Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/624 E. 2022/403 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/624 Esas
KARAR NO: 2022/403
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI: 2017/300 Esas, 2018/1015 Karar
DAVA:Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 31/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu ve tüm mali yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalı kooperatif 12/05/2011 tarihli yazısında müvekkilinin borcu olmadığını belirttiğini, kendisine tahsis edilen dairenin içini bizzat kendisinin yaptırması nedeniyle davalı kooperatifin kendisine borçlu olduğunu, buna rağmen 15/02/2017 tarihli ihtarname ile ihraç edildiğini, gönderilen ihtarların usulüne uygun tebliğ edilmediğini, alacağın dayanağının da usulüne uygun bildirilmediğini belirterek ihraç kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; 12/05/2011 tarihli yazıyı kabul etmemekle birlikte bu yazının ancak 12/05/2011 ve öncesine şamil olacağını, davacının bu tarihten sonra da mali yükümlülükleri bulunduğunu, borcun ödenmesi için davacı üyeye iki ihtar gönderildiğini ve 10 ve 30 günlük ödeme süresi tanındığını, ödeme yapılmaması ve davacının borcunu ödemeyeceğine dair ihtarnamesi üzerine davacının ihraç edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; ihtarnamelerde borcun kaynağının açıklanmadığı, davacıyı borçlandırıcı ve ihracına dayanak olarak gösterilen genel kurul kararının usul ve yasaya uygun alınmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile ihraç kararının iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresinde davalı kooperatif vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; mahkemenin 30/10/2011 tarihli olağanüstü genel kurul kararının hukuka uygun olup olmadığını inceleme yetkisi bulunmadığını, genel kurul kararlarının iptal edilinceye kadar geçerli olduğunu, üyeleri 50.000,00 TL mali yükümlülüğe sokan bütçenin davacının da bulunduğu genel kurulda oybirliği ile kabul edildiğini, davacının, diğer üyelerin çoğunun ödediği 50.000,00 TL borçtan haberinin olmaması ve borcun kaynağını bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, kooperatif üyeliğinden ihraca ilişkin yönetim kurulu kararının iptali istemine ilişkin ilişkindir. Dosya kapsamında, davalı kooperatif tarafından keşide edilen 07.09.2016 tarihli birinci ihtarnamede 52.000,00 TL aidat borcunun 10 gün içinde ödenmesinin istenildiği, ödeme yapılmaması üzerine 13/10/2016 tarihli ihtarnamede 52.000,00 TL aidat borcunun 30 gün içinde ödenmesi, aksi halde ortaklıktan çıkarılacağının ihtar edildiği, ihtarnamenin 19/10/2016 tarihinde tebliğ edildiği, ödemenin yapılmaması üzerine davalı kooperatif yönetim kurulu 14/02/2017 tarihinde davacının ortaklıktan çıkarılmasına karar verdiği, davacının ihraç kararının iptali talep ettiği görülmektedir. Mahkemece, ihtarnamelerde borcun kaynağının açıklanmadığı, ihraca dayanak mali yükümlülüğe ilişkin genel kurul kararının usul ve yasaya uygun alınmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile ihraç kararının iptaline karar verilmiş, davalı kooperatif vekili karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İşbu davaların ihraç kararının tebliğinden itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içinde, kooperatif merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesinde açılması gerektiği, eldeki davanın 3 aylık hak düşürücü süre içinde ve davalı koopetarif merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesinden açıldığı anlaşılmaktadır. Kooperatifler Kanunun 27. maddesi uyarınca sermaye veya sair ödemelerle yükümlü ortakların, ödemelerini geciktirmesini takiben yapılacak iki çağrının da sonuçsuz kalması halinde ortaklığın kendiliğinden düşeceği hüküm altına alınmıştır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereği bu durumda kooperatifin bir karar alması gerekmektedir. Davalı kooperatif anasözleşmenin 14. maddesinin parasal yükümlülükler ile ilgili ihraç prosedürüne ilişkin 2. fıkrasında ise, ihraç kararı verilmeden önce parasal yükümlülüklerini 30 gün geciktiren ortakların noter aracılığıyla yapılacak ihtarı takip eden 10 gün içinde bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde ikinci kez ihtar edileceği, ikinci ihtarı takip eden 30 içerisinde yükümlülükleri yerine getirmeyenlerin ihraç edileceği düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda; kooperatif yönetiminin davacıyı üyelikten ihraç için tebliğ ettiği ihtarnamelerin içeriğinin 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16. maddesinde belirtilen usulde borcun ana kaynağını açıklamadığı, buna karşın kanunda belirtilen sürelere usulüne uyularak ihtarnamelerin tebliğ edildiği, davacıya verilmiş olan 12/05/2011 tarihli borcu yoktur yazısının davalı kooperatifi bağladığı, ancak belgenin 12/05/2011 tarihinden öncesini kapsadığı, ilerideki dönemlerde yapılacak genel kurullarda alınan mali kararların bu nedenle davacıyı da bağlayıcı nitelikte olacağı, davacının ihracına konu borcun kararlaştırıldığı 30/10/2011 tarihindeki olağanüstü genel kuruldaki bakanlık temsilcilerinin imzalarını içerir divan tutanağının noter tasdikli ıslak imzalı asıl nüshasının mevcut olmadığı ve Ticaret Sicil Memurluğunda zorunlu tescil ve ilanın da gerçekleştirilmediği, ayrıca hazırda bulunanlar listesinin mevcut olmadığı, anılan genel kurul kararının geçerliliğinin mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir. Kooperatifler Kanunu’nun 27. ve davalı kooperatif anasözleşmesinin 14. maddelerinde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen kooperatif üyelerinin ihracı prosedürü düzenlenmiş olup, bu tür davalarda, mahkemece öncelikle, aidat borcunun ödenmesi için üyeye iki ihtarın gönderilip gönderilmediği ve bu ihtarların usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, ilk ihtarnamenin ödemesi 30 gün geciktirilmiş borcu içerip içermediği, böyle bir borcun ödenmesi için birinci ihtarda 10 gün, ikinci ihtarda 1 aylık sürenin verilip verilmediği, bu süre içerisinde ödememe halinde müeyyidenin ne olduğunun ve ödenmesi istenen borcun miktarının ve neye ilişkin olduğunun açık ve anlaşılır olarak belirtilip belirtilmediği tespit edilmelidir. Tüm bu aşamalarda bir eksiklik bulunmaması halinde ihtarlarda istenen borcun gerçek borç olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir (Yargıtay 23. HD’nin 2015/7425 Esas, 2016/4644 Karar sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta, ödenmesi istenen borcun neye ilişkin olduğunun açık ve anlaşılır olmadığı, ikinci ihtarda 1163 Sayılı Yasa’nın 27 maddesine aykırı olarak davacı aleyhine bir ay yerine 30 günlük süre verildiği, bu nedenle usule ve yasaya uygun olmayan ihtarnamelere dayanılarak verilen ihraç kararının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Bu gerekçeyle ilk derece mahkemesinin ihraç kararının iptaline karar vermesi doğrudur. Bununla birlikte mahkemece borca dayanak olan genel kurul kararının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle de ihraç kararının iptaline karar verilmişse de, eldeki davanın genel kurul kararının iptaline ilişkin olmayıp, genel kurulun iptal edilebilir kararlarının iptal edilinceye kadar sağlıklı bir kararının hukuksal sonucunu doğuracakları gözetildiğinde, mahkemenin bu yöndeki gerekçesi doğru görülmemiştir. Bu nedenle kararın gerekçesinde hata edildiğinden davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince yeniden esas hakkında yukarıda belirtilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULU İLE, HMK’nun 353/1b-2 maddesi uyarınca İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 16/10/2018 tarih, 2017/300 Esas, 2018/1015 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 2-a. Davanın REDDİNE, b- 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince, alınması gerekli 80,70 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 49,30 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, c- Davacı tarafından karşılanan 31,40 TL başvuru harcı, 31,40 TL karar harcı ile 1.175,30 TL bilirkişi ücreti ve posta/tebligat giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, İstinaf Giderleri Yönünden; 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak karşılanan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalıdan tahsile ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/2. bendi gereğince düzeltilerek, HMK 361 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/03/2022