Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/552 E. 2022/581 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/552 Esas
KARAR NO: 2022/581
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/06/2018
NUMARASI: 2016/672 Esas, 2018/704 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 12/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili sigorta şirketine “İnşaat All Risk Poliçesi” ile sigortalı şantiyede meydana gelen hırsızlık sonucu mekanik malzemeler ve elektrik kablolarının çalındığını, poliçe kapsamında dava dışı sigortalıya 17/09/2015 tarihinde 30,839,92 USD ödeme yaptıklarını, hırsızların şantiyeye üzerinde baret ve yelek ile girmesi nedeniyle güvenlik görevlilerinin şüphelenmediğini, hırsızların şantiyeye erken saatte girdikleri halde yeterince sorgulanmadan içeriye alınması nedeniyle davalı güvenlik şirketinin olaydan sorumlu olduğunu, sigortalı ile davalı güvenlik şirketi arasındaki sözleşmenin 6.8 maddesi uyarınca davalı güvenlik şirketi çalışanların ihmal ve kusurundan kaynaklanan hırsızlıktan doğan zarardan davalının sorumlu olduğunu, sigortalıya ödenen hasar tazminatının davalıdan rücuen tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirterek davalının takibe itirazının iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA Davacı vekili birleşen dosyadaki dava dilekçesi ile; aynı hırsızlık olayı nedeniyle farklı “İnşaat All Risk Poliçesi” kapsamında dava dışı sigortalıya 17/09/2015 tarihinde 30,839,92 USD ödeme yaptıklarını, sigortalıya ödenen hasar tazminatının davalıdan rücuen tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirterek davalının takibe itirazının iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili asıl ve birleşen davaya cevabında; şantiyede yüzlerce işçi kaldığını ve gün içerisinde bir o kadar da işçi giriş çıkışı olduğunu, müvekkili şirketin defalarca risk analizi yaparak giriş çıkışlarda kontrolü sağlayacak kartlı geçiş sistemi getirilmesi, kamera sistemi kurulması, kurulan alarmların kendisine de bağlanması ve inşaat alanının tel örgülerle çevrilmesi gibi konularda işvereni uyardığını, ancak gerekli önlemlerin alınmadığını, sigortalı ile yapılan sözleşmenin 6.8 madddesinin devamında işverenin risk analizlerini dikkate almamasından kaynaklanan güvenlik zafiyetlerinden müvekkilinin sorumlu olmayacağının kararlaştırıldığını; poliçeye göre açıkta bırakılan eşya hakkında hırsızlığın teminat içinde kalması için 24 saat bekçi bulundurulması veya etrafın kapatılmış olması gerektiğini, bir kısım eşyanın açıkta bırakıldığını ve etrafının kapatılmadığını, davacı sigortacının bu eşya yönünden teminat dışında ödeme yaptığını; poliçede 20/07/2014-20/07/2019 arasının bakım süresi olarak kararlaştırıldığını, poliçe özel şartlarında bakım devresinde meydana gelen hırsızlık olaylarının teminat kapsamı dışında bırakıldığını, hırsızlığın da 30/07/2015 tarihinde meydana gelmesi nedeniyle davacı sigortacının teminat bedeli ödememesi gerektiğini; çalındığı iddia olunan malzemenin değerinin fazla hesaplandığını, bu malzemelerin miktar ve değerinin ispatlanması gerektiğini belirterek asıl ve birleşen davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece; sigorta poliçesinin 20.07.2012 – 20.07.2019 tarihleri arasında geçerli olduğu, bakım devresinin ise 20.07.2014-20.07.2019 tarihlerini kapsadığı, poliçe özel şartları gereği sigortacının bakım devresinde meydana gelen hırsızlık zararlardan sorumlu olmayacağı, hırsızlık olayının da bakım devresinde meydana geldiği ve teminat kapsamı dışında olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; özel şartlarda; “poliçede yazılı bakım devresi süresi her ne olursa olsun, inşaatın tamamlanması, geçici kabulün yapılması veya sigortalı kıymetin fiilen kullanıma alınması ile kendiliğinden başlar” hükmünün yer aldığını, buna göre bakım devresinin poliçede yazan tarihe göre değil, inşaatın fiziki durumuna bakılarak belirlenmesi gerektiğini, mahkemenin bu yönde bir inceleme yapmadığını, hasarın teminat dışında kaldığı düşünülse dahi sigortalının alacağını müvekkiline temlik etmesi nedeniyle alacağın temliki hükümleri çerçevesinde müvekkilinin tazminat talep hakkının bulunduğunu, hırsızlığın oluşumunda davalı güvenlik şirketinin sorumlu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve asıl ve birleşen davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; davanın ve birleşen davanın reddi nedeniyle karar tarihindeki kur üzerinden müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken eksik vekalet ücreti hesaplandığını belirterek kararın düzeltilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ve birleşen dava, İnşaat All Risk Poliçesi gereği sigortalıya ödenen bedelin, hasar sorumlusundan tahsiline dair yapılan takiplere itirazın iptali istemlerine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı … şirketine aynı dönemde iki ayrı “İnşaat All Risk Poliçesi” ile sigortalı şantiyede meydana gelen hırsızlık nedeniyle davacı sigortacının asıl ve birleşen davaya konu sigorta poliçeleri gereği dava dışı sigortalıya 17/09/2015 tarihinde ayrı ayrı 30,839,92 USD ödeme yaptığı, ödenen bedelin rücuen tahsili için davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas ve … Esas sayılı dosyalarında takip başlattığı, davalının süresinde takiplere itirazı üzerine itirazın iptali ve takibin devamı için asıl ve birleşen davanın açıldığı anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince, poliçe özel şartları gereği bakım devresinde meydana gelen hırsızlık olayının poliçe teminatı kapsamında olmadığı, ödemenin lütuf ödemesi (ex gratia) niteliğinde olduğu ve davalıya rücu imkanının bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, taraf vekilleri hükmü istinaf etmiştir. Mahkemece hırsızlığın poliçede belirlenen bakım süresi içinde (20.07.2014-20.07.2019) meydana gelmesi nedeniyle özel şart gereği hasarın teminat kapsamı dışında olduğu kabul edilmiştir. Ancak poliçe özel şartlarında, “Bakım devresi teminatı, inşaatın tamamlanması, geçici kabulün yapılması, yahut işverene teslim edilmesi veya işveren tarafından kullanılması ile başlayıp işveren tarafından kesin kabulün yapılması ile sona erer” hükmü ve “poliçede yazılı bakım devresi süresi her ne olursa olsun, inşaatın tamamlanması, geçici kabulün yapılması veya sigortalı kıymetin fiilen kullanıma alınması ile kendiliğinden başlar” hükmü yer almaktadır. Bu durumda bakım devresinin başlangıç tarihinin bu maddedeki şartlarlar da dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekirken, bu şartlar irdelenmeden poliçede belirtilen bakım devresi tarihinin dikkate alınması doğru görülmemiştir. Kaldı ki davacı ile sigortalı arasında düzenlenen “Mutabakatname&İbraname” başlıklı belge ile davacı, hasar ile ilgili olarak sigortalının üçüncü şahıslara karşı olan talep ve dava haklarını temlik almıştır. Başka bir deyişle, dava dışı sigortalı şirket, dava konusu hasar ile ilgili kendi akidi davalı ile aralarındaki “Özel Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi” gereği talep edebileceği alacağını davacı … şirketine temlik etmiştir. Bu itibarla mahkemece, davacının sigorta ilişkisi dışında alacağın temliki hükümlerine göre de talep hakkı bulunduğu kabul edilerek, davalının tazminat yükümlülüğü olup olmadığının iddia, savunma ve davalının kendi akidi ile yaptığı Özel Güvenlik Hizmetleri Sözleşme hükümleri de incelenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken hırsızlığın bakım devresinde meydana geldiği ve bu nedenle hasarın teminat kapsamında olmadığı gerekçesiyle davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davalı taraf, asıl ve birleşen davada lehlerine eksik vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek asıl ve birleşen davada hükmü istinaf etmişse de, hükmün kaldırılma nedenine göre davalının istinaf başvurusu inceleme konusu yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 bendi gereğince esası incelenmeden asıl ve birleşen dosyada kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine, davalı vekilinin istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/672 Esas, 2018/704 Karar ve 21/06/2018 tarihli kararının HMK 353/1a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Davalı vekilinin istinaf başvurusu hakkında hükmün kaldırılma nedenine göre karar verilmesine yer olmadığına 5-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6-Asıl dava yönünden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak karşılanan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacı tarafından tahsili ile hazineye irat kaydına, 7-Birleşen dava yönünden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak karşılanan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacı tarafından tahsili ile hazineye irat kaydına, 8-Davalı tarafından karşılanan istinaf harçlarının davalıya iadesine, 9-Davacı tarafından karşılanan istinaf harç ve yargılama giderleri ile davalı tarafından karşılanan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/05/2022