Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/409 E. 2022/577 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/409 Esas
KARAR NO: 2022/577
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 03/05/2018
NUMARASI: 2014/1121 Esas, 2018/398 Karar
İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİNİN 2015/355 E. SAYILI BİRLEŞEN DAVADA
DAVA: ALACAK (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen 07/09/2011 tarihli “Satış Destek Hizmetleri Sözleşmesi” kapsamında, 01/04/2011-01/04/2012 tarihleri arasında müvekkilinin davalıya hizmet verdiğini, sözleşme süresinin sona ermesinden sonra ek protokol ile sözleşmenin 31/10/2012 tarihine uzatıldığını, 31/10/2012 tarihinden sonra da müvekkilinin davalıya hizmet verdiğini ve tarafların sözleşmenin devamı konusunda yeni bir ek protokol yapılması hususunda anlaştıklarını, ancak davalının ek protokolü imzadan imtina ederek 28/05/2013 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi 30/06/2013 tarihi itibarıyla feshettiğini, bunun üzerine müvekkilinin de hizmetin ifası için oluşturduğu çalışanların iş akitlerini feshetmek zorunda kaldığını, davalının sözleşmeyi tek taraflı feshi nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmenin 10.3 ve 7. maddeleri uyarınca, müvekkilinin iş akdini sona erdirdiği çalışanların kıdem ve ihbar tazminatları ile işçilik alacaklarından davalının sorumlu olduğunu, bu nedenle düzenledikleri toplam 259.481,61 TL faturalara ilişkin davalının sadece 12.735,92 TL ödediğini ve 246.745,69 TL alacaklarının ödenmediğini, davalının fatura bedellerini ödememesi üzerine müvekkilinin işçi alacakları ve kurum alacağı alacağı olarak toplam 123.454,50 TL ödediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 123.454,50 TL’nin 06/08/2013 tarihinden işleyecek değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA Davacı vekili birleşen davasında, 246.745,69 TL tutarındaki işçilik alacaklarının tamamının işçilerle yapılan protokollere uygun olarak ödendiğini belirterek asıl davada talep edilmeyen 123.291,72 TL’nin 06/08/2013 tarihinden işleyecek değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; davacının alacak iddiasına dayanak sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin süresinden önce müvekkilinin tek taraflı feshi hali için düzenlendiğini, oysa ek protokolün 3.a maddesine göre sözleşmenin 31/10/2012 tarihinde kendiliğinden sona erdiğini ve bundan sonra taraflar arasındaki ilişkinin belirsiz süreli sözleşme ilişkisine dönüştüğünü, kendiliğinden sona eren sözleşme hükümlerinin bu davada uygulanma imkanı bulunmadığını, müvekkilinin belirsiz süreli akdi de BK hükümlerine uygun şekilde makul süre vererek 30/06/2013 tarihi itibarıyla feshettiğini, sözleşme 31/10/2012 tarihinde kendiliğinden sona erdiğinden davacının anılan sözleşmeye dayanarak alacak talep edemeyeceğini, işçilerle yapılan protokol ve ödemeleri de kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; asıl dosyada rapor alındıktan sonra birleşen davada, dosya arasına alınarak tarafların rapora itirazlarının değerlendirildiği ve son raporda davacının asıl davada 123.454,50 TL, birleşen davada 101.606,66 TL alacağı konusundaki raporun mahkemeye sunulduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile 123.454,50 TL’nin, birleşen davanın kısmen kabulü ile 101.606,66 TL’nin 06/08/2013 tarihinden işleyecek değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; kararın gerekçesiz olduğunu, rapora itirazlarının mahkeme ara kararına rağmen bilirkişi heyeti tarafından değerlendirilmediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 31/10/2012 tarihinde kendiliğinden sona ermesi nedeniyle bu sözleşmeye dayanarak alacak talep edilemeyeceğini, 31/10/2012 tarihinden sonra taraflar arasında yazılı olmayan belirsiz süreli sözleşme ilişkisi olup, bu sözleşmenin de BK hükümlerine uygun şekilde makul süre verilerek feshettiklerini, davacının işten çıkardığı işçileri sadece davaya konu hizmet alımı için almadığını, işçilerin çoğunun taraflar arasındaki sözleşmeden önce de davacı şirkette çalışmaya başladığını, raporlardaki hesaplamalarda fahiş bir fark bulunduğunu, müvekkilinin 28/05/2013 tarihli ihtarname ile makul süre vererek 30/06/2013 tarihi itibarıyla sözleşmeyi feshettiğini, tanınan süreye göre davacının ihbar süresi kullandırma imkanı varken işçilere ihbar süresi vermeden iş sözleşmelerini feshettiğini ve kendi kusuru ile zarara neden olduğunu, davacının aynı işçileri çalıştırma imkanı varken 547 yeni işçi alarak dürüstlük kuralına uygun davranmadığını, davacının yaptığı ödemeleri ispatlayamadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf talebinin reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava ve birleşen dava, hizmet alımı sözleşmesi kapsamında alacak talebine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı taraf hükmü istinaf etmiştir. Taraflar arasında 01/04/2011-30/10/2012 tarihleri arasında satış destekleri hizmet sözleşmesi bulunduğu, 30/10/2012 tarihinden sonra da davacının hizmet vermeye devam ettiği, davalının 28/05/2013 tarihli ihtarname ile 30/06/2013 tarihi itibarıyla sözleşmeyi feshettiği noktasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı taraf, sözleşmenin aynı hükümlerle zımnen uzadığını ve belirsiz süreli sözleşmeye dönüştüğünü, davalının tek taraflı feshi nedeniyle iş akdini sona erdirdirdikleri işçilere ödemek zorunda kaldıkları kıdem ve ihbar tazminatlarından sözleşmenin 7.2.4 maddesi uyarınca davalının sorumlu olduğunu ileri sürmüş; davalı taraf ise sözleşmenin 30/10/2012 tarihinde kendiliğinden sona erdiğini, bu nedenle sözleşme hükümlerinin uygulanamayacağını savunmuştur. Buna göre öncelikle çözülmesi gereken husus; taraflar arasında akdedilen satış destekleri hizmet sözleşmesi hükümlerinin somut olaya uygulanıp uygulanmayacağı noktasında toplanmaktadır. Ek protokolle 30/10/2012 tarihine kadar uzatılan sözleşmenin süresi sona ermesine rağmen tarafların uzunca bir süre karşılıklı olarak önceki sözleşme hükümleri kapsamında edimlerini ifa ettikleri, davalının 30/06/2013 tarihi itibarıyla sözleşmeyi feshettiği görülmektedir. Bu konuda tarafların birbirlerinde sözleşme hükümlerinin aynı koşullarda belirsiz bir süreyle devam ettiği konusunda güven oluşturdukları görülmektedir. Buna göre sözleşmenin belirsiz süreli olarak aynı hükümlerle devam ettiği kabul edilmelidir. Sözkonusu sözleşmenin 7.2 maddesinde belirtilen hallerde davacının talep etmesi ile davacının yaptığı ödemeleri davalıya fatura edebileceği belirtilmiştir. Bu durumlardan biri sözleşmenin 7.2.4 maddesinde; ” Kraft tarafından Sözleşmenin 7.5 madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, tek taraflı feshi sebebi ile …’nın Ekip çalışan(lar)ının iş akdini sona erdirerek ödemek zorunda kaldığı kıdem ve ihbar tazminatları ve diğer işçi alacakları;” olarak düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesinde alınan 2. bilirkişi heyeti kök ve ek raporlarında; davacının taraflar arasındaki sözleşme kapsamında çalıştırılan işçilere ödemek zorunda kaldığı ödemelerden davalının sorumlu olduğu, davalı şirketin taraflar arasındaki hizmet ilişkisinin sürdüğü 01/04/2011 – 30/06/2013 dönemi ile sorumluluğu bulunduğu, davalının davacı şirket işçisinin 01/04/2011 öncesi ya da 30/06/2013 sonrası hizmet döneminde sorumlu tutulamayacağı, kıdem süresinin bir yıldan az olan işçilerin kıdem ve yıllık izin ücreti alacağı doğmadığı, buna göre davacının asıl davada 123.454,50 TL, birleşen davada 101.606,66 TL alacağı bulunduğu belirtilmiştir. Tarafların serbest iradeleri ile belirledikleri sözleşme hükümlerinin kendilerini bağlayacağı açıktır. Sözleşmenin 7.2.4 maddesi uyarınca, davalının sözleşmeyi tek taraflı feshi nedeniyle, davacının hizmetin ifası kapsamında çalıştırdığı işçilerin iş akitlerini sona erdirerek ödemek zorunda kaldığı işçilik alacaklarından davalı sorumludur. Gerekçeli, ayrıntılı ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda bu kapsamda davacının alacağı asıl davada 123.454,50 TL, birleşen davada ise 101.606,66 TL olarak tespit edilmiştir. Bu durumda mahkemece asıl ve birleşen davada bu miktarlara hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1121 Esas, 2018/398 Karar ve 03/05/2018 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin asıl ve birleşen davada istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı alınması gereken (80,70 TLx2) 161,40 TL harcın davalı tarafından asıl ve birleşen davada toplam olarak karşılanan 3.843,50 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.682,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti taktiren yer olmadığına, 4-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.