Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/421 E. 2019/856 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/421 Esas
KARAR NO : 2019/856
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2018/1560 Esas
KARAR NO : 2018/1332
KARAR TARİHİ: 25/12/2018
DAVA : KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)
KARAR TARİHİ: 02/05/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesi özetle, davacıların ortağı bulunduğu … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin, dünyada ve ülkemizde yaşanan döviz kurlarındaki ani yükseliş ve buna bağlı olarak ham madde fiyatlarındaki artış, konut inşaat sektöründeki durgunluk nedeniyle ortağı bulundukları şirketin ödeme dengesinin bozulduğunu, borçlarını ödemekte zorlanmaya başladığını, buna bağlı olarakda müvekkili davacılarında sıkıntıya düştüğünü belirtip konkordato projesinin kabulü halinde projede belirtilen miktarda borçlarını ödemek üzere konkordato teklif ettiklerini belirterek, geçici ve kesin mühlet verilmesini akabinde konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince, davacı gerçek kişilerin şirketten ayrı bir borç tasfiyelerinin bulunmadığı, kefalet dışında şahsı kredi kartı borçları bulunduğu beyan edilmekle birlikte, şahsi borçlarına ilişkin de borç tasfiyesinin sunulmadığı, davacı gerçek kişiler tarafından sunulan konkordato projesinin incelenmesinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının, yetkilisi bulunduğu şirketin konkordatoyu başarıya ulaştırması ihtimaline dayandırıldığı, borçlu davacı gerçek kişilerin konkordatoyu başarıya ulaştırma ihtimalleri değerlendirilirken borçlu şirketin konkordatoyu başarıya ulaştırma ihtimalini göz önünde bulundurmak gerektiği, bu hali ile davacıların kefaletten kaynaklı borçları nedeniyle sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep ettikleri yani icra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato talep edilmesinin konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte olmadığı gerekçesiyle davacıların davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacılar vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle;1-Yerel mahkemenin 24.09.2018 tarihli tensip tutanağı ile müvekkiller hakkında 3 ay süre ile geçici mühlet ve tedbir kararı verildiği, 21.12.2018 tarihli duruşmada müvekkili … ve …. yönünden dosyanın tefrikine müvekkil … firması yönünden ise 24.12.2018 tarihinden itibaren geçici mühlet kararının 2 ay süre ile uzatılmasına karar verildiği, yerel mahkemenin 21.12.2018 tarihli duruşmada verdiği tefrik kararı neticesinde müvekkili …. ve …. yönünden dosya 2018/1560 Esasına kaydedildiği, mahkemenin dosya üzerinden yaptığı inceleme sonucunda 25.12.2018 tarihli karar ile müvekkili … ve … yönünden davanın reddine karar verildiği,2-Yerel mahkemenin gerekçeli kararı ile dosya içeriğinin bağdaşmadığı, kararın İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1113 E. Sayılı dosyasına 21.12.2018 tarihinde sunulan komiser raporuna dayandığı, söz konusu rapor içeriğinde müvekkilleri ….’ nın ve ….’ nın toplam borçlarının 100.330.293,57-TL olduğu, bu borcun 5.524.613-TL’sinin … borçlarına müteselsil kefaletten kaynaklandığının tespit edildiği, buna göre müvekkillerinin …. olan kefaletleri dışında 94.805.680,57-TL borcu bulunduğu, buna karşın müvekkillerinin malvarlıklarının tespitininde yapıldığı, … 50.778.835,41-TL, …. nın ise 37.662.956,04-TL malvarlığının bulunduğu yani toplam malvarlıklarının 88.441.791,45-TL olduğu tespit edildiği,3-24.12.2018 tarihli dilekçe ekinde sundukları revize ön projede, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 13.12.2018 tarihli 2018/2680 E. Ve 2018/2187 Karar sayılı kararında belirtildiği şekilde gerçek kişiler bakımından karşılaştırmalı tablolar ile nakit akım tablolarının da sunulduğu,4-Bu tablo ve revize ön proje içeriğinde açık şekilde ifade edildiği gibi müvekkili gerçek kişilerin mal varlıkları ve gelirlerine yıllık enflasyon oranları, faiz yükleri, rehinli gayrimenkullerin rehin sahibine borç ödemesinde kullanılacağı, rehinli olmayan gayrimenkullerin yıllara göre hangi tarihlerde satılacağı, yıllık enflasyon ve rayiç artışlarına göre hesaplanarak borcun nasıl ödeneceğinin belirtildiği, buna göre borç tasfiye planının, …. ve… ortak borçlarının birlikte tasfiyesini öngör- düğü, nitekim doktrin ve Yüksek Mahkeme içtihatlarında aynı borçtan birlikte sorumlu olan gerçek kişi ve tüzel kişilerin birlikte konkordato talep edebilecekleri, uyumlu bir proje ile borç tasfiyesini birlikte gerçekleştirebileceklerinin belirtildiği, ancak yerel mahkeme tarafından işbu revize projenin incelenmediği, sunulan beyanlar dikkate alınmaksızın revize projeye ilişikin komiser görüşü dahi alınmadan red kararı verildiği keza dosyada bulunan 21/12/2018 tarihli komiser raporunda da müvekkili gerçek kişilerin konkordato taleplerine ilişkin bir değerlendirmenin yer almadığı,5-21.12.2018 tarihli komiser raporunun hükme elverişli olmadığı söz konusu raporda müvekkili gerçek kişiler yönünden geçici mühletin uzatılması ve kesin mühletin verilmesi yönüde olumlu görüş görülmemesine neden olarak, davacı gerçek kişilerin kefalet sözleşmelerinden doğan borçlarının, pay sahibi oldukları şirketler dolayısıyla var olan borçları içinde küçük bir miktar oluşturduğu, oysa müvekkili gerçek kişilerin kefaletten doğan borçlarını genel borçlar içinde önemli bir paya sahip olduğu, kaldı ki müvekkili gerçek kişilerin konkordato taleplerinin somut dayanaklarla incelenmediği, sadece kefaletten kaynaklanan borçları açısından inceleme yapıldığı, nihayet konkordato talep edebilecek borçlunun tacir olup olmamasının borcunun asaletten mi yoksa kefaretten mi olduğunun hiçbir önemi bulunmadığı, 6-Mahkemenin kefaleten kaynaklanan borçları nedeniyle, icra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato talep edilmesinin konkordatonun amacıyla bağdaşmadığına ilişkin gerekçesinin hatalı olduğu, zira konkordatonun borçlunun mal varlığını korunmasına ve ekonomik varlığının sürdürmesine olanak sağlayan bir kurum olduğu, konkordato talep etmemeleri halinde alacaklıların, borçlu şirket veya şirket borçlarına kefil olanlara karşı takip yapma ihtimali bulunduğu, borçlu şirket veya şirket borçlarına kefil olanların vadesinde borçlarını ödeyememe tehlikesi bulunduğundan, konkordato talep etmek için İİK 285.maddesinde yer alan koşulların bulunduğu, 7- Müvekkillerin konkordato talep etmediği halde taşınır ve taşınmaz mal varlığı ile ortakları bulunduğu tüm şirketlerdeki paylarını kaybedecekleri,…. konkordato sürecinde mali durumunu düzeltse bile; bu şirketin, müvekkilerinin ortağı ve sahibi olduğu şirket olmaktan çıkacağı, 8- Mahkemenin gerekçesine esas aldığı TDK’ nın kefalete ilişki hükümlerin işlevsiz kalacağı ilişkin gerekçesinin de hatalı olduğu , aksine bu hükümlerin, kefilin de konkordato talep edebilmesini sağlanmayan, sadece asıl borçlunun konkordato talep etmesi haline kefele koruyan hükümler olduğu 9- Ayrıca dosya içeriği incelendiğinde İ.İ.K 286 maddesi kapsamında istenilen tüm belgelerin sunulu olduğu kefalet borcundan dolayı konkordato talep edilmesine yasal bir engel bulunmadığı, müvekkillerinin 24/12/2018 tarihinde asıl borçlu şirketin ön projesinden bağımsız revize ön projeler sunduğu revize ön projeler yönünden geçici komiser heyetinin görüşünün alınmaması ve bilirkişi incelemesi yaptırmamasının HMK’ nın 27 ve 266 maddeleri hükümlerine aykırı olduğu bu nedenle geçici mühletin uzatılması için tüm şartlar mevcutken talebin reddine karar verilmesinin yasa ve usule aykırı olduğu ve ilk derece mahkemesi kararı kaldırılması gerektiği hususları istinaf sebepleri olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:Dava Hukuki niteliği itibariyle 7101 Sayılı Kanun ile değişik İ.İ.K 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici, kesin konkordato mühleti verilmesi ve sonucunda konkordatonun onanmasına karar verilmesi istemine ilişkindir.Davacıların aynı mahkemenin 2018/1113 esas sayılı dosyasında, ortağı oldukları … şirketi ile birlikte bu davayı açtıkları ve birlikte ön proje sunulduğu, ön projede iyileşme tedbiri olarak sermaye artırımı yapılacağının öngörüldüğü, asıl borçlunun borçlarını ödemesi paralelinde, kefil olduğu rehin verdiği borçların tasfiyesi ile alacaklılar ile konkordato anlaşmasına varmanın hedeflendiği, davacı gerçek şahısların, konkordato teklifinin sıkı irtibat nedeniyle asıl borçlu şirketin konkordato teklifi ve ödeme planı ile müşterek temelli olduğu ve vade konkordatosu teklifi niteliğinde bulunduğu, mahkemece 21/12/2018 tarihli duruşmada dosya kapsamı dikkate alınarak davacı gerçek kişiler yönünden davanın tefrikine karar verildiği ve gerçek kişiler yönünden işbu istinaf incelemesi yapılan 2018/1560 esas sayılı dosyada yargılamaya devam olunduğu, tefrik edilen işbu dosyaya davacı gerçek kişiler yönünden ayrıca revize konkordato ön projesi sunulduğu, mahkemece yukarıda açıklandığı üzere davanın reddine karar verildiği hususlarında ihtilafın bulunmadığı, ihtilafın davacı gerçek kişilerin kefaletten kaynaklı borçları nedeniyle konkordato talep edip edemeyeceği, sunulan konkordato ön projelerin başarıya ulaşma şansı bulunup bulunmadığı bağımsız bir borç tasfiye planı sunulup sunulmadığı, gerçek kişileri yönünden sunulan revize proje kapsamında geçici komiser heyetinden rapor alınması gerekip gerekmediği hususlarında toplandığı görülmektedir. Tefrikten önce açılan 2018/1103 esas saylı dosyada, gerçek kişi davacıların sundukları ön projede, İİK 285 ince maddede belirtilen belgelerin tam olarak yer almadığı, daha sonra davacı gerçek kişiler yönünden sunulan revize konkordato ön projesinde ise İİK 285. maddesinde belirtilen belgelerin tamamlandığı, fakat mahkemece bu revize ön proje yönünden herhangi bilirkişi incelemesi yaptırılmadan ve geçici komiser heyeti görüşü alınmadan gerçek kişiler yönünden dosya tefrik edilerek davacı gerçek kişiler yönünden davanın reddine karar verildiği görülmektedir. İİK.nun 7101 sayılı yasanın 15.maddesi ile değişik 287. maddesi gereğince, ilk derece mahkemesi, konkordato talebi üzerine, 286.maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak sunulduğunu tespit ettiğinde, derhâl geçici mühlet kararı vererek, aynı yasanın 297/2.maddesindeki hâller de dahil olmak üzere, borçlunun malvarlığının muha- fazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alması yasal zorunluluktur. İlk derece mahkemesi, geçici mühlet talebini değerlendirirken, talep edenin İİK.nun 286.maddesinde sayılan belgeleri eksiksiz olarak sunup sunmadığını incelemek ve denetlemekle yetinmelidir. Konkordato projesinin uygulanabilirliğini denetleyerek konkordato talep edenin iyi niyetli olmadığı yada projenin gerçeği yansıtmadığı gerekçesi ile geçici mühlet talebinin reddi, yasal düzenlemeler karşısında usul ve yasaya uygun olmamıştır. İİK’nun 287/1. Maddesinde; “Konkordato talebi üzerine mahkeme, 286. Maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı verir ve 297. Maddenin 2. Fıkrasındaki hallerde dahil olmak üzere, borçlunun mal varlığının muhafazası için gerekli tüm tedbirleri alır.” Bu yasal düzenleme karşısında konkordato talep edenin Yasa’da belirtilen belgeleri sunması halinde ilk derece mahkemesi geçici mühlet kararı vererek geçici konkordato komiseri görevlendirmesi yasal bir zorunluluktur. Bu yasal zorunluluğa aykırı şekilde verilen karar dosya içeriğine uygun düşmemiştir. Her ne kadar …. ve …. sunduğu revize on projeler yönünden geçici konkordato komiseri heyetinden görüş alınmadan bu projelerin önceki ile aynı olduğu ileri sürülmüşse de revize konkordato ön proje ekinde karşılaştırmalı tablo ve nakit akım tablosunun uygulanabilirliğinin tespitinin özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği, geçici konkordato komiseri heyetinden görüş alınmadan bu projelerin önceki ile aynı olduğu ve revize ön projenin uygulanamayacağının kabulününde HMK 27. Maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına ve 266′ ıncı maddesinde düzenlenen bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hallere de uygun düşmediği görülmektedir. Sonuç olarak bu nedenlerle mahkemece davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353 1.a.6 ve İİK 293/2 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kesin olarak kaldırılmasına dosyanın, sunulan revize ön projeler yönünden teknik incelemeye tabi tutularak geçici konkordato komiseri heyetinden görüş alındıktan sonra yeniden karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1560 E. 2018/1332 K. 25/12/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 189,50 TL harcın, Davacı/Davalı tarafından peşin yatırılan 331,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 141,90 TL harcın talep halinde kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi ve İİK 293/2 maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/05/2019