Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/553 E. 2019/1668 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/553 Esas
KARAR NO : 2019/1668
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2018 (Ara Karar)
NUMARASI : 2018/397 Esas,
TALEP : İhtiyati Tedbir Kararının Kaldırılması veya Sınırlandırılması
KARAR TARİHİ: 26/09//2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TALEP VE CEVAP Davalı vekili 02/10/2018 ve 26/10/2018 tarihli ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin dilekçelerinde özetle; davacı sigorta şirketinin, sigortalısına ait malların depoda yanması nedeniyle, sigortalıya ödediği sigorta bedelinin rücuen tahsili için, yerin maliki müvekkili ile deponun kiracısı olup sigortalı şirket ile taşıma ve depolama sözleşmesi yapan ve bu şirketlerin sigortacı olan diğer davalı şirketlere 27/09/2007 tarihinde işbu davayı açtığını, mahkemece diğer davalı şirketlerin işleyişinin aksamaması için sadece müvekkiline ait taşınmazlara tedbir koyduğunu, 2015 yılında davanın reddine dair karar verilmişse de kararın Yargıtay’da bozulduğunu ve davanın sürdüğünü, uzunca süre taşınmazlar üzerinde duran tedbir nedeniyle müvekkilinin mağdur olduğunu ve ticari hayatının sekteye uğradığını, davada uyuşmazlık konusu olmayan müvekkiline ait taşınmazlara tedbir konulamayacağını, para alacağında sadece ihtiyati haciz kararı verilebileceğini, ancak davacının ihtiyati haciz talebi bulunmadığını, ihtiyati haczin de şartlarının gerçekleşmediğini, alacak yargılamayı gerektirdiğinden muaccel olmadığını, tedbir konulan taşınmazların değerinin dava değerinin çok üstünde olduğunu belirterek öncelikle ihtiyati tedbirin kaldırılmasını, aksi halde dava değerini karşılayacak açıkladıkları taşınmaz üzerine ihtiyati haciz konulmasını, bu talebin de kabul edilmemesi halinde alacak miktarıyla orantılı olarak açıkladıkları taşınmaz ile tedbirin sınırlandırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili talebe karşı cevabında özetle; Yargıtay bozma ilamında davalı malikin kusursuz sorumlu olduğu hususunu açıkça belirttiğini, tedbirin kaldırılması halinde müvekkilinin alacağının tahsilinin imkansız hale geleceğini, tedbirin kaldırılması talebinin davada haklı olduklarının görülmesi ve mal kaçırma amacıyla istendiğini, HUMK yürürlükte iken verilen tedbirin dosya içeriğine uygun olduğunu, HMK’nın yürürlüğe girmesiyle müvekkilin sahip olduğu müktesep hakkın ihlal edilemeyeceğini, davanın tarihi ve alacağa işleyecek faiz dikkate alındığında tedbir konulan taşınmazların dava değerini karşılamayacağını, hasarın davalının maliki olduğu yerin yapımındaki bozukluk ve bakımındaki eksiklikten kaynaklandığını belirterek tedbirin kaldırılması ya da daraltılması talebinin reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI İlk Derece Mahkemesi 12/12/2018 tarihli ara kararı ile; dava değeri, davanın açıldığı ve tedbirin konulduğu tarihte yürürlükte olan HUMK hükümleri, Yargıtay bozma ilamı ve yargılama süreci dikkate alınarak, ayrıca tedbirin kaldırılması veya daraltılmasını gerektirir yeni bir hususun ortaya çıkmaması nedeniyle talebin reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf taleplerinde; yerel mahkemece gerekçeli karar hakları ihlal edilerek soyut ifadeler ile taleplerinin reddedildiğini, tedbir kararı baştan itibaren hukuka aykırı olmasına rağmen mahkemenin bu hususu dikkate almadığını, mahkemenin yeni durumun ortaya çıkmadığına dair gerekçesinin de hatalı olduğunu, müvekkilinin eldeki davadan sonra, kiracı olan diğer davalı … Lojistiğe, yangın nedeniyle depodaki zararın tazmini için açtığı davada, davalı şirketin tamamen kusurlu bulunduğunu ve müvekkili lehine tazminata hükmedildiğini, sözkonusu kararın da kesinleştiğini, bu hususun yeni bir durum olduğunu, tedbir konulan taşınmazların davanın konusu olmadığını, para alacağında sadece ihtiyati haciz istenebileceğini ancak davacının ihtiyati haciz talebi bulunmadığını, ihtiyati haciz için de şartaların gerçekleşmediğini, tedbir konulan taşınmazların dava konusu alacağın çok üstünde olduğunu belirerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili istinaf talebine cevabında tedbir talebine karşı cevabını tekrarlamış ve istinaf başvurusunun reddini istemiştir.
GEREKÇE İlk derece mahkemesinin ara kararı, davalı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;Dava, sigortalıya ödenen sigorta bedelinin, hasar sorumlularından rücuen tazminine ilişkindir.
Mahkemece, davalı malikin Kadıköy, Üsküdar ve Kartal’daki taşınmazlarına 2009 yılında, Gebze’deki taşınmazlarına ise 2007 yılında ihtiyati tedbir konulduğu anlaşılmakta ise de, 2007 yılındaki tedbire ilişkin ara kararın dosya içerisinde bulunamadığı gibi UYAP siteminde de kayıtlı olmadığı görülmektedir. Davalı malikin ihtiyati tedbirin kaldırılması ya da daraltılması talebi üzerine, mahkemece 12/12/2018 tarihinde, dosya üzerinden yapılan inceleme ile talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.HGK’nın 2013/21-1791 Esas, 213/1676 Karar sayılı ilamında geçici hukuki koruma türleri olan ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir açıklanmış olup. Geçici hukuki koruma yolu olan ihtiyati tedbir, HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde, ihtiyati haciz ise İİK 257 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nın 394/4. maddesinde, tedbir kararına itiraz üzerine mahkemenin ilgilileri dinlemek üzere davet edeceği, gelmedikleri takdirde dosya üzerinde inceleme yaparak kararını vereceği belirtilmiş olup, itiraz üzerine incelemenin duruşmalı yapılması zorunlu olduğundan, mahkemece öncelikle, duruşma günü verilerek ilgililer dinlenmek üzere usulen davet edildikten sonra gelmeseler dahi itiraz sebepleri incelenerek sonucuna göre gerekçeli karar yazılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir. (Yargıtay 23. HD’nin 2013/889 Esas, 2013/962 Karar sayılı Kararı). Bu durumda incelemenin duruşmalı yapılması zorunlu olduğundan, dosya üzerinde inceleme sonucunda itirazın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Kabule göre de, taraf beyanları ile dosya kapsamına göre davalı malikin Gebze’deki taşınmazlarına konulduğu anlaşılan 2007 tarihli ihtiyati tedbire ilişkin ara kararında dosyada bulunamadığı gibi UYAP sisteminde de tespit edilemediğinden, istinaf incelemesi sırasında ilgili kararın bulunması gerekir. Hal böyle olunca, yukarıdaki maddeler ışığında mahkemece duruşma açılarak davalı vekilinin ihtiyati tedbire itirazına ilişkin karara itirazlarının incelenmesi için davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 355 maddesi gereği kabulüne, yerel mahkeme ara kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/397 Esas, 12/12/2018 tarihli ara kararının HMK’nun 353/1a.4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 5-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-4 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/09/2019