Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/426 E. 2019/849 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/426 Esas
KARAR NO : 2019/849
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 21/12/2018
NUMARASI : 2018/4615 ESAS – 2018/9306 KARAR
KARAR TARİHİ: 02/05/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı müşteki vekili, 26.06.2018 tarihli dilekçesinde, müvekkili borçlu şirket hakkında İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/432 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan “ Konkordato “ davasında ,13.04.2018 tarihinde 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiğini, aynı davada taraflarınca banka hesabı açıklamalı konulu başvuruları üzerine, 30.04.2018 tarihli, davacı şirket hakkında geçici mühlet tarihinden itibaren takas yapılmaması konusunda ek tedbir kararı verildiğini, …. Gaziosmanpaşa Şubesinin söz konusu ara karara aykırı olarak 30.04.2018 tarihinde müvekkili şirketin hesabındaki 313.610,76 TL alacağına takas uyguladığını ve bu durumun mail yolu ile müvekkiline bildirildiğini, mail içeriğinde, borçlunun 30.04.2018 tarihi itibarı ile hesabının kat edilmiş olduğu, borçlu ile akdedilen Genel Kredi Sözleşmesinin 4.3, rehin, takas ve mahsup hakları uyarınca takas mahsup haklarının kullanıldığının bildirildiğini, taraflarınca ek tedbir kararının banka şubesine 24.05.2018 tarihinde sunulmuş olduğunu, dilekçede, söz konusu karar gereğince müvekkili hesaplarındaki paraya bankanın alacağına mahsuben takas yapılmaması gerektiğinin beyan edildiğini, dilekçeye karşı bu zamana kadar banka tarafından geri dönüş yapılmadığını, para İle ilgili yapılan takas işleminin düzeltilmediğini, ara karar gereğince takas işleminin uygulanmaması gerekirken, söz konusu ara karara karşılık direnilerek müvekkilinin alacağına takas işleminin uygulandığını, ara karar gereğince, 19.04.2018 tarihinden itibaren müvekkili alacağına mahsuben takas yolu ile el konulmasının yasal olmadığını, yasal olmayan işlemlerin yok hükmünde olduğunu, banka şube müdürü ve operasyon yöneticisinin bu hali ile HMK 398. maddedeki suçu işlemiş olduklarını iddia ederek, şüpheliler hakkında gerekli işlemlerin yapılarak HMK 398. maddesi uyarınca eylemine uyan suçtan dolayı cezalandırılmasını talep etmiştir.
CEVAP:Dava dışı … A.Ş Güneşli Şube müdürü …, … Levent Şube Operasyon Yöneticisi …, tahsilat işlemlerinde rollerinin olmadığını, işlemlerin genel müdürlük operasyon birimlerince gerçekleştirildiğini, cezaların şahsiliği ilkesi gereğince şikayetin öncelikle bu sebeple reddi gerektiğini, kredi sözleşmesi çerçevesinde, bankanın zararının doğmaması için ve müşterinin kredi taksit ödememesi açıklamasıyla kredi borç hesaplarına yaptığı geri ödeme tutarlarının borçtan mahsup edildiğini, mahsup edilen tutarın banka nezdindeki mevduat veya hakediş değil bizatihi kredi geri ödeme tutarı olduğunu, tahsil işleminin tedbir kararının banka şubesine borçlu ( şikayetçi ) vekili tarafından elden tesliminden önce yapıldığını, mahkemece, tedbir kararı ile maddi hukuktan kaynaklanan rehin hakkının kısıtlanmadığını, hesaptaki tutarın kredi alacağına tahsil edilmesinin şikayetçinin menfaatine aykırı bir durum oluşmamasına rağmen alacaklıları baskı altına almak için İş bu şikayetin yapıldığını, tedbir kararının bankaca yapılan tahsilat işleminden sonra haricen şikayetçi tarafından tebliğ edildiğini, bankaca yapılan tahsilat işleminin tedbir kararından ve bankaya tebliğden önce gerçekleştirilmiş olduğunu, bankaca yapılan işlemin tedbir kararına girmediği gerekçesi ile haksız ve hukuka aykırı şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir.Dava dışı … A.Ş vekili, beyan ve müdahale talebinde, şikayetin haksız ve hukuka aykırı olduğunu kabul etmediklerini beyan ederek şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, ceza verilebilmesinin koşullarından birinin de yasaklanan fiilin bilinmesi gerektiği olduğunu, takas yapılmamasına yönelik İhtiyati tedbir kararının 30.04.2018 tarihinde verildiği ve ilan edilmediği gibi, başta sanıklar olmak üzere herhangi bir kişi veya kuruma tebliğ edilmediği, her ne kadar takas işleminin geçici mühletin ilan tarihinden itibaren yapılmamasına karar verilmiş ve şikayetçi tarafça ara kararın tebliğine gerek bulunmadığı geçici mühletin ilan edilmediği bildirilmiş ise de, İİK 285 vd maddelerde geçici mühletin verilmesi ile birlikte hangi işlemlerin yapılmayacağının açıkça düzenlendiği, verilen ara kararın yasa metninde yer almayan ek tedbir niteliğinde olduğu, bankanın cevabı yazısına göre mahkeme ara kararının tebliğ edilmediği, davacı vekilince 24.05.2018 tarihinde sunulduğu ve ara karar tarihinden sonra herhangi bir bankacılık işleminin yapılmadığının bildirildiği, sanıklara atılı suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraatlerine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, müşteki – davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, iddialarını tekrar ettikten sonra, geçici mühletin ilan tarihinden itibaren takas işleminin yapılmamasının İhtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verildiğini, 30.04.2018 tarihli ek İhtiyati tedbir kararının açıklayıcı nitelikte olduğunu, konkordato davasında geçici mühletin sonuçları, ilanı ve bildiriminin düzenlendiğini, 30.04,2018 tarihli ara kararın açıklayıcı nitelikte olduğundan ilan veya tebliğ edilmesine gerek olmadığını, bu tedbirlerin HMK niteliğinde tedbir olmayıp, borçlunun sadece malvarlığının korunması amacına yönelik olmayıp şirketin mali durumunun da iyileştirmesi amacına yönelik olduğunu, şikayet edilen banka yetkilileri hakkında HMK 398. maddesi gereğince İhtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymamaktan disiplin hapsine karar verilmesi gerektiğini iddia ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Talep, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 398. maddesi gereğince, İhtiyati tedbire muhalefet edenlerin disiplin hapsi ile cezalandırılması istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, davacı şikayetçi şirket tarafından, 11.04.2018 tarihinde, İİK 285 vd maddelerde düzenlenen Konkordato talebinde bulunulduğu, mahkemenin 30.04.2018 tarihli ara kararı ile, davacının ek tedbir talebinin kısmen kabulüne karar verilerek, davacı şirket hakkında, geçici mühlet kararının ilan tarihinden itibaren takas yapılmaması konusunda, şikayet konusu yapılan ek tedbir kararı oluşturulduğu, ara kararın, 24.05 2018 tarihinde elden teslim edildiği ve şikayet konusu işlemin 30.04.2018 tarihli ara karar tarihinden ve geçici mühlet kararının ilan tarihi olan 19.04.2018 tarihinden sonra gerçekleştirildiği , ancak tedbir kararının davalılara işlem tarihinden önce tebliğ edilmediği, ek tedbir kararının bankanın tahsilat işlemi gerçekleştirildikten sonra elden tebliğ edildiği anlaşılmıştır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 398. maddede “ Tedbire muhalefetin cezası “ düzenlenmiştir.Anayasa Mahkemesinin 2018/1 Esas, 2018/83 Karar ve 11.07.2018 tarihli kararı ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 398.maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal kararı verilmiş ve 20 Şubat 2019 tarihli Resmî Gazetede karar yayınlanmış ise de, kararda, kararın Resmî Gazetede yayınlanmasından dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine dair hüküm tesis edildiğinden, olay tarihindeki yasal düzenlemenin uygulanması gerekeceği dikkate alınarak, mevcut yasal düzenlemeye göre değerlendirme yapılması gerekmiştir. Mevcut yasal düzenlemede, İhtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimsenin, bir aydan altı aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılacağı, görevli ve yetkili mahkemelerin, esas hakkında dava henüz açılmamışsa, İhtiyati tedbir kararı veren mahkeme olduğu, esas hakkında ki dava açılmışsa bu davanın görüldüğü mahkeme olduğu ifade edilmiştir. Bu anlamda, davanın esas hakkında davanın açılmış olduğu görevli ve yetkili mahkemede açıldığı ve sonuçlandırıldığı görülmüştür.İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun onuncu kısım birinci bölümde “ Geçici Hukuki Korumalar “ üst, “ İhtiyati Tedbir “ alt başlığı ile ve İhtiyati tedbirin şartları olmak üzere 389 vd maddelerde düzenlenmiştir. İhtiyati tedbir kararının uygulanmasına 393. maddede yer verilmiş, tamamlayan işlemler, yasanın 397. maddesinde yer almış ve “4” fıkranın son cümlesinde , tedbir uygulayan memurun bu tutanağın bir örneğini tedbir sırasında hazır bulunmayan taraflara ve duruma göre üçüncü kişilere tebliğ edileceği belirtilmiştir. Tedbire muhalefet eyleminden söz edebilmek ve gerçekleştiğini kabul edebilmek için öncelikle ihtiyati tedbir kararının usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi gerekir. Haberdar olunmayan, geçici hukuki koruma konusu İhtiyati tedbire muhalefetten, rutin bankacılık işlemleri nedeniyle ihlalinden, yasanın ifadesi ile muhalefetinden söz edilemez. Aksi halde, bankacılık kanunu kapsamında bankanın olası zararından sorumlulukları doğabilecektir. Emsal, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/12007 Esas, 2017/6860 Karar ve 12.10.2017 tarihli ilamında, tedbire muhalefet suçunun gerçekleşebilmesi için borçlunun adresine kararın usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi gerekeceği, cezaların şahsiliği ilkesi prensibi gereğince tedbir kararının bizzat adı geçen kişilere tebliğ zorunlu olduğu, HMK 398. maddesi uyarınca tedbire muhalefet suçunun oluşabilmesi için İhtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uyulmaması veya tedbir kararına muhalefet edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Somut olayda, yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, işlem tarihinden önce davalılara, İhtiyati tedbir kararının tebliğine dair bir bilgi ve belge olmadığı gibi iddia dahi yoktur.Açıklanan nedenlerle, dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK 398. maddedeki, İhtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymamak veya tedbire aykırılık eylemi oluşmadığından mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun kabul edildiğinden şikayetçi davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/4615 D.İş Esas, 2018/9306 Karar ve 21.12.2018 tarihli kararı usul ve yasa yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı müşteki vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1.bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan peşin olarak yatırılan 134,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 55,50 TL harcın davacı müştekiden tahsili ile hazineye irat kaydına,3- Davacı müştekinin yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/05/2019