Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3767 E. 2023/894 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3767 Esas
KARAR NO: 2023/894
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2019
NUMARASI: 2018/1141 Esas, 2019/992 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının sahip olduğu Lig radyoda, davalının istekleri doğrultusunda davalı akaryakıt şirketinin reklam ve tanıtımını yaptıklarını, bunun karşılığı olarak 31.05.2018 tarihli 11.800,00 TL bedelli e-fatura tanzim ettiklerini ancak alacaklarını tahsil edemediklerini, davalı aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını, ancak davalının itirazın üzerine takibin durduğunu belirterek davalının itirazın kaldırılmasına, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında reklam hizmeti konusunda sözleşme bulunduğunu, bu hizmete karşılık on taksit ile davacı şirkete akaryakıt temin edileceğini içerir barter sözleşmesi yapıldığını, sözleşmenin davacı tarafından imzalanmadığını, ancak bu hususun tarafların karşılıklı e-mail yazışmalarında sabit olduğunu, hizmet karşılığında para talep edilmesinin mümkün olmadığını, akaryakıt olarak edimlerini yerine getirmeye hazır olduklarını, davalının temerrüde düşürülmediğini belirterek davanın reddine, % 20 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; tarafların karşılıklı kabullerine göre taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, ihtilaf konusunun taraflar arasındaki ticari ilişkinin hizmet sözleşmesi olduğu ya da barter sözleşmesi niteliğinde bulunduğuna ilişkin olduğu, Türk Hukuk sisteminde TTK ve BK’da barter sistemine ilişkin düzenleme bulunmadığı, taraflarca gönderilen karşılıklı e-maillerin içeriğinde taraf şirketlerin işveren vekilleri tarafından yazışmalar yapıldığı, mail içeriğine göre taraflar arasında imzalanmış yazılı sözleşme bulunmasa da taraf iradelerinin barter sözleşmesi yapmak konusunda birleştikleri, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davacı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı şirket lehine delil olma niteliğinin bulunduğu, dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 11.800 TL alacağının olduğu, davalı şirketin ticari defterleri incelendiğinde usulüne uygun olarak tutulduğu, muhasebe hesap ve kayıtlarına göre barter protokolüne istinaden davacının alacağı 11.800 TL’nin ödeme emri tarihinde 0 TL alacağın olduğunun bilirkişi tarafından belirlendiği, davaya konu olan reklam hizmetinin verilmesi karşılığında akaryakıtla ödeneceğinin belirtildiği, davalının akaryakıt yoluyla ödemeyi kabul ettiğini beyan ettiğinden verilen hizmet karşılığında davacının nakit para talep etme hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davacının kötü niyeti ispatlanamadığından davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; hukuken delil niteliği taşımayan, başkası tarafından kolayca düzenlenebilecek, içeriği değiştirilebilecek bir takım e-mail fotokopilerine itibar edilerek davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalının iddia ettiği gibi taraflar arasında bir mail trafiği yaşanmış olsa bile, sözde yazışmanın tarafı …’un, şirket çalışanı olduğunu, davacı adına sözleşme imzalamaya yetkisi bulunmadığı gibi, şirketi temsile de yetkisinin bulunmadığını, davalının hizmeti eksiksiz aldığını kabul etmesine rağmen, mevcut olmayan bir barter sözleşmesinden bahisle, borcunu ödemekten kaçınmasının ve yerel mahkemenin bu yönde karar vermesinin hatalı olduğunu, taraftar arasında bir Barter sözleşmesi bulunduğunu kabul etmediklerini,Yerel Mahkemenin kararındaki davanın reddine ibaresinin kaldırılarak, “davacının davalıdan 11.800,00 TL bedelinde Akaryakıt Alacağının Bulunduğuna” şeklinde hüküm kurulması gerektiğini aksi halde itiraz kaldırılamayacağından alacağa ‘“akaryakıt formunda” da olsa kavuşmalarının mümkün olmayacağı, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin fahiş olduğunu, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddedildiği için davacı vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğundan bahisle Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulü ile itirazın iptaline, davalı/borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; Müvekkili ile davacı şirket arasında reklam hizmeti alma karşılığında davacı firmaya akaryakıt temin etme hususunda bir Barter sözleşmesi söz konusu olduğunu, varılan anlaşma uyarınca, müvekkili şirket tarafından şirket kaşesi basılıp imzalanan sözleşmenin karşı tarafa iletildiği fakat davacı yanın kötüniyetli davranarak sözleşmeyi imzalayıp taraflarına iletmediğini, davacı tarafça herhangi bir itiraza uğramayan e-mail yazışmaları taraflar arasında Barter sözleşmesine ilişkin ilişkinin kurulduğuna dair delil niteliğinde olduğunu, e mail yazışmaları, yargıtay içtihatları, bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğundan bahisle davacının istinaf talebinin reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Mahkeme kararının davacıya 19/11/2019, davalıya 19/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, istinafın yasal 2 haftalık süre içerisinde yapıldığı, harcın tamamlandığı anlaşılmıştır. Dava, reklam ve tanıtım işine ilişkin hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı ileri sürülen faturaya dayalı alacak istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı hükmü istinaf etmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile başlatılan 15/10/2018 harç tarihli icra takibinde, alacaklısının …San. Tic.A.Ş, borçlusunun … San.Tic A.Ş. olduğu, borcun sebebinin “26/06/2018 tarihli diğer 11.800,00 TL” olarak gösterildiği, takipte istenen miktarın 11.800,00-TL olduğu; borçlunun 24.10.2018 tarihli itirazında borca ve ferilerine itiraz ettiği, icra takibinin durduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekillerine tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 26/11/2018 tarihinde bir yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının davalıdan taraflar arasındaki sözleşme kapsamında takip tarihi itibariyle hizmet bedeli alacağı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Dosyaya sunulan 17/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “…taraflar arasında, cari hesap çalışması şeklinde ticari bir ilişkinin mevcut olduğu, her iki tarafın da ticari defterlerinin, HMK 222/2 maddesi gereği delil teşkil ettiği, davacı şirketin, ticari defter ve kayıtlarına göre; davacının ödeme emri tarihinde davalıdan 11.800,00.-TL alacağının olduğu, davalı şirket, ticari defter ve kayıtlarına göre; Barter Sözleşmesi gereği, davacının ödeme emri tarihinde davalıdan herhangi bir alacağının olmadığı, Mahkeme tarafından, taraflar arasında akdedildiği iddia edilen Barter sözleşmesinin kabul edilmemesi halinde; davalı tarafından ödeme emrine edilen itirazın 11.800,00.-TL üzerinden kaldırılması gerektiği sonucuna ulaşıldığı…” yönünde görüş ve kanaati bildirilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, TMK’nun 6. maddesinde ise, taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Eldeki davada ispat yükü davacı tarafta olup davacı takip tarihi itibariyle davalıdan hizmet bedeline dayalı fatura bedeli kadar alacaklı olduğunu ispat etmelidir. Davalı tarafın davacıdan hizmet alınmadığı yönünde bir itirazı bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacı tarafın davalıya reklam ve tanıtım hizmeti verdiği sabittir. Davalı tarafın savunması, taraflar arasında barter sözleşmesi bulunduğu iddiasıyla davacının alacağını nakit olarak talep edemeyeceği akaryakıt olarak talep edebileceği, davacıdan hizmet aldığı döneme ilişkin edimlerini akaryakıt olarak ifa etmeye hazır olduklarını ancak davacının kendilerinden bu yönde bir talepte bulunmadığı yönündedir. Davalı tarafın fatura bedeline ilişkin bir itirazı da bulunmamaktadır. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının hizmet bedelini nakit olarak talep edip edemeyeceği, taraflar arasında Barter sözleşmesi kurulup kurulmadığı ve fatura bedellerinin nakit olarak değil hizmet karşılığı ödeneceği hususunda bir anlaşma bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Somut olayda; davalı tarafından sunulan imzasız Barter sözleşmesine göre tarafların iş bu sözleşmeden kaynaklanan alacak ve borçlarını birbirleri ile takas edilmek suretiyle mahsup yoluyla ifa olunacağının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı, taraflar arasında barter sözleşmesi kurulduğunu kabul etmemektedir. Dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre taraf defterleri incelenmiş ve her iki tarafın da ticari defterlerinin HMK 222/2 maddesi gereğince delil teşkil ettiği, icra ve davaya konu faturanın her iki tarafında ticari defterlerine kayıt edildiği, davalı şirketin defterine göre barter protokolü gereğince sıfırlanmıştır ibaresi ile 11.800-TL borcun sıfırlandığı tespit edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır. ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir (Yargıtay 15.H.D. 2017/1445 Esas, 2018/1438 Karar sayılı kararı). Somut olayda, tarafların ticari defter ve kayıtlarının HMK’nun 222. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak tutulduğu, taraflar arasında ticari ilişkinin varlığının davalı tarafça da kabul edildiği, takip konusu faturanın her iki taraf defterinde de kayıtlı olduğu, davalı tarafça faturaya süresinde itiraz edilmediği, davacı tarafça davalıya reklam ve tanıtım hizmeti verildiği ve bu şekilde davacı tarafın üzerine düşen edimi ifa ettiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, bu itibarla ispat yükü üzerinde olan davacı tarafça alacağa hak kazanıldığının usulüne uygun olarak ispatlandığı, bu durumda dava konusu reklam hizmetini aldığını kabul eden davalının, barter sözleşmesi gereğince borcunun bulunmadığını, hizmet bedelini nakit, mal veya hizmet olarak ödediğini kesin delillerle kanıtlamakla yükümlü olduğu, davalının dosyaya bu yönde delil sunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davalının takibe itirazının haksız olduğu, icra takibine konu edilen fatura sebebiyle davalı yönünden belirlenebilir yani likit alacak niteliğinde olduğundan davanın ve icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken Mahkemece davanın reddine karar verilmesi isabetli olmadığından davacı istinaf başvurusunda haklı olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenler ile KABULÜ ile, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1141 Esas, 2019/992 Karar ve 14/10/2019 tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden HÜKÜM TESİSİNE, 2-Davanın KABULÜNE, a)Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takibine yapılan İTİRAZIN İPTALİ ile takibin takipteki diğer koşullarla DEVAMINA, b)Davacı lehine hükmedilen 11.800,00 TL asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,3)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 806,06 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 142,52 TL harcın mahsubu ile bakiye 663,54 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,4)Davacı tarafından karşılanan 35,90 TL başvurma harcı, 142,52 TL peşin harç olmak üzere toplam 178,42 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,5)Davacı tarafından karşılanan bilirkişi ücreti, posta masrafları olmak üzere toplam 742,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,6)Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 11.800,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 7)Davalı tarafından karşılanan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
İstinaf Giderleri Yönünden 8-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,9-Davacı tarafından karşılanan 121,30 TL istinaf başvuru harcı, 44,40 TL istinaf karar harcı ile 53,40 TL istinaf yargılama gideri olmak üzere toplam 219,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,10-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, 11-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/2 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.21/09/2023