yıllar için sorumluluk davası açılamayacağını, müvekkillerinin ibra edilmediği 26.06.2011 tarihli genel kurulda sorumluluk davası açılmamasına karar verildiğini, davalıların dava edilen yılların tamamında görevli olmadıklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA Davacı vekili birleşen dosyadaki dava dilekçesi ile; davalıların 2009-2010 yıllarında personele ödenmemiş toplu maaş ödemelerini kooperatif ortakları tarafından verilen çekler ile yaptıklarını, ancak bu ödemelerin maaş hesaplarından mahsubu gerekirken avans olarak kaydedildiğini ve personelin borcu olarak gözüktüğünü, personel maaşlarının nakit olarak da ödendiğini, buna göre kooperatifin mükerrer olarak hem çeklerle hem da nakit olarak maaş ödemesi yaparak zarara uğradığını belirterek şimdilik 2.000,00 TL tazminatın en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalılar vekili birleşen davaya cevabında; daha önce açılmış sorumluluk davası nedeniyle birleşen davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, sorumluluk davası açılmasına yönelik genel kurul kararı bulunmadığını, davaya konu olay ile ilgili müvekkilleri hakkında takipsizlik kararı verildiğini, iddia edilen zararın personele ödenecek ücretlerden mahsup edilmek üzere önceden personele yapılan ödemeler olduğunu, ilgili personelden mahsup yapıldığında ya da ödendiğinde hesabın sıfırlanacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; 2004-2009 hesap yılına ait dönemlerde davalıların ibra edildiği, ibra kararlarını ihtiva eden genel kurul kararlarının iptal edilmedikçe geçerliliğini koruduğu, 26.06.2011 tarihli 2010 hesap yılına ait genel kurulda, idarenin 20/09/2010 tarihli talimatında belirtilen vergi ve gecikme cezaları ile ilgili sorumluluk davası açılmamasına karar verildiği, 27/05/2012 tarihli 2011 yılı hesap yılı genel kurul toplantısında usulüne uygun sorumluluk davası açılması kararı alınmadığı, bu kararın alınması yetkisinin hesap tetkik komisyonuna devredilemeyeceği, davanın esası yönünden de davalıların kusurunun ispat edilemediği, davacı tarafın davalıların her birinin görev yaptığı dönem ve bu dönem içerisinde gerçekleşen zararlar konusunda açıklayıcı delil sunmadığı; birleşen dava yönünden ise denetim kurulu üyelerinin davayı takip etme hak ve yetkisine sahip olduğu, birleşen davaya konu personelin iş akdinin feshi tarihi itibarıyla 26/06/2011 tarihinde seçilen yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın ise pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı ve birleşen dosya davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Asıl dosyada davacı vekili istinaf nedenleri olarak; 6102 sayılı TTK’da sorumluluk davası açılması için genel kurul kararı alınması şartının bulunmadığını, kaldı ki 11/06/2017 tarihli genel kurulda bu kararın alındığını ve davaya icazet verildiğini, davaya konu olguların eski TTK döneminde gerçekleşmesi nedeni ile denetçilerin dava açabileceğini, ancak kooperatif ortaklarının vekaletini de sunduklarını, genel kurulun bilmediği ve öğrenmesi mümkün olmayan konu ve işlemlerin ibra dışında olduğunu, bu nedenle ibra kararlarının dava konusu işlem ve eylemleri ibra anlamına gelmeyeceğini, davalıların müştereken sorumlu olması nedeniyle meydana gelen zararı her bir davalı için ayırmaya gerek olmadığını, bilirkişi raporunda davalıların kusurlu oldukları ve kooperatifi zarara uğrattıkları tespit edilmesine rağmen, mahkemenin davalıların kusurlu olduğunun ispat edilemediği gerekçesinin doğru olmadığını, davalılardan …’ın yükleniciden rüşvet aldıklarını ve bedeli paylaştıklarına yönelik beyanlarının banka kayıtları ile kanıtlandığını, sundukları uzman raporu ile davalıların kooperatifi zarara uğrattığının teyit edildiğini, buna rağmen davanın reddedildiğini, takipsizlik kararının davanın reddi gerekçesi yapılmasının doğru olmadığını, takipsizlik ya da beraat kararlarının tazminat sorumluluğunu kaldırmayacağını belirerek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Birleşen dosyada davacı kooperatif vekili istinaf nedenleri olarak; davalıların görev yaptıkları dönemde gerçek dışı muhasebe kaydı yapılarak 28.833,27 TL fazla maaş tahakkuk ettirildiğini, personel …’a mükerrer ödemeden dolayı kooperatifin zarar ettiğini, ortaklardan gizlenen ve tartışılmayan genel nitelikteki ibra kararlarının yönetim ve denetim kurulu üyelerini sorumluluktan kurtaramayacağını belirterek kararın kaldırılmasını ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava ve birleşen dava, kooperatif eski yönetici ve denetçilerinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davanın ise pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, davacı ve birleşen dosya davacı vekili hükmü istinaf etmiştir. Asıl ve birleşen davalarda sorumluluk davasının davacı kooperatif tüzel kişiliği adına kooperatif denetçileri tarafından iki ayrı vekile verilen vekaletname ile açıldığı, yargılama sırasında asıl dosyada davacı kooperatif vekilinin kooperatif temsilcileri adına vekalet sunduğu, ancak birleşen dosyanın denetçiler tarafından verilen vekaletname ile kooperatif adına görülerek karara bağlandığı anlaşılmaktadır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 98. maddesi uyarınca, kooperatif eski yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılan sorumluluk davasında, TTK’nun anonim şirketler hakkındaki hükümleri uygulanacaktır. Yürürlükten kaldırılan 6272 sayılı TTK’nun 341. maddesi, eski yönetim kurulu üyeleri hakkındaki sorumluluk davaları için genel kurulun bu yönde karar almasını ve davanın denetçiler tarafından açılmasını öngörmekteydi. Ancak dava tarihi itibarıyla somut olayda uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’na, eski TTK’nun 341. maddesi alınmamıştır.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollamasıyla dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 555/1. maddesi gereği işbu davanın davacı kooperatif adına temsilcileri ya da vekili tarafından açılması gerekir. Somut olayda birleşen dava, yine davacı kooperatif adına kooperatif denetçileri tarafından açılmış olup, 555/1. madde hükmündeki pay sahibi sıfatıyla açılmış değildir. 6762 sayılı TTK’nın 341. madde hükmü, 6102 sayılı TTK’nda yer almadığından, mahkemece, birleşen davaya davacı kooperatif temsilcilerinin huzuruyla ya da onların vekilleri marifetiyle devam edilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece, birleşen davanın gelindiği aşamada kooperatifi temsil ile yetkili olan yöneticiler belirlenip, bunlar tarafından birleşen davayı açan vekile ya da başka bir vekile yönetici sıfatıyla verdikleri vekaletnamenin ibrazına veya asıl olarak davayı takip etmelerine olanak tanınması için birleşen dosyada davacı tarafa 6100 sayılı HMK’nın 52, 53, 54, ve 77/1. maddeleri gözetilerek uygun bir kesin süre verilmesi, verilen süre içerisinde vekaletnameler sunulmaz ya da dava yöneticiler tarafından asıl olarak davayı takip edecekleri bildirilmez ve asıl olarak dava takip edilmez ise, birleşen davanın HMK’nın 54/son ve 77/1. maddeleri uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir. (Yargıtay 23. HD’nin 2014/5662 Esas, 2015/909 Karar sayılı kararı) Açıklanan nedenler ile birleşen dosya davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, hükmün kaldırılma nedenine göre asıl dosyada davacı vekilinin istinaf başvurusu hakkında inceleme yapılmasına yer olmadığına karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Birleşen dosya davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/538 Esas, 2018/1065 Karar ve 22/11/2018 tarihli kararının HMK 353/1a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Asıl dosyada davacı vekilinin istinaf başvurusu hakkında şimdilik karar karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 4-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 5-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan asıl dosyada davacı tarafından peşin olarak karşılanan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın asıl dosyada davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,7-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan birleşen dosya davacısı tarafından peşin olarak karşılanan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın birleşen dosya davacısından tahsili ile hazineye irat kaydına, 6-Asıl dosyada davacı ve birleşen dosya davacısı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-4 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/06/2022