Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3947 E. 2020/564 K. 27.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3947 Esas
KARAR NO: 2020/564
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/04/2019
NUMARASI: 2018/914 Esas, 2019/312 Karar
DAVANIN KONUSU: Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
KARAR TARİHİ: 27/02/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 18/02/2003 tarihinde davalı müflis … Bankası T.A.Ş.’de hesap açarak banka şubesine para yatırmak istediğini, … Bankası T.A.Ş.’ye para yatırdığını zannederken esasen … hesap cüzdanının kendisine verildiğini, müvekkiline açılan hesabın aylık vadeli ve %45 faizli bir hesap olduğunu, 18.06.2003 tarihi itibariyle hesabındaki miktarın 34.205.664,486 ETL olduğunu, müvekkilinin, davalı müflis banka çalışanlarının yönlendirmesi ve çalışanların bankanın özen yükümlülüğüne aykırı davranışları nedeniyle yanıltıldığını, her ne kadar … ile müflis … Bankası T.A.Ş. ayrı tüzel kişilikler gibi görünse de her iki tüzel kişilik arasında organik bir bağ bulunduğunu, BDDK tarafından müflis bankanın yönetimine el konulduktan sonra … nezdinde açılan hesapların TMSF kapsamında olmadığından bahisle müvekkiline ödeme yapılmadığını, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 28.10.2013 tarih 2012/620 E. 2013/18923 K. sayılı kararı ile …’den paralarının tahsilinin mümkün olmadığını, müvekkilinin … Bankası T.A.Ş.’nin faaliyet izninin kaldırığını, fakat iflasın açıldığını yakın tarihte öğrendiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre alacak kayıt davası için iflas idaresine başvuru yapmanın önşart olmadığını, işbu sebepten dolayı iflas ile ilgili işlemlerin ilerlemiş olması ve daha fazla vakit kaybetmemek amacıyla işbu huzurdaki davanın açıldığını, tüm bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin yatırmış olduğu 34.205,66 TL (34.205.664.486 ETL) asıl alacak ve iflas tarihine kadar hesaplanacak olan faizi ile birlikte iflas masasına alacak kaydına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, tüzel kişiliğe haiz fon tarafından düzenlenen sıra cetvelinin idari işlem niteliğinde olduğu, müflis bankanın işlemlerinin TMSF tarafından yürütüldüğü, bu sebeple davacı alacağı ile ilgili inceleme yapıp karar verme işlemine yönelik davanın idari yargıda görülmesi gerektiği gerekçesi ile yargı yolu kapsamında davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. Davacı vekili istinaf başvurusunda, yapılan işlemin idari işlem olmadığını özel hukuka tabi olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesi ile banka hakkında verilen iflas kararının kesinleştiğini, TMSF’nin işleminin idari işlem niteliğinde olmadığını, iflas idaresi sıfatıyla hareket ettiğini, verilen kararın bu sebeple hukuka aykırı olduğunu belirterek kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu gereğince faaliyet izni kaldırılarak yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve Fonun İflas talebi üzerine aynı kanun gereğince iflasına karar verilen müflis bankadan olan alacak talebinin kayıt ve kabulüne karar verilmesi istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, BDDK’nın 03.07.2003 tarih ve 1085 sayılı kararı ile 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14/3. maddesine dayalı olarak davalı bankanın bankacılık işlemlerini yapma ve mevduat kabul izninin kaldırıldığı, yönetim ve denetimi aynı Kanun’un 16/1. maddesi uyarınca TMSF’na intikal ettiği, TMSF tarafından 4389 sayılı Kanun’un 16/3. maddesine dayalı olarak davalı bankanın doğrudan iflasının talep edildiği, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.06.2005 tarih ve 2004/132 Esas, 2005/361 E. sayılı kararı ile davalı bankanın iflasına karar verildiği, kararın 20.04.20006 tarihinde kesinleştiği, TMSF Tasfiye Dairesi’nin 2005/1. sayılı dosyası ile tasfiye işlemlerine başlandığı, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 106. maddesinin 5. fıkrası hükmü gereği alacaklılar toplantısı görev ve yetkisinin Fon’da olması nedeniyle, Müflis … Bankası T.A.Ş. İkinci Alacaklılar Toplantısı yerine kaim olmak üzere Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Kurulu’nca 28.12.2006 tarih ve 658 sayılı kararın alındığı, Fon Kurulunca iflas idare memurlarının atandıkları anlaışılmıştır. 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106. maddesinde, faaliyet izni kaldırılan ve Fona devredilen bankalara İlişkin hükümler düzenlenmiş, maddede, Fonun bu kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 166, 218, 219, 223, 234, 236, 249, 251 ve 254.maddedeki yetki ve görevler hariç olmak üzere, İflâs idaresinin alacaklılar toplantısı ve İflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye edeceği düzenlenmiştir. Diğer yandan, “ Faaliyet İzni Kaldırılan Bankalardaki Sigortalı Mevduat Ve Sigortalı Katılım Fonunun Ödenmesi ile bu bankaların İflas ve Tasfiyesine İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında ki Yönetmelik “ 23 Şubat 2007 tarihli ,26443 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin amacı “1”. maddede, faaliyet izni kaldırılarak yönetim ve denetimi 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106’cı maddesine göre Fona intikal eden banka nezdinde bulunan sigortalı mevduat ve sigortalı katılım Fonunun tespiti ve hak sahiplerine ödenmesi ile bu bankaların İflas ve tasfiyesine ilişkin usul ve esasları düzenlemek olarak ifade edilmiş, “2”. maddede, yönetmeliğin 5411 sayılı 106. maddenin son fıkrasına dayanılarak hazırlandığı belirtilmiştir. Somut olayda, İflas tasfiyesinin Fon tarafından gerçekleştirildiği, tasfiyenin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve yönetmelik hükümlerine göre yerine getirildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Tüzel kişiliğe haiz Fon tarafından düzenlenen ve bu şekilde idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetveli nedeniyle çıkan uyuşmazlık, adli yargının görevi dahilinde değildir.( Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 05.06.2014, 2014/1112 Esas, 2014/4346 Karar vb ). 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesinde, idari dava türleri olarak, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, tam yargı davaları, her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak belirtilmiştir. Şu halde, idari bir işlemin iptali idari yargıdan istenebileceğinden mahkemece buna ilişkin verilen hükmün usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 111. madde başlığı “ Fonun Kuruluş ve Bağımsızlığı” dır. Maddede, bu kanun ve diğer ilgili mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının Sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, Fon varlık ve kaynaklarının İdare edilmesi ve Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kamu tüzel kişiliğine haiz idari ve mali özerkliğe sahip TMSF’nın kurulduğu belirtilmiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 07.02.2011 tarih, 2010/69 Esas, 2011/5 Karar sayılı kararında, TMSF ‘nin düzenlediği sıra cetvelinin iptaline idari yargının karar verebileceği sonucuna varıldığı ifade edilmiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 2018/106 Esas, 2018/107 Karar ve 26.02.2018 tarihli kararında ise, İdare hukuku kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemlerin, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar sebebiyle açılan davaların çözümünün idari yargının görev alanında bulunduğu, 5411 sayılı Kanunun 111. maddesinden de anlaşılacağı üzere, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun, olayda kanunla kendisine verilen görev uyarınca tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak hareket ettiğine yer verilerek, 5411 sayılı Kanunun 111. maddesi göz önünde tutulduğunda, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu işlemlerine karşı açılan davaların idari yargı yerinde görülmesi gerektiği vurgulanmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114.maddede dava şartlarına yer verilmiştir. 114/1 -b bendinde “ Yargı yolunun caiz olması” dava şartları arasında sayılmıştır. Yargı çeşitleri arasındaki ilişkiye yargı yolu denir. Bu nedenle, hukuk mahkemeleri ve İdare Mahkemeleri arasındaki ilişki bir yargı yolu ilişkisidir. Görev gibi yargı yoluda dava şartları arasında ve kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece, resen yargılamanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, tüzel kişiliğe haiz fon tarafından düzenlenen ve idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetveli nedeniyle çıkan uyuşmazlıklar idari yargının görev alanı içerisinde kaldığından davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından her iki tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince tarafların istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 44,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 39,10 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 148,60 TL harçtan peşin olarak yatırılan 121,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,30 TL olmak üzere toplam 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davalı taraf harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.27/02/2020