Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3819 E. 2023/879 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3819 Esas
KARAR NO: 2023/879
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/06/2019
NUMARASI: 2014/1174 Esas, 2019/391 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen sözleşme kapsamında sözleşmenin gereğinin davalı şirket tarafından süresinde ve gereği gibi yerine getirilmediğini, davacı şirket tarafından hazırlanan … yazılımının taraflar arasındaki sözleşmede belirtilen tarihten geç teslim edildiğini, sözleşmede belirlenen özelliklere göre hazırlanması ve yazılımın içindeki …com.tr isimli sitenin reklamının davacı tarafın rızası dışında yer aldığını, müvekkili tarafından sözleşme bedelinin ödendiğini, ödemelere karşı dava tarihine kadar davalı şirket tarafından kararlaştırıldığı şekilde herhangi bir programın hazırlanmadığı ve teslim edilmediğini belirterek davalı tarafa ödenen toplam 7.080,00-TL bedelin ödeme tarihlerinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsilini, sözleşme uyarınca kararlaştırılan 3.000,00-TL cezai şartın haketme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsili ve sözleşme gereğince reklam geliri ödenmesi gerektiği iddiasıyla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak tüm reklam gelirlerinin 100-TLsinin tahsil tarihlerinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın uygulama içeriğinde kullanılacak olan veritabanı bilgilerini müvekkiline zamanında teslim etmediğini, bu projenin sözleşmede taahhüt edilen tarihten daha geç teslim edilmesindeki tüm sorumluluğun davacıda olduğu, sözleşmenin 16.maddesinde sorumluluk kısmında belirtilen cezai şart ödenmesi için gerekli şartların mevcut olmadığını, davacının davalı müvekkilinin reklam geliri elde ettiği iddiasının gerçek dışı olduğu ve reklam geliri talep etmesinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk derece mahkemesince; Sözleşme hükümlerine göre işin 02.04.2012 tarihinde hazırlanmasına başlanıp 14.05.2012 tarihinde teslim edilmesi gerektiği, fakat sözleşmede kullanıcı verilerinin ne şekilde sisteme işleneceği hususunda hüküm ihtiva etmediği, sözleşmenin yapılması aşamasında taraflar arasında görüşme sağlanarak deneme yoluyla hazırlanmaya çalışıldığı, kullanıcı verilerinin davalıya zamanında sunulmaması nedeniyle işin geç teslim edilmiş olduğu, geç teslimden dolayı davalının kusuru bulunmadığından sorumlu tutulamayacağı, bu nedenle sözleşme bedelinin iadesinin talep edilemeyeceği, 01.04.2016 tarihli raporda programın uygulanmasının … ve … mobil platformlarında indirilebilir şekilde mevcut olduğunun belirlendiği, uygulamaya kullanıcı adı ve şifre ile giriş sağlandığından uygulamanın işlevselliğinin anlaşılmadığı, test sürümünün ve programın dava tarihi itibariyle sürümünün yazılım kodları değiştirilmeden denenmesinin mümkün olmadığı, e-posta yazışmaları incelendiğinde programın …’a yüklenmesine davacı tarafından onay verildikten sonra sözleşmeye göre son ödemenin de yapılarak işin teslim alınmış olduğu, ayıplı ve eksik ifaya ilişkin dosyada somut delil olmadığı, tüm bu nedenle cezai şart alacağının istenemeyeceği, reklam geliri alacağına gelince uygulamanın içinde yer alan “…” reklamının uygulama, geliştirme esnasında örnek reklam olarak tanımlandığı ayrıca dosyaya … Ltd. Şti. tarafından verilen cevabi yazıda herhangi bir reklam anlaşmasının ve ödemesinin mevcut olmadığının belirtilmiş olmasına göre davacının talep edebileceği reklam geliri alacağı bulunmadığı gerekçesi ile açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Yerel Mahkemece, kullanıcı verilerinin davalıya zamanında sunulmaması nedeniyle işin geç teslim edilmiş olduğu kanaatine varılmasının hatalı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme gereğince müvekkili federasyon tarafından kullanıcı kişilerin bilgilerine ait herhangi bir veritabanının verilmesinin gerekeceğine dair bir hüküm bulunmadığını, kişilerin özel bilgilerinin kendi rızaları olmadan paylaşımı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu uyarınca suç olduğu, sözleşmede belirtilmeyen ve konusu emredici normlara aykırı bir eylemin yapılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, onay verildiği ifade edilen kişinin, müvekkili federasyonun yönetim kurulunda olmadığı gibi Federasyonu temsile ve ilzama yetkili birisi olmadığını, borçlandırma, kabul veya onay verme hak ve yetkisi olmayan bir kişinin onayından bahisle iş tesliminin yapıldığının düşünülmesinin hatalı olduğu, ayrıca müvekkili tarafından ödemenin yapılmasının müvekkilinin iyi niyetli olduğunu gösterdiğini, işin kabul edildiği anlamına gelmediğini, müvekkilinin reklam geliri alacağı olduğunun bilirkişi raporları ile tespit edilmişken Yerel Mahkeme tarafından bu görüşe itibar edilmediğini belirterek İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.06.2019 tarih ve 2014/1174 E, 2019/391 K. sayılı kararının kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf başvurusuna cevap dilekçesinde; ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının hukuka uygun olduğu,cezai şart talebinin yerel mahkemece reddolunmasının yerinde olduğu, davacının istinaf dilekçesindeki, reklam gelirleri talebinin haksız olduğunu belirterek istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, sözleşme bedelinin iadesi, cezai şart alacağı ve reklam gelirine ilişkin alacağın tahsili talebine ilişkindir. Davacı, davalının yazılım hizmeti verdiğini ve hizmet bedelini ödediğini, ancak sözleşmenin gereğinin davalı şirket tarafından süresinde ve gereği gibi yerine getirilmediğini ileri sürerek ödenen bedelin iadesini, cezai şart ve reklam geliri alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında “Web sayfası tasarım ve Uygulama” sözleşmesi imzalanmış olup taraflar arasında düzenlenen 30/03/2012 tarihli sözleşmenin proje bedeli başlıklı 9. Maddesinde toplam bütçenin 6.000,00-TL olduğu, ödemenin sözleşmenin imzalanmasıyla % 30 peşin, bakiye projenin teslim edilmesiyle nakit olarak ödeneceği düzenlenmiştir. Bu madde kapsamında, sözleşme bedelinin 07.06.2012 tarihinde 2.360,00 TL ve 11.07.2012 tarihinde 4.720,00 TL olmak üzere KDV dahil 7.080,00 TL davacı tarafından davalıya ödendiği uyuşmazlık konusu değildir. Taraflar arasındaki 30/03/2012 tarihli sözleşmenin İş akışı ve süresi başlıklı maddesinin 8.1 bendinde sözleşmenin imzalanması ile programlama çalışmalarına başlanacağı ve 30 iş günü içinde projenin tamamlanacağı, 8.2 bendinde de uygulamanın test edilebilmesi için bir cihaza yükleme yapılacağı, kontrol ve düzeltmelerin buradan takip edileceği, hizmet alanın son kontrollerinden sonra onayıyla birlikte …’a yüklenerek kullanıma açılacağı, yine 11. Maddesinde de sözleşmenin kontrolünün … tarafından yapılacağı düzenlenmiştir. Sözleşmenin muhtelif hükümler başlıklı 13.1 ihbarlar maddesinde; taraflardan birinin bu sözleşme uyarınca vermesi gereken bütün ihbarların yazılı olacağı ve (a) noter marifetiyle, ya da (b) iadeli taahhütlü posta ile sözleşmede belirtilen adreslere tebliğ edileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına sunulan sözleşme, bilirkişi raporları ve diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalının davacıya yazılım hizmeti verdiği ve hizmetin teslim edildiği ve hizmet bedelinin ödendiği anlaşılmıştır. Sözleşmenin 13.1 maddesinde taraflardan birinin bu sözleşme uyarınca vermesi gereken bütün ihbarların noter marifetiyle ya da iadeli taahhütlü posta ile yazılı olarak verilmesi kararlaştırılmış, sözleşmenin 16. Maddesine göre proje çalışmalarının 02/04/2012 tarihinde başlayacağı ve sözleşme süresinin 30 iş günü içerisinde uygulamanın teslim edilmesiyle sona ereceği düzenlemesi dikkate alındığında, davacı tarafından bu süreçte, sözleşme gereğinin davalı şirket tarafından süresinde ve gereği gibi yerine getirilmediği yönünde yazılı olarak bir ihbarda bulunulmamış, buna ilişkin bir delil de sunulmamıştır. Davacının, sözleşmeye göre proje çalışmalarının başladığı 02.04.2012 tarihinden yaklaşık 2 yıla yakın bir süre sonra 09.01.2014 tarihli ihtarname ile ayıplı ve eksik ifaya ilişkin ihtarname gönderdiği anlaşılmıştır. Bununla birlikte sözleşmenin 9. maddesinde belirlenen hizmet bedelinin, sözleşmenin imzalanmasıyla % 30 peşin, bakiyenin ise projenin teslim edilmesiyle nakit olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşme bedelinin herhangi bir itirazi kayıt ileri sürülmeden davacı tarafından ödenmesi nedeniyle davalı tarafından projenin teslim edildiği sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda ayıplı ve eksik ifaya ilişkin dosyada somut delil olmadığı ve davalı şirketin hizmet bedeli olarak tahsil ettiği ücrete hak kazandığı, bu nedenle davacının bedel iadesi isteminin yerinde olmadığı, davacının sözleşme gereğince cezai şart isteminin koşulları oluşmadığı ve reklam geliri alacağını da ispat edemediği anlaşılmakla davacının istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince başvurunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1174 Esas, 2019/391 Karar ve 11/06/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.21/09/2023