Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3952 E. 2020/407 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3952 Esas
KARAR NO: 2020/407
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2016
NUMARASI: 2016/1166 Esas, 2016/795 Karar
DAVA: KOOPERATİF ÜYELİĞİNİN TESBİTİ
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 04.01.2011 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı kooperatifin kurucu üyesi olduğunu, kooperatif toplantılarına ve genel kurullara katılımla ilgili olarak bugüne kadar hiçbir çağrı veya tebligat yapılmadığını, sicil adresindeki kooperatif ofisinin sürekli kapalı bulunduğunu, bu nedenlerle, çalışmalara İlişkin bilgi alamadığı gibi aidatları da yatıramadığını, müvekkilinin kooperatife 23.09.2010 tarihli dilekçe ile kurucu üyelikten kaynaklanan varsa aidat borçlarını ödemek için ofisin ne zaman açık olduğu, hesap numarasının bildirilmesi için başvurulduğunu, davalı kooperatifin 13.10.2010 tarihli yazı ile kooperatif kayıtlarında müvekkilinin kurucu üye olmadığını ve 21.06.2002 tarihinde ana sözleşme şartlarını taşımadığı gerekçesiyle kooperatiften ihraç edildiğinin bildirildiğini, cevabı yazı üzerine, müvekkilinin, davalı kooperatifin kurucu üyesi olduğunu, davalı kooperatiften çıkarılmadığını, kooperatif ana sözleşmesinin 14. maddesi gereğince herhangi bir çıkarılma işlemi yapılmadığını belirttiğini, ana sözleşmenin 10. maddede aranan şartların tamamına haiz olan müvekkilinin kurucu üyeliği sıfatıyla var olan üyeliğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. GEBZE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN ( TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)2011/22 ESAS ,20112/6 KARAR ve 17.01.2011 tarihli kararı ile: Dosyanın, 2011/21 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, yargılamanın 2011/21 Esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir. GEBZE 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN ( ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA) 2011/21 Esas sayılı dosyasında, 11.06.2015 tarihli duruşmada : Dosya ile birleştirilen Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/24 Esas sayılı dosyasında, … yönünden dosyanın tefrikine, dosyanın 2012/223 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. GEBZE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2011/21 Esas,2015/1212 Karar ve 23.11.2015 tarihli kararı : Asıl ve birleşen dosyalar davacısı, … ile birleşen 2012/526 Esas sayılı dosya davacısı … dava dosyaları yönünden, HSYK ‘nın 23.07.2015 tarihli kararı ile yargı çevresinde müstakil asliye ticaret mahkemesinin kurulduğu, 07.09.2015 tarihinde faaliyete geçtiği, davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmiştir. Karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/688 Esas sayılı dosyasında, 30.06.2016 tarihli duruşmada, birleşen, Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/526 Esas, 2011/22 Esas, 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/23 ve 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/23 Esas sayılı dosyalarının İş bu dosyadan tefriki ile ayrı esasa kaydedilmesine karar verilmiştir. Tefrik kararı neticesinde, davacının 04.01.2011 tarihli dava dilekçesine konu tespit davası, 2016/1166 Esas sayılı dosya numarasını almıştır.
CEVAP : Davalı … vekili, 2016/688 Esas sayılı dosyasında, 27.03.2017 tarihli beyan dilekçesinde, davacı ve davacının üyelik devraldığını iddia ettiği kişilerin birbirlerini tanıdığını, 12.09.2011 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacının 27.06.2002 tarihli 11 nolu karar ile üyelikten çıkarıldığı şeklindeki değerlendirme ile sabit olduğu üzere, davacı tarafın müvekkili kooperatifinin üyelerini, kimin üye olup olmadığını bildiğini, bilebilecek durumda olduğunu, taşımacılık sektöründe çalışan davacı ve üyeliklerini devraldığını beyan ettiği kişilerin birbirlerini tanıdıklarını, bu nedenle ihraç kararlarında anılan kişilerin sırf imzalarının alınmamış olması nedeni ile bu usulü eksikliğin arkasına sığınılarak davanın açılmış olmasının iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını, aynı raporda, aynı amaçlı başka bir motorlu taşıyıcılar kooperatifine üye olmamak şartı mevcut iken bunu bilebilecek durumda olan hisse sahiplerinin iyi niyetle bağdaşmayacağı şeklinde değerlendirmede bulunulduğunu beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davanın, kooperatife kurucu üye olduğunun tespiti istemine dayandığı, kooperatif ana sözleşmesinin 13.maddesine göre her ortağın hesap senesi sonunda en az bir ay önceden yönetim kuruluna yazılı başvurmak suretiyle ortaklıktan çıkabileceği, davalı kooperatifin ana sözleşmesi, kayıt ve belgeleri, yönetim kurulu kararı dikkate alındığında, davacının, davalı kooperatifin kurucu üyeleri arasında ise de kendi vermiş olduğu dilekçe ile üyelikten istifa ettiği, kooperatif yönetim kurulu tarafından da istifa talebinin kabul edilerek, kooperatif üyeliğinden doğan haklarının feshine ilişkin bu yönetim kurulu kararının kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılık bulunmadığı, davacının kendi iradesi ile kooperatif kurucu üyeliğinden istifa etmiş olduğundan davacının davalı kooperatifin kurucu üyesi olduğu bahisle üyeliğin tespitine talebine dair davanın sübut bulmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.İstinaf nedenleri olarak, dosya içerisinde müvekkilinin kooperatiften istifa ettiğine dair herhangi bir başvurusu bulunmadığı gibi davalı kooperatifte böyle bir iddia veya savunması olmadığını, asliye hukuk mahkemesinin 2011/21 Esas sayılı dosyasında alınan rapor ve ek raporlarda müvekkilinin üyelikten istifa ettiğine dair bir tespit olmadığını, eksik inceleme ve hatalı istifa gerekçesi nedeniyle kararın kabulünün mümkün olmadığını, KK 16. maddesi gereğince çıkarma kararının tebliği gerektiğini, çıkarma kararının, çıkarılan üyeye yazılı olarak noter aracılığı ile bildirilmesi gerektiğini, müvekkiline üyelikten ihraca dair bir bildirim yapılmadığını, davalı tarafın tebliğe dair bir belge sunamadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı kooperatif vekili 19.05.2017 tarihli, istinaf dilekçesine karşı beyan dilekçesinde, davacının 24.06.2002 tarihli dilekçe ile üyelik hakkından feragat ettiğini, bu durumun müvekkili tarafından değerlendirildiğini, 27.06.2002 tarihli yönetim kurulu kararı ile 21.06.2002 tarihinde yapılan 5. Olağan genel kurul görüşmeleri sonucunda davacının vermiş olduğu istifa dilekçesi gereğince ana sözleşmenin 14. maddesi gereğince üyelik haklarından feshine karar verildiğini, bilirkişi raporlarında da sabit olduğunu, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğunu belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kooperatifin kurucu üye sıfatıyla üyeliğinin tespiti istemine ilişkindir. Taraflar arasında, bir çok uyuşmazlığın bulunduğu, İş bu dava dosyası ile birden fazla dosyanın birleştirildiği, görevsizlik kararı sonrasında, dosyaların tefrik edilerek yeni esasa kaydedildiği hususlarında bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacının, 21(24).06.2002 tarihli el yazılı dilekçe ile üyelik hakkından feragat edip etmediği, iddia edilen dilekçeye istinaden, kooperatif yönetim kurulunun, 21.06.2002 tarihinde almış oldukları, istifa dilekçesine istinaden ana sözleşmenin 14. maddesi gereğince üyelik haklarından fesh kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığı ile mahkeme kararının yerinde bulunup bulunmadığıdır. Dosya kapsamından, davalı taşıyıcılar kooperatifinin, 13.10.1994 yılında kuruluşuna izin verildiği, 23 Ağustos 1994 tasdik tarihli kooperatif ana sözleşmesinin 6. maddesinde, kooperatifin amacının, ortaklarının taşıma hizmetlerini pazarlamak ve bu hizmetlerle ilgili ihtiyaçlarını karşılamak olarak ifade edildiği, 10. maddede, ortaklık şartlarının, 11. maddede, ortaklığa kabulün, 13. maddede, ortaklıktan çıkma, 14. maddede, ortaklıktan çıkarmanın düzenlendiği, 14. maddede, çıkarma kararının gerekçeli olarak, yönetim kurulu karar defteri ile ortaklar defterine kaydedileceği, kararın onaylı örneğinin, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere 10 gün içinde notere tevdi edileceği, ortağın çıkarma kararının tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabileceği veya genel kurula itiraz edebileceğinin belirtildiği, davacının, 17.09.2010 tarihinde, dava dışı Yener İşbaralı ile, davalı kooperatif hisse devir sözleşmesi, 08.10.2010 tarihinde, dava dışı … ile davalı hisse devir sözleşmesi yaptığı, bu sözleşmeleri ,davalı kooperatife ihbar İle üyeliğinin kabulüne karar verilmesini talep ettiği, davacı vekilinin davalı kooperatife tarihsiz dilekçe ile başvurarak, müvekkilinin kooperatifin kurucu üyesi olduğunu, kooperatifin toplantılarına ve genel kurullarına katılımı İle ilgili kendisine bu güne kadar hiçbir çağrı veya tebligat yapılmadığı, kooperatif ofisinin sürekli kapalı olarak bulunduğu, kooperatif ve çalışmalara İlişkin bilgi alamadığı gibi aidatlarını da yatıramadığını belirterek, kurucu üyelikten kaynaklanan varsa aidat ve borçlarını ödeyebilmek için hangi saatlerde açık olduğunun bildirilmesini ,kooperatifin açık tutulamaması halinde ise, aidat borçları var ise bilgi ve kooperatif banka hesap numarasınının bildirilmesini talep ettiği, kooperatif kaşesi üzerine iki imza İle ve el yazılı olarak, davalı kooperatif tarafından davacı vekiline 13.10.2010 tarihinde cevap verildiği, verilen cevapta, “….’un kooperatifte kayıtlarımızda kurucu üye değildir. …, 21.06.2002 tarihinde kooperatif ana sözleşmesi şartlarını taşımadığı tespit edildiğinden yönetim kurulu tarafından ihraç edilmiştir “ cevabı üzerine istinaf konusu tespit davasının açıldığı, Gebze … Noterliğinin 29 Ağustos 1994 tarihli … yevmiye nolu işlemi ile onaylanan kooperatif ana sözleşmesinin dosyada olduğu, dosyadaki belgelerin fotokopi olduğu, davacı adı, soyadı ve imzası ile düzenlenmiş, 21( üzeri düzeltilmiş şekilde 24) 06.2002 tarihli el yazılı dilekçenin davalı kooperatifin yönetimine hitaben “…kooperatif hakkımdan feragat ediyorum üyeliğimin silinmesini arz ederim “… ifadeleri ile dilekçenin alt kısmında, adres yazılı olduğu, davalı kooperatifin aynı tarihli yani 21.06.2002 tarihli 11 Karar nolu kararı ile “…Yönetim kurulumuz 22.06.2002 tarihinde kooperatif merkezinde toplanarak aşağıdaki kararlar alınmıştır. 21.06.2002 tarihinde yapılan 5. Olağan Genel Kurulumuzda görüşmeler neticesinde kooperatif üyelerinden …, …, …,….ve …’ın yapmış oldukları istifa dilekçeleri dikkate alınarak ana sözleşmenin 14.maddesi gereği üyelik haklarının fesh edilmesine oy birliği ile karar verilmiştir “ ifadelerine yer verildiği, ilgili kararda söz konusu edilen kooperatifin, 21.06.2002 tarihli Genel Kurul Toplantısının, kooperatifin, 1998-1999-2000 ve 2001 hesap yılı toplantısı olduğu, ekli hazurun cetvelinde, davacı …’un da yer aldığı, imzalı olduğu, mevcut evraklarda, istifa ile ilgili herhangi bir görüşmelerin yer almadığı, Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin ( Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 2012/223 Esas, 2015/477 Karar ve 11.06.2015 tarihli kararı ile dava dışı, …, … ve davacı …’un açmış olduğu ve birleştirilen ihraç kararının iptali ile üyeliğin tespiti davası sonucunda, her iki davacının kooperatif ortaklıklarından ihracının usulsüz olduğu, iptali gerektiği , bu kooperatif üyeliklerinin fesih işlemi geçersiz olduğunu göre , üyelerce kooperatif hisselerinin diğer davacı …’a devrinin de geçerli olduğu gerekçesiyle verilen hükmün, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/957 Esas, 2018/3570 Karar ve 06.06.2018 tarihli ilamı ile onanarak, 11.09.2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Görevsizlik kararı öncesinde, Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/21 Esas sayılı dosyasında alınan 12.09.2011 tarihli bilirkişi raporunda, davalı kooperatifin karar defterleri ve üye kayıt defterlerinin incelenmesinden davacı …’un üye kayıt defterinin 17. sayfasında 20.07.1993 tarihinde yer aldığı, karar defterinin 11. sayfasında ,27.06.2002 tarihinde üyelikten çıkarıldığı, üye kayıt defterine, 21.06.2002 tarihinde, ana sözleşmenin 14. maddesi gereğince üyelikten ayrıldı şeklinde kayıt düşüldüğünün görüldüğü, kooperatife üye olduğuna dair kooperatifin karar defterinde alınmış bir yönetim kurulu kararı veya genel kurul tutanaklarına geçirilmiş bir şerh bulunmadığı, kooperatif üye kayıt defterinde de üyeliğine dair bir kayda rastlanmadığı davacının kooperatif üyesi olmadığı belirtilmiştir. 10.01.2012 tarihli ek raporda ise, kurucu üye olarak ana sözleşmede imzası bulunan üyeler arasında davacı isminin bulunmadığı, davacının kurucu üye olmadığı, davacının kooperatifin ticaret siciline tescil edildikten sonra, 20.07.1998 tarihinde kooperatife üye olduğu, kurucu üye olmadığı belirtilmiştir. Gerek bilirkişi ve gerekse de ek rapor dosya kapsamına uygun ,yeterli ve gerekçeli olmadığı gibi çelişkilidir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16. maddesinde “ Ortaklıktan çıkarılma esasları ve itiraz “, davalı kooperatif ana sözleşmesinin 14. maddesinde ortaklıktan çıkarılma düzenlenmiştir. Ortaklıktan çıkarma ( ihraç) ortaklığı sona erdiren yasal olgulardan biridir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen nedenlerle ortaklıktan çıkarılamazlar. İhraç edilen ortağın iki seçimlik hakkı bulunmaktadır. Ortak bu ihraç kararının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 3 ay içinde mahkemeye başvurarak, verilen ihraç kararının iptalini isteyebilir. Ortak kendisine tebliğ edilen ihraç kararına karşı mahkeme yoluna gitmek istemezse, yine genel kurul nezdinde itiraz edip, ihraç kararının genel kurulda görüşülmesini ve bir karar verilmesini isteyebilir.1163 sayılı K.K ‘nun 16/3. maddesinde belirtilen, üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararının kesinleşeceğine dair düzenlemede ifade edilen 3 aylık süre hak düşürücü süredir. Mahkemece bu sürenin resen göz önüne alınması gerekir. Somut olayda, davacı tarafça, kooperatifin 21.06.2002 tarihinde alınan, istifa dilekçelerine istinaden ana sözleşmenin 14. maddesi gereğince üyelik haklarının fesh edildiği kararına rağmen, söz konusu karar gereğince, Kooperatif Ana Sözleşmesinin 14. maddesi gereğince herhangi bir işlem yapılmadığını, kurucu üyesi olduğunu, üyelikten çıkarılmadığı iddia edilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesince alınan bilirkişi raporu çelişkili olmasına rağmen, bu çelişki giderilmemiş ve hangi yasal dayanaklar ve delillerin kabul edildiği gerekçede gösterilmemiştir. Diğer yandan, davacının 21.06.2002 tarihli yönetim kurulu kararı ile istifa dilekçesi gereğince üyelik haklarının fesh edildiği belirtilmesine rağmen, davacının, dava tarihinden önce davalı kooperatife başvurusu sonucunda, davalı kooperatifin 13.10.2010 tarihli cevabı yazısında, 21.06.2002 tarihinde kooperatif ana sözleşmesini taşımadığının tesbiti ile ihraç kararı verildiği cevabı yazısının tamamen farklı gerekçeleri taşımasına rağmen bu konuların açıklığa kavuşturulmadığı, hükümde gerekçelendirilmediği, bu anlamda ilk derece mahkeme kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297. maddesi kapsamında, gerekçeyi taşımadığı kanaatine varılmıştır. Yargılamanın geçirmiş olduğu safha ve HMK 30. maddesindeki usul ekonomisi ilkesi göz önünde bulundurarak, dosyanın eksikleri tamamlatılarak karar verilebilmesi için, iki kez eksiklerin tamamlanması amacı geri çevrilmiş ise de eksik hususlar istenilen şekilde tamamlanamamıştır. Yukarıda ifade edildiği üzere, mahkeme kararının yasanın tanımladığı anlamda gerekçeyi taşımadığı, bu anlamda, delillerin tam olarak toplanmadığı gibi, HMK 353/1-a/6. bendin ikinci fıkrasında ifade edildiği üzere, gösterilen deliller değerlendirilmeden karar verildiğinden, bu şekilde verilen karara dair istinaf incelemesinin uygun olmayacağı kanaati ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek hükmün kaldırılması uygun görülmüştür. Mahkemece, öncelikle, davalı kooperatif vekilinden, yönetim kurulunun, 21.06.2002 tarihli üyelik haklarının feshi kararına dair kararı ile, kooperatifin, 13.10.2010 tarihli cevabı yazıları arasındaki farklılıkların, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 31. maddesi kapsamında açıklattırılması, daha sonra yönetim kurulu kararında belirtildiği şekilde ,ana sözleşmenin 14. maddesi gereğince işlem yapılıp yapılmadığının araştırılması, görevsiz mahkemede alınan kök ve ek raporun çelişkili olması da göz önünde bulundurarak, delililerin tamamının toplanması aşamasından sonra, gerekirse, davalı kooperatifin defter ve kayıtları ile dosya üzerinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu verilen karar yerinde kabul edilmemiştir. Açıklanan tüm nedenler ve özellikle 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun ve davalı kooperatif ana sözleşmesinin ilgili hükümleri ile emredici usul kuralları çerçevesinde, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin KABULÜNE, 2- Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1166 Esas, 2016/795 Karar ve 20.10.2016 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 Sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacı tarafın peşin olarak yatırmış olduğu 117,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 83,50 TL harcın davacı taraftan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA, 5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine, 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353 /1 -a/6. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/02/2020