Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3752 E. 2020/1824 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3752 Esas
KARAR NO: 2020/1824
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/09/2019
NUMARASI: 2019/8 Esas, 2019/677 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/597 E – 2013/133 K nolu kesinleşmiş mahkeme ilamı gereğince davalı aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası üzerinden haciz yolu ile takip başlattıklarını, takibin iflas yoluna dönüştürüldüğünü, borçluya iflas ödeme emrinin tebliğ edildiğini, borçlu vekili tarafından icra takibine itiraz edildiğini belirterek İİK 159.maddesi gereğince, alacak kesinleşmiş bir mahkeme ilamına dayalı olduğundan teminat alınmaksızın bütün tedbirlere hükmedilmek suretiyle itirazın kaldırılmasına, takibin devamına ve borçluya depo emri gönderilerek yasal süresi içinde ödeme yapılmadığı takdirde borçlunun iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iflas yolu ile takipte çıkartılan tebligatın usulsüz olduğunu, davalı şirketin aciz durumunun bulunmadığını, bu nedenle şekli ve maddi iflas şartlarının oluşmadığından haksız, dayanaksız ve kötüniyetli açılan davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, alacağın kesinleşmiş mahkeme ilamına dayandığı, iflas yolu ile takipte icra müdürlüğüne davalı tarafından yapılan itirazın kaldırılarak, depo emrine esas bedelin bilirkişi marifeti ile hesap edildiği, meşruhatlı ihtara rağmen kesin süre içerisinde bedelin depo edilmediğinden bahisle davalı şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının dava dilekçesinde bildirdiği iddiaların gerçek dışı olduğunu, müvekkili şirketin adresinde bulunamaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, davacının İflasın Açılması konulu 10/12/2014 tarihli davasının, tebligatın usulsüz olması nedeni ile İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1596 E., 2015/593 K. sayılı 08/07/2015 tarihli kararı ile reddedildiğini kararın kesinleştiğini, aynı şekilde İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/01/2018 tarihli 2015/998 E. ve 2017/1123 K. Sayılı ilamı ile de tebligatın usulsüzlüğü nedeni ile davanın reddine karar verildiğini ve kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’ nin 09/05/2018 tarih, 2018/651 E. ve 2018/851 K. sayılı ilamı ile istinafın reddine karar verilerek kesinleştiğini, bu tebligatların usulsüz kabul edilmesi nedeni ile icra takip dosyasında tebligat sürecinin yeni baştan başladığını, davacı tarafından daha önce açılan iflas dava dosyalarının usulden reddi ile tebligat sürecinin yeniden başlaması sonrasında, davacı-alacaklı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı dosyası ile yeniden borçlu müvekkilli adına İflas Yolu İle takipte ödeme emri gönderildiğini, müvekkili şirkete ödeme emrinin T.K. Mad. 21 uyarınca yapıldığını, tebligatın şekil şartlarını taşımadığını, usulsüz olduğunu, müvekkili şirketin ekonomik durumu ile mal varlığı üzerinde araştırma yapıldığında müvekkilinin acze düşmesi gibi bir durum bulunmadığının ortaya çıkacağını, şekli ve maddi iflas şartlarının oluşmadığını, ödeme emri tebligatı ile dava dilekçesi ve eklerine ilişkin tebligatın usulsüz olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, İİK 154. maddesinde düzenlenen İflas yolu ile takibe karşı yapılan İtirazın kaldırılması ile borçlu şirketin iflasının İstemine ilişkindir. HMK’nun 355. maddesi gereğince inceleme istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.Uyuşmazlık iflas ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği, iflas kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Dava dosyasına celp edilen İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/03/2013 tarih 2010/597 Esas ve 2013/133 Karar sayılı kararının incelenmesinde; davacının müflis … A.Ş adına iflas idaresi, davalının … A.Ş olduğu, davanın alacak davası olduğu, hükümle davacının davalıdan olan 125.686,50 TL alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine hükmedildiği ve bu kararın 17/11/2014 tarihinde kesinleştiği, davacının ilam gereğince İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden genel haciz yolu ile takip başlattığı, davacının daha sonra takip yolunu iflas yoluna çevirdiği, iflas ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği, davalı vekilinin İcra Müdürlüğüne ibraz ettiği 17/12/2018 tarihli dilekçesinde “Alacaklı tarafından, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyası ile müvekkil şirket aleyhine İflas yoluyla icra takibi başlatılmış ve ödeme emri müvekkil şirkete 11/12/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Süresi içinde itirazlarımızı sunuyoruz. Müvekkil şirketin alacaklıya böyle bir borcu bulunmamaktadır. Bu nedenle; borçlu yönünden süresi içinde borca, faize ve tüm fer’ilerine vekâleten itiraz ediyoruz. ” ifadeleri ile takibe itiraz ettiği anlaşılmıştır. 2004 sayılı İİK’nun 154 vd maddelerinde İflas yoluyla takip düzenlenmiş, 156/4 fıkrada, iflas istemek hakkının ödeme emrinin tebliğ tarihinden bir sene sonra düşeceğine yer verilmiştir. Bu süre hak düşürücü süre olup, mahkemece kendiliğinden gözetilir ve süresinde açılmayan dava reddedilir. Ayrıca, iflas ödeme emri tebliğ edilmeden açılan takipli İflas davası dinlenemeyeceğinden, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı ve diğer şartlarının re’sen incelenmesi gerekecektir. Bu anlamda ,yukarıda ayrıntılı şekilde incelenen takip dosyası neticesinde, davacı alacaklının, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yasal bir sene içerisinde davayı açtığı anlaşılmıştır. Mahkemece depo emrine esas alacağın hesaplanması için rapor ve ek rapor alınmış, 20/06/2019 tarihli davalı vekilinin de hazır bulunduğu celsede de;” Davalı tarafın iflas takibine itirazının kaldırılmasına ve İİK. 166. maddesi uyarınca ilanların davacı vekilince yaptırılmasına, Davalı vekiline 125.686,50 TL asıl, 2.869,30 TL mahkeme ilamında belirtilen harç, 11.911,19 TL ilam vekalet ücreti, 1.508,23 TL yargılama gideri, 62.862,54 TL 06/11/2013 tarihine kadar işlemiş faiz, 202,05 TL takip masrafı, 9.320,12 TL tahsil harcı, 18.240,27 TL icra vekalet ücreti ve iflas takip tarihi olan 20/05/2014 tarihinden bugüne kadar işlemiş olan 70.818,66 TL faiz ki toplam 303.418,86 TL’nin 7 günlük süre içinde davacı alacaklıya veya vekiline ödenmesi veya mahkememiz veznesine yatırılması gerektiğine, verilen süre içinde borcun ödenmemesi yahut mahkeme veznesine depo edilmemesi halinde İİK. 158. maddesi uyarınca davalı şirketin iflasına karar verileceğinin davalı vekiline ihtarına (ihtar edildi)” yönünde ara karar tesis edilmiştir. İflas yolu ile takibe itiraz üzerine açılan iflas yargılamasında İİK 160. maddede yer verilen masrafların peşin olarak verilmesi özel dava şartı olarak kabul edilmektedir. Maddede, İflas isteyen alacaklının ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflardan sorumlu olduğu belirtilmiştir. Yasal düzenleme kapsamında, 16/01/2019 tarihli makbuz ile 15.000,00 TL bedelin mahkeme kasasına depo edildiği, yasal ilanların yapıldığı anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamına nazaran; davalı şirketin, davacıya borçlu olduğu, davalı borçluya İİK’nın 158. maddesine uygun olarak, takip konusu borç ve fer’ilerini açıkça gösteren ve borcun 7 gün içinde depo edilmemesi halinde iflasa karar verileceği ihtar edilmesine rağmen davalının yasal süre içerisinde depo emrine esas miktarı yatırmadığı, her ne kadar davalı vekili iflas ödeme emrine ilişkin tebligatın usulüne uygun tebliğ edilmediğini iddia etmişse de; davalı vekili tarafından İcra Müdürlüğüne ibraz edilen dilekçede tebligatın şirkete 11/12/2018 tarihinde tebliğ edildiğini belirterek takibe itiraz ettiği ve takibi durdurduğu, bu sebeple savunmanın yerinde bulunmadığı, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren İİK’nun 164. maddesi gereğince 10 günlük süre içerisinde ilgili Yargıtay dairesi nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.01/10/2020