Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/49 E. 2022/255 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/49 Esas
KARAR NO: 2022/255
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/09/2018
NUMARASI: 2017/438 Esas, 2018/848 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen 22.09.2016 tarihli Özel Etkinlik Kontratı gereğince, müvekkilinin 03.10.2016 tarihinde organizasyon edimini yerine getirdiğini, davalı şirket adına 04.10.2016 tarihli KDV dahil 12.287,32.TL tutarında fatura düzenlendiğini, ihtara rağmen fatura bedelinin ödenmediğini, davalı aleyhinde İstanbul …İcra Dairesinin … sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının haksız yere itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin müvekkilinin ikametgahının bulunduğu Beykoz/ İstanbul’a bağlı İstanbul Anadolu mahkemeleri olduğunu, davacının edimini yerine getirmediğini belirterek davanın reddi ile kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, iddia savunma, bilirkişi raporu, tanık beyanı ve dosya kapsamına göre; davalının ticari defterlerini ibraz etmediği, faturanın davacı defterlerine usulüne uygun işlendiği, davacının sözleşmeden kaynaklı edimini yerine getirdiği gerekçesi ile davanın KABULÜ ile, İstanbul …İcra Dairesinin … sayılı icra dosyasına yapılan itirazın asıl alacak ve takip tarihinden sonra asıl alacağa faiz yürütülmesine yönelik İTİRAZIN İPTALİNE, davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin kabulü ile (12.287,32.TL) nin %20’si oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesinde davacı tarafın davanın mahiyeti gereği tanık deliline dayanamayacağı ve dinlenmesine muvafakat edilmediği bildirilmesine rağmen mahkemece davacı tanıklarının dinlendiğini, HMK 200 ve devam eden maddelerine aykırı işlem yapıldığını, davacının sözleşme ile yüklendiği edimleri yerine getirmediğini, sözleşmenin geçerliliğinin de şüpheli olduğunu, sözleşmenin geçerliliğinin ve hizmetin verildiğinin bilirkişilerce incelenmesi gerekirken HMK’na aykırı olarak tanık deliline dayanılarak karar verildiğini, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, tanık beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, faturanın tebliğ edilmediğini, bilirkişilerin hizmetin verilip verilmediği hususunda bir açıklama yapmadıklarını, sadece faturanın teslim edlip edilmediği konusunda açıklama yaptıklarını, her ne kadar icra edildiği iddia edilen hizmet üzerine müvekkili şirkete faturaları içeren ihtarname gönderilmiş olsa da bu hususun, davacı tarafın müvekkilden alacaklı olduğu şeklinde yorumlanamayacağını, bilirkişinin cevap dilekçesindeki itirazların hiçbirini dikkate almadığını, bu konuda herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapmadığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmitir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava; fatura alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul …İcra Dairesinin … E. sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacının davalı aleyhinde dayanak 04.10.2016 tarihli 12.287,32 TL bedelli fatura gereğince 22.02.2017 tarihinde 12.287,32 TL asıl alacak üzerinden takip başlattığı, davalının takibe itiraz ettiği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Sözleşme ilişkisi yanlar arasında çekişmesiz olup uyuşmazlık, davacının davalıya hizmet verip vermediği, takip tarihi itibari ile davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Mahkemece tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmış, bilirkişi raporu alınmıştır. 03.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda; davalının ticari defterlerini ibraz etmediği, davacı tarafından ibraz edilen defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davacı lehine delil vasfı bulunduğu, takibe konu faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, dosyaya ibraz edilen sözleşmede tarafların kaşe ve imzalarının bulunduğu, davacı şirketin Beşiktaş … Noterliği 16.023017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile sözleşmeden doğan faturalı alacağını talep ettiği, dava konusu fatura düzenlenmeden önce, … Sıra No’lu V.U.K. Genel Tebliği’ne göre düzenlenen adisyon belgesinin de dava dosyasında mecvut olduğu, davacı firmaya ait dava konusu faturanın bir elektronik fatura olduğu, bu faturaların ayrıca firmalara basılı evrak halinde gönderimi zorunluluğu bulunmadığı, gönderici firmanın portalında mavi tik şeklinde belirdiği, raporun 5.5. maddesinde ayrıntısı verilen ve görüntüsü bulunan, dava konusu faturanın davalı şirket portalına ulaştığı ve usulünce tebliğ edilmiş olduğu beilrtilmiştir. Dava dosyasına sunulmuş olan 22.09.2016 tarihli Özel Etkinlik Kontratı gereğince davacının davalı adına organizasyon yapma işini üstlendiği, ödeme detayları başlıklı kısımda organizasyon bedelinin 3.450 EURO olarak belirlendiği, faturanın sözleşme gereğince düzenlendiği, davalının sözleşme ilişkisini kabul ettiği ancak hizmetin verilmediğini iddia ederek davanın reddini istediği anlaşılmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir.Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.) Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi,değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür.Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2015/1418 E. 2015/8313 K. Sayılı ilamı) Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafından düzenlenen e- faturanın davalıya tebliğ edildiği, sözleşme ilişkisini kabul eden davalının fatura içeriğine süresinde itiraz etmediği, bu sebeple davacının edimini ifa etiği ve sözleşme gereğince takip tarihi itibari ile davalıdan 12.287,32.TL alacaklı olduğu, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcının peşin alınan 210,00 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 129,30 TL harcın istem halinde davalıya iadesine, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/03/2022