Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3941 E. 2020/314 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3941 Esas
KARAR NO: 2020/314
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2018
NUMARASI: 2014/718 Esas, 2018/890 Karar
DAVA: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 26/07/2007 tarihli dava dilekçesinde; davalıların davacı kooperatifte uzun süre yöneticilik yaptıklarını, 02/07/2005 tarihinde yapılan 2005 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında davalıların yine kooperatif yönetim kuruluna seçildiklerini, 30/06/2007 tarihinde yapılan Genel Kurul Toplantısı öncesinde yönetim kurulu faaliyetleri, yaptıkları işlerin hesapları ile tüm belge ve kayıtlar üzerinde incelemeler yapıldığını, denetim kurulu tarafından yapılan tespitlerin rapor olarak genel kurula sunulduğunu, yapılan incelemelerde, yönetim kurulunun görevlerini ifada gerekli dikkat ve özeni göstermedikleri, görevlerini ihmal ile gereği gibi ifa etmedikleri, yapılan işleri takip ve kontrol etmedikleri, yönetim kurulunun görev ve yetkisindeki işleri gereği gibi yapmadıkları, kooperatif ve üyelerinin menfaatini gözetmedikleri, görevlerini tam ve zamanında ifa etmedikleri, kooperatif ve üyelerin zarara uğradıklarının tespit edildiğini, davalıların görev yaptıkları dönemde gerek üçüncü şahıslarla yaptıkları sözleşme ve sözleşme konusu işlerde, gerekse kooperatif işlerinin takibinin sonuçlandırılması ve kontrollerinde gerekli dikkat ve özeni göstermedikleri, yaptırılan işlerinde eksik, ayıplı işler olduğu halde bunları gereği gibi takip ve kontrol etmeyen davalıların kooperatifin zarara uğramasına sebebiyet verdikleri gibi ayıplı eksik ve yapılmayan işlerin bedellerini, üçüncü şahıslara ödemek suretiyle kooperatifi zarara uğrattıklarını, kooperatif elemanlarına işlerin hacminden çok fazla miktarlarda avanslar verildiğini, olağan normal miktarların çok üzerinde harcamalar yapıldığı halde, elemanlarca yapılan işlerin ve avansların takibinin yapılmadığını, kayıtlarda halen kooperatif elemanları üzerinde avanslar görüldüğünü, yönetim tarafından gerekli bilgi ve açıklamaların yapılamadığını, davalıların görevlerini ifa ettikleri sırada MK 2.maddesi gereğince ve ilgili maddeler doğrultusunda, gerekli dikkat ve özeni göstermediklerini, üyelerden paraların toplanılmasına rağmen bina sigortası vs işlere ilişkin işlemlerin takip edilmediğini, yapılan iş ve işlemlerde gerekli dikkat ve özenin gösterilmeyerek çok büyük zararlara sebebiyet verildiğini, eski yönetim kurulu üyesi olan davalıların kooperatif evrak, belge, bilgi vs. kooperatife ait belgelerin devir teslimini yapmadıklarını iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıların görevlerini gereği gibi yapmamaları, yasal edimlerini tam ve zamanında ifa etmemeleri, basiretli, özenli ve eşit davranmamaları nedeniyle kooperatifin uğradığı zararların tespiti ve şimdilik 100.000,00 YTL’nin dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 23/03/2016 tarihli ıslah ve açıklayıcı dilekçesi ile; … isimli personele gereğinden fazla verilmiş olan ve geri alınamayan avans miktarı, 52.907,90 TL, stopajların zamanında yatırılmamasından doğan zarar 92.068,78 TL, … tarafından iade edilmeyen avans 10.953,24 TL, yapılmayan işlere ödenen meblağ 6.500,00 TL olmak üzere toplam 162.429,92 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; müvekkillerinin kooperatifte uzun yıllar yönetim kurulu üyeliği yaptığını, 30/06/2007 tarihinde yapılan 2006 hesap yılı Olağan Genel Kurulu Toplantısı sonunda görevlerini bıraktıklarını, görevlerini yaptıkları sırada kooperatif ana sözleşmesi ve kanunun kendilerine yüklemiş olduğu yükümlülükleri eksiksiz olarak yerine getirdiklerini, genel kurul toplantısında müvekkillerinin sebebi anlaşılamayan bir takım ithamlarla karşı karşıya kaldığını, müvekkillerinden varlığı sır gibi saklanan bir denetim kurulu raporunun okunduğunu, ve bu rapor ile bir takım haksız suçlamalarla karşı karşıya kalındığını, genel kurulda alınan kararların hukuka aykırı olduğunu, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/665 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, Genel Kurul gündemine alınarak verilmiş bulunan kararların yasaya aykırı olduğu konusunun şüphe götürmeyecek kadar açık olduğunu, açılan iptal davasının derdest bulunduğunu, müvekkilleri hakkında yer, zaman ve nitelik belirtilmek suretiyle yapılan tek bir usulsüzlük isnadı dahil olmadığını savunarak haksız davanın reddini istemiştir. İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2007/627 ESAS, 2007/651 KARAR VE 08/11/2007 tarihli kararı ile; Davacı kooperatifin muamele merkezinin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi yetki alanında bulunduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı verilmiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. BİRLEŞTİRİLEN BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2008/474 ESAS, 2008/407 KARAR VE 02/12/2008 tarihli dosyası;
İDDİA: Davacı kooperatif vekili, 28/05/2008 tarihli dava dilekçesinde; davalılardan …, … ve …’ın kooperatif üyesi olduğunu, aynı zamanda uzun yıllar yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıklarını, 2006 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yönetim kurulu üyeleri aleyhine sorumluluk davası ve ceza şikayetlerinin yapılması amacıyla dava açılması için karar alındığını, davalılar hakkında sorumluluk davası açıldığı gibi yönetim kurulu üyelerinin kusurlu eylem ve fiilleri ile kooperatif elemanı diğer davalı … zimmetinde görülen 29.283,81 YTL kooperatif alacağının tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalı borçluların takibe itiraz ettiklerini, takip başlatıldıktan sonra kooperatif hesabına davalılardan … tarafından 18.330,57 YTL ödendiğini, takibe yapılan itirazların haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, kooperatif banka hesabına takip konusu yapılan paranın 18.330,57 YTL’sinin yatırıldığından kalan bakiye alacak 11.172,82 YTL’nin takibine devam olunduğunu, davalı borçluların takibe haksız ve yasal dayanaktan yoksun şekilde itirazda bulunduklarını iddia ederek, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali ile takibin devamına, %40’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı …, davacının dava açma yetkisinin bulunmadığını, genel kurul kararının iptali için dava açıldığını, davacının mükerrer olarak alacak talep ettiğini, kooperatifin zarara uğratıldığı iddiası ile tazminat davasının açılmış olduğunu, takibe konu alacağın mevcut olmadığını, takip konusu 11.172,82 YTL tutarında oluşturulmaya çalışılan borcun kooperatif işleri ile ilgili yapılan harcamalara ilişkin faturaların yeni yönetim tarafından anlaşılmayan bir nedenle kabul edilmeyişinden kaynaklandığını savunarak davanın reddine, %40’dan az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı …, takibe konu alacağın mevcut olmadığını, iddia edilen avans tutarının yanlış olduğunu, üzerinde bulunan 18.330,57 YTL’nin yeni yönetimin bankadaki hesabına yatırıldığını, buna rağmen davacı tarafından takip başlatıldığını, dava konusu oluşturulmaya çalışılan borcun kooperatif işleri ile ilgili yapılan harcamalara ilişkin faturaların anlaşılmayan bir nedenle yeni yönetim tarafından kabul edilmeyişinden kaynaklandığını, söz konusu faturaların kooperatif ile ilgili olarak eski yönetim tarafından çeşitli kişi ve kuruluşlara yaptırılan işlerin karşılığı olarak alınan faturalar olduğunu, söz konusu harcamaların tarafından yapılmış olması ile birlikte eski yönetim kurulu görevde iken yapılan işlere ait harcamalar olduğunu, maaşla çalışan bir personel olarak sorumlu bulunduğu yönetim kuruluna karşı görevini yerine getirmiş olmasına rağmen, harcama belgelerinin sebepsiz yere kabul edilmeyişini anlamasının mümkün olmadığını, davacının söz konusu anlamsız taleplerini ileri sürerek iş akdini tazminatsız fesih ettiğini, Temmuz 2007 ayına ait maaşınında ödenmediğini, başkaca bir borcunun olmadığını savunarak davanın reddi ile %40 tazminata ve Temmuz 2007 maaşı ile ihbar tazminatının tarafına ödenmesini istemiştir. Davalı … vekili, müvekkilinin davalı …’a verilen avans ödemelerinde imzasının bulunmadığını, kooperatif yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen avans ödeme belgelerinde imzasının bulunmadığını, davacının mükerrer alacak talep ettiğini, öncelikle davanın bu sebeple reddi gerektiğini, takip konusu alacağın mevcut olmadığını, takip konusu borcun kooperatif işleri ile ilgili olarak yapılan işlerin kabul edilmeyişinden kaynaklandığını, faturaların kooperatif ile ilgili olarak eski yönetim tarafından çeşitli kişi ve kuruluşlara yaptırılan işlerin karşılığı alınan faturalar olduğunu, borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddi ile %40 tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı …, 10/07/2008 tarihinde zapta geçen beyanında; cevap dilekçesini aynen tekrarladığını ifade etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; ıslah dilekçesinde belirtilen alacak kalemlerinden yalnızca …’ya verilen avans kapsamında hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen 50.196,45 TL alacağın istenebileceği, stopajların zamanında yatırılmaması nedeniyle oluşan zarardan kooperatif üyelerinin sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığı, Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına göre gecikmiş vergi borcu nedeniyle yöneticilerin sorumlu tutulabilmesi için verginin ödeneceği dönemde kooperatifin ödeme gücünün mevcut olduğunun kanıtlanması gerektiği, davacı tarafından bu konuda dosyaya herhangi bir kanıt sunulmadığı, kooperatif elemanı … ile ilgili 10.953,24 TL avans isteminin ise son raporda yapılan değerlendirme kapsamında kapatılmayan avans miktarının 20,30 TL olduğu, söz konusu miktarın ihmal ve tölere edilebilir nitelikte bulunduğu, söz konusu istemin birleşen davada itirazın iptaline konu edildiği, bu isteminde ayrıca reddedilmesi gerektiği, yapılmayan işlere ilişkin, 6.500,00 TL’nin ödendiği hususununda kanıtlanamadığı, davacı vekilinin katıldığı 11/07/2018 tarihli oturumda eksik işler ile ilgi herhangi bir tespit veya bilirkişi raporunun söz konusu olmadığını beyan ettiği, dolayısıyla bu isteminde ispatlanamadığı, asıl dava yönünden davalıların yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde kooperatifin yönetimi ve işleyişinde bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 19/03/2018 tarihli raporda ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirtildiği üzere davacıların dava dışı … uhdesinde kalan iş avansı tutarı, 50.196,45 TL’nin ödendiği hususunu kanıtlayamadıkları, ilgili kişiye ödenen ve kapatılmayan iş bu miktar kadar davacı kooperatifin zarara uğratıldığı, söz konusu zarardan davalıların yönetim kurulu üyesi olmaları sebebiyle sorumlu tutulmaları gerektiği, asıl dava yönünden davacı tarafın talep etmiş olduğu, zararların mevcudiyetini ve zararlardan davalıların sorumlu olduğu hususunu kanıtlayamadığı, birleşen dava yönünden ise davalı …’un uhdesinde kalan ve kapatılmayan avans miktarının 20,30 TL olduğunu, kullanılan avans miktarı dikkate alındığında bu miktar avansın belgelendirilmeyen harcama kapsamında ihmal ve tolere edilebilecek nitelikte bulunduğu dikkate alınarak asıl davanın kısmen kabulü ile 50.196,45 TL’nin dava tarihi 26/07/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen dava yönünden ise davacı tarafından davalılar aleyhine açılan davanın sübuta ermediğinden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal sürede davacı ve davalılar …, … ve … vekilleri tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; davanın kısmen reddine ilişkin bölümüne itiraz ettiklerini, davanın başından itibaren inceleyen bilirkişilerin davayı anlayamadığını, mahkemece zarar kalemlerine ilişkin süren davaların sonuçlanmalarının beklenmesine karar verildiğini ve davaların sonuçlanmasının beklenmesi sonucunda davanın bu tarihe kadar sürdüğünü, alacak kalemleri ile ilgili davanın durumunun ayrıntılı olarak açıklandığını, mahkemeye verdikleri 23/03/2016 tarihli dilekçe ile dava değerinin arttırıldığının belirtildiğini, ceza dosyasından alınan bilirkişi raporunun dosya içerisine sunulduğunu, dosyanın görevlendirilen bilirkişilerden alınarak yeni bir heyete verildiğini, bilirkişinin kooperatif defterleri üzerinde inceleme yapmaksızın ceza hukuku yönünden yapılmış defter incelemesini baz alarak, 19/03/2018 tarihli raporu dosyaya sunduğunu, raporda kooperatif müteahhit … A.Ş.’den kesilmesi gerekirken kesilmeyen stopaja ilişkin doğru değerlendirme yapmadıklarının görüldüğünü, itirazlarının bildirildiğini, müvekkilinin mükerrer belge ödemesinden kaynaklı zararının olduğunu, konut yapı kooperatiflerince müteahhit firmalara konutların yaptırılması halinde hakedişlerin ödendiğini, bu hakedişler ödenirken hakedişin %5’nin müteahhitten kesilerek vergi dairesine stopaj olarak ödendiğini, dava konusu olayda davalı kooperatif yöneticilerinin hakedişin tamamını %5’lik kesintiyi yapmaksızın müteahhite ödediklerini, müteahhit firmadan keserek vergi dairesine ödemek yerine müteahhit firmaya ödediklerini, böyle bir durumda müvekkilinin kasasında bulunup bulunmadığının tartışılmasının abesle iştigal olduğunun tartışmasız bulunduğunu, davalı kooperatif yöneticilerinin İstanbul 4. Vergi Mahkemesinin 2005/1916 Esas ve 2006/3140 Karar sayılı dosyasında dava açtıklarını, davanın reddedildiğini, kararın onanarak kesinleştiğini, davalı kooperatif yöneticilerini 2001 yılında müteahhit firmadan keserek vergi dairesine ödemeleri gereken 32.279,25 TL vergi stopajını kesmeden müteahhit firmaya ödediklerini, gecikme zammı ile birlikte vergi dairesine 124.348,03 TL ödendiğini, bu miktarda zarara sokulduğunun tartışmasız olduğunu, vergi dairesine ödenmek zorunda kalınan 92.068,78 TL gecikme cezası yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, birleşen dava yönünden ise 20,30 TL miktarın yassınabilir farkın kaldığı gerekçesi ile taleplerinin reddedildiğini, redde dayanak yapılan 23/03/2018 tarihli raporda davalı kooperatif yöneticilerinin 30/06/2007 tarihindeki genel kurul toplantısı ile görevlerinin son bulduğu 25/07/2007 tarihli tutanakla 2007 yılı defterlerinin teslim alınmış olduğunu, defterlerin teslim edildiği tarih itibari ile mevcut kayıtların yapılmış olduğunun düşünüldüğü, ne var ki 2007 yılı defterleri ibraz edilmediğinden bu konuda inceleme yapılamadığının belirtildiğini, bilirkişileri müvekkil defterlerini incelemediklerini açıkça beyan etmelerine rağmen davacı müvekkili kooperatif defterlerinin teslim edildiği 25/07/2007 tarihine kadar kooperatif defterlerine kayıt edilmemiş olan ve daha sonra ibraz edildiklerinde kayıt edilmeleri imkanı kalmamış olan belgeleri kabul ederek bu fatura ve belgelerin toplamını davacı müvekkili kooperatifin talebinin reddinde isabet olmayacağının açık olduğunu, bilirkişilerin kooperatif defterlerini kanıt olarak bildirdikleri hususunu göz ardı ederek ilgili defterleri incelemek suretiyle rapor düzenlemeleri gerekirken dosya içerisindeki deliller ile yetinerek rapor düzenlemelerinde isabet olmayacağının aşikar olduğunu, … firmasına bitmeyen işin bedelinin ödenmesi dolayısıyla oluşan zarar nedeniyle yanlış beyanda bulunmaları, daha sonra durumu fark etmeleri üzerine keşif yapılmadığının mahkemeye bildirildiğini ve bu ifadelerininde raporda yer almasına rağmen keşif yapılmadığını, müvekkilinin talebinin doğru olup olmadığının incelenmediğini, mahkemece delillerinin incelenmeden iddialarının ispatlanamadığı sonucuna ulaşılarak taleplerinin reddinde isabet olmadığını, eksik inceleme sonucunda verilen kısmen ret kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, mahkemece, dava sürecinde yokluklarında davalıların konutları üzerine konulmuş tedbirin kaldırılarak dava bitmeden ihsası reyde bulunulduğunu, mahkemece davalılardan …’ın beraati esas alınarak taşınmaz üzerindeki tedbir kaldırılmışsa da ceza verilmiş olan kooperatif yöneticilerinin konutları üzerindeki tedbirin işlemiş ve işleyecek faiz ve ferileri yönünden kaldırılmasında isabet olduğunun düşünülemeyeceğini, mahkeme kararının ihsası rey şeklinde yorumlanması gerektiğini, davalıların kooperatif konutları üzerindeki tedbirin kaldırılmasına ilişkin ara kararının kaldırılarak tedbirin devamına karar verilmesini talep ettiklerini, yasal faiz işletilmesinin de hatalı olduğunu, reeskont faizi ile tahsiline karar verilmesi gerektiğini iddia ederek, tedbirin kaldırılmasına ilişkin 23/03/2016 tarihli kararın ortadan kaldırılmasına, nihai kararın kesinleşmesine kadar tedbirin devamına, bilirkişiler tarafından incelenmemiş olan defter ve belgeler üzerinde bilirkişilere yeniden inceleme yetkisi verilmesine, dava dışı firma tarafından yapılmamış olan işlerin tespit edilmesi için inşaat mühendisi bilirkişisi vasıtası ile kooperatif konutları üzerinden keşif icrasına, davanın kısmen reddine ilişkin bölümün ortadan kaldırılmasına, ileri sürdükleri tüm taleplerin kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili istinaf nedenleri olarak; müvekkilleri … ve …’ın yönetimde bulundukları süre içerisinde üzerine düşen bütün yükümlülüklerini yerine getirdiğini, yönetimde bulundukları dönemde genel kurul toplantılarında ibra edildiklerini yerel mahkemece bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olmasının yerinde olmadığını, kaldı ki …’nın iş akdine kendisine verilmiş olan avansların iade edilmemesi sebebi ile müvekkillerinin içinde bulunduğu yönetim tarafından son verildiğini, kendisi hakkında şikayette bulunularak Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/239 Esas sayılı dosyasında hüküm almasının sağlandığını, birleşen davada davalılardan …’u temsilen vekalet etmelerine rağmen reddedilen miktar 11.172,82 TL yönünden vekalet ücretine karar verilmediğini belirterek, kararın kaldırılıp reddedilen miktar üzerinden vekalet ücreti verilmesi gerektiğini ifade ederek aleyhe verilen kararların ortadan kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, dava dışı kooperatifin, eski yönetim kurulu üyeleri, kooperatife vermiş olduğu zararın tahsili ile birleşen dava ise kooperatif eski yönetim kurulu üyelerinin davalı çalışana vermiş olduğu avans nedeniyle avans bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında; davalı gerçek kişilerin kooperatifin eski yönetim kurulu üyeleri oldukları, birleşen dosyadaki davalı …’un dava dışı kooperatifin çalışanı, diğer davalıların ise kooperatifin eski yönetim kurulu üyeleri oldukları, gerçek kişiler hakkında somut olaylar ile ilgili ceza soruşturmalarının yapıldığı, ceza davalarının açıldığı, davalı eski yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmediği genel kurulda kooperatif denetim kuruluna dava açmaları için yetki verildiği konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacı kooperatifin ıslah dilekçesinde belirtmiş olduğu zarar kalemlerinden dolayı maddi zararlarının her bir kalem yönünden gerçekleşip gerçekleşmediği, mahkeme incelemesinin ve bilirkişi raporunun yeterli olup olmadığı ile birleşen dava yönünden davalılar yararına verilen vekalet ücretinin isabetli olup olmadığıdır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 98. maddesinde, bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim Şirketlere ait hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu ile ilgili davalarda İş bu davada, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun ilgili maddeleri ile dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK nun 336. vd maddelerinde ki düzenlemelerin esas alınması gerekecektir. Dosya kapsamından; davacı kooperatifin 2006 hesap yılı olağan genel kurul toplantısı olan 30/06/2007 tarihli toplantıda, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçildiği, davalı üyelerin davalı eski yönetim kurulu üyelerinin toplantıda ibra edilmediği ve ibra edilmeyen eski yönetim kurulu üyeleri ile ilgili dava açılması için yeni yönetim kuruluna yetki verilmesi kararının onaylandığı, söz konusu kararın bir ret oyuna karşılık yetmiş dokuz kabul oyu ile karara bağlandığı, 16/07/2007 tarihli Büyükçekmece … Noterliğinde düzenlenen ihtarname ile davacı kooperatif tarafından davalı gerçek kişilere, ihtarname gönderilerek ihtarnamede yeni yönetimin seçildiği, aradan geçen on beş günlük zaman zarfında eski yönetim kurulu olarak devir ve teslim işleminin yapılmadığının bildirildiği, üç gün içinde yeni yönetim kurulu üyelerine kooperatif evrak ve muhasebe kayıtlarının resmi defterlerin, nizam ve bilançoların, kanuni defterlerin, iadesi ve 30/06/2007 tarihi itibariyle kooperatifin anlaşmalı muhasebecisi tarafından düzenlenen nizamda kooperatif memuru …’a verilen iş avansları hesabında 29.283,81 YTL borç bakiyesinin görüldüğü, bu bakiyenin kooperatifin banka hesabına yatırılmasının talep edildiği, kooperatif denetçisi tarafından verilen vekaletname gereğince sorumluluk davasının açıldığı, birleşen dosyada ise; davacı kooperatif tarafından davalı eski yönetim kurulu üyeleri ile birlikte kooperatifin eski çalışanı … hakkında Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında 29.283,81 YTL asıl alacak, 219,63 YTL işlemiş faiz olmak üzere toplam 29.503,44 YTL kooperatif alacağının tahsili amacıyla 27/07/2007 tarihinde icra takibi başlatıldığı, davalı borçluların icra takibine karşı itirazda bulunduğu, davacı alacaklı kooperatif tarafından ise İİK 67.maddesi gereğince; borçlular hakkında itirazın iptali davasının açıldığı, söz konusu dosyaların birleştirilmiş olduğu, davacı kooperatif tarafından Kocasinan Vergi Dairesi Müdürlüğü aleyhine İstanbul 4. Vergi Mahkemesinin 2005/1916 Esas, 2006/3140 Karar sayılı dosyasında, kesinleşen ve vadesinde ödenmeyen gecikme zammı gelir ( stopaj) vergisini ihtirazı kayıt ile ödeyen ve taraflarına iadesi hususunda karar verilmesi istemli olarak açılan davada, kooperatife inşaat yapım hizmeti veren … A.Ş. tarafından 2001 yılına ilişkin olarak vermiş oldukları kurumlar vergisi beyannamesine göre iadesi gereken gelir vergisinin müvekkili kooperatifin vergi dairesine olan ve ödenmeyen gelir vergisi borçlarına mahsuben talep edildiği, davalı idare tarafından gerekli mahsup işleminin yapılmadığı, mahsup işlemlerinin yapılması halinde vergi borçlarının kalmayacağı gerekçesi ile işlemin iptalinin talep edildiği, idare mahkemesinin 20/12/2006 tarihinde verilen kararında davanın reddedildiği, davalı eski yönetim kurulu üyeleri tarafından Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/234 Esas sayılı dosyasında 30/06/2007 tarihli olağan genel kurulunun iptaline dair dava açtıkları, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/236 Esas, 2009/480 Karar ve 16/09/2009 tarihli kararı ile davacı kooperatifin açtığı ve birleştirilen dava dosyalarında davalı … adına kayıtlı taşınmaz kaydının iptali ile kooperatif adına tesciline karar verildiği, diğer davalılar aleyhine açılan davanın pasif husumet yönünden reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, davalıların genel kurul kararının iptaline dair açmış oldukları Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/234 Esas, 2009/299 Karar ve 03/06/2009 tarihli kararı ile talebin reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 04/01/2010 tarihinde kesinleştiği, davacı şirketin açmış olduğu tazminat davası neticesinde İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/627 Esas sayılı dosyasında davalılardan … ve … hakkında tapu veya hissedarlık kayıtları üzerine teminatsız olarak üçüncü şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verildiği, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin ihtiyati tedbir kararı verilen 2007/627 Esas, 2007/651 Karar sayılı dosyasında 08/11/2007 tarihinde Bakırköy Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı verildiği, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/239 Esas, 2012/504 Karar ve 28/11/2012 tarihli kararı ile dava dışı … hakkında yöneticisi olduğu kooperatiften iş avansı aldığı gerekçesi ile kamu davası açıldığı ve yargılama sonucunda cezalandırılmasına karar verildiği, Büyükçekmece 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/1154 Esas, 2012/2309 Karar ve 02/10/2012 tarihli ilamı ile sanık … hakkında hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçundan dolayı açılan dava sonucunda hizmet akdi ile vasıfsız elaman olarak çalışan sanığın 10.953,24 TL’yi uhdesinde tutup iade etmeyerek haksız şekilde mal edinmek suretiyle kendisine menfaat sağladığı, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği gerekçesi ile cezalandırıldığı, Büyükçekmece 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2008/703 Esas, 2013/1326 Karar ve 01/11/2013 tarihli kararı ile sanıklar … ve … hakkında görevi kötüye kullanmak ve 1163 sayılı kanuna aykırılık nedeni ile kamu davası açıldığı, ilgili davadaki iddianın kooperatifin yönetim kurulunda çalıştıkları dönemde kooperatif adına tahakkuk eden vergiyi süresinde yatırmayarak, kooperatifi 92.068,00 TL maddi zarara uğrattıkları iddiasıyla kamu davası açıldığı, yargılama sonucunda kooperatif yönetim kurulu başkanı …’ın 16/03/2002 – 30/06/2007, yönetim kurulu üyesi …’nin 2001-2007 yılları arasında görev yaptıkları, görev yaptıkları dönemde kooperatifin vergi borcunun oluştuğu, vergi dairesinden gönderilen 12/09/2013 tarihli yazıya göre 2001 yılından kalan vergilerin 15/09/2005 tarihinde ana parasının 32.279,15 TL, gecikme zammınında 92.066,78 TL olarak kooperatiften tahsil edildiğinin belirtildiği, kooperatif yönetim kurulunun gayesinin ve görevlerinin kooperatif çıkarlarını korumak, üyelerin zarara uğramalarını engellemek ve bir an önce ev sahibi olmalarını sağlamak olduğu, görevi de hayır için yapmadıkları, genel kurul toplantılarında kendilerine ücret ödenmesi kararı verildiğini, görevi yapmak istemiyorlarsa istifa edip ayrılmalarının ve kooperatifin haklarını başka kişiler tarafından savunulmasının önünü açmaları gerekeceği, bilirkişi raporunda aidatların düzenli ödenmemesi ve kooperatifin mali sıkıntı içinde olduğu belirtilmiş ise de, yönetim kurulu olarak, aidat ödemeyen üyelere gerekiyorsa icra takibi yapılarak borçların tahsili cihetine gidilmesi yine alınamıyorsa üyelikten çıkarılıp başkalarının üye kaydı için işlemin başlatılması gerektiği, yönetim kurulu üyesi olan bu sanıkların, kooperatifin inşaat işlerini yapan … Şirketinin vergi dairesine yapmış olduğu mahsup işlemlerine yeterince takip etmedikleri, bu şirketin mahsup talebine düzeltme beyannamesini şirketten mahsup dekontunu isteyerek veya vergi dairesinden dekontları istemek suretiyle temin edebilecek iken vergi işlemini sadece müracaat aşamasında bırakıp takip etmedikleri, netice olarak kooperatifin 92.066,78 TL faiz ödemesine sebep oldukları gerekçesiyle sanık …’ın görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle atılı suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması gerekçesiyle beraatine, sanıklar …, … ve …’ın cezalandırılmasına karar verildiği, iş bu karar neticesinde davalı …’ın vekili tarafından 09/12/2013 tarihinde dosyaya dilekçe ibraz edilerek müvekkili adına olan daireye konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasını ve davanın reddini talep ettiği, bu konuda davacı kooperatif vekili tarafından 24/12/2013 tarihinde yazılı beyanda bulunulduğu, tedbirin kaldırılması talebini kabul etmediklerini ifade ettiği, Büyükçekmece 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2008/703 Esas sayılı dosyasında davalılardan … hakkında kamu davasından beraat kararı verildiği, davalılardan sanıklar …, … ve dava dışı … hakkında açılan kamu davalarının düşürülmesine, aynı davalılar yönünden ise TCK 257/2.maddesi gereğince, mahkumiyetlerine karar verildiği, davacı kooperatif vekili tarafından 10/02/2014 tarihli dosyaya ibraz edilen yazılı beyanda … A.Ş.’ye karşı yürüttükleri dava sonucunda kesinleşmiş mahkeme kararı gereğince icra takiplerinin yürütüldüğünü, ancak müvekkili zararının tahsili mümkün olmadığından aciz belgesine bağlandığını ifade ettiği, davalılardan … tarafından ceza yargılamasından sonra kamu davasında beraat etmesi üzerine kooperatifin yeni yönetim kurulu hakkında şikayette bulunduğu, 28/01/2014 tarihli şikayet dilekçesinde dava dışı beş kişilik yeni yönetim kurulunun iftira ve görevi suistimal suçlarından dolayı cezalandırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır. 16/12/2009 tarihli bilirkişi heyet raporunda; sorumluluk davasının ön şartının genel kurulca bu konuda dava açılmasına karar verilmiş olması ve davanında denetçiler tarafından açılmış olması gerektiği, davada dava şartlarının oluşmadığı yönündeki davalı itirazlarının yerinde olmadığı, esasen denetim kurulu üyesi olan davacıların asli görevinin kooperatifin zararlarını tespit etmek olduğunu, yapı kooperatiflerinde ihraç edilen ortakların yerine yeni ortak alınmasının ancak verilen ihraç kararının kesinleşmiş olması halinde mümkün olduğunu, ihraç kararı kesinleşmeden yeni ortak alınmasının mümkün olmadığını, böyle bir işlem yapan yönetim kurulu üyelerinin kooperatifin uğradığı zarardan sorumlu olacağını, ancak somut olayda bu konuda açılmış olan davaların henüz kesin hükme bağlanmamış olduğu, kooperatifin dava tarihinde belirlenmemiş bir zararının mevcut olduğu, erken açılmış bir davanın bulunduğu, davacı kooperatif çalışanı olan … üzerinde görülen 52.764,28 TL avansın tahsili için iş mahkemesine dava açıldığı, henüz kararın kesinleşmediği, zarar olup olmadığının kesinlik kazanmadığı, kooperatif çalışanı …’a verilen paranında henüz kooperatif zararı olup olmadığı hususun kesinleşmediği, davacı kooperatifin henüz kesinleşmiş bir zararının sabit olmaması nedeniyle sorumluluk davasının yerinde olmadığı, birleşen davada ise; icra takibinden sonra …’un 18.330,57 TL ödeme yaptığının beyan edildiği, icra dosyasındaki itirazların incelenmesinin mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir. 24/10/2010 tarihli ek bilirkişi raporunda sonuç olarak; …’a davalılar tarafından ödenen avansın haksız olduğu ve bu sebeple dava tarihinde kooperatifin bu avansın tamamı için zarara uğramış olduğundan bahsedilemeyeceği, davacı kooperatifin zararlarını tespit ederek ıslah edileceği bahsedilmiş ise de, ıslah dilekçesi verilerek zararlarını ve miktarlarını açıklamış bulunmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili 23/10/2014 tarihli dosyaya ibraz etmiş olduğu dilekçesinde; müvekkili kooperatif denetçileri tarafından yapılan tespitler ve genel kurulda alınan kararlara göre kooperatifin davaya konu zararlarının … firmasına yapılmış işler dolayısıyla 12.600,00 TL, … isimli personele avans olarak ödenen ve geri ödenemeyen miktar 52.907,00 TL, stopajların zamanında yatırılmamasından doğan zarar 92.068,00 TL olmak üzere, 157.575,00 TL olduğu belirtilmiştir. Büyükçekmece 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2008/703 Esas sayılı dosyasında davalı … hakkında verilen görevi kötüye kullanmak suçundan dolayı beraat kararı 03/12/2013 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, buna dair bilgi ve belgeler ilgililer tarafından dosyaya ibraz edilmiştir. Davacı vekili tarafından 01/04/2016 tarihli dilekçe ile dava değeri 162.929,92 TL’ye yükseltilerek ıslah edilmiştir. 19/03/2018 tarihli mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda; tarafların iddia ve savunmaları dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, banka hesap kayıtlarındaki bilgiler, davacının alacak kalemleri ayrı ayrı yazıldıktan sonra, kooperatifin vergi borçlarının zamanında ödenmeyerek kooperatifin gecikme zammı ödemesi nedeniyle oluşan zarar ile ilgili incelemede talep edilen tazminatın 92.068,78 TL olduğu, stopajların zamanında yatırılmaması nedeniyle ödenmek zorunda kalındığı belirtilen gecikme cezasına ilişkin olduğu, ihtilafın doğduğu, 2001, 2005, 2006, 2007 yıllarına ait kooperatif defterlerinin dosyaya ibraz edilmediğini, bununla birlikte davalı kooperatif defterlerinin incelenmesine ilişkin bilirkişi raporlarına ait fotokopilerden yararlanıldığı, 2001 yılında zamanında ödenmeyen vergi borçları ile ilgili olarak Büyükçekmece 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2008/703 Esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda, sanıkların isnat edilen suçlara ilişkin vergisel boyutta kusurlu olup olmadıkları, ihmalleri neticesinde maddi zarara uğratıp uğratmadıkları, Kocasinan vergi dairesinin 103.392,65 TL’lik kooperatiften gecikme tahsilatı yaptığı, kooperatif yetkililerinin … şirketinin vergi mahsup işlemlerinde 2001 yılı kurumlar vergi beyannamesinde kooperatifin vergi borçlarına yaptığı mahsup talebini düzeltme beyannamesi vererek geri çektiği, tüm mahsubu kendi vergi borçlarına talep edecek şekilde değiştirdiği bilgisini kooperatif yetkililerinden gizli tutmuş olabileceği ihtimalinden yola çıkarak, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin adı geçen müteahhit şirketten veya vergi dairesinden kooperatif adına düzenlenmiş mahsup alındı dekontlarının temini yoluna gitmeyip, işi talep aşamasında bırakarak kusurlu davrandıkları, bu sebepten dolayı kooperatif tarafından gecikme cezası ödettikleri yönünden şahsi kanaatin oluştuğu ifade edildiği, bilindiği üzere, vergi borçlarının zamanında ödenmemesinden davalıların ihmalinin olup olmadığı hususunun tereddüte mahal vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerektiği, bu bağlamda kooperatif yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğundan bahsedilebilmesi için vergi borçlarının doğduğu ve muaccel olduğu tarihlerde yönetimin kasasında bu borçları ödemeye yetecek miktarda varlığın bulunması gerektiği, bahse konu incelemede kooperatif kasasında ve banka hesaplarında vergi borçlarının muaccel olduğu tarihlerde borçları ödemeye yeterli miktarda nakdin bulunup bulunmadığı hususunda yapılmış bir incelemenin mevcut olmadığının görüldüğü, kooperatife 103.392,65 TL gecikme cezası ödettikleri ifade edildiği, dikkate alındığında kooperatifin vergi borçlarının doğduğu/muaccel olduğu tarihte borcu ödemeye yetecek miktarda nakdin bulunduğu araştırılmadan yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilmesinin uygun olmayacağı, bunun tetkiki için 2001 yılına ait yevmiye envanter defteri kebir ve banka kayıtlarının dosyaya alınması gerektiği, …’ya verilen iş avansları nedeniyle oluştuğu belirtilen zarar yönünden ise; 11/06/2012 tarihli bilirkişi rapor fotokopisinde toplam 170.600,00 TL avansın olduğunun görüldüğü, …’nın harcama kayıtları toplamının ise 67.403,55 TL olduğu, mahsup edildiğinde kalan tutarın 103.196,45 TL olduğu, banka kayıtlarına göre … tarafından toplam 53.000,00 TL iş avansının iade edildiği, 11/06/2012 tarihinde bilirkişi raporunda defter kayıtlarına göre yapıldığı belirtilen tespitler doğrultusunda … uhdesinde kalan iş avansı tutarının 103.196,45 TL – 53.000,00 TL = 50.196,45 TL olduğu, sanığa beş yıl hapis cezasının verilmiş olduğunun görüldüğü, … uhdesinde kalan 50.196,45 TL’nin gerek yargılama öncesinde ve gerekse dava sürecinde ödendiğini gösteren belgenin ibraz edilmediği, iş avansı nedeniyle kooperatif zararının oluştuğunun sabit olduğu, …’a verilen iş avansları nedeniyle 10.953,54 TL’nin davalı kooperatif üyelerinden tahsilinin talep edildiği, icra takibi neticesinde itirazın iptali davasının açıldığı, davalılar tarafından sunulan iş avanslarına ilişkin masraf ve belgeler incelendiğinde, toplam 10.932,94 TL belge sunulduğu, davacı vekilinin sunmuş olduğu perakende satış fişleri gider makbuzu faturalar ve mizan düzenlendiğine göre fatura ve perakende satış fişlerinin kayıtlara geçirilmemiş olmasının usul ve yasalara aykırı olduğu, davalı vekili beyanlarına itibar olunamayacağının davacı tarafça beyan edildiği, davalıların görevi 30/06/2007 tarihinde bırakmış olduklarından ve bu tarih itibari ile henüz belgelerin ibraz ve kayıt süreleri son bulmadığından bu hususta düzenlenen belgelerin usulsüz olduğunun kabulü uygun olmayacağı düşünüldüğünden …’a verilen iş avansı toplamının 80.230,00 TL olduğu ( 2006 yılı ), 2007 iş avansları toplamının 116.450,00 TL, genel toplamın 196.680,00 TL, nakit iadeler toplamının 47.530,57 TL, harcamalar toplamının 138.196,19 TL, kalan avansın ise 10.953,24 TL olduğu, personel uhdesinde kalan bakiye iş avansının ihmal edilebilecek bir miktar olan 20,30 TL olduğu sonucuna varıldığı belirtilmiş, yapılmayan işlere ödendiği belirtilen 6.500,00 TL ile ilgili incelemede ise; lojman için yapım bedeli olan 4.500,00 TL ve doğalgaz tesisatı yapım bedeli olan 2.000,00 TL olmak üzere toplam 6.500,00 TL zararın olduğunun belirtildiği, davacı vekilinin bu işlemlerin devam eden yönetimlerce de yapılmadığını beyan ettiği, mahallinde bu konuda işlemlerin yapılıp yapılmadığı hususunda araştırma yapılmasının takdirinin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili 11/07/2018 tarihinde zapta geçen beyanında; her ne kadar 6.500,00 TL eksik işler ile ilgili rapor bulunduğu yönünde mahkemeye bildirimde bulunulmuş ise de, kooperatif ile ilgili fazla sayılı dosya bulunduğu için başka bir dosyada ki bilgiler ile karışıklık olduğunu, sonuç olarak eksik iş bedeli ile ilgili herhangi bir raporun söz konusu olmadığını, diğer talepleri ile ilgili karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporunda ki dava dışı …’ya verilen ve adı geçenin uhdesinde kalan iş avansları yönünden kooperatifin zararının bulunduğu gerekçesi ile asıl dava yönünden davanın kısmen kabulüne, birleşen dava yönünden ise davalı yönetim kurulu üyeleri tarafından davalı kooperatif çalışanı …’a verilen iş avanslarından iade edilmeyen avans miktarının ihmal ve tölere edilebilecek nitelikte olabilecek gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece hükme alınan bilirkişi heyet raporu dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 98. maddesinin yollaması gereğince uygulanması gereken 6762 sayılı TTK ‘nın 336. maddesine göre genel olarak yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları sözleşme işlemlerinden ötürü şahsen sorumlu değillerdir. Aynı maddede 5 bent halinde sayılan durumlar, bu genel ilkenin istisnası olarak gösterilmiştir.Anılan istisnalardan olan 5. bent gereğince gerek kanunun, gerekse de anasözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri kasten veya ihmal sonucu olarak yapmayan yönetim kurulu üyeleri aleyhine zarar gören ortak doğrudan dava açabilir. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/23-427 Esas, 2013/1700 Karar ve 25.12.2013 tarihli ilamı ). 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 59/3. maddesinde; “ Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur “ hükmüne yer verilmiş , 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun , kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının koruması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır .62/3. fıkrada ise, “ Yönetim kurulu üyeleri ve kooperatif memurları , kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar “ hükmüne yer verilmiştir.Aynı yasanın 98. maddesi yollaması ile dava tarihi itibarı İle yürürlükte bulunan , 6762 sayılı TTK ‘nın 336. madddesi uyarınca, genel olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yapmış oldukları sözleşme ve işlerden dolayı şahsen sorumlu değildir.Aynı maddede 5 bent halinde sayılan durumlar, bu genel ilkenin istisnaları olarak gösterilmiştir.Anılan istisnalardan olan 5. bent “ İdare meclisi azaları şirket namına gerek kanunun gerek esas mukavelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden ve ihmal neticesi olarak yapılmamasından gerek şirkete gerek pay sahiplerine ve şirket alacaklarına karşı müteselsilen mesuldürler “ .hükmünü içermektedir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 41,50 ve 51 madde hükümleri ile yukarıda anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde, yöneticilerin ve temsile yetkili şahısların zarar doğuran eyleminden dolayı yöneticiler ve kooperatif müteselsilen sorumludurlar. Bu nedenle, ortaklığım yöneticilere karşı sorumluluk davası açmasının yanı sıra ortakların kooperatife ve / veya yöneticilere karşı tazminat davası açma hakkı bulunmaktadır .TTK ‘nın 340. maddesinde, 309 maddeye yapılan göndermenin sadece sorumluluk halleri ile sınırlı olduğundan ve 309. maddedeki, hükmolunacak tazminat şirkete verilir hükmünün 336. maddedeki doğrudan doğruya zarar hallerine uygulanmayacağının kabulü gerekmektedir. Diğer yandan sorumluluğun söz konusu olabilmesi için de öncelikle bir zararın doğması şarttır .Zarar meydana gelmiş ise, yöneticilerin kusursuzluğunu ispat etmesi gerekir. Kusursuzluğun ispatı da genel hükümlere tabidir.Kural olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlar ise de, anılan 336. maddede ki hallerde kooperatife, kooperatif ortaklarına karşı kusursuz ve kooperatif alacaklarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. Yöneticilerin görevlerini ifa sırasındaki zararın kusur ile işlendiği karinesinin aksini ispat etmedikçe 338. madde gereğince sorumluluktan kurtulamazlar. Diğer yandan, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 9543 Esas, 1576 Karar ve 14.02.2005 tarih, 2004/4501 Esas, 2005/1130 Karar, 2005/14680 Esas, 2007/3131 Karar sayılı ilamlarında açıklandığı üzere, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 59/3. maddesinde yöneticilerin kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiilden doğan zararlardan kooperatifin sorumlu olacağı düzenlenmiş ise de bu hükmün yöneticiler ile birlikte Kooperatifin dahi sorumlu olacağı şeklinde yorumlanması gerektiği, ortakların dava açma hakları, doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yönetim kurulu üyelerinin yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı davranışları ile ortaklığın malvarlığını azaltan veya kötüleştiren davranışları, ortakların ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira bu tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi ,ortakların dolaylı zararıdır. Ancak, ortak TTK nın 340. madde yollaması ile 309/1.maddesi uyarınca dolaylı zarar için açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir .İkinci durum ise doğrudan zarardır. Bu halde yöneticilerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır .Esasen bu zararın üçüncü kişinin gördüğü zarardan tek farkı ortak olmanın sonucu olmasıdır .TTK nın 336/5. maddesinde anlamını bulan bu dava türünde ise ortaklar talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isteyebilir .Yargıtay 23. HD’nın 14.02.2012 tarih , 2011/4551 Esas, 2012/989 Karar, 06.12.2013 tarih, 2013/6671 Esas, 7768 Karar, 26.05.2015 tarih ve 2102 Esas, 3938 Karar sayılı ilamlarında tekrarlanmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.12.2013 tarihli , 2013/23-427 Esas, 1700 Karar sayılı ilamı ile benimsenmiştir.( Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/9886 Esas, 2015/6504 Karar ve 13.10.2015 tarihli emsal ilamı ). Somut olayda, davacı vekili, asıl ve birleşen dava yönünden eski yönetim kurulu üyelerinin genel kurul toplantısında ibra edilmediğini ve kooperatifin zarara uğradığını iddia ederek iş bu davaları açmıştır. Dava dilekçesinde zarar kalemlerini belirtmiş olmamakla birlikte yargılamanın devamında ve özellikle ıslah dilekçesinde talep edilen zarar kalemlerini açıklamışlardır. Hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda da beyan edildiği üzere, davalı yöneticilerin kooperatifin vergi borçlarını zamanında ödememeleri nedeniyle sorumlu kabul edilebilmeleri için vergi borçlarının doğduğu ve muaccel olduğu tarihte kooperatifin bu borçları ödemeye yetecek oranda mal varlığının bulunması gerekmekte olup, davacı kooperatif şirket tarafından bunu ispata yarar ticari defter ve kayıtlar ile ilgili bilgi ve belgeler dosyaya ibraz edilmemiştir. Raporda ifade edildiği şekilde davalıların görevlerini ihmal neticesinde süresinde vergi borçlarını ödememelerinden dolayı kooperatifin gecikme zammı ödemek zorunda kalarak zarara uğradığına ilişkin dosyada delil mevcut değildir. Bu anlamda mahkemece dava dışı kooperatif yöneticisine verilen ve onun uhdesinde kaldığı belirtilen iş avansları yönünden kooperatifin zarara uğradığının kabulü ile bu miktar üzerinden asıl davanın kısmen kabulü yönünden hüküm tesisinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Diğer yandan; bilirkişi raporunda ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere birleşen davada, davalı …’un uhdesinde kaldığı belirtilen 20,30 TL’lik iş avansı miktarı adı geçen çalışana verilen avans miktarları ve yapılan ödemeler ile geri iadeler gözetildiğinde, belirtildiği şekilde tölere edilebilecek nitelikte olduğundan birleşen dava yönünden de davanın reddi kararında özellikle bu konuda davacı vekilinin ayrıntılı istinaf dilekçesi de olmadığı gözetilerek bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacılar vekilinin yargılama aşamasında davalılardan … konutu üzerine konulan tedbirin kaldırılmasına yönelik istinaf taleplerini ise yasada belirlenen şekilde herhangi bir itiraz olmadığından ve bu aşamada böyle bir iddianın incelenmesi mümkün olamayacağından buna yönelik istemin reddi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle ve tüm dosya kapsamı sonucunda, davacı ve davalılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalılardan …’un 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 344.maddesi gereğince verilen kesin süre içerisinde gerekli istinaf harçlarını yatırmamış olması nedeniyle istinaf başvurusunun yapılmamış SAYILMASINA, 2- Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/718 Esas, 2018/890 Karar ve 11/07/2018 tarihli kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı ve davalılar …, … vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 134,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 98,10 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, davalılardan … tarafından peşin olarak yatırılmış olan 134,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 98,10 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, davalılardan … tarafından peşin olarak yatırılan 978,55 TL harçtan alınması gereken 232,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 736,45 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa İADESİNE, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 5- Davacı ve davalıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1.fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftlalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/02/2020