Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/528 E. 2022/614 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/528 Esas
KARAR NO: 2022/614
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2017
NUMARASI: 2013/116 Esas, 2017/395 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 05/03/2013 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili şirket nezdinde iş yeri sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … Tic. Ltd. Şirketin’e ait … adresindeki iş yerinde 06/11/2012 tarihinde dahili su basması hasarının meydana geldiğini, sigortalının yaptığı hasar ihbarı üzerine tayin edilen ekspertiz çalışması sonucunda sigorta iş yerinin önünde bulunan … hattının patladığı ve sızan suların iş yerine sirayet ederek zeminde bulunan emtialarda hasara neden olduğunun tespit edildiğini, sigortalının uğramış olduğu zararın 04/01/2012 tarihinde karşılanması için 9.014,00 TL ödeme yapıldığını, TTK 1472.maddesi gereğince ödenen bedel kadar sigortalının haklarına halef olunduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 9.014,00 TL’nin ödeme tarihi olan 04/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; iddianın hizmet kusuru niteliğinde olması nedeniyle idare mahkemesinin görevli olduğunu, meydana gelen iddia edilen zarar ile müvekkili hizmeti arasında illiyet bağının kurulmasının mümkün olmadığını, yapılan inceleme ve araştırmalar sonucunda hasarın meydana geldiği 05/11/2012 tarihinde su arızası kaydı oluşturulduğunu, ancak dava konusu adreste ve belirtilen tarihte arıza görülmediği ibaresinin sisteme işlendiğini, dolayısıyla söz konusu adreste her hangi bir arızaya rastlanmadığından hasardan müvekkili idarenin sorumlu olmadığını, ayrıca hasara maruz kalan binanın ilgili mevzuat hükümlerine ve inşaat tekniğine aykırı şekilde yapılmış olması halinde doğacak hasar ve zararlardan idarenin sorumlu olmayacağını savunarak, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; dosyadaki belgeler ve keşif sonucunda, davalının sorumluluğunun tespit edilemediği, 17.11.2014 tarihli bilirkişi raporunda, hasar bedelinin oluşa uygun olduğu ancak; hasarla davalı kurum fiili arasında irtibat kurulamadığı, hasara neden olan su basmasının tıkalı lavabo, boru, açık musluk ya da aşırı yağmurdan da doğabileceğinin belirtildiği, davacı tarafça ekspertiz raporu ve fotoğraflarla olayın … borusundan patlamasından kaynaklandığı iddia edilerek yeniden rapor alınmasının talep edildiği, 22.06.2015 tarihli alınan raporda yerinde inceleme gerektiği sonucuna varıldığı ve son olarak 18.04.2016 tarihli rapor alındığı, bu rapora göre zarardan suyu kullanan sigortalının sorumlu olacağı, davalının sorumlu bulunmadığının tesbit edildiği, bu duruma göre, meydana gelen su arızasının abonenin bakım ve onarımından sorumlu olacağı kısımda olduğu, hasar bulunmakla birlikte sorumluluğun davalıda olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; olayın hemen sonrasından tanzim edilen ekspertiz raporu ve fotoğraflar incelendiğinde, hasarın …’ye ait borunun patlaması sonucu meydana geldiğinin anlaşıldığı, ekspertiz raporu dikkate alınmadan hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, 18/04/2016 tarihli raporda, sigortalı iş yerinde bodrum katına iniş merdivenleri yanında duvara monta edilmiş sayaç yuvasındaki su sayacına siteye ait şebeke borusu ile sayaç arasına bağlanmış plastik borunun dükkanın giriş kapısından hemen sonra patlaması ile dışarı akan suların dükkana sirayet etmesi sonucunda hasar meydana geldiğinin tespit edildiğini, davalı kurumla ilgili nizamnameden hareket ile bilirkişilerin hasarın meydana gelmesinde iş tesisattan kaynaklı bir durumun söz konusu olduğu ve …’nin bu nedenle sorumluluğunun bulunmadığının tespitinde bulunduklarını, nizamnamenin 47.maddesinde belirtildiği üzere abonelerin sorumluluğunun şube yolunun sonunda bulunan emniyet musluğundan sonra başladığını, bilirkişi raporunda açıkça duvara monta edilmiş sayaç yuvasından şebeke borusu ile sayaç arasına bağlanmış plastik borunun patlamasından hasarın meydana geldiğini belirttiklerini, abonelik sorumluluk kapsamına girmeden borunun patladığını ve …’nin sorumlu olduğunun açık bulunduğununu, yeni bir bilirkişi raporu alınmadan eksik inceleme ile karar verildiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; “İşyeri Sigorta Poliçesi” kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında; sigorta poliçesinin varlığı, meydana gelen hasar konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; meydana gelen hasarda davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, buna ilişkin incelemenin ve bilirkişi raporlarının yeterli bulunup bulunmadığı ile kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından; davacı … şirketi ile dava dışı sigortalı … LTD ŞTİ. arasında başlangıç tarihi 26/11/2011 bitiş tarihi 26/11/2012 olan iş yeri sigorta poliçesinin düzenlendiği, riziko adresinin … … Ada olduğu, 21/12/2012 ekspertiz raporunda, sigortalı yetkilisinin 06/11/2012 tarihinde iş yerinin önünden geçen … Hattının patladığını, iş yerine sirayet eden suyun emtialarında hasara neden olduğunu, iş yerinin askeri malzeme satış yeri olduğu, sigortalının kiracı olduğu ve sigortalı iş yeri kullanım alanının 1.500 m2 olduğu, 08/11/2012 tarihlerinde sigortalı iş yerinde yapılan çalışmalar sonucunda 06/11/2011 tarihinde sigortalı iş yerinin önünde bulunan … hattının patladığı ve sızan suların iş yerine sirayet ederek zeminde bulunan emtialarda hasara neden olduğunun görülerek tespit edildiği, hasarlanan emtiaların bez ve metal askeri rütbeler olması nedeniyle orijinalliğini kaybettikleri tekrar yeniden kullanılması için işlem görmesi gerektiği, sigortalı ile yapılan görüşmeler sonucunda hasarlı emtiaların 7.000,00 TL ile değerlendirilebileceği konusunda mutabakat sağlandığı, hasar bedeli toplamı olan 16.014,25 TL den sovtaj bedeli 7.000,00, TL nin mahsubu neticesinde hasar bedelinin 9.014,25 TL olduğu, söz konusu hasarın …ye ait hattın patlaması sonucu meydana geldiğinin anlaşılması nedeniyle rücu hakkının …ye karşı kullanılabileceği kanaatinin hasıl olduğu belirtilerek sigortalı yere ve olayın meydana geldiği yere ait fotoğrafların eklendiği, davacı şirketin dava dışı sigortalıya 9.014,00 TL hasar tazminatını ödediği, ödenen bedeli 21/01/2013 tarihli dilekçe ile davalı idareden talep ettiği, davalının 01/02/2013 tarihli cevabı yazısı ile yapılan tetkik ve incelemeler neticesinde bahse konu adreste 05/11/2012 tarihinde meydana gelen arıza ile alakalı olarak gerekli bütün araştırmaların yapıldığı, 10/10/2011 tarihli ekli listede görüleceği üzere sistemde arıza görülmediği olarak düşüldüğünün tespit edildiğini, bahse konu adreste herhangi bir arıza bildirimi yapılmadığından dolayı hasar tazminatından idarelerinin mesul olmayacağının belirtildiği, davacı … şirketi tarafından davalı idarenin ret cevabı üzerine iş bu davanın açılmış olduğu, 29/03/2013 tarihli davalının cevabında bahse konu adrese ait 06/11/2012 tarihinde dahili su basması sonucu hasara uğratıldığı iddiası neticesinde yapılan araştırmada söz konusu adresten 05/11/2012 tarihinde arıza kaydı oluşturulmuş olup oluşturulan arıza kaydı ile alakalı olarak arıza görülmemesi nedeniyle sistemden düşüldüğünü bildirdiği, buna ilişkin bilgi ve belgeleri dosya içerisine ibraz edildiği, Bağcılar Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 11/11/2013 tarihli cevabı yazısında, söz konusu adresle ilgili olarak yapılan incelemede 26/12/1994 tarihli yapı kullanma izin belgesi düzenlendiğinin tespit edilmiş olduğunun belirtildiği, Bağcılar Tapu Sicil Müdürlüğünün 11/11/2013 tarihli cevabı yazılarında, anılan yerin yapı kooperatifi adına kayıtlı olduğu kooperatifte ferdileşme işleminin yapılmamış olduğu, davacı şirket adına tapu kaydına rastlanmadığının belirtildiği, davalı idare tarafından 23/02/2016 tarihli cevabı yazıda iş yerlerine su veren şube yolunun durumunu gösterir kroki ve olay tarihindeki arızanın hangi noktada oluğuna dair iş emri örneklerinin gönderildiğini, 25/01/206 tarihli yazıda, … ticaret merkezinin inşaatının 1987 yılında başlayıp faaliyete geçiş tarihinin 1994 olduğu, bu yıllar arasında içme suyu hatları ve dükkanlara ait şube yollarının yapımının site yönetimi tarafından gerçekleştirildiği, 2003 yılında idareye devrinin yapıldığı belirtilerek, ada içerisindeki mevcut boruların büyüklükleri ile niteliklerinin ifade edildiği anlaşılmıştır. 17/11/2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda; keşfin yapılmadığı dosya üzerinde inceleme yapıldığı, yerinde keşfen inceleme yapılmış olsa dahi bulunan tarih itibariyle dosya içerisindeki bilgi ve belgeler fotoğraf ekspertiz raporları dışında yeni ve kanaat oluşturmaya uygun hiçbir şeyin görülemediği, 05/11/2012 tarihinden bugüne kadar bir izin kalmayacağı, dosya içerisindeki bilgiler incelenerek kanaat oluşturulmaya çalışıldığı, su sızması neticesi oluşan emtia hasarının sebebinin …’ye ait hattın patlaması neticesi oluşan su sızıntılarından olabileceği gibi yağan aşırı yağmurdan açık bırakılan musluk, tıkanan lavabo, yer süzgeci, boru, hortum vb, gibi patlaması neticesinde de oluşabileceği, taşınmazdaki ticari eşyaların yerlere konulmak yerine raflara konulmuş olsa idi ve olması gereken binaya ait yer süzgeci bulunmuş ve çalışıyor durumda olsa idi ticari emtianın hasar görmesinin söz konusu olmayabileceğini, teknik bilirkişinin yaptığı değerlendirmeler neticesinde …’nin kusuruna ilişin herhangi bir bilgi ve olgunun tespit edilemediği, dosya kapsamından …’nin herhangi bir hukuka aykırı filinin tespit edilemediği, hasarlar ile ilgili olarak yapılan 9.014,25 TL hasar bedeline ilişkin tespitin dosya içerisindeki belge ve bilgilere uyumlu olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporunu itiraz ederek yeni bir heyetten rapor alınmasını talep etmiştir. 22/06/2015 bilirkişi heyet raporunda, teknik olarak yerinde inceleme yapılmadığından ve dosyada mevcut ekspertiz raporu ve diğer bilirkişi raporunun da, olayın oluş ve sonucu itibari ile net bir veriye sahip olmadığından, heyetce bu kanuda yerinde inceleme yapılmadan kesin kanaat belirtilemeyeceği, denetime elverişli rapor tanzimi için olay yeri ve ilgili verileri, su taşmasının bulunduğu muhiti değerlendirmek gerekeceği, ancak mahkemece ekspertiz raporu ile diğer bilirkişi raporu uygun görüldüğü takdirde bunlardan herhangi birisinin tercih olunabileceği kanaatine varıldığı sonuç olarak, davalı …’nin dava dışı sigorta şirketinin uğramış olduğu zarardan sorumlu olup olmadığı; dava dışı sigorta şirketine atfedilecek bir kusurun bulunup bulunmadığı; bu yönden tazminata hükmedilmesi halinde belirlenen kusur oranında tenkis gerekip gerekmeyeceği hususunda teknik olarak yerinde inceleme yapılmadığından ve dasyada mevcut ekspertiz raporu ve diğer bilirkişi raporunun da olayın oluş ve sonucu itibari ile net bir veriye sahip olmadığı gerekçesiyle, bu konuda yerinde inceleme yapılmadan kesin kanaat belirtilemeyeceği, denetime elverişli rapor tanzimi için olay yeri ve ilgili verileri, su taşmasının bulunduğu muhiti değerlendirmek gerekeceği belirtilmiştir. Mahkemece 27/01/2016 tarihinde mahallinde keşfen bilirkişi incelemesi gerçekleştirilmiştir. Keşif sonucu düzenlenen 18/04/2016 tarihli ek bilirkişi raporunda, işyerinde yapılan incelemeden ve …’den temin edilen belgelerden,” … Ticaret Merkezinin inşaatının 1987 yılında başlayıp 1994 tarihinde faaliyete geçtiği, bu yıllar arasında …’un içme suyu hatlarının ve dükkanlara su veren şube yollarının site yönetimi tarafından yapılmış olduğu, 2003 yılında su tesislerinin …’ye devredilmiş olduğu, olay tarihinde yukarıda açıklanan adreste faaliyette olan ve davacı …’ye sigortalı olan … Ticaret Limitet Şirketinin faaliyet gösterdiği dükkanın Bodrum Katına iniş merdivenleri yanındaki duvara monte edilmiş olan sayaç yuvasındaki su sayacına siteye ait şebeke borusundan su vermek için şebeke borusu ile sayaç arasına bağlanmış plastik borunun dükkanın giriş kapısından hemen sonra patlaması ile dışarıya akan suların dükkana sirayet etmesi sonucu hasara neden olan su baskınının meydana geldiğinin anlaşıldığı, halen yürürlükte olan … Şehir ve Kasabalarda Abonelere Su Satışı Nizamnamesi’nin; Madde : 47- İç tesisat tek sayaçlı gayrimenkullerde şube yolunun sonunda bulunan emniyet musluğundan ve birden fazla sayaçla su verilen binalarda dairelere mahsus küçük emniyet musluklarından sonra başlar. Aboneler bu tesisatı istedikleri kimseye masrafı kendilerine ait olmak üzere yaptırabilirler. Aboneler bu tesisatın zayiatından mes’uldürler düzenlemesine yer verildiğinden sigortalının dükkanında hasara neden olan su arızasının abonenin bakım ve onarılmasından sorumlu olduğu yerde meydana geldiğinden meydana gelen hasardan …’nin herhangi bir sorumluluğunun olmadığının değerlendirildiği, sonuç olarak açıklanan nedenlerle, davalı …’nin dava dışı sigorta şirketinin uğramış olduğu zarardan sorumlu olmadığı, meydana gelen zarardan abonenin suyu kullanan sigortalının sorumlu olduğu, ancak Bağcılar Kaymakamlığı (Tapu Sicil Müdürlüğü’nün) Mahkemeye yazdığı 11.11.2013 tarihli yazısında,” İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, (…) olarak anılan mevkii … Köyü dahilinde olup ancak anılan yer S.S.İstanbul Toptan Ticaret Depolama ve Küçük Sanayi Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi adına kayıtlı olup, iş bu Kooperatifte TAHSİS (FERDİLEŞME) işlemi yapılmamış olduğundan anılan şirket ve ilgili yazınızda belirtilen taşınmaz kaydına ulaşılamadığından talebiniz yerine getirilememektedir.” dendiğinden, meydana gelen hasardan suyu fiili olarak kullanan sigortalı ile halen dükkanın sahibi durumunda olan S.S.İstanbul Toptan Ticaret Depolama Ve Küçük Sanayi Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi’nin müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporuna göre davalının meydana gelen hasara neden olan herhangi bir eyleminin ve kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Keşfen inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporu özellikle dosya celbedilen bilgi ve belgeler ile mahallinden yapılan inceleme neticesinde düzenlenmiş olduğundan dosya kapsamına uygun yeterli ve gerekçelidir. 6102 sayılı TTK ‘nun 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiştir.Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifade edilmiştir. Sigortalının tazminat alacağının hukuki temelinin haksız eylemden, kanundan veya sözleşmeden kaynaklanmış olması arasında hiçbir fark yoktur. TTK 1472. ‘nci maddeden kaynaklanan halefiyet hakkı sigortacıya , zarar sorumlusundan, sigortalısına ödediği sigorta bedeli kadar talep hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da zarar sorumlusuna karşı dava hakkını sağlamaktadır. Bu dava türüne doktrin ve uygulamada sigortacının rücu davası adı verilmektedir. Halefiyete dayalı olan rücu davasında, esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Her tazminat davasında olduğu gibi, sigortacının açtığı rücu davasında da davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer. Halefiyete dayalı sigorta rücu davasında sigortacı halefiyet hukuki ilişkisi sebebiyle ancak selefinin sahip olduğu haklara sahip olur. Sigortacı halefiyete dayanarak rücu davasını zarar sorumlusu aleyhine yönelttiğine göre, sigortalının zarar sorumlusuna karşı açacağı tazminat davasında sigortalı neyi ispat etmesi gerekiyorsa, sigortacıda bu davada onu ispat etmekle yükümlüdür. Somut davada, davacı … şirketi, davalının hattının patlaması neticesinde sızan suların sigortalı iş yerine sızarak zeminde bulunan emtialarda hasara neden olduğunu iddia etmiştir. Yukarıda ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere, davalıya ait hattın hasar günü patladığına dair dosya içerisindeki herhangi bir bilgi ve veri yoktur. Aksine keşif sonucu düzenlenen ek bilirkişi raporunda ifade edildiği üzere dava dışı sigortalı şirketin faaliyet gösterdiği iş yerinin bodrum katına iniş merdivenleri yanındaki duvara monta edilmiş olan sayaç yuvasındaki su sayacına siteye ait şebeke borusundan su vermek için şebeke borusu ile sayaç arasına bağlanmış plastik borunun dükkanın giriş kapısında hemen sonra patlaması ile akan suların dükkana sirayet ettiği, … şehir ve kasabalarda abonelere su satışına ait nizamnamenin 47. Maddesi gereğince …’nin sorumluluk alanı içerisindeki olmayan bir yerdeki hasardan aboneler sorumlu olacağından davacının aksine iddiaları yerinde görülmemiştir. Her ne kadar ekspertiz raporunda …’nin sorumlu olduğuna dair görüşü bildirilmiş ise de söz konusu rapordaki görüşün dayanaklarının açık olmadığı ve belgelerle ispat edilmemiş olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ve nizamnamenin 47.maddesi kapsamında hasara neden olan olayın meydana geldiği yerin, …’nin sorumluluk alanı içerisinde bulunmadığı ve bu durumda davacı tarafça oluşan hasarda …’nin sorumluluğuna dair iddiasının ispat edememiş olduğu sonucuna varıldığından davacı vekilinin istinaf başvurunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/116 Esas, 2017/395 Karar ve 26/04/2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak karşılanan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30 TL harcın davacı taraftan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/05/2022