Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/480 E. 2022/586 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/480 Esas
KARAR NO: 2022/586
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/10/2018
NUMARASI: 2018/139 Esas, 2018/999 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 12/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 21.11.2017 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili kooperatifin tasfiye halinde olduğunu, 05.03.2017 tarihli genel kurulda 7. madde ile alınan karar gereğince 2017 yılı tahmini bütçesinin yapıldığını, kooperatife karşı halen devam eden davaların, aleyhe İcra takipleri, borçları, davacı kooperatifin bağlı olduğu üst birliğe geçmiş dönem icraya intikal etmiş aidat borçlarının ödenmesi, tasfiye kurulu üyelerinin huzur haklarının ödenmesi ve gerekli işlerin yapılması, tasfiye sürecinin yürütülmesi ve sağlıklı sonlandırılması için her üyeden 4.300,00 TL ek ödeme planı doğrultusunda karar alındığını, davalının iki üyeliğinin olduğunu ve devam ettiğini ,alacağın tahsili amacı ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibine karşı davalının yapmış olduğu İtirazın haksız ve kötüniyetli olduğunu iddia ederek, İtirazın iptali ile takibin devamına, %20 oranında İcra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin davacı şirketin üyesi olmadığını, usulüne uygun kayıt tutmayan ve borçlarını ifa etmeyen davacının, müvekkilinin seneler öncesinde taşınmazlarını devrettiğini ve üyeliğinin sona erdiğini dahi fark edemediğini, mahkemenin görevli olmadığını, müvekkilinin davalı ile olan üyelik ilişkisini, davacıdan dava yolu ile elde ettiğini, 2 ve 8 nolu bağımsız bölümleri dava dışı kişilere satmak suretiyle sona erdirildiğini ,davacının kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin üye olduğu dönemde hak ettiği taşınmazları kendisine devretmediğini ve bu nedenle İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/222 Esas sayılı dosyasında dava açmak zorunda kalındığını, kararın kesinleşmesi ile müvekkilinin iki adet bağımsız bölümü iktisap ettiğini ve daha sonrasında da bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satıp devrederek kooperatif İle tüm bağını kopardığını, davalı sıfatı olmadığını, İcra takibinin konusu olan 05.03.2017 tarihli genel kurul toplantısının usulüne uygun toplanmadığını ,alınan kararların yok hükmünde olduğunu, müvekkiline usulüne uygun hiçbir tebligat yapılmadığını, esasen üye sıfatı bulunmayan müvekkilinin bu toplantıya katılıp itirazlarını bildirme hak ve imkanının usule aykırı olarak elinden alındığını, alınan genel kurul kararının kooperatifin borçlarının ödenmesi değil, yöneticilere huzur hakkı ödenmesi amacı ile alınmış kötüniyetli bir karar olduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında müvekkilinin başlatmış olduğu ilamlı İcra takibi sonucunda müvekkilinin 2015 yılı itibariyle faiz ve masraflar hariç olmak üzere davacıdan toplam 7.089,01 TL alacaklı olduğunu savunarak, davanın usul ve esastan reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
KÜÇÜKÇEKMECE 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2017/867 ESAS, 2017/456 KARAR ve 29.11.2017 TARİHLİ KARARI ile; Görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın, HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmiştir.Karar, istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davalının iki bağımsız bölüm yönünden 2 hisse karşılığında davacı kooperatifin ortağı olduğu, davalının söz konusu bağımsız bölümleri 3. kişilere satmış olması nedeniyle üyelik hakkının sona erdiğini belirtmiş ise de davalının gerek ana sözleşmenin 13. Maddesine, gerekse 17. maddesine uygun olarak bu üyeliğini taşınmazlarını satın alan kişilere devir yolu İle geçtiğini ispat etmekle yükümlü olduğu, dosya kapsamında üyeliğin devrine yönelik belge sunulmadığından davalının söz konusu taşınmazları 3. şahıslara satmış olmasına rağmen kooperatif üyeliğini kanun ve ana sözleşmede belirtilen usul ve şartlara uygun olarak devir ve temlik etmiş olmadığı, dolayısıyla halen kooperatif üyesi olduğu, davacının iki üyelik için 2015 ve 2016 yılı olağan genel kurulda alınan kararlar uyarınca davacının davalıdan 3.800,00 TL muaccel alacağının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan İtirazın 3.800,00 TL asıl alacak ve 343,82 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.143,82 TL üzerinden kabulü İle takibin devamına , asıl alacak üzerinden 760 ,00 TL İcra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak, müvekkilinin üçüncü kişiye devir ettiğinin gözardı edildiğini, davalıdan dava yolu İle aldığı daireleri satıp devretmesi ile üyelik sıfatını yitirdiğini, söz konusu devir işlemi ile müvekkilinin kooperatiften ayrılma iradesini ortaya koyduğunu, bu iradenin davacıya ulaşmadığından bahisle aidat borcu İle sorumlu tutulması ve buna dayalı takip yapılmasının en başta MK .m 2’de öngörülen dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, müvekkilinin kooperatif üyesi olmadığının yanı sıra usulüne uygun alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığını, takibin dayanağı olan genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunu, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, mahkemece reddedilen kısım için kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerektiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kooperatif genel kurul kararı gereğince aidat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında, davalının kooperatifte iki üyeliğine karşılık iki adet dairesi mevcut iken, davalının dairelerini üçüncü kişilere satarak devrettiği konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, kooperatif üyeliğinin, üyelik karşılığı elde edilen taşınmazın üçüncü kişiye devri ile geçip geçmeyeceği, davalının bağımsız bölümleri satarak devir etmiş olması karşısında aidat borçlarından sorumlu olup olmayacağı, takip konusu aidat alacağının belirlendiği genel kurul kararının bağlayıcı olup olmadığı ve kararın usul ile yasaya uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, davalı tarafça, davacı kooperatif aleyhine 29.05.2007 tarihinde açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/222 Esas, 2012/178 Karar ve 09.07.2012 tarihli kararı ile davanın kabulüne ve her iki bağımsız bölümün tapusunun iptali ile davalı adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz edilmesi neticesinde onandığı ve karar düzeltme isteminin reddi ile 25.03.2015 tarihinde kesinleştiği, davalının kooperatifte iki üyeliğine karşılık maliki olduğu, zemin 2 nolu bağımsız bölüm ve 3. kat 8 nolu bağımsız bölümlerinin maliki olduğu, davacı kooperatifin 2015-2016 hesap yıllarına ait 05.03.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısının (7) nolu gündem maddesinde, 2017 yılının tahmini bütçesinin görüşmeye açıldığı, tasfiye kurulu üyesi ve Kooperatif avukatı tarafından, üst birliğin icra takibine intikal etmiş geçmiş yıllara ait üyelik aidat borçları ve teknik ısı limited şirketi asansör firmasının icraya intikal etmiş alacakları ve bu toplantı tutanağının ve yönetim kurulu faaliyet raporunun eki olan 14 adet dava ve İcra dosyalarının sonuçlandırılması için gerekli ödemelerin yapılması için tahmini bütçede yer alan aylık 450,00 TL aidatın ödenme mecburiyetinin açıklandığı, kooperatif kanunun hak ve vecibelerde eşitlik ilkesi gereği her ortaktan hissesi oranında tahsil edilmesi gerekirken kooperatif ortaklarının adres değişikliklerini kooperatife bildirmemesinden kaynaklanan ve tebligatı yapılamayan 34 bila iade olduğunun görüldüğü, yapılan müzakereler sonucunda genel kurulu takip eden ilk ay sonuna kadar her ortaktan hissesi oranında 1.000,00 TL daha sonraki aylarda (11 ay süre ile) 300,00 TL aidat alınmasına, yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı verilmemesine, tasfiye memurlarına 500,00 TL maaş ödenmesine, tahmini bütçenin yönetim kurulunca hazırlandığı şekli ile kabul edilmesine, aidatlarını geciktiren ortaklara %2 gecikme cezası tahakkuk ettirilmesine karar alındığı, davacı tarafından davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 8.600,00 TL iki adet üyelik aidatı ve 516,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.116,00 TL tutarındaki alacağın tahsili amacı ile 04.08.2017 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, davalının İcra takibine karşı yasal süre içerisinde itiraz ettiği, davacının ise İcra ve İflas Kanunun 67.maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde iş bu İtirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. 10.07.2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda sonuç olarak, davalının 2 bağımsız bölüm yönünden 2 hisse karşılığında davacı kooperatifin ortağı olduğu , davalının söz konusu taşınmazları 3. kişilere satmış olması nedeniyle üyelik bağının sona erdiğini beyan etmiş ise de davalının gerek ana sözleşmenin 13. maddesine gerekse 17. maddesine uygun olarak bu üyeliğini taşınmazları satın alan kişilere devir yoluyla geçtiğini ispat etmekle yükümlü olduğu, dosya kapsamında üyeliğin devrine yönelik belge sunulmadığından davalının söz konusu taşınmazları 3.şahıslara satmış olmasına rağmen kooperatif üyeliğini kanun ve ana sözleşmede belirtilen usul ve şartlara uygun olarak devir ve temlik etmiş olmadığının kabul edilmesi gerekeceği, davalının üyeliğe bağlı olarak edindiği 2 adet bağımsız bölümü satmış olmasının tek başına üyeliği sonlandıran bir işlem olmadığı, davalı yanca üyeliğin sona erdirilmesine yönelik kanun ve ana sözleşme hükümlerine uygun olarak davacı tarafa yazılı veya Noter vasıtasıyla başvurusunun olmadığı, kooperatif ortağı bulunan davalının, davacı kooperatif nezdindeki bu üyeliğini usulüne uygun olarak devir ve temlik etmediği müddetçe, kooperatif üyeliğinin devam edeceği ve kooperatifin tasfiye edilerek sona erdirilmesine kadar kurullarda kararlaştırılan ödemelerden sorumlu olacağı, davalının davacı kooperatif nezdinde 2 üyeliğinin bulunduğu dikkate alındığında davalının icra takip tarihinde 05.03.2017 tarihli genel kurul kararı gereğince 1.900,00 TL *2=3.800,00 TL ödemesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun,yeterli ve gerekçelidir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun ikinci bölümünde, ortaklık sıfatının kazanılması ve kaybedilmesi düzenlenmiştir. 8. madde üst başlığı, ortaklığa girme şartları ve ek ödemelerdir. Ortaklığa girme ve ortak sayısı başlığı ile kooperatif ortaklığına girmek için gerçek kişilerin medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmaları gerektiği, ortak olmak isteyen gerçek ve tüzel kişilerin kooperatif anasözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvuracakları, yönetim kurulunun, ortaklar ile ortak olmak için müracat edenlerin anasözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak zorunda olduğu, 14. maddenin 3. fıkrasında ise ortaklığın devredilebileceği, yönetim kurulunun ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde bu kişiyi ortaklığa kabul edeceği ,35. maddede, ortakları şahsen sorumlu veya ek ödemelerle yükümlü bir kooperatifte, durumu bilerek yeni giren kimsenin girişinden önce doğmuş olan borçlardan diğer ortaklar gibi sorumlu olacağı, konut yapı kooperatifi anasözleşmenin 11. maddesinde, ortaklığa kabulün yönetim kurulunun kararı ile gerçekleşeceği, anasözleşmenin 13. maddesinde ortaklıktan çıkmanın düzenlendiği maddede, her ortağın, hesap senesi sonundan en az bir ay önce yönetim kuruluna yazı ile başvurmak suretiyle ortaklıktan çıkabileceği, yönetim kurulunun bu hükme uygun olarak yapılacak isteğe rağmen yazılı başvurunun kooperatif kayıtlarına girişinden itibaren bir ay içinde kabulden kaçınırsa ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile yönetim kuruluna bildireceği, bildiri tarihinden itibaren çıkmanın gerçekleşeceği, 17. maddede, “ ortaklığın devri “ düzenlenmiş, maddede , ortaklığın yazılı olarak yönetim kuruluna bildirilmek suretiyle 10’cu maddedeki ortaklık şartlarını taşıyan kişilere devredebileceği, yönetim kurulunun bu şekilde ortaklığı devralan kişiyi ortaklığa kabulden kaçınamayacağı, devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçeceği, kooperatifçe bu devir sebebiyle taraflardan ayrıca bir ödemede bulunmalarının istenemeyeceğinin belirtildiği, 23. maddede genel kurulun görev ve yetkilerine yer verilerek, en yetkili organ olan genel kurulun görev ve yetkilerinin belirlendiği , 6. bentte, ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ve gecikme halinde uygulanacak esasları tesbit etmeğe yer verildiği, 37. maddede, kanun ve ana sözleşmeye uygun surette toplanmış genel kurulda alınan kararların toplantıda bulunmayanlar veya aleyhe oy kullananlar hakkında da geçerli ve bağlayıcı olduğu belirtilmiştir. Somut davada, kooperatif üyeliği nedeniyle kazanılan bağımsız taşınmazları üçüncü kişilere devreden davalı tarafça, yasa ve anasözleşme hükümleri çerçevesinde üyeliğin devrine dair yazılı başvuruya dair herhangi bir belge dosyaya ibraz edilememiştir. Bu nedenle, raporda belirtildiği üzere davalı üyenin kooperatif üyeliğinin devam ettiğinin kabulü gerekeceğinden ve iptali yönünden herhangi bir dava açılmayan veya aksine bir iddiada bulunulmadığından genel kurul kararı bağlayıcı nitelikte bulunduğundan aksine savunmaları yerinde görülmemiştir. Kooperatiflerin, kendi ortaklarının ekonomik yararlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet sureti ile koruyacakları 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 1. maddesinde belirlenmiştir. Yapı kooperatiflerinde ise, ana sözleşmelerine konulan madde ile kooperatifin amacının, ortaklarının konut ihtiyaçlarının karşılanması olacağı hususu belirtilmiştir. Bu amaçlarının gerçekleşmesi doğrultusunda Kooperatif Anasözleşmesi’nin 21,23/6 ve 61. maddesi gereğince konutun ve işyerinin maliyet bedelini genel kurul kararları doğrultusunda ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Parasal yükümlülük, kooperatife karşı her türlü akçeli yükümlülüğü ifade etmektedir. Uygulamada, kooperatif ve ortak arasındaki anlaşmazlıkların çoğunun ödemelere ilişkin olduğu görülmektedir. Ortaklardan tahsil edilecek miktar, zaman ve ödeme koşullarının belirlenmesi genel kurulun devir ve temlik edemeyeceği yetkileri arasında sayılmıştır.(. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 42. maddesi, Anasözleşme 23/6 ).Genel kurul bütün ortakları temsil eden en yetkili organdır. Genel kurul kararlarının iptali 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53. maddesinde düzenlenmiştir. Genel kurul kararı iptal edilmedikçe taraflar yönünden bağlayıcı olacaktır. Bu açıklamalardan sonra somut dava değerlendirildiğinde, davacının takibe konu ettiği alacak miktarı genel kurul tarafından belirlenmiş, genel kurul kararınının iptaline dair herhangi bir dava açılmamıştır, bu durumda bilirkişilerin kooperatif kayıtları ve özellikle genel kurul kararını inceleyerek hazırlamış oldukları raporunun, dosya kapsamına uygun ,yeterli ve gerekçeli olduğunun kabulü ve kooperatif üyesi olan ortağın sorumlu olduğunun kabulü gerekecektir. Mahkemece ,rapor sonucuna göre verilen hükmün isabetli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçeli bilirkişi heyet raporu, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve tip anasözleşmenin ilgili hükümleri ile emsal ilamlar ve İcra takibinde reddedilen miktar yönünden davacı alacaklının takipte kötüniyetli olduğunu gösteren bir delil olmadığından, takibin haksız olması tek başına kötüniyet tazminatına karar verilmesi için yeterli olmayacağından davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/139 Esas, 2018/999 Karar ve 22.10.2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harç peşin olarak alınmış olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına ( 26,36TL +44,40 TL )=6 ,00 TL fazla harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 3- Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1- a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.12/05/2022