Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/420 E. 2019/846 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/420 Esas
KARAR NO : 2019/846
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ 10/12/2018
NUMARASI : 2018/4412 ESAS – 2018/8993 KARAR
KARAR TARİHİ: 02/05//2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA:Davacı müşteki vekili, 18.05.2018 havale tarihli dilekçesinde, müvekkili borçlu şirket hakkında İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/432 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan “ Konkordato “ davasında, 13.04.2018 tarihinde 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiğini, aynı davada taraflarınca banka hesabı açıklamalı konulu başvuruları üzerine, 30.04.2018 tarihli, davacı şirket hakkında geçici mühlet tarihinden itibaren takas yapılmaması konusunda ek tedbir kararı verildiğini, ek tedbir kararının şüphelilerin müdür olduğu … T.A.Ş ‘ne 07.05.2018 tarihinde sunulduğunu, karar gereğince müvekkili hesaplarındaki paraya bankanın alacağına mahsuben takas yapılmaması gerektiğinin beyan edildiğini, ancak şüphelilerin tedbir kararına cevaben, rehin sözleşmesinden kaynaklanan rehin haklarının bulunmakta olduğu, rehin hakları gereğince mahsup işleminin yapıldığı, bu hakkın sözleşmesel bir hak olduğu, mahkemece rehin hakkı kullanımına ilişkin bir tedbir bulunmadığı, ilgili tutarın iadesinin mümkün görülmediğinin belirtildiğini, bu şekilde mahkemenin tedbir kararına karşı gelinip kararın uygulanmadığını, dosyada verilen ara karar gereğince, banka tarafından takas işleminin uygulanmaması gerekirken söz konusu ara karara direnilerek müvekkili alacağına takas işleminin uygulandığını, ara karar gereğince 19.04.2018 tarihinden itibaren müvekkili alacağına mahsuben takas yolu ile el konulmasının yasal olmadığını, yasal olmayan işlemlerin yok hükmünde olduğunu, … T.A.Ş Laleli Şubesi müdür ve ticari müşteri ilişkileri yöneticinin bu hali ile HMK 398. maddedeki suçu işlemiş olduklarını iddia ederek, şüpheliler hakkında gerekli işlemlerin yapılarak HMK 398.maddesi gereğince eylemine uyan suçtan dolayı cezalandırılmalarını talep etmiştir.
CEVAP:Dava dışı …. T.A.Ş Laleli Şubesi yetkilileri, … ve … vekili, iddia edilen tedbir kararının bankaca yapılan tahsilat işleminden sonra haricen şikayetçi tarafından tebliğ edildiğini, ayrıca yapılan işlemin nakit blokaj rehni ile rehnedilen tutarın tahsilatı işlemi olduğunu, takas işleminin de yapılmadığını, tedbire muhalefet suçunun oluşabilmesi için öncelikle tedbir kararının HMK 393/2 ve 4. fıkra hükümlerine uygun olarak tebliğ edilmiş olması gerektiğini, tedbir kararının ilgili icra müdürlüğü tarafından değil şikayet eden tarafından haricen tebliğ edildiğini, tedbir kararlarının usulüne uygun tebliğ edilmediğinden suç oluşmadığını savunarak şikayetin reddi ile müvekkillerinin beraatine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, 30.04.2018 tarihli tedbir kararının sanıkların çalıştığı bankaya 09.05.2018 tarihinde sunulduğu, 09.05.2018 tedbir kararının öğrenilme tarihinden sonrada sanıklar tarafından yapılmış bir eylem olmadığı, dolayısıyla atılı suçun unsurlarının oluşmadığı, HMK 398. maddesi kapsamında disiplin hapsi uygulanmasına yer olmadığı gerekçesiyle sanıkların beraatine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, müşteki – davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, iddialarını tekrar ettikten sonra, yerel mahkeme tarafından verilen 30.04.2018 tarihli İş bu kararda, kararın tebliğ edileceğine ya da ilan edileceğine ilişkin hüküm bulunmadığını, kararın infazı için hükümde ayrıca bir usulde öngörülmediğini, şikayet edilen banka ve yetkililerinin İİK 288. maddesi gereğince ilanla birlikte geçici mühlet kararından haberdar olduğunu, kararın ilan tarihinden itibaren uygulanması gerektiğini ve işlemin düzeltilmesi gerektiğini beraat kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, konkordato kararının özel niteliği gereği bildirim usulünün kararın ilan edilmesi olduğunu, HMK ‘da düzenlenen İhtiyati tedbir kararında mevcut, tamamlayıcı merasimin söz konusu olmaması nedeniyle HMK hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığını iddia ederek kararın kaldırılmasını ve HMK 398. madde gereğince İhtiyati tedbir kararının uygulanmasına İlişkin emre uymamaktan disiplin hapsine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Talep, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 398. maddesi gereğince, İhtiyati tedbire muhalefet edenlerin disiplin hapsi ile cezalandırılması istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, davacı şikayetçi şirket tarafından, 11.04.2018 tarihinde, İİK 285 vd maddelerde düzenlenen Konkordato talebinde bulunulduğu, mahkemenin 30.04.2018 tarihli ara kararı ile, davacının ek tedbir talebinin kısmen kabulüne karar verilerek, davacı şirket hakkında, geçici mühlet kararının ilan tarihinden itibaren takas yapılmaması konusunda, şikayet konusu yapılan ek tedbir kararı oluşturulduğu, muhatap … T.A.Ş Laleli Şubesi tarafından, şikayetçi vekiline bildirilen 09.05.2018 tarihli cevabı yazıda, 09.05.2018 tarihinde elden teslim edilen evraktaki talebe ilişkin olarak, şube ve … arasında tarafların serbest iradeleri ile imzalanan 10.04.2018 tarihli rehin Sözleşmesinin imzalandığı, bankanın müşterinin borcuna yapılan mahsup işleminin, takas hakkının kullanımı ile ilgili bulunmadığı, banka ile … arasında imzalanan rehin sözleşmesinden kaynaklanan rehin hakkının bulunduğu, rehin hakkı gereğince mahsup işleminin yapıldığının, bu hakkın sözleşmesel bir hak olduğunun, mahkemece verilen ara kararda da açıkça tarafların sözleşmesel haklarının kısıtlanamayacağının belirtildiği, rehin hakkı kullanımına ilişkin olarak bir tedbir bulunmadığından ilgili tutarın iadesinin mümkün görülmediğinin belirtildiği ve şikayet konusu işlemin 30.04.2018 tarihli ara karar tarihinden ve geçici mühlet kararının ilan tarihi olan 19.04.2018 tarihinden sonra 04.05.2018 tarihinde gerçekleştirildiği ancak tedbir kararının davalılara işlem tarihinden önce tebliğ edilmediği, ek tedbir kararının bankanın tahsilat işlemi gerçekleştirildikten 5 gün sonra 09.05.2018 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 398. maddede “ Tedbire muhalefetin cezası “ düzenlenmiştir.Anayasa Mahkemesinin 2018/1 Esas, 2018/83 Karar ve 11.07.2018 tarihli kararı ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 398.maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal kararı verilmiş ve 20 Şubat 2019 tarihli Resmî Gazetede karar yayınlanmış ise de, kararda, kararın Resmî Gazetede yayınlanmasından dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine dair hüküm tesis edildiğinden, olay tarihindeki yasal düzenlemenin uygulanması gerekeceği dikkate alınarak, mevcut yasal düzenlemeye göre değerlendirme yapılması gerekmiştir. Mevcut yasal düzenlemede, İhtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimsenin, bir aydan altı aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılacağı, görevli ve yetkili mahkemelerin, esas hakkında dava henüz açılmamışsa, İhtiyati tedbir kararı veren mahkeme olduğu, esas hakkında ki dava açılmışsa bu davanın görüldüğü mahkeme olduğu ifade edilmiştir. Bu anlamda, davanın esas hakkında davanın açılmış olduğu görevli ve yetkili mahkemede açıldığı ve sonuçlandırıldığı görülmüştür.İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun onuncu kısım birinci bölümde “ Geçici Hukuki Korumalar “ üst, “ İhtiyati Tedbir “ alt başlığı ile ve İhtiyati tedbirin şartları olmak üzere 389 vd maddelerde düzenlenmiştir.İhtiyati tedbir kararının uygulanmasına 393. maddede yer verilmiş, tamamlayan işlemler, yasanın 397. maddesinde yer almış ve “4” fıkranın son cümlesinde, tedbir uygulayan memurun bu tutanağın bir örneğini tedbir sırasında hazır bulunmayan taraflara ve duruma göre üçüncü kişilere tebliğ edileceği belirtilmiştir. Tedbire muhalefet eyleminden söz edebilmek ve gerçekleştiğini kabul edebilmek için öncelikle ihtiyati tedbir kararının usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi gerekir. Haberdar olunmayan, geçici hukuki koruma konusu İhtiyati tedbire muhalefetten, rutin bankacılık işlemleri nedeniyle ihlalinden, yasanın ifadesi ile muhalefetinden söz edilemez. Aksi halde, bankacılık kanunu kapsamında bankanın olası zararından sorumlulukları doğabilecektir. Emsal, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/12007 Esas, 2017/6860 Karar ve 12.10.2017 tarihli ilamında, tedbire muhalefet suçunun gerçekleşebilmesi için borçlunun adresine kararın usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi gerekeceği, cezaların şahsiliği ilkesi prensibi gereğince tedbir kararının bizzat adı geçen kişilere tebliğ zorunlu olduğu, HMK 398. maddesi uyarınca tedbire muhalefet suçunun oluşabilmesi için İhtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uyulmaması veya tedbir kararına muhalefet edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Somut olayda, yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, işlem tarihinden önce davalılara, İhtiyati tedbir kararının tebliğine dair bir bilgi ve belge olmadığı gibi iddia dahi yoktur. Nitekim şikayetçi vekilinin banka şubesine ibraz etmiş olduğu 07.05.2018 tarihli dilekçenin sonuç bölümünde, 30.04.2018 tarihli ara karar gereğince ,geçici mühletin ilan tarihi olan 19.04.2018 tarihinden sonra alacağa mahsuben el konulan paraların müvekkili şirkete aktarılması talebi yer almaktadır.Açıklanan nedenlerle, dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK 398. maddedeki, İhtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymamak veya tedbire aykırılık eylemi oluşmadığından mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun kabul edildiğinden şikayetçi davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/4412 D.İş Esas, 2018/8993 Karar ve 10.12.2018 tarihli kararı usul ve yasa yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı müşteki vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1.bendi gereğince esastan REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan peşin olarak yatırılan 134,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 55,50 TL harcın davacı müştekiden tahsili ile hazineye irat kaydına,3- Davacı müştekinin yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/05/2019