Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3786 E. 2023/873 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3786 Esas
KARAR NO: 2023/873
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2019
NUMARASI: 2018/722 Esas, 2019/962 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, ticari iş sebebiyle davalıdan olan ve ticari defter kayıtlarında da görülen 6.370,65 TL cari hesap borcunu tahsil edemediğinden bahisle Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibin davalının itirazı üzerine durduğunu belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; toplanan delillere göre tahsili gereken dava konusu asıl alacağın 6.370,65 TL olarak tespit edildiği, takip tarihinden itibaren asıl alacağa uygulanması talep edilen faiz tür ve oranının hukuka uygun olduğu, davalının likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiği gerekçeleri ile sübuta eren davanın kabulüne, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden dava ve takip konusu edilen 6.370,65 TL borca vaki itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takip konusu asıl alacağa -davacının talebi aşılmamak üzere- takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4489 Sayılı Kanun ile değişik 2. md gereğince T.C. Merkez Bankası tarafından kısa vadeli avans kredilerine uygulanan faiz oranları dikkate alınarak yıllık % 10,50 ve değişen oranlarda basit usulde (3095 S.K. Md 3.) temerrüt faizi uygulanmasına, likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalının hüküm altına alınan alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; dosya kapsamında yapılan tüm tebligatların müvekkili şirketin eski adreslerine usulsüz şekilde yapılarak yargılamanın müvekkili şirketin yokluğunda görülüp karara bağlandığını, müvekkili şirketin, huzurdaki davadan ve neticesinden davacı şirketin kendilerine ulaşarak ilam gereği ödeme yapıp yapmayacaklarının sorulması üzerine haberdar olunduğunu, yerel mahkeme dosyası ve müvekkili şirketin ticari defterlerinin yerinde incelenmesi için talimat yazılan talimat dosyası kapsamında müvekkili şirkete yapılan tüm tebligatların, eski adreslere usulsüz olarak yapıldığını, bu sebeple müvekkili şirketin davadan haberdar olamadığını ve savunma yapamadığını, usulsüz tebligatlarla müvekkili şirketin hukuki dinlenilme hakkı ihlal edildiğinden kararın öncelikle bu yönüyle kaldırılması gerektiğini, yerel Mahkemenin, müvekkili şirketin tescil ve ilan edilen adres değişikliği kararlarını sistem üzerinden veya ilgili ticaret odasına müzekkere yazmak suretiyle araştırmaksızın ve sorgulamaksızın, müvekkili şirkete ait olmayan ve müvekkili şirketin faaliyet göstermediği adreslere 35. madde usulüyle tebligat yapmış olmasının hatalı olduğunu, kararın öncelikle usuli bu sebeple kaldırılmasını, müvekkili şirkete usulüne uygun tebligat yapılarak savunmalarının dinlenmesi, delillerinin toplanarak değerlendirilmesi ve bunun sonucunda bir karar tesis edilmesi gerektiğinin izahtan vareste olduğunu, davanın esası bakımından ise, müvekkili şirket tarafından gümrük işlemlerinin yürütülmesi için vekaletname ile yetkilendirilen davacı şirketin taahhüt, yükümlülük ve sorumluluklarını yerine getirmeyerek ve hizmeti gerektiği gibi vermeyerek alacağa hak kazanmadığı gibi müvekkili şirketi maddi zarara uğratarak ticari itibarını zedelediğini, bu bakımdan müvekkili şirketin borca itirazında haklı olduğunu, yerel mahkeme kararının esas bakımından da kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacının, davalı hakkında Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 6.370,65 TL asıl alacak ve 31,16 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.401,81 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalının, ödeme emrine karşı yetki ve borç yönünden itirazda bulunduğu, alacaklı vekilinin yetki itirazını kabul etmesi sebebiyle dosyanın yetkisizlikle gönderildiği Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı sırasına kaydedildiği, davalının takibe ve borca karşı itirazda bulunması sebebiyle takibin durduğu ve akabinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece, uyuşmazlık ile ilgili bilirkişi raporu alınmış olup davacının ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle alınan raporda, davacının, davalıdan 6.370,65 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, öte yandan davalının ticari defterlerinin incelenmesi için talimat yazılmış ise de Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince tebligat çıkarılmasına rağmen davalının hazır olmadığından bahisle inceleme yapılamadığı anlaşılmıştır. Davalı vekili, dosya kapsamında müvekkili şirkete yapılan tebligatların usulsüz olduğundan bahisle savunma hakkının kullanılamadığını ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş olup öncelikle usule ilişkin bu istinaf sebebi üzerinde durularak inceleme yapılması gerekmiştir. “Hukuki Dinlenilme Hakkı” 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddede, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgililerinin, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu, bu hakkın; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği belirtilmiştir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. (Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 2016/18321 Esas 2016/12324 Karar sayılı ilamı). Savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası’nın 36. maddesi ile 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı yan, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/21-866 Esas 2011/752 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, dava dilekçesinde davalının adresi “… Bulvarı No:… İç Kapı No:… Çankaya/Ankara” olarak belirtilmiştir. Mahkemece, dava dilekçesi ve tensip zaptı bu adrese tebliğ edilmiş ise de tebligat iade dönmüştür. Mahkemece, tensip ara kararı gereği tarafların ticaret sicil kayıtları talep edilmiş olup Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün 18/09/2018 havale tarihli müzekkere cevabına göre, davalının adresinin “… Mah. … Cad. No:… Ofis No:… Çankaya/Ankara” olduğu belirtilmiş ise de, müzekkere cevabının dönmediği bir aşamada Mahkemece iade dönen tebligat üzerine davalının müzekkere cevabı ile belirtilen adresinin aksine yine dava dilekçesinde bildirilen adresine Tebligat Kanununun 35. maddesi uyarınca çıkarılan tebligat 05/09/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Aynı şekilde duruşma gününü bildiren ön inceleme tutanağının da davalının aynı adresine belirtilen usulle 27/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün yazı cevabı da dikkate alındığında dava dilekçesi, tensip zaptı ve duruşma gününün tebliğine ilişkin tebligatlar bu haliyle, açıklanan yasal düzenlemelere ve yargı kararlarına aykırı olup usulsüzdür. Bu durumda davalı şirkete usulünce yapılmış bir tebligat bulunmamakla savunma hakkının kısıtlar biçimde devamı tebliğlerin Tebligat Kanununun 35. maddesine göre yapılması mümkün değildir. Bu hale göre ise usulünce tebligat yapılmadığı ve yöntemince taraf teşkili sağlanmadığı açıktır. Ayrıca davalının istinaf dilekçesine ekli olarak sunduğu 05/03/2019 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesine göre adresinin daha sonra “… Mahallesi … Blv. No:… Çankaya/Ankara” olarak değiştiği görülmüş ise de bu adrese herhangi bir tebligat yapılmadığı da anlaşılmaktadır. Sonuç olarak Mahkemece, dava dilekçesi davalı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilerek, iddia edilen hususlar hakkında savunma hakkı verilip varsa usule ya da esasa ilişkin savunma ve delilleri üzerinde durulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davalı tarafın yokluğunda dava görülerek hüküm tesisi, anılan düzenlemelerin öngördüğü adil yargılanma hakkının ihlâli ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğundan doğru görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince, dava dilekçesinin davalı şirkete yada vekiline usulünce tebliğ edilmeyerek yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından davalının istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/722 Esas, 2019/962 Karar ve 04/10/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 108,79 TL harcın mahsubu ile bakiye 161,06 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a.6 fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/09/2023