Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/392 E. 2019/685 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/392 Esas
KARAR NO : 2019/685
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 23/11/2018
NUMARASI : 2018/730 E 2018/1211 K.
DAVA : KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/04/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı şirketin 2013’den itibaren inşaat sektöründe çok ciddi maliyet artışları olmasına rağmen okul, hastane, antrepo, yurt inşaatı işlerini üstlendiğini, inşaat sektöründe ekonomik darboğaz yaşandığını, nakit sorunlarından kaynaklanan nedenlerle üstlendikleri işleri belirlenen vadelerde tamamlayamadıklarını, fiyat farkına ilişkin taleplerinin kabul edilmediğini, kestiği hakkediş faturalarının ödenmediğini ve neticeten söz konusu alacaklarının tahsiline yönelik olarak açmış olduğu davalara ilişkin herhangi bir karar da verilmediğini, tahsilatlarda oluşan uzun vadelere rağmen malzeme alımındaki vadelerinin sabit kaldığını, tahsilat ödeme arasında oluşan valör farklarının müvekkili şirketi finansal açıdan yıprattığını, faiz karşılığı finansman sağlamak durumunda kaldığını, müvekkili şirketin son üç yıl içinde Bankalara ödediği faiz giderinin yıllık ortalama 2 Milyon TL’ye ulaşması nedeniyle şirketin ödeme kabiliyetini kaybetmeye başladığını, Mayıs 2018 ayı itibariyle iflas tehlikesi ile karşı karşıya bulunulduğunu, borçların tasfiyesi ve şirketin ticari faaliyetlerine devamının sağlanması amacı ile “İcra ve İflâs Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”la getirilen düzenlemelere uygun olarak, “Konkordato Ön Projesi” hazırlandığını belirterek davacı şirket lehine ihtiyati tedbir kararı ile birlikte üç aylık geçici mühlet kararı verilmesi talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi; “Konkordato komiser heyeti tarafından yapılan tespitlere göre; şirketin vade ve tenzilat içeren karma konkordato teklif ettiği, şirketin borca batık olmadığı, şirketin mali tablolarına göre ön projesi kapsamında yakın vadede iyileşme ümidinin bulunmadığı, davacı şirketin alacaklarının önemli bir bölümünün konkordato ön projesine destek olduğunu gösterir mahiyette mutabakatları mahkemeye sunmadığı anlaşılmakla, kesin mühlet şartlarını taşımadığı…” gerekçesi ile davacının kesin mühlet talebinin reddine, geçici mühletin kaldırılmasına, borca batık olmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına, tüm geçici mühlet tedbirlerinin kaldırılmasına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf taleplerinde;1-Konkordato hukukunda geçici mühlet içinde alacaklıların çoğunluğunun ön projeye muvafakat ya da mutabakatlarının alınması şeklinde bir hüküm ve uygulamanın bulunmadığını, böyle bir şartın, üstelik komiser tarafından ön koşul olarak aranmasının açıkça hukuka aykırılık teşkil ettiğini, mahkemenin böyle hukuk dışı bir rapora dayanarak kesin mühlet talebine ret kararı vermesinin hukukla izah olunamayacağını, rapordan sonra müvekkili tarafından mecburen rapor doğrultusunda şirket alacaklıları ile görüşülerek yazılı mutabakatları alınarak mahkemeye sunulmuş ancak mahkemece, raporda aranan şartın gerçekleşip gerçeklemediğinin inceleme zahmeti dahi gösterilmeden talebin reddine karar verildiğini,2-Mahkemenin gerekçesinde “ön proje ile Gaziosmanpaşa İlçesinde arsa payı karşılığı düzenlediğini belirttiği sözleşmeye göre elli adet bağımsız bölümün kendilerine kalacağı belirtilmiş olmasına rağmen bu sözleşme ile ilgili yeterli belge sunulmadığı”nın belirtildiğini, Arsa sahibi olan müvekkili ile müteahhit arasında Beykoz …. Noterliğinin 19.06.2018 gün ve … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Ön Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin mahkemeye ve geçici komiser heyetine, bilirkişiye teslim edildiğini, bu sözleşme ve eki mahiyetindeki avam projenin hangi gerekçe ile yeterli bulunmadığının anlaşılamadığını, sözleşme ile inşaat yapım ve tamamlanma süresi olarak 24 ay belirlenmiş olup, buna rağmen sürenin belirsizliğinin davanın reddi gerekçesi yapılmasının nedeninin anlaşılamadığını, 3-“Davacı tarafından sunulan hakediş faturalarının hakediş tarihi ile uyumsuz oldukları, davacı şirket kayıtlarında görünen hakkediş faturasına ilişkin herhangi bir inşaat maliyetinin bulunmadığı” da mahkemece red gerekçesi yapıldığını, ancak bu tespitlerin somut gerçeğe uygun olmadığını, zira Geçici Komiser Heyetince düzenlenen raporda … adına düzenlenen hakkedişin 31.07.2018 tarihli olmasına karşın faturanın 28.09.2018 tarihli olması eleştirilmişse de bu durumun sektörel teamüllerden kaynaklandığını, hemen her inşaatta taşeron ile yüklenici arasında işin maliyetinin hesaplanması sırasında bir takım anlaşmazlıklar yaşandığını, bu nedenle fatura düzenlenmesi için kesin hakkedişin hazırlanmasının beklendiğini, buna bağlı olarak müvekkili şirket tarafından faturanın düzenlenebilmesi için … tarafından hakkedişlerin onaylanmış olması gerektiğini, şantiyede yapılan hesaplamalar doğrultusunda düzenlenen faturanın … gönderildiğini, dolayısıyla her ne kadar Komiser Heyetine ibraz edilen hakkedişte imza mevcut değilse de bu durumun, sürecin devam etmesinden kaynaklandığını, kaldı ki Teknik Heyet tarafından yapılan keşif ile de şantiyede faaliyetin sürdürüldüğünün tespit edildiğini, 4-Ayrıca kararın gerekçesinde “… Yine hakediş faturalarının, gelir tablosuna yansıtılmadığı tespit edilmiştir” şeklinde bir değerlendirme yapılmış ise de muhasebe kaideleri gereği yıllara sari işlerde inşaat işi kesin olarak bitene kadar (geçici kabul tutanağı imzalanıncaya kadar) kesilen hakkediş faturalarının gelir tablosuna yansıtılmayacağını, bu işe ait yapılan masrafların 170 Aktif hesapta topladığını, kesilen Fatura Karşılıklarının da 350 Pasif Hesapta bekletildiğini, bu arada kesilen her hakkediş faturasından vergi emniyeti için stopaj kesilerek vergi idaresine yatırıldığını, (295 hesapta gözüken tutar) İnşaat işi kesin bitirilince, 170 ve 350 hesapta biriken tutarların gelir tablosu hesaplarına aktarıldığını, dolayısıyla hakkediş faturalarının gelir tablosuna yansıtılmamış olması inşaat muhasebesinin niteliği gereği olup, mahkeme gerekçesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, 5-Yine yerel mahkemenin gerekçesinde “şirketin vade ve tenzilat içeren karma konkordato teklif ettiği”nin değerlendirildiğini ancak herhangi bir tenzilat taleplerinin olmadığını, İİK.nun 284/3.maddesi gereği işlemeyecek olan faizin yasal olarak ödenmeyecek olduğuna ilişkin beyanlarının tenzilat teklifi olarak değerlendirilemeyeceğini, kaldı ki, mahkemenin nitelendirmesi kabul edilecek olsa dahi, bu hususun, ön projedeki bir eksiklik olduğunu ve bu eksikliğin kesin mühlet içinde komiserin de yardımı ile tamamlanabileceğini, kesin mühlet talebinin reddi için yeterli bir gerekçe olamayacağını, 6-Son olarak yerel mahkemenin almış olduğu takas/mahsup yapılamayacağına ilişkin kararın bankalarca ihlal edildiği hususunun dosyaya sunulduğunu, müvekkili şirketin bankalardaki malvarlıklarına, bankaların kendi alacaklarını gerekçe göstererek mahsup ettiğini, bu şekilde yerel mahkeme kararının çiğnendiğini ve müvekkilin ticari faaliyetleri için kullanabileceği nakdin bankalarca karara ve hukuka aykırı şekilde elkonulduğunu yerel mahkemeye bildirdiklerini ve gerekli önlemlerin alınması ile suç duyurusunda bulunulması talep edildiğini, ancak bu beyan ve taleplerinin dikkate alınmadığını belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.11.2018 gün ve 2018/730 E. 2018/1211 K. Sayılı kararının kaldırılmasına, müvekkili şirkete 1 yıl süre ile kesin mühlet verilmesine, karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı davacı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;Dava, İİK.nun 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir.Davacının dava dilekçesindeki adresleri itibariyle davanın İİK.nun 285/3 ve 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık, davacı şirkete İİK.nun 289.maddesi gereğince kesin mühlet verilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.Davacı şirketin Konkordato ön projesinde vade ve alacaklıların faizlerden vazgeçmesi şeklinde tenzilat konkordatosu istediği anlaşılmaktadır.Alınan son konkordato geçici komiser heyet raporunda, alacaklıların önemli bir bölümünün konkordato ön projesine destek olduklarını gösterir mutabakatlarının mahkemeye sunulması kaydı ile kesin mühlet verilebileceğinin beyan edildiği, mahkemece bu tespitin red kararına gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır. İİK.nun 289/2.maddesi gereğince, davacıya kesin mühlet verilebilmesi için konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması gerekir. Davacının dosyaya sunduğu Ön projeye alacaklıların onay vermesi kesin mühletin verilmesi için şart olarak öngörülmemiştir. Konkordatonun başarıya ulaşıp ulaşmayacağı geçici konkordato komiseri tarafından denetlenmektedir. İİK’nın 289. Maddesi gereğince kesin mühlet verildikten sonra alacaklılar kurulu oluşturulur. İİK’nın 302. Maddesi gereğince alacaklılar kurulu toplantı yaparak gerekli kararları alırlar. Karar alındıktan sonra komiser gerekçeli kararının mahkemeye tevdi eder ve aynı yasanın 304. Maddesi gereğince mahkemece gerekli yargılamaya başlanır. Bu yasal düzenlemelerden anlaşıldığı üzere, geçici mühlet süresinde alacaklıların ön projeye onay vermesi şart koşulmamıştır. Dolayısıyla bu durum kesin mühletin reddi için mahkemece gerekçe olarak kabul edilmesi yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir.Davacı vekilinin istinaf konusu yaptığı ve son Komiser Heyet raporunda da tartışılan, Beykoz …. Noterliğinin 19.06.2018 gün ve … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Ön Sözleşmesi ile davacı şirketin 50 adet daire alacağı hususunda ise; Bahse konu bu sözleşme bir “ÖN SÖZLEŞME” olup TBK.nun 29.maddesinde düzenlenmiştir. Özü itibariyle sözleşme yapma vaadi niteliğindedir. Ön sözleşmeye konu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu, imarının bulunmadığı, ne zaman yapılacağının da belli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle asıl sözleşmenin ne zaman yapılacağı da belli olmadığı gibi davacı şirketin hakediş bedellerini konut olarak alacağı göz önüne alındığında, zaten likitide sıkıntısı içinde bulunan davacı şirketin, bu konutların satışa sunulmaya hazır hale getirilerek nakte çevrilmesi için geçecek zaman da belirsizdir.Konkordato Komiser Heyeti, davacı şirketin borca batık olmadığını tespit etmekle birlikte, kesin mühlet verilebilmesi için şirketin mâli yapısının uygun olmadığını beyan etmişlerdir. Yani, davacı tarafından sunulan ön projenin başarıya ulaşmasının mümkün olmadığını tespit etmişlerdir. Konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile ilk derece mahkemesince verilen red kararı dosya içeriğine uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile İİK’nın 293/2.maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/04/2019