Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3759 E. 2020/426 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3759 Esas
KARAR NO: 2020/426
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/199 Esas
KARAR TARİHİ: 19/09/2019
TALEP: İHTİYATİ TEDBİR
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, dava dilekçesinde, taraflar arasında, 2011 yılında, … alanının yapılaşması için gereken altyapı ve üst yapı projelerinin yaptırılmasına ilişkin ihale dokümanlarının hazırlanması, altyapı ve üst yapı projelerinin kontrolörlük hizmetleri ile altyapı ve üst yapı inşaatları kontrolörlük hizmetlerinin yerine getirilmesine dair davalı şirkete mühendislik hizmeti verilmesi konusunda müşavirlik sözleşmesi imzalandığı, ancak davacının, dava dışı yüklenici firmalar ile olan uyuşmazlıklarından dolayı projenin uzadığını, bu doğrultuda 30/11/2016 tarihinde ek protokol yapıldığını, sözleşmenin ek protokol gereğince 31/12/2017’ye kadar uzatıldığını, bu arada davalının 5 adet hakedişi ödemediğini davalıya sözleşmeyle verilen … Bankası 03/06/2011 tarihli 234.000,00 TL kesin ve süresiz teminat mektubunun iade edilmediğini, davaya konu müşavirlik hizmetinde kontrolü yapılacak firmalar olan … ve … inşaatı ile davalının ibralaştığı, süreç içerisinde davalıya Ankara … Noterliğinde 24/10/2018 tarihinde ihtar çekildiğini buna rağmen taleplerinin karşılanmadığını, öncelikle teminatın irat kaydedilmesi müvekkili açısından ciddi bir zarara neden olacağından, dava sonuna kadar kesin teminat mektubunun nakde çevrilmesinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasını, hakediş alacakları için bilirkişi incelemesinden sonra arttırılmak üzere 50.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini, 234.000,00 TL bedelli kesin ve süreli teminat mektubunun hükümsüzlüğüne/müvekkile iadesine, dava süresinde paraya çevrilmesi halinde tanzim tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte ödenmesini talep etmiştir. Mahkemece 19/09/2019 tarihli ara kararı ile taraflar arasındaki hukuki ilişkinin temelini teşkil eden sözleşme ilişkisinin sona erme şekli, sona erme tarihi itibari ile tarafların edimlerini yerine getirip getirmedikleri, eksik edimin söz konusu olup olmadığı ve bundan kaynaklanan alacak ve borç bulunup bulunmadığı hususlarının bu aşamada yargılamayı gerektirdiğinden ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde, teminat mektubu süresi biten sözleşme kapsamında verilmiş teminat mektubu olup, biten sözleşmenin teminatı olarak verilmiş olan mektubun, teminat niteliği ortadan kalktığını, daha sonra yapılan ek protokoller/ek sözleşmeler kapsamında yeni teminat mektubunun verilmediğini, ayrıca tedbir kararı ile teminat mektubu hükümsüz hale gelmediğini, sadece davalının tek yanlı paraya çevrilmesi yetkisi dava sonuna kadar dondurulduğunu bu nedenle tedbir kararı verilmesi ile müvekkilin uğraması güncel ve yakın zararını önleyeceğini belirterek talepleri doğrultusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Talep, taraflar arasında imzalanan müşavirlik sözleşmesi gereğince davacı tarafından verilen kesin teminat mektubunun irat kaydedilmesi işleminin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması istemine ilişkindir. HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, 1. fıkrasında “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre şartların mevcut olması durumunda ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. Yine HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Somut olay incelendiğinde, taraflar arasında, 2011 yılında, … alanının yapılaşması için gereken altyapı ve üst yapı projelerinin yaptırılmasına ilişkin ihale dokümanlarının hazırlanması, altyapı ve üst yapı projelerinin kontrolörlük hizmetleri ile altyapı ve üst yapı inşaatları kontrolörlük hizmetlerinin yerine getirilmesine dair davalı şirkete mühendislik hizmeti verilmesi konusunda müşavirlik sözleşmesi imzalanmış, kesin teminatın geri verilmesi başlıklı sözleşmenin 12.4. maddesinde, taahhüdün, sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve müşavirin bu işten dolayı işverene herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra, SGK’dan alınan ilişiksiz belgesinin işverene verilmesinin ardından kesin teminat ve varsa ek teminatların tamamı müşavire iade edileceği, sözleşmenin 25. maddesinde, müşavirin genel yükümlülükleri ile 49. maddesinde, müşavir; bu sözleşme ile taahhüt ettiği işlerin yürürlükteki mevzuata uygun olarak yapılmaması, meslek ahlakına uygun davranılmaması, bilgi ve deneyimin işverenin yararına kullanılmaması ve benzeri nedenlerle meydana gelen zarar ve ziyanda doğrudan, yapı denetimi hizmetinin sunulduğu durumda ise yapım işini üstlenen yüklenici ve alt yüklenicilerle birlikte 15 yıl süre ile müteselsilen sorumlu olduğu, bu zarar ve ziyan genel hükümlere göre, müşavire ikmal ve tazmin ettirileceği kararlaştırılmış olduğu, ancak davalının, dava dışı yüklenici firmalar ile olan uyuşmazlıklardan dolayı projenin uzaması nedeniyle 30/11/2016 tarihinde ek protokol yapıldığı, ek protokol ile sözleşmenin 25.maddesindeki müşavirin genel sorumlulukları ve 49.maddesindeki müşavirin tazmin sorumluluğu başlıklı maddelerininde değişiklik yapılmadığı, davacının istinaf dilekçesinde iddia ettiği gibi teminat mektubunun teminat niteliği ortadan kaldırılmadığı sadece ödeme şeklinde değişiklik yapıldığı görülmüştür. Bu itibarla davacı tarafça sunulan belgelerin niteliği, davacının, sözleşmenin 25. ve 49. Maddelerinde düzenlenen sorumluluğunu ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmaya ve teminat mektubunun iadesine yönelik yaklaşık ispata yeterli değildir. Açıklanan nedenlerle davacının, iddialarının ispatlamasının yargılama sonucu belirlenebileceği, bu aşamada yaklaşık ispat koşulu gereçekleşmediği görülmekle, mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan ihtiyati tedbir talep eden davacı şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 165,70 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 66,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/02/2020