Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/38 E. 2019/643 K. 04.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/38 Esas
KARAR NO : 2019/643
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2018 (Ara Karar )
NUMARASI : 2015/85 Esas
DAVA : İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
TALEP : İHTİYATİ TEDBİRLERİN KALDIRILMASI
KARAR TARİHİ: 04/04/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, iflas erteleme davası olup, devam eden yargılamada müdahil … Bankası vekili 04/04/2018 tarihinde dosyadaki tüm ihtiyati tedbirlerin kaldırılması talebini içeren dilekçe verdiği, talebin 23/05/2018 tarihli 18.celsede 3 nolu ara karar ile reddedildiği, ancak müdahilin taleplerinin neden reddedildiğine ilişkin gerekçeli bir ara karar yazılmadığı, müdahilin red ara kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmış, bunun üzerine dairemizin 22/11/2018 Tarih ve 2018/2418 E. 2018/1953 K.sayılı kararı ile duruşma tutanağında “… Bankası vekilinin ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılmasına ilişkin talebinin bu aşamada reddine” denilmek suretiyle verilen karar ile müdahilin tedbirlerin kaldırılması talebinin hangi gerekçelerle reddedildiği belli olmadığından gerekçeli ara karar yazılması için dosya geri çevrilmiştir.Geri çevirme kararından sonra mahkemece bir ara karar yazılarak geri çevirmenin gereği yerine getirilmiştir. Ancak, kararda hangi tedbirlerin verildiği yazıldıktan sonra “Mahkememizce ihtiyati tedbir kararının veriliş gerekçesi ve yargılamanın bulunduğu aşama …” gerekçe olarak gösterilmiştir. Görüldüğü üzere müdahil iş bankasının 04/04/2018 tarihli dilekçesindeki hiç bir talebin yine karşılanmadığı, kararın yine yeterli gerekçe içermediği anlaşılmaktadır. UYAP kayıtlarına göre davanın 19/12/2018 tarihinde karara bağlanarak 2018/1250 karar numarasını aldığı, davacı şirketin, iflas erteleme davası devam ederken ayrıca konkordato talebinde bulunduğu, buna izin veren açık bir düzenleme olmadığı gibi konkordato davası nedeniyle artık iflas erteleme davasının pratik bir faydası kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilerek ve tedbirlerin kaldırıldığı, dosyanın gerekçe yokluğundan tekrar geri çevirmenin işi daha da uzatacağı ve hak kaybına neden olunacağı düşüncesi ile işin esasına geçilmesine karar verilmiştir.Müdahil … bankası vekili 04/04/2018 havale tarihli dilekçesi ile; Davacı firmanın, imzalamış olduğu Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi hükümlerine aykırı davranarak müvekkili bankadan kullandıkları kredi borçlarını geri ödememesi nedeniyle, alacağın tahsili amacıyla müvekkili bankaya l.derecede 5.000.000.00 TL bedelle ipotekli olan taşınmazla ilgili olarak İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını ancak mahkemenin 2015/85 E. sayılı dosyasından verilen verilen ve halen devanı etmekte olan tedbir kararları gereğince satışa çıkarılarak ve paraya çevrilemediğini, iflasın ertelenmesi müessesinde amacın yalnızca davacının korunması olmayıp, alacaklıların haklarının zarar görmesinin de engellenmesi olduğunu, davacı firma tarafından sunulan iyileştirme projesinin hiçbir somut veriye dayanmadığını, sadece öngörülerden oluştuğunu, ayrıca ciddi ve inandırıcı olmaktan uzak olduğunu, yine söz konusu ipotekli taşınmazın, davacı firmanın proje kapsamında faaliyetlerine devam etmesi için elzem nitelikte olmayıp, tam aksine şirketin iştigal konusu ile hiçbir alakası olmayan niteliklere sahip olduğunu, taşınmazın paraya çevrilememesinde şirketin faydası olmadığı gibi aktif pasif dengesi göz önünde bulundurulduğunda satış sonucunda gelecek olan paranın şirketin aktif/pasif dengesinde de olumlu bir sonuca yol açacağını belirterek müvekkili bankaya İpotekli taşınmaz üzerindeki tüm tedbir kararlarının kaldırılmasını ve bu hususta ara karar oluşturulmasını mahkemeden talep etmiştir.İlk derece mahkemesi talebin reddine karar vermiştir.Bunun üzerine müdahil vekili itiraz dilekçesini aynen tekrarlayarak red ara kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Dava, TTK’nun 376 ve 377 ile İİK’nun 179. maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine ilişkin olup, derdest davada verilen ihtiyati tedbirin en azından uyuşmazlığa (icra takibine konu taşınmaz) üzerinden kaldırılmasına karar verilmesi talebine ilişkindir.Söz konusu gayrimenkullerin davacı şirketin iştigal konusu ile ilgili olmadığı, gelir getirmediği, iyileştirme projesi kapsamında faaliyetlere devam edilmesi için elzem olmadığı iddia edilen söz konusu gayrimenkuller üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılması talep edilmiş ve istem mahkemece reddedilmiştir.İİK.nun 179/b.maddesi gereğince “Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyati tedbir ile ihtiyati haciz kararları uygulanmaz; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayacak faizler teminatlandırılmak zorundadır.206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir.”Her ne kadar mahkemenin gerekçesi yeterli ve açıklayıcı değil ise de; İflas erteleme kurumunun amacı borçlu şirketlerin iflastan kurtulmalarına olanak sağlamak olup, alacaklılar arasında eşitliğin ve dengenin korunması da zorunludur. Uyuşmazlığa konu gayrimenkuller şirketin aktifinde bulunduğuna göre tedbir kapsamında kalabilmesi için mutlaka şirket faaliyetlerinde kullanılması zorunlu değildir. Önemli olan şirket mallarını tasfiyeye uğratmadan şirketin ekonomiye kazandırılmasııdır. Bu nedenlerle davanın esastan karara bağlandığı, gelinen aşamada tedbirlerin de kaldırıldığı göz önüne alındığında ilk derece mahkemesinin kararının sonucu itibariyle usul ve yasaya aykırı bulunmadığından, müdahil vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince müdahil vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Müdahil tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1-f Maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.04/04/2019