Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3810 E. 2023/843 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3810 Esas
KARAR NO: 2023/843
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2018
NUMARASI: 2018/381 Esas, 2018/1567 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde; davacı şirket yetkililerinin davalıya ait otelde kalmaları için rezervasyon yapıldığını, 2.394,00 Euro hizmet bedelinin o güne ait kur değeri üzerinden 7.684,74 TL olarak davalı şirkete ödendiğini, rezervasyon tarihinde otele gidildiğinde otelin hizmetinde ayıplar bulunduğunu, temizlik faaliyetinin tam anlamıyla yerine getirilmeyerek içeride ağır bir kokunun olduğunu, hijyenik olmayan şartlardan dolayı içeride bolca sineğin bulunduğunu, bunun üzerine ayıplı hizmet dolayısıyla davacının sözleşmeden dönerek ödenen bedelin iadesinin davalıdan istediğini, para iadesinin yapılmaması üzerine 3 günlük konaklama ücreti alındıktan sonra ödenen bedelden indirim yapılarak para iadesi yapılması istendiğini, ancak buna da olumlu yanıt verilmediğini, bu sebeplerle Antalyada faaliyet gösteren … otelde 8.670,00 TL ödeme yapılmak suretiyle konaklamanın gerçekleştiğini, bundan dolayı da 198,00 Euro zararının bulunduğunu belirterek ayıplı hizmet için ödenen 2.394,00 Euro ile 198,00 Euro zararın tazmini ile sözleşmenin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen süresi içerisinde cevap ve delil bildirmediği anlaşıldı.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; ayıplı hizmet iddiasının ispat yükü HMK 190/1.maddesi uyarınca davacının üzerindedir. Davalı taraf davaya cevap vermemiş bu şekilde, davacının ileri sürdüğü vakıaları inkar etmiş sayılmıştır. Dolayısıyla konaklama hizmetinin ayıplı olup olmadığı hususu taraflar arasında çekişmelidir. Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi kur dikkate alındığında 7.684,74 TL üzerinden akdedildiği anlaşılmaktadır. TTK’nın ayıbın varlığı ve bunun bildirilmesine ilişkin hükümleri dikkate alındığında dosyaya sunulan deliller itibariyle davacı tarafın ayıba ilişkin iddiaları ispatlanmış değildir. Ön inceleme duruşmasında davacı tarafa tüm delillerini varsa tanıkların isim ve adreslerini bildirmek üzere süre verilmiş, dosyaya ibraz olunan mail yazışmaları dışında bir delil bildirilmemiştir. Bu mail yazışmalarının içeriğinin doğru olduğu konusunda davalı tarafça dosyaya yansıtılmış bir beyan da bulunmamaktadır. Bu haliyle davacı tarafın ayıba ilişkin iddialarını ispatlamış kabul etmek mümkün görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; davalı yanın ayıplı hizmet sunmuş olduğunu telefon görüşmeleri ile kabul etmiş olduğunu, ücret iadesine ilişkin ise yazılı görüşmelerin yapıldığını açık olarak ortaya koyan e-posta yazışma örnekleri dikkate alınmaksızın, davanın reddine karar verilmiş olması dosya kapsamına ve maddi gerçekliğe aykırı düştüğünü, davalının ayıpsız hizmet sunduğuna ilişkin dosyada hiç bir açıklama olmadığını, kendilerine ait ayıp iddialarının ise dosyaya sunulan Email yazışmaları ile ortaya konmasına rağmen ayıp iddiasının ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin usulsüz olduğu ifade edilerek davanın kabulüne karar verilmesi talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE HUKUKİ GEREKÇE: Dava, davalı tarafça verilen konaklama hizmetinin ayıplı olduğu iddiasıyla sözleşmenin iptali ve ödenen konaklama bedeli 2.394,00 Euro =7.684,74-TL ‘nin iadesi talebine ilişkindir. Her ne kadar netice itibariyle 198,0 Euro zararın tazmini istenmiş ise de, bu miktar yönünden davacı harç yatırmadığından bu talep yönünden usule uygun bir dava açıldığı kabul edilmemiştir. Davacının ayıp iddiasına ilişkin Email yazışmaları sunulmuş ise de, dosyaya ekli Email yazışmalarında herhangi bir ayıptan bahsedilmediği sadece rezarvasyon ve ödemelere ilişkin olduğu, mahkemece ön inceleme oturumunda taraf iddialarının ispatına ilişkin varsa tanıkların bildirilmesi için de kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde davacı iddialarını ispatlamak üzere delil ve tanık bildirilmediği, mahkemece, davacının ayıp iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacının istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 269,85-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.14/09/2023