Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/499 E. 2022/613 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/499 Esas
KARAR NO: 2022/613
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/05/2018
NUMARASI: 2016/97 Esas, 2018/504 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 25.06.2015 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 25.11.2010 tarihli “ Automatic Müşteri Sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşmenin 2. maddesi gereğince davalı şirketin Auto Matic’e dahil edilmek süretiyle müşteri araçlarına yani davacı şirket araçlarına akaryakıt ikmal ve Data hizmeti vermeyi buna karşılık müvekkili şirketin muhtelif bayilerden satın almış olduğu akaryakıt ve automatic kullanım bedellerini davalı şirkete ödemeyi kabul ettiğini, davalı şirketin hiçbir bilgileri ve onayları olmaksızın davacı müvekkili şirketin benzin alımları için davalıya bildirdiği kredili hesaptan 9.000,00 TL çektiğini, fakat çekilen bedelin neye İlişkin olduğunun bildirilmediğini ,davacı şirketin sözleşmeye istinaden alınan yakıt ya da Data hizmetinden kaynaklı hiçbir borcu bulunmadığını, hesabından düzenli olarak almış olduğu yakıt fatura bedellerini ödediğini, 15.04.2015 tarihli ihtarname ile çekilen paranın nedeninin, neye istinaden çekildiğinin sorulmasına rağmen davalının davacı şirketin muvafakatı olmadan çekmiş olduğu paranın izahını açıklayamadığını, davacı şirketin davalıya sadece şirket araçlarının benzin alımı için hesaptan benzin alımı faturası tutarı kadar para çekilmesine dair muvafakat verildiğini ,davacı şirkete iade olmayınca çekilen paranın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe sadece alacağı geciktirmeye yönelik itirazda bulunduğunu iddia ederek, İtirazın iptaline ve takibin devamına ,%20 oranında İcra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, beyanların haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkili ile davacı şirket arasında 25.11.2010 tarihinde 3 yıl süreli Automatic Müşteri Sözleşmesi imzalandığını bu kapsamda davacı araçlarına “ Taşıt Kimlik Ünitesi “ takıldığını, ancak davacı yanca da belirtildiği üzere sözleşmesel ilişki devam ederken davacının müvekkiline hiçbir bildirimde bulunmaksızın 6 aydan daha uzun bir süre akaryakıt alımını durdurduğunu, sözleşmenin “ Fesih “ başlığını taşıyan 16. maddesi ile sistemde kayıtlı bulunan beher aracın 3 ay süresince yakıt almaması durumunda müvekkiline sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih etme hakkı tanıdığını, bu durumun ayrıca cezai şartın tahakkuk sebebi olarak düzenlendiğini, davacının 6 Aydan daha uzun bir süre yakıt alımını durdurarak sözleşmenin süresinden önce feshine sebebiyet verdiğini, ayrıca indirim cihazlarını (TKÜ) da müvekkiline iade etmediğini, sözleşmenin 16. maddesi doğrultusunda toplam 26.979,49 TL hesaplandığını ancak davacının taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 8. maddesi doğrultusunda açtırmış olduğu kredi limiti yetersiz olduğundan 9.000,00 TL ‘lik fatura düzenlenip bu faturanın tahsil edildiğini, davacı tarafça ikrar olunduğu üzere sözleşmeye aykırılık nedeniyle müvekkili şirketçe sözleşme hükümleri doğrultusunda cezai şart ve araç çıkarma bedellerinin tahsili yoluna gidildiğini, açılan davanın haksız olduğunu savunarak, davanın reddine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İSTANBUL 7.TÜKETİCİ MAHKEMESİNİN 2015/1268 ESAS, 2015/1006 KARAR VE 25.06.2015 TARİHLİ KARARI ile: Görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, sözleşmede önce asıl edimin ifasının talep edileceğinin, bunun yerine getirilmemesi halinde cezai şart isteyebileceğinin kararlaştırıldığı, davalı tarafça iadeye yönelik davacıya ifa talebinin iletildiğine dair delil sunulmadığı, bu haliyle ceza koşulunun oluşmadığı, davalı tarafça tanzim edilen faturanın davacıya tebliğ ettirildiğine dair de dosyada delil bulunmadığı, davacı tarafça haksız tahsil edilen cezai şart tutarının iadesi amacıyla başlattığı takibe davalı tarafça yapılan itirazın haksız olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafça yapılan İtirazın 9.000,00 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin devamına, alacak likit olduğundan %20 oranında İcra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak, kararın fahiş derecede hatalı olduğunu, sözleşmenin 16. maddesinin yanlış yorumlanarak hatalı hüküm kurulduğunu, müvekkilinin sözleşmeyi tek taraflı feshedebileceğini, feshetmeyerek aracın sistemden çıkarılmış olduğunun varsayabileceğini, tahakkuk eden cezai şartı müşterinin peşinen kabul edeceğini, raporun 10. sayfasında yer alan fesih bildirimi olmadığı için cezai şartın talep edilip edilemeyeceği konusunda ki vurgulamanın hatalı olduğunu, ayrıca cezai şartın talep edilebilmesi için asıl edimin ifasının talep edilmesi gerektiğine dair değerlendirmenin de hatalı olduğunu, sözleşmede ya da yasada ifaya ekli cezai şartın talep ve tahsil edilebilmesi için asıl edimin ifasına ilişkin koşul olmadığını, TBK 179. madde kapsamında asıl borçla birlikte cezanın ifasının da istenebileceğini, davacının 15.11.2014 tarihinden 15.04.2015 tarihine kadar yakıt almadığını bu suretle sözleşmedeki 3 ay boyunca yakıt almama şartının tahakkuk ettiğini, dolayısıyla sözleşmenin 16. maddesine aykırılık oluştuğunun isabetle tespit edildiğini, fakat cezai şartın tahakkuk etmesi için müvekkili şirketin TKÜ’lerin iadesini talep etmesi gerektiği yolundaki gerekçenin hatalı olduğunu iddia ederek ,kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, sözleşme kapsamında haksız çekilen bedelin tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında, Automatic Müşteri Sözleşmesinin varlığı, davalı tarafça davacı hesabından, 15.04.2015 tarihinde 9.000,00 TL tutarında ki meblağın tahsil edilmiş olduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davalı tarafından gerçekleştirilen tahsilatın sözleşmeye uygun olup olmadığı, bilirkişi raporu ve rapor neticesinde verilen hükmün usul ile yasaya uygun olup olmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında, davacı şirketin müşteri, davalı şirketin işletici olduğu 25.11.2010 tarihli “ Automatic Müşteri Sözleşmesi “ imzalandığı, sözleşmenin konusunun “2”. maddede ,sözleşme ile davalı işletici şirketin müşteriyi Automatic ‘e dahil etmek suretiyle müşteri araçlarına akaryakıt ikmal ve data hizmeti vermeyi ve buna mukabil müşterininde Automatic marifeti ile muhtelif davalı işletici veya bayilerinden satın almış olduğu akaryakıt ve Automatic kullanım bedellerini davalı şirkete ödemeyi beyan, kabul ve taahhüte İlişkin olduğu, “8”. maddede ödemelerin düzenlendiği, maddede, müşterinin Automatic ile yapılan satışlara ilişkin ödemelerde kullanılmak üzere davalı işleticinin bildireceği bankaların müşterinin seçeceği bir şubesinde bir kredili hesap açtırmayı beyan, kabul ve taahhüt ettiği, davalının satış yerlerinde yaptığı alışverişlerde müşteriye fatura verilmeyeceği, Automatic vasıtası ile müşterinin çeşitli satış yerlerinden yaptığı alımların ayda 2 defa davalı tarafından fatura edileceğinin belirtildiği, “16”. maddede feshin düzenlendiği, maddede, müşterinin iş bu sözleşme ile üstlendiği edimlerine riayet etmemesi ve/ veya sözleşmenin süresinin bitiminden önce feshine sebebiyet vermesi, bankada kredi açılmaması, açılan kredinin limitlerinin yetersiz olması veya kredinin banka tarafından iptal edilmesi durumları dahil olmak üzere sistemde kayıtlı bulunan beher aracın 3 ay süresince yakıt almaması durumunda davalı işleticinin bu sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebileceği, sözleşmeyi feshetmeyerek yakıt alınmayan beher aracın sistemden çıkarılmış olduğunu varsayabileceği, yukarıda sayılan hallerde ve satılan taşıtlar üzerinden TKÜ’lerin sökülmemesi veya söküldüğü halde davalıya teslim edilmemesi, … tarafından iadesi istenildiği halde iade edilmemesi veya … tarafından zayi olduğunun tespit edilmesi hallerinde …’nın taşıt başına ve/ veya her bir TKÜ için 150 Dolar cezai şartı işlemin yapıldığı tarihteki T.C Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden talep ve tahsil hakkına sahip olduğu, bu şekilde tahakkuk eden cezai şartın tahakkuk tarihini takip eden ayın 21’de tahsil edileceği, müşterinin bu hususu kabul ettiği, ayrıca anlaşmanın feshini takiben müşterinin …’nın ariyeten vermiş olduğu ekipmanları …’ya 1 ay içinde aynen iade edeceğinin belirtildiği, davalı işletici şirket tarafından 16. madde kapsamında takip konusu yapılan bedelin cezai şart alacağı gerekçesiyle davacı şirket hesabından tahsil edildiği, davacı şirket tarafından davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 25.05.2015 tarihinde 9.000,00 TL asıl alacak, 103,56 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.103,56 TL alacağın tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı şirketin takibe ve borca karşı yasal süre içerisinde itiraz ettiği, davacı şirketin ise İcra ve İflas Kanunun 67. maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde İtirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. 24.11.2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda, sonuç olarak davacı ve davalı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, defterlerin birbirini teyit ettiği, delil niteliği taşıdığı, davacı şirket defterlerinde takip tarihi itibariyle davalı şirketten 9.000,00 TL alacaklı olduğu, davalı şirket ticari defterlerinde davacı şirketin alacağı bulunmadığı, davalı şirketin davacı şirkete “ Auto Araç Çıkarma Bedeli “ açıklamalı 08.04.2015 tarih ve 9.000,00 TL tutarındaki fatura düzenlediği, bu tutarında 15.04.2015 tarihinde davacı şirketin banka hesabından tahsil edildiği, davacı şirketin son olarak 15.11.2014 tarihinde akaryakıt alımı yaptığı, davacı şirketin sözleşmenin 16.maddesine aykırı davrandığı, davalı şirketin 9.000,00 TL tahsil ettiği 15.04.2015 tarihine kadar 5 aylık süre içerisinde davacı şirketçe yakıt alımı yapılmadığı davacı şirketin davalı şirket adına tanımlanan taşıtlara takılan TKÜ’lere davalı şirkete iade edildiğine dair herhangi bir belge ibraz edilmediği, davalı şirketin davacı şirkete ihtarname keşide ederek sözleşmenin fesh edildiğini bildirmediği, bu nedenle davalı tarafın sözleşmenin 16. maddesinde belirlenmiş cezaları talep edip edemeyeceği değerlendirmesinin mahkemenin takdirinde olduğu, davalı şirketin, davacı şirketin 5 ay boyunca yakıt almadığından sözleşmeye aykırılıktan davacı şirketin banka hesabından tahsil ettiği 9.000,00 TL’nin davacı tarafından talepte bulunup bulunmayacağının takdirinin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun,yeterli ve gerekçelidir. Mahkemece, yukarıda yer verilen gerekçelere istinaden davanın asıl alacak yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK nun 1. maddesinde, akdin inikadı düzenlenmiş, düzenlemede, iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun surette rızalarını beyan ettikleri takdirde, aktin tamam olacağı belirtilmiştir. BK nun 11. maddesinde, akdin sıhhatının, kanunda sarahat olmadıkça hiçbir şekle tabi olmayacağına yer verilmiştir. 12. maddede sözleşmede değişiklik yapılması düzenlenmiş, yasada, adi yazılı şekilde yapılmış olan akitlerdeki değişikliklerinde yazılı yapılması gerektiği hükme bağlanmıştır. Tarafların serbest iradeleri ile oluşan sözleşme hükümlerinde ki değişiklilerin, yine sözleşmenin tarafları arasında ve serbest iradeleri ile gerçekleşmesi gerekir. Diğer yandan, bir sözleşmenin uygulanmasında ve münferit hükümleri üzerinde uyuşmazlık çıkması halinde, bu hükümlerin, o sözleşmenin bütünü içinde ve amacına göre yorumlanması gerekir. Serbest iradeleri ile sözleşme gerçekleştiren tarafların, sözleşmenin kendilerine yüklediği edimleri yerine getirmeleri gerekir. Aksi halde taraflar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden dolayı zararlarının karşılanmasını talep edebilecek veya taraflardan birinin haklı nedenle sözleşmeyi fesh edebileceği gibi zararlarını da talep edebilecektir. Somut davada olduğu üzere, tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, borçlanılan edim karşılıklı değişim ilişkisi içinde olup bu tür sözleşmelerde taraflardan her biri diğerinin hem borçlusu hem de alacaklısı durumundadır. Diğer taraftan, 818 sayılı mülga BK nun 158. maddesinde cezai şart düzenlenmiştir. 158/1. fıkrası seçimlik cezai şarta ilişkindir. Bir sözleşmenin hiç veya gereği ifa edilmemesi halinde, bir cezai şart kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı ya borcun yada cezanın ifasını isteyebilir. 158/2. fıkrada ise, ifaya eklenen cezai şart söz konusudur. Somut davada sözleşmenin 16. maddesinde düzenlenen cezai şartın yasanın ilk fıkrasında düzenlenen seçimlik cezai şart olduğu sonucuna varılmıştır.Davalı akdin icrasını talep etmemiş, cezanın tediyesi için davacı hesabından tahsilat gerçekleştirmiştir. Davalı tarafça, tahsilat öncesinde sözleşmenin 16. maddesi kapsamında, davacı müşterinin 3 ay süresince yakıt almaması nedeniyle sözleşmeyi tek taraflı olarak fesh hakkı olmasına rağmen buna dair bir irada açıklaması ibraz edilmemiştir. Her ne kadar aynı madde kapsamında fatura düzenlenerek davacı hesabından tahsilat yapılmış ise de aynı maddede davalıya, tek taraflı fesih ile birlikte sözleşmenin fesih edilmeyerek, yakıt alınmayan her aracın sistemden çıkarılmış olduğunun varsayabileceğine dair alternatifli bir hak daha tanınmıştır. Maddenin devamında ise herhangi bir ayrım yapılmaksızın her iki durumda da düzenlenebilecek cezai şarta yer verilmiştir. Belirtildiği üzere, davalı şirket tarafından tek taraflı fesih hakkı doğmuş olmasına rağmen, sözleşme feshedilmemişken cezai şarta dair fatura düzenlenerek tahsil edilmesi isabetli olmamıştır. Çünkü, 818 sayılı mülga 158/1. Fıkrada, alacaklının ancak akdin icrasını veya cezanın tediyesini isteyebileceği belirtilmiştir. Aksi halde ise sözleşmedeki cezai şartın, BK 158/2. fıkrası gereğince ifaya eklenen cezai şart olduğunun kabulü halinde ise davalının hem akdin icrasını hem de cezanın tediyesini isteyebilme hakkının varlığının kabulü gerekecektir. Ancak davalının akdin icrasına yönelik davacı müşteriye göndermiş olduğu herhangi bir ihbarı veya ihtarı mevcut değildir. Bu durumda, davalı tarafça sözleşmede belirtilen şekil şartları yerine getirilmeden davacı müşteri hesabından tahsil edilen cezai şart bedelinin tahsili isabetli olmamıştır.İrade karşı tarafa ulaşmadan sonuç doğurmayacağından ve ayrıca 16.maddede açıkça, iade istenildiği halde iade edilmemesi veya zayi olduğunun tespit edilmesi durumları belirtildiğinden, davalı tarafın aksine savunmaları yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri ve Borçlar Kanunu İle ilgili yasal mevzuat kapsamında, sözleşme şartlarına uygun düşmeyecek şekilde cezai şart alacağına dair fatura bedelinin müşteri hesabından tahsilinde isabet görülmediğinden ve bu anlamda davacı müşterinin, hesabından tahsil edilen bedelin istirdadına yönelik başlatmış olduğu İcra takibinin yerinde olduğu sonucuna varıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/97 Esas, 2018/504 Karar ve 10.05.2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davalı tarafça peşin olarak karşılanan (542,00 TL +98,10 TL )=640,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 559,40 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.18/05/2022