Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3868 E. 2020/361 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3868 Esas
KARAR NO: 2020/361
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2018
NUMARASI: 2018/1535 Esas, 2018/1017 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların yöneticisi ve ortağı olduğu … Anonim Şirketi, … Anonim Şirketi, … Anonim Şirketi, … Anonim Şirketi, … Anonim Şirketi, … Anonim Şirketi, … Anonim Şirketi, … Anonim Şirketi ile birlikte konrkordato talep ettiğini, müvekkillerinin de tüm borç yükünün sadece ortağı oldukları bu şirketlerin ticari borçlarına kefaleten ileri geldiğini, bu şirketlerin borçları sebebiyle banka ipoteklerinin bulunduğunu beyanla müvekkiller hakkında konkordato geçici mühleti verilmesini ve akabinde konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemenin 2018/1109 Esas sırasına kaydedilmiş talepte, geçici mühlet kararı verilmiş, sonrasında dosyanın gerçek kişiler yönünden tefrikine karar verilerek 2018/1535 Esas, 2018/1017 Karar sayılı incelenen karar ile; gerçek kişi davacıların kendilerine özgü bir konkordato projesinin bulunmadığı, ortağı veya birlikte borçlusu olduğu şirketlerin konkordato projesine bağlı olarak kendi durumunun düzelme ihtimaline dayalı konkordato talebinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacılar vekili süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; hem gerçek kişi davacılar hemde şirketler adına ön proje sunduklarını, mahkemece gercek kişiler yönünden dosyanın tefrikine karar verildiğini ve akabinde davanın reddedildiğini, müvekkillerinin şirketlerin tüm borçlarına kefil olup aynı zamanda şahsi mal varlıkları üzerine şirket lehine iptotek tesis ettiklerini, yapılandırmak istedikleri borçlar ile şirket borçlarının ortak olduğunu, mali durumlarının şirketlerin gelir ve kar durumu ile orantılı olduğunu, müvekkillerinin ön projesinin şirketlerin projesinin başarısına bağlanmadığını, müvekkillerinin mal varlıklarını haciz baskısından uzak rayiç değeri üzerinden satarak borç ödemelerine tahsis edeceklerini, şirketten kar payı ve huzur hakkı almayacaklarını ve şirket lehine sermaye arttırım taahhüdünde bulunduklarını, böylece şirket projesi haricinde kendi planlarını sunduklarını, müvekkillerinin taşınmazlarının rayiç bedellerinin tespit edilmediğini, evrakta eksiklik olduğunun kabulü halinde kendilerine ek süre verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir. Mahkemece, davacıların kesin mühlet ve konkordato talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine Dairemizin 2019/703 Esas, 2019/1924 Karar sayılı kararı ile, istinaf maktu harcı ile istinaf yoluna başvurma harcını yatırmayan davacılardan gerekli harçların ikmali ve davacı … yönünden özel yetkili vekaletnameye dair eksikliğin tamamlanması için dosyanın geri çevrilmesine karar verilmiş, mahkemece davacı …a ait özel yetkili vekaletname temin edilmiş, harç yatırmayan davacılardan harç ikmali sağlanmıştır. 2004 sayılı İİK’nın 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada iflasa tabi olan borçlu için, İİK’nın 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki, iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, iflasa tabi olmayan davacı gerçek kişilerin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacılar vekilinin vekaletnamesinde konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamından, gerçek kişi davacıların, şirketlerin tüm borçlarına kefil olup aynı zamanda şahsi mal varlıkları üzerine şirket lehine iptotek tesis ettikleri, davacıların konkordato tasdiki davasının, şirketler ile birlikte aynı dava dilekçesinde açıldığı, mahkemece İİK’nın 286 maddesinde sayılan belgelerin eksiksiz olarak sunulduğu belirtilerek davacı gerçek kişiler ve şirketler lehine 3 aylık geçici mühlet kararı verildiği, 26/12/2018 tarihli duruşmada borçlu şirketler için geçici mühlet kararının uzatıldığı, davacı gerçek kişiler yönünden ise dosyanın tefrikine karar verildiği ve sonrasında davacıların kesin mühlet ve konkordato talebinin reddine karar verildiği görülmektedir. Tüzel kişi ve kefillerinin konkordato taleplerini aynı dilekçede birleştirilmesi mümkün olmakla birlikte, konkordatonun tasdiki için gerekli koşulların her bir borçlunun şahsında gerçekleşmesi gerekir.Davacıların sunduğu konkordato projesine göre, davacıların konkordato teklifi, şirketin borçları için taşınmazlarını ipotek vermesinden ve şirket borçlarına kefil olmasından kaynaklanmaktadır. Projede davacıların ipotek ve kefalet dışındaki şahsi borçları hakkında bilgi ve belge sunulmadığı ve şahsi borçlarla ilgili ödemelerin nasıl yapılacağının yer almadığı görülmektedir. Kefil, mahkemeye sunacağı konkordato ön projesinde kefalet borcunu hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, ödemelerin yapılması için mevcut mallarını satıp satmayacağını, kefalet borcu ödemesini yapabilmek için gerekli mali kaynağı nasıl sağlayacağını açıkça belirtmelidir. (Yeni Konkordato Hukuku, Editör Selçuk Öztek, 2. Baskı, sh. 148) Ne var ki somut olayda, komiser heyetinin 24/12/2018 tarihli raporunda belirtildiği üzere, davacıların borçlu şirketlerden bağımsız bir konkordato projelerinin bulunmadığı, projenin kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, tamamen borçlu şirketlerin ön projesi üzerine temellendirildiği, alacaklılara sunulan bir proje bulunmadığı görülmektedir. Sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep edilmesi de müessesenin amacına uygun düşmeyecektir. Buna göre ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen karar yerindedir. Açıklanan nedenlerle, somut olayın özelliği gözetildiğinde, konkordato komiser ön raporlarına göre, geçici mühlet kararının kaldırılarak, konkordato talebinin reddine dair verilen karar, sonuç olarak yerinde kabul edilmiştir, her ne kadar İİK’nın 287. maddesinin atfı ile 291. ve 292. maddeleri gereğince borçlu ve varsa yasada belirtilenlerin duruşmaya davet edilip dinlendikten sonra karar verilmesi gerekir ise de, tarafların duruşmaya çağrılması ve netice olarak aynı kararın verilmesinde HMK.nın 30. maddede düzenlenen usul ekonomisi ilkesi de gözetilerek hukuki yarar olmadığı kanaatine varılarak davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir davacı için alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 44,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 39,10 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak her bir davacı için alınması gereken 148,60 TL harçtan peşin olarak yatırılan 121,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,30 TL olmak üzere toplam 66,40’ar TL harcın davacılardan ayrı ayrı tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İİK’nun 293/2. Fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.06/02/2020