Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3864 E. 2023/851 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3864 Esas
KARAR NO: 2023/851
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2019
NUMARASI: 2018/911 Esas, 2019/756 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı-borçluya ait bir kısım araçların muhtelif tarihlerde müvekkili şirketin 6001 sayılı Kanun kapsamında işlettiği köprü ve otoyollardan ücret ödemeksizin ihlalli geçişler yaptığını, geçiş ücretlerinin tahsili amacıyla borçlu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Esas sayılı takip dosyasıyla takip başlatıldığını, ancak itiraz üzerine takibin durdurulduğunu, davalı borçlunun takibin durmasına sebebiyet veren itirazlarının iptali ile takibin devamına, borçlu davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini ve plakası belirtilen davalı araçlarının alacaklarına yetecek kadar olan kısmının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin Sultangazi’de olması nedeniyle yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, plakaları belirtilmiş olan araçların hangi tarihlerde, nerede, ne şekilde ihlalli geçiş yaptığının belirtilmediğini, kaldı ki davalı tarafça girişilmiş olan icra takip tarihi olan 11.12.2017 tarihinden geriye doğru olarak 6 ay süresince müvekkil şirkete ait plakaları belirtilen araçlarda HGS/OGS cihazları takılı olduğunu, müvekkiline hiçbir şekilde herhangi bir uyarı ve bildirimde bulunulmadığını, müvekkilinin hiçbir şekilde belirtilen otoyollardan ihlalli geçişler yapmadığını, müvekkili hakkında açılmış bulunan haksız davanın öncelikle yetkisizlik nedeniyle usulden reddine, mahkeme tarafından kabul görmemesi halinde davacı tarafın somut dayanaktan yoksun davasının esastan reddine, davalının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk derece mahkemesince; bilirkişi tarafından yapılan inceleme ve hesaplamanın 6001 sayılı Kanuna, dosya kapsamına, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, davacının ihlalli geçişleri ve tahsil edemediği tutarı ispatlamış olduğu, davalının ise araçlarına ait geçiş ücretlerinin tamamen ödenmiş olduğu veya hiç geçişi bulunmadığı iddiasını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, ayrıca alacak likit ve itiraz kısmen haksız olduğundan kabul edilen kısım yönünden davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne, reddedilen kısım yönünden ise kötüniyet ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; Mahkemece itirazları hakkında gerekli inceleme yapılmadan karar verilmiş olmasının yasal olmadığı, mahkemenin bilirkişiye görev veren 26.04.2019 tarihli duruşmasında verilen ara kararının 2 nolu bendinde ticari defter incelemesi ile alakalı bir husus bulunmayıp, kaçak olduğu öne sürülen geçişler ile ilgili araştırma yapılması görevi verildiği, bu durumda ticari defter kayıtlarının rapor içerisinde zikredilmesinin yasal olmadığı, kaldı ki talep edildiği takdirde ticari defterlerin ibraz edileceği bildirilmiş olmasına rağmen itirazlarının incelenmediği, bilirkişi raporunda savunmaları ilgili olarak hiçbir araştırma yapmadığı, ihlalli geçiş yaptığı ileri sürülen araçların tamamında OGS/KGS cihazları bulunmakta olup, sistemin otomatik olarak bakiye eksikliği halinde bu eksikliği tamamlaması gerekmekte olduğu, bilirkişi ise raporunda banka kayıtlarına bakmadığı, ihlalli geçiş olduğu ileri sürülen tarihlerde banka hesap bakiyelerinin ve OGS/KGS cihazlarının o andaki bakiyelerinin tespitine girişmediği, müvekkili şirketin bilirkişi raporunda bahsettiği gibi 3.339 adet kaçak geçiş yapmasının mümkün olmadığı, eksik inceleme nedeni ile bilirkişiden ek rapor alınarak cihazların kaçak geçiş tarihlerindeki bakiyelerinin tek tek kontrol edilmesi ve ihlalli geçiş nedeninin net bir şekilde belirlenmesi gerektiği, bilirkişi raporu içeriğinde ihlalli geçiş tarihlerini izleyen 15 gün içinde geçiş ücretinin cezasız ödenebileceği bilgisi bulunduğu, bu durumda davacı kurumun anılan 15 günlük süre içerisinde öncelikle müvekkili şirketten cezasız ödemeyi talep etmesi ve eğer bu cezasız ödeme yerine getirilmez ise temerrüt oluştuğunun kabul edilmesi gerekeceği, bilirkişinin ise ihlalli geçiş tarihlerine 15 gün ilave etmek suretiyle temerrüt oluştuğunu kabul ettiği, ancak müvekkiline bildirimde bulunulup bulunulmadığını tespit etmediğini, raporun bu yönü ile eksik olduğu, bu durumda icra takibine girişilmeden önce 15 günlük süre içerisinde talepte bulunulmamış olmasından dolayı ihlalli geçiş bedel tutarı kadar ücret hesaplanması gerekeceğinin açık olduğu, raporun bu seçeneğine itibar edilmesinin adil olacağı, oysa mahkemece yüksek tutarlara hükmedildiği, davacı şirketin kaçak geçiş tespit edildiğinde araçlarda mevcut ogs-kgs cihazından gerekli tahsilatı yapmadığı ve zararın artmasına sebep olduğu, ayrıca otomatik ödeme talimatına rağmen neden ödeme alınmadığı hususunun da araştırılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, ihlalli geçiş ücreti ile ceza tutarının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Dairesinin … E takip dosyası incelendiğinde takibin işlemiş faiz dahil 59.336,62 TL. alacak için başlatıldığı, davalının borca itiraz yanında icra dairesi yetkisine de “Ankara” icra dairelerinin yetkili olduğunu bildirerek itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içinde ve yasal değişiklikle cezaların 10 kattan 4 kata düşürülmesi nedeniyle 30.067,77 TL alacak yönünden bir yıllık hak düşürücü süre içinde eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, 4.958,64 TL geçiş ücreti ve 4 katı olarak belirlenen 19.769,80 TL ceza tutarı olmak üzere toplam 24.728,44-TL asıl alacak, 1.908,96-TL işlemiş faiz, 343,61-TL faizin KDV si olmak üzere toplam 26.981,01-TL alacak yönünden takibin devamına ve alacağın % 20’si oranında icra tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiş, davalı vekili hükmü istinaf etmiştir. Davalı istinaf dilekçesinde Mahkemenin bilirkişiye kaçak olduğu öne sürülen geçişler ile ilgili araştırma yapılması görevi verdiği, bu durumda ticari defter kayıtlarının rapor içerisinde zikredilmesinin yasal olmadığı, kaldı ki talep edildiği takdirde ticari defterlerin ibraz edileceği bildirilmiş olmasına rağmen itirazlarının incelenmediğini ileri sürmüştür. Bilirkişi raporu incelendiğinde; davacı yanın ticari defterlerinin usulüne uygunluk yönünden tetkik edilmesi başlığı altında yaptığı incelemesinde davacı şirkete ait 2016 ve 2017 yılları yevmiye, defteri kebir ve envanter defterlerinin 6102 sayılı sayılı yeni TTK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu kanaatine varıldığının bildirildiği, uyuşmazlık ile ilgili defter ve kayıt içeriğinin incelendiğine ilişkin herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığı, bu hali davacının ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi raporuna dayanak oluşturduğuna ilişkin raporda bir ibare yer almadığı gibi eldeki davada tarafların ticari defter ve kayıtların içeriğinin incelenmemesinin sonuca etkili olmayacağı değerlendirilerek davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Davalı, bilirkişi raporunda savunmaları ilgili olarak hiçbir araştırma yapmadığı, ihlalli geçiş yaptığı ileri sürülen araçların tamamında OGS/KGS cihazları bulunmakta olup, sistemin otomatik olarak bakiye eksikliği halinde bu eksikliği tamamlaması gerekmekte olduğu, bilirkişi ise raporunda banka kayıtlarına bakmadığı, ihlalli geçiş olduğu ileri sürülen tarihlerde banka hesap bakiyelerinin ve OGS/KGS cihazlarının o andaki bakiyelerinin tespitine girişmediği, müvekkili şirketin bilirkişi raporunda bahsettiği gibi 3.339 adet kaçak geçiş yapmasının mümkün olmadığı, eksik inceleme nedeni ile bilirkişiden ek rapor alınarak cihazların kaçak geçiş tarihlerindeki bakiyelerinin tek tek kontrol edilmesi ve ihlalli geçiş nedeninin net bir şekilde belirlenmesi gerektiği, bilirkişi raporu içeriğinde ihlalli geçiş tarihlerini izleyen 15 gün içinde geçiş ücretinin cezasız ödenebileceği bilgisi bulunduğu, bu durumda davacı kurumun anılan 15 günlük süre içerisinde öncelikle müvekkili şirketten cezasız ödemeyi talep etmesi ve eğer bu cezasız ödeme yerine getirilmez ise temerrüt oluştuğunun kabul edilmesi gerekeceği, bilirkişinin ise ihlalli geçiş tarihlerine 15 gün ilave etmek suretiyle temerrüt oluştuğunu kabul ettiği, ancak müvekkiline bildirimde bulunulup bulunulmadığını tespit etmediğini, raporun bu yönü ile eksik olduğu, bu durumda icra takibine girişilmeden önce 15 günlük süre içerisinde talepte bulunulmamış olmasından dolayı ihlalli geçiş bedel tutarı kadar ücret hesaplanması gerekeceğinin açık olduğu, raporun bu seçeneğine itibar edilmesinin adil olacağı, oysa mahkemece yüksek tutarlara hükmedildiğini belirterek hükmü istinaf etmiştir. İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda; icra takibine konu alacağın davalı şirkete ait (plakaları yazılan )toplam 50 adet aracın işletmesi davacı yana ait olan ücretli Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolundan ihlalli geçişlerinden kaynaklandığı, davacı şirket ticari defter tasdik ve kayıtlarının usule uygun olduğu, davalı tarafa ait toplam 50 adet aracın 3339 adet ihlalli geçiş yaptığı, bu ihlalli geçişlerden 247 adet ihlalli geçiş bedelinin tahsil edildiği, dolayısıyla tahsil edilememiş 3092 adet ihlalli geçiş bulunduğu, davalı vekilince dosyaya sunulan HGS tahsilat dökümlerinde plaka bilgisinin elle yazılmış olmakla birebir doğruluğunun tespitinin mümkün olmadığı, çoğunun dava konusu ihlalli geçiş tarih ve saatleriyle uyumlu olmadığı, dava konusu araç plakası-geçiş tarihi-saati tutanlara ilişkin tahsilatların tespit edilerek toplam ihlalli geçiş tutarından düşüldüğü, hesaplanan ihlalli geçiş ücretinin toplamının (davalıdan tahsil edilen 401,06 TL düşüldüğünde) takip tarihi itibariyle 4.958,64 TL olduğu, 6001 sayılı Yasada 7144 sayılı Kanunla yapılan değişiklik nedeniyle hesaplanan 4 katı cezasının 19.769,80 TL olduğu, ihlalli geçiş ücreti 15 gün içinde cezasız ödenebileceğinden temerrüdün 15 günlük süre sonunda oluşacağı, temerrüt tarihinden itibaren takip tarihine kadar işleyen avans faizi tutarının 1,908,96 TL olduğu, faize %18 oranında 343,61 TL KDV istenebileceği, davalı yanın toplam asıl alacak+faiz+KDV dahil davacı yana takip tarihi itibariyle 26,981.01 TL borçlu olduğu belirtmiştir. Davanın dayanağını oluşturan 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanun’un 30/5. maddesinde “…(5) 4046, 3465 ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden, işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte, bu ücretin on katı tutarında ceza, genel hükümlere göre tahsil edilir. …” hükmü düzenlenmişken 25.05.2018 tarih ve 30431 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 16.05.2018 tarih ve 7144 sayılı Kanunun 18. maddesi ile birinci ve beşinci fıkralarında yer alan “on” ibareleri “dört” şeklinde değiştirilmiştir. Aynı Kanunun 19. maddesi ile 6001 sayılı Kanuna geçici 3. madde ilave edilmiştir. 6001 sayılı Kanuna eklenen Geçici 3. madde de ise “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için belirlenen geçiş ücretlerini ödemeden yapılmış olan geçişlerde araç sahiplerine bu Kanunun 30. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca tahakkuk ettirilen ancak bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla tahsilatı yapılmamış olan para cezaları hakkında bu Kanunun 30. maddesinde yer alan oranlar uygulanır.” düzenlemesi yapılmıştır. Kanunun 30. maddesinin, 27.03.2015 tarihli ve 6639 sayılı Kanunun 33. maddesi ile değişiklik yapılan (7) numaralı fıkrasında, geçiş ücreti ödenmeden geçiş yapılması hâlinde ödemesiz geçiş tarihini izleyen on beş gün içinde geçiş ücretini usulüne uygun olarak ödeyenlere bu maddenin (1) numaralı ve (5) numaralı fıkralarında belirtilen cezaların uygulanmayacağı öngörülmektedir. Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesince 6001 sayılı Kanunun 30/7 maddesinin Anayasa aykırılığı iddiası ile açılan davada, Anayasa Mahkemesi 18.01.2018 tarih, 2017/166 E. 2018/8 Karar sayılı kararında “…. İşletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücreti ödenmeden geçiş yapılması hâlinde yaptırım uygulanmasına sebebiyet veren eylem ücret ödemeden geçiş yapılması anında tamamlanmış olacaktır. Bu durumda, kuralda belirtilen ödemesiz geçiş tarihinden itibaren on beş gün içinde geçiş ücretinin ödenmesi hâlinde cezanın uygulanmayacağına ilişkin düzenleme oluşan neticeyi ortadan kaldırılmakta olup ihlalli geçiş eylemini gerçekleştirenler lehine getirilmiş bir düzenlemedir…. kuralda, cezasızlık hâlinin kapsamı, eylemin sonucu olarak öngörülen yaptırımın hangi hâlde uygulanmayacağı, ödemenin hangi süre içinde yapılması gerektiği açık, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olarak belirlenmiştir. Geçiş ücretinin ödenmesi şekil ve yöntemlerinin tümünün önceden öngörülmesi ve kanun koyucu tarafından tek tek belirlenerek kanun metninde ifade edilmesi oldukça güçtür. Geçiş ücretinin tahsili yöntemlerinin zaman içinde değişip gelişebileceği ve otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerinin tahsili yöntemlerinin benzerlik arz ettiği hususları dikkate alındığında kuralda belirlilik ilkesine aykırılık bulunmamaktadır…” yönünde karar vermiştir. Bu durumda davalının ihlali sebebiyle davacının, davalıya ayrıca bir bildirim yapmasına gerek bulunmadığı anlaşılmaktadır. Geçiş esnasında ödeme olmadığında veya HGS veya OGS sisteminden provizyon alınamadığı takdirde gişe çıkışlarındaki bariyerler açılmadığından, davalı ücret ödemeden geçiş yaptığını bilmektedir. OGS ve HGS kartlarından para çekilmemesi halinde davalı geçiş ücretini ödemek zorundadır. Somut uyuşmazlıkta, davacının özel hukuk hükümlerine tabi ticari şirket olduğu, davacıya 4046, 3465 ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için farklı hukuki rejim ve usulleri düzenleme yetkisi verildiği, davalıya ait araçların davacı şirketin işlettiği köprü ve otoyollardan ihlalli geçiş gerçekleştirdiği, davacı tarafından 23/12/2017 tarihinde başlatılan takipten sonra 16.05.2018 tarihli değişiklik ile “…geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden, işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte, bu ücretin on katı tutarında ceza, genel hükümlere göre tahsil edilir. …” hükmündeki “on” ibaresinin “dört” şeklinde değiştirildiği, yasal düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarih itibari ile geçiş ücreti davalıdan tahsil edilmediğinden bu durumdan davalının da faydalandığı, davacının ihlal sebebi ile davalıya ayrıca bir bildirim yapmasına gerek bulunmadığı anlaşılmıştır. Buna göre dosya kapsamı, ihlalli geçiş listesi, davalı vekilince dosyaya sunulan HGS tahsilat dökümleri ve bilirkişi raporundan; davalı şirkete ait araçların davacı şirketin işlettiği yolda ihlalli geçiş gerçekleştirdiği, davalının geçiş ücretini ödediğini ispatlayamadığı, geçiş esnasında HGS bakiyelerinin yeterli olmadığı, davalının belirtilen araçlara ilişkin bir itirazının olmadığı, ihlalli geçiş ücreti, para cezası, faiz ve KDV’nin ödenmediği, davalı tarafından söz konusu ücretin 15 günlük yasal süresi içerisinde ödenmesine ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, buna göre takip tarihi itibari ile davacının, davalıdan 4.958,64 TL geçiş ücreti ve 4 katı olarak belirlenen 19.769,80 TL ceza tutarı olmak üzere toplam 24.728,44-TL asıl alacak, 1.908,96-TL işlemiş faiz, 343,61-TL faizin KDV si olmak üzere toplam 26.981,01-TL alacaklı olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiği, Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunun gerekçeli ve denetime elverişli olduğu anlaşılmakla Mahkemece tesis edilen karar usul ve yasaya uygundur. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/911 Esas, 2019/756 Karar ve 04/10/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 269,85 TL peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, fazla yatırılan 523,31 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.14/09/2023