Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/396 E. 2019/649 K. 04.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/396 Esas
KARAR NO : 2019/649
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2018/1417 Esas
KARAR NO : 2018/1291
KARAR TARİHİ: 06/12/2018
DAVA : İFLAS (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
KARAR TARİHİ: 04/04/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA:Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile akdedilen 16.03.2010 tarihli Bayilik Sözleşmesi ile, davalı şirketin üzerinde intifa hakkı bulunan gayrimenkulü, üzerindeki akaryakıt istasyonu ile birlikte bayiliğini 5 (beş) yıl süre ile kendilerine bıraktığını, sözleşme tarihinde atıl durumda olan ve faaliyet belgesi bulunmayan taşınmaza ilişkin ciddi yatırımlar yapılmak sureti ile taşınmaz üzerine gerekli bina inşaatları gerçekleştirilerek işletmeye hazır hale getirildiğini, yapılan inşaatlar neticesinde 23.03.2010 tarihinde Faaliyet Belgesi, GSM (Gayri Sıhhi Messe Ruhsatı), Çet raporu ve birçok işletmeye ilişkin faaliyet belgesi vb. 18.05.2010 tarihinde İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı alındığını, sözleşme konusu akaryakıt istasyonunun işeletilmesine, Sözleşme’nin imzalandığı 16 Mart 2010 tarihinden 4 ay sonra Temmuz 2010 tarihinde başlandığını, bu tarihten yaklaşık olarak 60 gün geçtikten sonra davalı şirket tarafından keşide edilen ihtarname ile, Rekabet Kurumu’nun 12.03.2009 tarihinde internet sitesinde yayımlanan duyurusu uyarınca 16.03.2010 tarihli Bayilik Sözleşmesinin feshedildiğinin bildirildiğini, bu ihtarname ile davacının, davaya konu taşınmaz üzerindeki bayilik yetkisinin sona erdirildiğini ve derhal tahliye edilmesi emri verildiğini, hiçbir karşılık alınmadan sözleşme şartları ihlal edilerek tahliye işleminin mecburi bir şekilde gerçekleştirildiğini, davalı şirketin sözleşmeyi feshinin haksız olduğunu, 2009 tarihinde bayilik sözleşmesi akdederek 6 ay sonra da Rekabet Kurumu duyurusunu bahane ederek sözleşmeyi feshetmesinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile düzenlenen iyiniyetli olma ve dürüstlük kuralına açık olarak aykırı olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, halen taşınmaz üzerinde … A.Ş. bayisi bulunduğunu, davalının haksız eylemi nedeniyle ciddi zararlara uğradıklarını, kendilerince 29/09/2010 tarihinde keşide edilen ihtarnameye kadar işletilen akaryakıt istasyonunun ihtarname sonrası işletememesi nedeni ile uğramış olduğu tüm zararların davalı şirketten tahsili gerektiğini belirterek İstanbul Anadolu ….İcra müdürlüğünün ….Esas sayılı dosyasındaki alacaklarının tahsili için borçluya muhtıra gönderilmesine, ve borçlunun İİK madde 177 ve devamı maddeleri uyarınca iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA Davalı vekili 28/11/2018 tarihli dilekçesi ile; müvekkilinin … ili, … ilçesi, …. köyü, …. parsel sayılı taşınmazda 10.10.2002 tarihinden itibaren 15 yıl süreyle intifa hakkı sahibi olduğunu, davacı ile 16.03.2010 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, Rekabet Kurulunun 2002/2 sayılı tebliğ gereğince anılan sözleşmenin feshedildiğini, davacı şirketin 16/03/2010 tarihli bayilik sözleşmesinin haksız olarak feshediliğinden bahisle İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret mahkemesinin 2017/1047 Esasına kayıtlı 20/09/2017 tarihli, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL. bedelli kar mahrumiyetine dayalı alacak davası açtığını, dosyanın derdest olup, bilirkişi incelemesi aşamasında olduğunu, davacının İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret mahkemesinin 2017/1047 Esas sayılı dosyasında sunulan 16/11/2018 tarihli bilirkişi raporuna dayalı müvekkili şirket aleyhine İstanbul Anadolu ….İcra müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile iflas yolu ile adi takip başlatıldığını, takibe müvekkili şirketçe süresi içerisinde itiraz edildiğini ve İstanbul Anadolu …..icra müdürlüğünün 23/11/2018 tarihli kararı ile İcra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, davacının taraflar arasındaki 16.03.2010 tarihli Bayilik Sözleşmesinden kaynaklanan ve başkaca bir alacağının bulunmadığını, alacak iddiasının başka mahkeme ve dosyalarda dava konusu olduğunu, davacı şirket yetkilisi tarafından yapılan şikayet sonrasında İstanbul Anadolu C.Başsavcılığına yapılan şikayet üzerine 2017/174815 Soruşturma sayılı dosyada Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davacı yanın bu karara yapmış olduğu itirazında İstanbul Anadolu 6.Sulh ceza hakimliğinin 09/07/2018 tarih, 2018/1181 D.İş sayılı kararı ile kesin olarak reddine karar verildiğini ve anılan soruşturmanın kapandığını, davacının iflas davası açıldığının ilan edilmesi talebinin yerinde olmadığını belirterek davacının iflas davası açıldığının ilanına dair taleplerinin reddine, derdestlik nedeniyle davanın usulden reddine, hukuki dayanaktan yoksun ve haksız davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, davanın derdestlik dava şartı nedeniyle HMK’nun 115.maddesine göre usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu, 20.12.2018 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle;1-Kendilerince derdest olunan davalarda, belirtilenin aksine aynı hukuki sebeple dava açılmadığı gibi, karar konu dosyalara ilişkin olarak iflas davası olarak ıslah talepleri mevcut ise de bu hususta ki talebin reddolunduğu, dolayısıyla kabul edilmeyen bir ıslah talebi olduğundan ortada aynı sebeple derdest olunan bir iflas davasının da mevcut olmadığı, 2- İlk derece mahkemesi tarafından aleyhlerine usulen hüküm tesis edilmesine gerekçe olarak gösterilen 2018/1013 Esas 2018/1031 Karar numaralı ilamda, ilk derece mahkemesi tarafından verilen gerekçeli kararda, kendilerinin temlik ettiği bir alacağa ilişkin iflas davası açamayacağı belirtilmiş ise de, kendileri tarafından dava dilekçesinde temlike konu edilen alacağın, istasyonun alınması sebebi ile ödenen bedel olduğu, ancak bu davanın konusunun, davalı … şirketi’nin 16.03.2010 tarihli Bayilik Sözleşmesi’ni haksız şekilde ticari teamüllere aykırı olarak feshedilmesi sonucu tarafımızın uğradıkları kar kaybı olduğu, 3- Ayrıca ilk derece mahkemesi huzurundaki davayı derdest ederken sundukları dava dilekçesinde birleştirme talebi mevcut olmakla birlikte, bu hususta herhangi bir karar verilmediği ve doğrudan davanın usulden reddi yoluna gidildiği, taraflarınca kanuni yollar ile aranan alacak hakkına ulaşımlarının verilen kararlar neticesinde imkansız bir hal aldığı, bu nedenlerle hukuka aykırı olarak verilen ilk derece mahkmesi kararının kaldırlması gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:Dava, bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle yoksun kalınan karın tahsiline yönelik İİK.nun 177 maddesi uyarınca açılan doğrudan iflas davasıdır.Davacı tarafça, davalı aleyhine İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 358.972,88 TL. asıl alacak, 372.108,12 TL. işlemiş faiz üzerinden adi takip başlattığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, akabinde davacının bu icra dosyasında takip konusu ettiği alacağı iş bu davada doğrudan iflas yoluyla talep ettiği, mahkemece, aynı konuda aynı taraflar arasında, yine aynı mahkemede görülmekte olan 2018/1013 Esas-2018/1031 bir dava bulunduğu gerekçesiyle derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verdiği görülmüş olup, uyuşmazlık, aynı mahkemenin 2018/1013 Esas-2018/1031 sayılı dosyasından dolayı, incelemesi yapılan iş bu dosya bakımından derdestlik koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1013 Esas-2018/1031 sayılı dosyasının istinaf incelemesi nedeniyle Dairemizde bulunduğu anlaşılmakla, resen ele alınarak yapılan incelemesinde, davacı ve davalısının bu dosya ile aynı, konusunun, 16.03.2010 tarihli bayilik sözleşmesinin davalı tarafından haksız feshi nedeniyle yoksun kalınan kar dolayısıyla müspet zararın tahsiline ilişkin olduğu, davalı şirketin hileli işlemler yapması nedeniyle doğrudan iflas şartlarının oluştuğu iddiasıyla, davanın İİK 177 maddesi gereğince doğrudan iflas davası olarak açıldığı, ilk derece mahkemesince, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı ve görülmekte olan başka bir dosya nedeniyle derdestlik dava şartı bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği, Dairemizce verilen 21.03.2019 tarihli kararla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiği, sonuç olarak davanın derdest olduğu görülmüştür.Yukarıda da açıklandığı üzere, davacının iflas talebini dayandırdığı İstanbul Anadolu ….İcra müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ve dava dilekçesi incelendiğinde, davacı talebinin, davalı ile yapılan 16.03.2010 tarihli bayilik sözleşmesinin davalı tarafından haksız feshi nedeniyle yoksun kalınan kar dolayısıyla müspet zararın tahsiline ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.Yani, incelemesi yapılan bu dosyanın tarafları ile İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1013 Esas-2018/1031 sayılı dosyasının tarafları aynı olduğu gibi, her iki dosyada da talebin, 16.03.2010 tarihli bayilik sözleşmesine dayalı yoksun kalınan karın tahsili amaçlı, İİK 177. maddesi gereğince doğrudan iflas olduğu, bu durumda da, davacı vekilinin istinaf başvurusunda belirttiği sebeplerin aksine derdestlik şartının bu davada oluştuğu anlaşılmaktadır.HMK 114.1.ı maddesi uyarınca, aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması ( olumsuz ) dava şartıdır. Görülmekte olan birinci dava ile yeni açılan ikinci davanın aynı dava olduğunu söylemek için, maddi anlamda kesin hükümdeki gibi, birinci dava ile ikinci davanın taraflarının, konularının ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir.Somut olayda incelemesi yapılan dosya ile aynı mahkemenin 2018/1013 Esas-2018/1031 sayılı dosyasının tarafları ve konusu aynı olup, davanın daha önce açıldığı, hala derdest olduğu anlaşıldığından davanın derdestlik nedeniyle usulden reddine dair ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK 353.1.b.1 maddesi gereğince reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubuna, bakiye 32,30 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 98,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,20 TL olmak üzere toplam 55,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 bendi gereğince kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.04/04/2019