Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3912 Esas
KARAR NO: 2023/962
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2019
NUMARASI: 2017/529 Esas, 2019/759 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 01.06.2012 tarihinde “Finansal Danışmanlık Yetkilendirme Sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşmeye dayanarak davacının davalıya 2.094,00 USD tutarında, … Bankası gayri nakdi kredi ile 36 ay vadeli 263.766,00 USD … Bankası kredisinin yapılandırılması konularında hizmet verdiğini ve sözleşmede belirlenen başarı priminin gerçekleştiğini, bu tutarının 36.751,00- USD + KDV olduğu konusunda mutabakata varıldığını, buna rağmen bunun davalı tarafından davacıya ödenmediğini, bu konuda davalıya Beyoğlu … Noterliğinden 26.05.2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname gönderdiklerini, buna davalı tarafça Üsküdar … Noterliğinin 29.05.2014 tarihli ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile cevap verildiğini ve bir miktar ödeme yapılacağının belirtilmesine rağmen bunun da yapılmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında ilamsız icra takibi başlattıklarını, ancak davalının haksız olarak itiraz edip takibin durmasını sağladığını, davalının takibe vaki itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki 01.06.2012 tarihli sözleşmenin, imza tarihinden itibaren üç ay geçerli olduğunu ve bu sürenin sonunda finansman temin edilmemiş ise kendiliğinden sona ereceğinin öngörüldüğünü, belirtilen süre içinde hiçbir finansman sağlanmadığından sözleşmenin 01.09.2012 tarihinde sona erdiğini, kaldı ki sözleşmenin sona ermesinden sonraki tarihlerde de hiçbir finansman sağlanmadığını ve bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, sözleşmenin 4.maddesine göre ödenecek ücretin iki şekilde belirlendiğini, bunlardan birinin proje finansal fizibilite ve information memorandum başlığı ile bu süreçte hazırlanacak raporlar için davacıya 30.000,- TL ödeneceğinin öngörüldüğünü ve bu miktarın da davacıya ödendiğini ve bu konuda bir çekişme bulunmadığını, aradaki çekişmenin (b) bendinde düzenlenen Kurumsal Finansman Başarı Komisyonuna hak kazanılıp kazanılmadığına ilişkin olduğunu, 01.06.2012 – 01. 09.2012 tarihleri arasında davacı tarafın, davalı şirketin … Bankası ile … Bankasına olan kredi borçlarını daha iyi koşullara uygun şekilde yapılandırır veya başka bir bankadan daha iyi koşullarda kredi sağlayıp bunu sözü edilen bankalardaki kredi borçlarının ödenmesinde kullanılması halinde “başarı komisyonuna” hak kazanacak iken, bu konuda mevcut kredileri yapılandırmadığı gibi başka bankalardan da iyi koşullarda kredi sağlamadığından bir ücrete (komisyona) hak kazanmadığını, kaldı ki davacı vekilinin bu konuda işlemler yapıp başarı kazandığını da iddia ve ispat etmediği gibi, böyle bir ücrete hak kazanmış olması halinde bu konuda fatura kesip davalıya yollaması ve ticari defterlerinde de buna ilişkin kayıt olması gerektiğini, davacının ihtarnamesine verdikleri cevapta, bu davanın konusu olan ücret alacağını asla kabul etmediklerini, ancak davacının Beyoğlu … Noterliğinden gönderdiği 26.05.2014 tarihli ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile istediği diğer alacaklarının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. ve … Esas sayılı takip dosyalarına konu yapıldığını ve bunları icra dosyasına yatırarak ödediklerini ve bunun dışında davacıya – borçlarının bulunmadığını, davacının haksız ve kötüniyetli şekilde bu davanın konusu olan icra takibini başlattığını, davacı şirketin, davalıya sözleşme uyarınca bu hizmeti vermeyince davacı şirketin yetkilisi Selçuk Kobaner’in davalı şirket bünyesinde bir süre SGK’lı işçi olarak istihdam edildiğini ve bu işçilik haklarının da kendisine ödendiğini belirterek davanın reddine ve davalı lehine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; taraflar arasındaki iş ilişkisinin, imzalanan ilk sözleşmenin bitiminden sonra düzenli şekilde devam ettiği, davacı tarafın, davalı tarafı temsil ederek danışmanlık hizmetini sürdürdüğü, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin ifade ettiği gelir kalemlerinden olan “başarı priminin” oluşmuş olduğu, ancak davalı tarafın bu yükümlülüğünü dosyadaki yazışmalardan anlaşıldığı üzere yerine getirmediğinin tespit edildiği, 01.06.2012 tarihli rapor ekindeki imzalı sözleşmeye istinaden … Bankası A.Ş. için başarı komisyonu hesabı 2.094,00USD %1.5 başarı komisyonu karşılığı 31.410,00 USD (Referans: 25 30 Ekim 2012 tarihli imzalı talimat eki) ve … A.Ş. için 263.766,00 Euro ve 35.585,00 TL yapılandırma başarı komisyonu 3.956,00 Euro ve 534,00 TL (Referans: 28 – 15 Kasım 2012 tarihli hem banka hem de davalı firma imzalı taahhütname metni) olduğunun görüldüğü, başarı tarihindeki TCMB döviz alış kurları ile 3.956,00 Euro değerin 5.047,00 USD ve 534,00 TL değerin 298,00 USD olduğu toplam başarı komisyonunun 36.755,00 USD olduğunun hesaplandığı, SGK’ lı ücret ödenmesi konusu, projenin finansmanının onayının çıkması sonrasında projenin yönetilmesi için uygulama tarihleri de göz önüne alınarak incelendiğinde, sözleşme konusu dışında projenin finansal yönetimi için ilave bir danışmanlık olarak yapıldığının anlaşıldığı, bordrolu gösterilen süreç içinde, finansal kuruluştan (… Bankası A.Ş.’den) davacı tarafa ” finansal danışmanlık ücret ” olarak ödenmek üzere kaynak talep etmelerinin de, başta imzalanan sözleşmeyle kurulan ilişkinin sürdüğünün ve bu durumun davalı tarafından kabul edilmiş olduğunun da kanıtı olduğunun anlaşıldığı, bütün bu süreç içinde yapılan tüm yazışmaların taranarak, davacı tarafından sunulan ifadeler ve belgeler ile sözü edilen süre içinde sözleşmenin gereği olarak, hakedilerek ” başarı priminin ” doğmuş olduğu ve davacı tarafa ödenmediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; taraflar arasındaki ihtilafın, davacının, sözleşmenin “Masraflar ve Komisyonlar” başlıklı 4. Maddesinin b) bendinde belirlenen Kurumsal finansman başarı komisyonuna hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplandığını, dava konusu bu sözleşmeye göre 01.06.2012 – 01.09.2012 tarihleri arasında davacı tarafın, müvekkili şirketin … Bankası ve … bankasında bulunan kredilerini daha iyi şartlarda yapılandırır veya başka bir bankadan daha iyi şartlarda kredi sağlayıp eski kredileri de bu bankalara aktarırsa sözleşmede belirlenen başarı komisyonuna hak kazanacağını, ancak bu süreçte davacı tarafın mevcut kredileri yapılandıramadığı gibi başka kredi tahsisi de sağlayamadığını, her iki tarafın da tacir olduğu böyle bir işte verdiği hizmetin neticesinde bir ücrete hak kazanan tarafın fatura kesmesi ve bu faturanın da tarafların ticari defterlerinde işlenmiş olması gerektiğini, tarafların ticari defter ve kayıtlarında böyle bir hizmet hizmet faturası ve kaydı bulunmadığını, her iki tarafı da tacir olan, süresi ve şartları yazılı ve kesin olarak belirlenen dava konusu uyuşmazlıkta, davacı tarafın sözleşme kapsamında sözleşme gereklerini ne sözleşme süresi içerisinde ne de de daha sonra yerine getiremediğini, dolayısıyla da sözleşmede belirlenen başarı primine hak kazanmadığını, yerel mahkeme gerekçesinde; taraflar arasındaki iş ilişkisinin imzalanan ilk sözleşmenin bitiminden sonra düzenli şekilde devam ettiğini, davacı tarafın, davalı tarafı temsil ederek danışmanlık hizmetini sürdürdüğünü taraflar arasında imzalanan sözleşmenin ifade ettiği gelir kalemlerinden olan başarı priminin oluşmuş olduğunu ifade ederek haksız davanın kabulüne karar verdiğini, somut hiçbir delil ve hukuki gerekçeye dayanmayan hatalı bu karar ile müvekkili şirketin mağdur edildiğini, bu karar ile davacı tarafın haksız kazanç sağlayacağını, tarafların sözleşmenin aynı şartlarda uzatılması yönünde bir iradesi olmadığından sözleşmenin, sürenin dolması ile sona erdiğini, tarafların hak ve yükümlülüklerini belirleyen sözleşmenin 31/08/2012 tarihinde sona erdiği ve tarafların yeni bir sözleşme de yapmadıklarını, dava konusu sözleşmeden kaynaklı alacak hesabı yapan bilirkişinin görevini ve yetki sınırlarını fazlasıyla aştığını, bu bilirkişinin banka kayıtları olmadan – daha doğrusu bankaların olumsuz cevaplarına rağmen- adeta niyet okuması yaparak hesaplama yaptığını ve tarafsızlığını yitirdiğini, dosyada yeni bir bilirkişi görevlendirilerek itirazları doğrultusunda rapor aldırılması taleplerinin yerel mahkeme tarafından reddedilerek davanın kabulüne karar verildiğini, itirazları doğrultusunda yeniden rapor alınması gerektiğini, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda adeta davacı tarafı haklı çıkarmak için yapılan bütün tespit ve değerlendirmelerin dava konusu sözleşme tarihlerini kapsamadığını, bunun yanında müvekkili şirkete ait ticari defter ve kayıtların taraflarınca Mahkeme kaleminde bilirkişinin incelemesine sunulduğunu, ancak bilirkişinin bu defter ve kayıtlardan hiç bahsetmediğini, çünkü bu defter ve kayıtlarda bir alacak ve borç ilişkisi olmadığının açıkça anlaşıldığını, somut olayda ticari bir işten bahsedilmekte ancak ne cari hesap dökümü, ne fatura ne de alacağı ispatlayacak başka bir belge sunulamadığını, dosyaya davacı tarafın sunduğu tüm bilgi, belge ve maillere açıkça itiraz ettikleri, davacının iddiasını ispatlayamadığını, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, yanlış tespit, eksik inceleme ile hukukçu olmadığı halde hukuki tanımlama ve tespitler yapan bilirkişinin hazırladığı raporun denetime elverişli olmadığından hükme esas alınamayacağını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Mahkeme kararının davacıya 20/11/2019, davalıya 22/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, istinafın yasal 2 haftalık süre içerisinde yapıldığı, harcın tamamlandığı anlaşılmıştır.Dava, Finansal Danışmanlık ve Yetkilendirme sözleşmesine dayalı başarı primi alacağının tahsili istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı hükmü istinaf etmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … dosyası ile başlatılan 07/07/2014 harç tarihli icra takibinde, alacaklısının … Şti, borçlusunun … Şti olduğu, borcun sebebinin ” 36.751,00-USD (2.094.00USD … Bankası gayri nakit kredi ve 36 ay vadeli 263.766,00 Euro … Bankası yapılandırılması nedeniyle 01.06.2012 tarihli sözleşmede belirlenen başarı primi”olarak gösterildiği, takipte istenen miktarın 36.751,00-USD asıl alacak olduğu; borçlunun 15.07.2014 tarihli itirazında borca ve ferilerine itiraz ettiği, icra takibinin durduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekillerine tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 07.09.2015 tarihinde bir yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK’nun 6. maddesinde ise, taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Eldeki davada ispat yükü davacı tarafta olup davacı takip tarihi itibariyle davalıdan icra takibine konu başarı primi alacağının bulunduğunu ispat etmelidir. Taraflar arasında 01.06.2012 tarihli Finansal Danışmanlık Yetkilendirme sözleşmesi düzenlendiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının davalıdan taraflar arasındaki sözleşme kapsamında takip tarihi itibariyle 2.094,00 USD … Bankası gayri nakit kredi ve 36 ay vadeli 263.766,00 Euro … Bankası yapılandırılması nedeniyle 01.06.2012 tarihli sözleşmede belirlenen başarı primi alacağı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin Masraf ve komisyonlar başlıklı 4. Maddesinin Kurumsal finansman başarı komisyonu alt başlıklı b) bendinde “…Müşteri, yukarıda belirtilen toplam yapılandırılan ve ilave kredi tutarı ve satışa konu hisse değeri üzerinden ve ilk çekiliş tarihinde çekilen miktarlardan ve hisse devri tarihinde gerçekleşen tutar üzerinden doğrudan ödenmek üzere; başarı komisyonunu Danışman’a ödemeyi gayrikabili rucü kabul ve taahhüt eder. Başarı komisyonu tüm masraf ve komisyonlar hariçtir…” düzenlemesinin yer aldığı anlaşılmıştır. Yine sözleşmenin, sözleşme süresi ve fesih başlıklı 8. Maddesinde “…iş bu sözleşme, imza tarihinden itibaren 3 ay geçerli olup bu sürenin sonunda finansman temin edilmemiş ise kendiliğinden sona erer. Ancak iş bu sözleşmenin 4.5.6 ve 10. Madde hükümleri taraflar arasında bağlayıcı olmaya devam eder…” düzenlemesinin yer aldığı, devamında da müşteri tarafından sözleşmenin hangi koşullarda tek taraflı feshedilebileceğinin düzenlendiği anlaşılmıştır.Davacı taraf, davalıdan aralarındaki sözleşme kapsamında takip tarihi itibariyle 36.751,00-USD ( 2.094,00 USD … Bankası gayri nakit kredi ve 36 ay vadeli 263,766 Euro … Bankası yapılandırılması nedeniyle 01.06.2012 tarihli sözleşmede belirlenen %1.5 başarı primi alacağı bulunduğunu iddia etmektedir.Davalı taraf sözleşmenin sona erdiğini, süresi ve şartları yazılı ve kesin olarak belirlenen dava konusu uyuşmazlıkta, davacı tarafın sözleşme kapsamında sözleşme gereklerini ne sözleşme süresi içerisinde ne de de daha sonra yerine getiremediğini, sözleşmede belirlenen başarı primine hak kazanmadığını, davacının iddiasını ispatlayamadığını, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını savunmuştur.Dosyaya sunulan 14/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “… davalı tarafın talebi üzerine başlatılan iş ilişkisinin, imzalanan (prosedürel olarak ve davalı tarafın talebi üzerine 3 aylık olarak hazırlanan) ilk sözleşmenin bitiminden sonra düzenli şekilde devam ettiği, (sözleşme hükümleri gereğince yenilemiştir) davacı tarafın, davalı tarafı temsil ederek danışmanlık hizmetini sürdürdüğü, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin ifade ettiği gelir kalemlerinden olan “başarı priminin” oluşmuş olduğu, ancak davalı tarafın bu yükümlülüğünü dosyadaki yazışmalardan anlaşıldığı üzere yerine getirmemiş olduğunun tespit edildiği, 01.06.2012 tarihli rapor ekindeki imzalı sözleşmeye istinaden … Bankası A.Ş. için başarı komisyonu hesabı 2,094,000 USD %1.5 başarı komisyonu karşılığı 31.410 USD (Referans: 25 30 Ekim 2012 tarihli imzalı talimat eki) ve … bankası A.Ş. için 263,766 Euro ve 35,585 TL yapılandırma başarı komisyonu 3.956 Euro ve 534 TL (Referans: 28 – 15 Kasım 2012 tarihli hem banka hem de davalı firma imzalı taahhütname metni) olduğunun görüldüğü, başarı tarihindeki TCMB döviz alış kurları ile 3,956 Euro değerin 5,047 USD ve 534 TL değerin 298 USD olduğu toplam başarı komisyonunun 36.755 USD olduğunun hesaplandığı, SGK’ lı ücret ödenmesi konusu, projenin finansmanının onayının çıkması sonrasında projenin yönetilmesi için uygulama tarihleri de göz önüne alınarak incelendiğinde, sözleşme konusu dışında projenin finansal yönetimi için ilave bir danışmanlık olarak yapıldığının anlaşıldığı, bordrolu gösterilen süreç içinde, finansal kuruluştan (… Bankası A.Ş.’den) davacı tarafa ” finansal danışmanlık ücret ” olarak ödenmek üzere kaynak (avans teminat mektubu içinden serbest kullanım miktarları) talep etmelerinin de, başta imzalanan sözleşmeyle kurulan ilişkinin sürdüğünün ve bu durumun davalı tarafından kabul edilmiş olduğunun da kanıtı olduğunun anlaşıldığı, bütün bu süreç içinde yapılan tüm yazışmaların taranarak, davacı tarafından sunulan ifadeler ve belgeler ile sözü edilen süre içinde sözleşmenin gereği olarak, hakedilerek ” başarı priminin ” doğmuş olduğu ve davacı tarafa ödenmediğinin görüldüğü, davacı tarafın muhasebe kayıtlarına bakıldığında davalı firma adına cari hesabının olmadığı ve henüz fatura kesilmediğinin tespit edildiği. ..” yönünde görüş ve kanaati bildirilmiştir.Dosya kapsamında yer alan 24/01/2019 tarihli … Bankası A.Ş İmes Şubesi’nin yazı cevabında, davalı şirketin yapılandırma taahhütnamesi metni ve ödeme tablosunun ekte gönderildiğinin belirtildiği, banka ile davalı şirket tarafından imzalanan 15/11/2012 tarihli taahhütname ile 263.766 Euro ve 35.585-TL tutarlı borcun yapılandırıldığı görülmüştür. … Bankası A.Ş. Tarafından sunulan 05/02/2019 tarihli yazıda, davalı adına 30/12/2012 tarihli 2.094,00-USD tutarlı teminat mektubu ve talimat yazısının ekte sunulduğu bildirilmiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olayda, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 8. Maddesi gereğince; sözleşmenin 4.5.6 ve 10. Madde hükümlerinin taraflar arasında bağlayıcı olmaya devam eder düzenlemesi karşısında danışmanlık hizmetinin devam ettiğinin anlaşıldığı, banka yetkilileri ile davacı şirket yetkilisi ve davalı taraf arasındaki mail yazışmalardan da bu hususun görüldüğü, taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesi ile sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda tarafların banka defter, kayıt ve bilgisayar kayıtlarının kesin delil olacağının kararlaştırıldığı, … Bankası A.Ş. tarafından davalı adına düzenlenen 30/12/2012 tarihli teminat mektubu ve 15/11/2012 tarihli yapılandırma sözleşmesi tarihleri dikkate alındığında, davacı şirket yetkilisinin davalı şirket nezdinde bu tarihlerden daha sonraki bir tarih olan 14.12.2012 -31.01.2014 tarihleri arasında çalıştığı göz önüne alındığında, dava konusu danışmanlık hizmetlerinin davacı şirket tarafından yerine getirildiğinin anlaşıldığı, davalı şirket tarafından davacı tarafın sözleşmenin gereğini sözleşme süresi içerisinde ve de daha sonra yerine getiremediği iddiasına yönelik delil sunmadığı, bu iddialarına yönelik sözleşmenin 8. maddesi kapsamında herhangi bir yazılı ihtarda bulunmadığı, yine tek taraflı fesih hakkını da kullanmadığı anlaşılmıştır. Yine davalı vekili istinaf dilekçesinde, dava konusu sözleşmeye göre 01.06.2012 – 01.09.2012 tarihleri arasında davacı tarafın davalı şirketin … Bankası ve … bankasında bulunan kredilerini daha iyi şartlarda yapılandırır veya başka bir bankadan daha iyi şartlarda kredi sağlayıp eski kredileri de bu bankalara aktarırsa sözleşmede belirlenen başarı komisyonuna hak kazanacağını ileri sürmüş ise de sözleşmede davalının iddia ettiği şekilde başarı primine hak kazanacağı yönünde açık bir düzenlemenin bulunmadığı ve davalının bu yöndeki iddiasını ispat edemediği anlaşılmıştır.Davalı taraf istinaf dilekçesinde, her iki tarafın tacir olduğu böyle bir işte davacının verdiği hizmet neticesinde bir ücrete hak kazanması için fatura kesmesi ve faturanın da ticari defterlerinde işlenmiş olması gerektiği, tarafların ticari defter ve kayıtlarını inceleyen bilirkişinin bu anlamda bir alacağa veya borca rastlamadığını davanın ispat edilemediğini ileri sürmüştür. Fatura düzenlenmesi vergi hukukunu ilgilendiren bir husus olup, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede kurumsal finansal başarı komisyonunun ödeme koşullarının kararlaştırıldığı ve ödeme için fatura ibrazı koşulunun getirilmediği anlaşılmıştır. Belirtilen nedenlerle davacının dosyaya sunduğu belge ve delillerle iddialarını ispat ettiği, buna karşı davalının borçlu olmadığına veya borcu ödediğine dair dava değeri de gözetilerek HMK 200/1 maddesi gereğince aynı kuvvet ve mahiyette herhangi bir belge ve delil de sunmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamış olup davalının istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/529 Esas, 2019/759 Karar sayılı ve 15/10/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.832,63 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1562,78 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE,3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 ve 362/1-f maddeleri gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.05/10/2023