Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3713 E. 2023/871 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3713 Esas
KARAR NO: 2023/871
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2019
NUMARASI: 2015/716 Esas, 2019/506 Karar
DAVA: GENEL KURUL KARARININ İPTALİ (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin, davalı kooperatifin üyesi olup tüm ödev ve görevlerini yerine getirmesine rağmen kooperatif sayesinde sahip olmak istedikleri konutun ne müvekkillerine ne de diğer üyelere teslim edilmediğini, 15/06/2015 tarihinde yapılan genel kurulda alınan bazı kararlara müvekkillerinin muhalefet şerhi koyduğunu, gerekçeleri tutanağa geçirilmemiş olduğundan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü İskan ve Kooperatif Şube Müdürlüğüne 25/06/2015 tarihinde sunulan dilekçe ile, muhalefet şerhi sunularak gerekçelerinin açıklandığını, kooperatif nam ve hesabına 2014 yılında yapılan işlemlerin kayıtları ile fiili durumun birbiri ile örtüşmediğini, harcamalarının bir kısmının keyfi ve gereksiz olduğunu, 2014 yılında tapu ve imar çalışmaları ile danışmanlık hizmetleri için farklı şirketlere, avukatlık hizmetleri için ise avukata ödemeler yapılmış ise de kaydi olarak böyle bir harcamanın mevcut olduğunu, fiilen böyle bir harcamanın olmadığını, kooperatife verilmiş bir mal ve hizmetin bulunmadığını, kooperatifin kurulduğu 2002 yılından beri bir çivi dahi çakılmadığını, somut bir menfaat sağlamaksızın kooperatif yöneticilerinin 3. şahıslarla yaptığı anlaşmaların üyeleri zarara soktuğunu, kooperatifin asıl amacının, bir arsa edinerek müteahhit firma ile anlaşıp kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdetmek olmasına rağmen kooperatifin üzerine kayıtlı bir gayrimenkul olmadan kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılarak üyelere yeni borç ve sorumluluk yüklemenin anlaşılır olmadığını, bu durumların bile yönetim kurulunun ibra edilmemesi ve sorumluluğu için yeterli olduğunu, yönetim kuruluna toplamda 2.204.000,00 TL huzur hakkı ödenmesine yönelik genel kurulun 11. maddesinin 4 red oyuna karşılık oy çokluğu ile kabul edildiğini, huzur hakkı bedelinin ne amaç ve gerekçe ile bu kadar yüksek belirlendiği hususunun, açıklama yapılması istenmesine rağmen genel kurul toplantısında açıklanmadığını, kooperatifin kurulduğu tarihten bugüne kadar gerek üyelik, gerekse de aidat olarak toplanan yüksek bedellerin nereye inşa edileceği bile belirsiz bir yapının inşaat proje parası olarak veya fiziki olarak mevcut olmayan gayrimenkuller için tapu ve imar çalışmalarının parası olarak ödemek, huzur hakları ve diğer hizmet sözleşmeleri adı altında milyonlarca lirayı ödemeyi taahhüt etmek, vekalet ücreti adı altında fahiş bedeler ödemek ve bu hususlarda genel kurulda karar almak gibi hususların usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu yollarla kooperatif ve üyelerinin zarara uğratıldığını belirterek genel kurulda alınan 6, 7, 8, 10, 11 ve 12 numaralı kararların 1163 sayılı yasa hükümleri ve hukukun genel ilkeleri ile hakkaniyet ve dürüstlük kuralına aykırı olduğundan iptallerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; iptali talep olunan genel kurul kararlarının hazirun cetvelinde kayıtlı 110 ortaktan 44 ortağın asaleten 28 ortağın vekaleten olmak üzere 72 ortağın katılımıyla yapılmış olduğunu, davacılar dahil dört beş ortağın olumsuz oy kullandığını, karar içeriklerinin yasaya ve hakkaniyete aykırı olmadığını, 8 ve 11 numaralı kararların, çok önceki tarihlerde yapılan genel kurullarda alınan kararların icrasına tekrar izin/onay niteliğinde olduğunu, 2 muhalif ortağın iddialarının iptali gerektirecek hukuksal konumda olmadığını, kooperatif yönetim kurulu üyeleri hakkında aynı mahiyetteki iddialarla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/10630 sayılı dosyasında başlatılan soruşturmada, kooperatifin kuruluştan itibaren tüm belge ve işlemleri incelenerek sunulan bilirkişi raporunda bir suça rastlanmadığından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, yine aynı iddialarla genel kurulda muhalif kalan başka 2 kişi tarafından İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/43 Esasında açılan davada alınan bilirkişi raporunda iddiaların gerçek olmadığı ve iptal nedeninin bulunmadığının belirtildiğini, davacının davasının genel kurul kararının iptali davası niteliğinde olmadığını, yönetim ve denetim kurulunun eylem ve işlemlerine yönelik iptal istemi olduğunu, genel kurulca ibranın yapılmaması ve denetçiler tarafından sorumluluk davası olarak ikamesi ile bu iddianın da o davada tartışılabileceğini, davadaki talebin, yasanın genel kurul iptali düzenlemesine ilişkin hükmü kapsamı dışında kaldığını, genel kurul kararlarının kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olmadığını, aksine uygun olduğunu, dava konusu kararların, daha önceki genel kurul kararları ile aynı doğrultuda alınmış, kesinleşmiş, herhangi bir iptal davasına konu olmamış mahiyette ve aynı konudaki kararların icrasının devamına ilişkin olduğunu, davacıların iddialarının gerçeğe uymadığını, tüm bilgi ve belgelerin üyelerce bilindiğini ve kooperatif belge ve işlemleri ile de sabit olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; dosya kapsamı, mevcut deliller ve bilirkişi raporları dikkate alınarak yönetim kurulu faaliyet raporunun onaylanmasına ilişkin gündemin 6. maddesinde, harcamaların dayanağı olabilecek herhangi bir belge ibraz edilmediği yönündeki tespitlere göre faaliyet raporunun gerçeği yansıtmadığı kanaatine varıldığı, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin gündemin 7. maddesinde, faaliyet ve denetim raporlarının gerçeği yansıtmamış olması nedeniyle yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin alınan kararın da iptal edilmesi gerektiği kanaatine varıldığı, … şirketiyle görüşme yapmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesinin işin doğası gereği oluduğundan bu yetkinin iptalini gerektirir herhangi bir somut veriye rastlanılmadığı, bütçenin gerçeği yansıtmaması sebebiyle ortaklık bütçesinin onaylanmasına ilişkin gündemin 10. maddesinin iptal şartlarının gerçekleştiği, TTK’nun 515. maddesi uyarınca, finansal tabloların, şirketin durumunun resmini vermesi ve bu resmin ,gerçeği, dürüst ve aslına uygun olarak yansıtması gerektiğini, bu itibarla, faaliyet raporunun açık ve anlaşılır şekilde düzenlenmediği, dürüst resim ilkesine aykırı tanzim edildiği, yönetim ve denetim kuruluna huzur hakkı verilmesi ve ücretinin tespitine ilişkin gündemin 11. maddesinin iptal şartlarının oluşmadığı, gündemin 12. maddesi ile bütçenin fasıllar arası aktarılmasına ilişkin yönetim kuruluna verilen yetkinin, işlemlerin muhasebeleştirilmesi için yapılması gereken olağan bir yetki olduğundan bu maddenin iptal şartlarının da oluşmadığı gerekçeleri ile davanın kısmen kabulü ile, davalı kooperatifin 15/06/2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan 6, 7 ve 10 nolu kararların iptaline, sair iptal taleplerinin ise yerinde görülmediğinden reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; kararların, karar yeter sayısına uygun olarak alındığını ve önceki tarihlerde yapılan genel kurulda alınan kararaların devamı niteliğinde olduğunu, bu itibarla genel kurul kararlarında hukuka, mevzuata aykırı bir husus bulunmadığını, hükme esas alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında ortaya konulan, …, … firmalarına yapılan ödemelerin ispata muhtaç olduğu ve kooperatifin Av. … olan alacağı hakkında bilgi bulunmadığı ve bu nedenle bilanço ve kayıtların dürüst resim ilkesine aykırı olduğu yönündeki kanaatlerinin kabulünün mümkün olmadığını, bilirkişilerin dosyayı incelemeden eksik inceleme ile rapor tanzim ettiğini, taraflarınca dosyaya sunulan ve kooperatif defterlerine ilişkin incelemenin yapıldığı 22/11/2017 tarihli yeminli mali müşavirlik raporu ile, bilirkişi kök ve ek raporlarında izaha muhtaç olarak görülen alacak ve ödeme kalemlerinin incelendiği, defter kaytlarının usulüne uygun olarak düzenlendiği, gerçeği yansıttığı, ödemeler ve yönetim kurulu tarafından yapılan işlemlerde herhangi bir usulsüzlük olmadığı sabit olmasına rağmen söz konusu raporun bilirkişilerce değerlendirilmediğini, yeni heyet oluşturularak rapor alınması taleplerinin Mahkemece gerekçesiz olarak reddedildiğini, müvekkili kooperatife ait kayıtların dürüst resim ilkesine aykırı olmadığı gibi usulsüz de olmadığını, bu nedenle kooperatif genel kurul kararlarının iptaline dair koşulların oluşmadığını, benzer şekilde müvekkili kooperatifin 07/01/2013 tarihli ve 6, 7, 9, 10, 11, 12, 13, 14 ve 15 numaralı genel kurul kararlarının iptali talebi ile açılan İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/43 Esas sayılı dosyasında Mahkemece, davanın reddine dair verilen ve Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/4461 Esas 2019/1158 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleşen kararın ne Mahkemece ne de bilirkişlerce değerlendirilmediğini, gerek bilirkişilerin gerekse de Mahkemenin, müvekkili kooperatifin önceki genel kurul kararlarının hiçbirini incelemediğini, oysa dava konusu kararların, daha önceki genel kurul kararları ile aynı doğrultuda alınmış ve kesinleşmiş kararların icrası niteliğinde olduğunu, Mahkemenin iptal hükmüne dayanak teşkil eden ve bilançolara yansıtılan tüm işlemlerin, müvekkili kooperatif yönetim kurulu tarafından yapılan tüm sözleşmeler ve ödemelerin daha önceki tarihli genel kurullarda alınan karar ve verilen yetkiye dayandığını, kanuna ya da dürüst resim ilkesine aykırılığın söz konusu olmadığını, kaldı ki kooperatif kayıtlarının dürüst resim ilkesine aykırı olduğunu hiçbir surette kabul etmemekle birlikte Mahkeme kararında bahsi geçen TTK’nun 515. madde düzenlemesinin, bilançolarda yer alan sözleşme ve ödemelerin yapıldığı tarihlerde yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda yer almadığını, bu nedenle de genel kurul karralarının iptaline karar verilemeyeceğini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/39577 Soruşturma sayılı dosyasında, 07/01/2013 tarihli genel kurul toplantısında üyelere dağıtılan 2012 yılına ait yönetim kurulu, denetim kurulu, bilanço ve gelir gider farkı hesap çalışma raporunda bir takım usulsüzlükler, keyfi ödemeler ve üyelerin menfaatlerine aykırı işlemler yapıldığı iddia edilmiş ise de yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, söz konusu soruşturmalar ile de, kooperatif yönetim kurulunun işlem ve ödemelerinde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığının sabit olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, davalı kooperatifin 15/06/2015 tarihli genel kurulunda alınan 6, 7, 8, 10, 11 ve 12 numaralı maddelerinin iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, iptali talep edilen davalı kooperatifin 15/06/2015 tarihli olağan genel kurulunda alınan kararlardan, 6, 7 ve 10 numaralı kararların iptaline karar verilmiş, hüküm sadece davalı kooperatif tarafından istinaf edildiğinden inceleme iptaline karar verilen genel kurul kararlarına yönelik yapılmıştır. Davalı kooperatifin 15/06/2015 tarihli olağan genel kuruluna ilişkin “Gündem” başlıklı belge incelendiğinde, 6. madde ile, okunan yönetim kurulu yıllık çalışma raporu, denetim kurulu raporu ile bilanço ve gelir gider farkı hesabının görüşülmesi ve ayrı ayrı oylanması; 7. madde ile, yönetim ve denetim kurullarının ayrı ayrı ibrası; 10. madde ile, 2014 yılı çalışma programı ve tahmini bütçesinin okunması, ortakların yapacakları ödemelerin miktarı, zaman ve ödeme esaslarının belirlenmesi konuları sayılmıştır. Genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde 6. maddede, yönetim kurulu yıllık çalışma raporunun 5 red oyuna karşılık oy çokluğu ile, denetim kurulu raporunun 5 red oyuna karşılık oy çokluğu ile, bilanço ve gelir-gider farkı hesabının 6 red oyuna karşılık oy çokluğu ile kabul edildiği; 7. maddede, yönetim kurulunun 5 red oyuna karşılık oy çokluğu ile ibra edildiği, denetim kurulunun 5 red oyuna karşılık oy çokluğu ile ibra edildiği; 10. maddede, müzakereye açılan yıllık çalışma raporu ve tahmini bütçe üzerinde müzakereler yapılması neticesinde tahmini bütçenin red oyuna karşılık oy çokluğu ile kabul edildiği kararlaştırılmış olup …. vekili …’ın gündemin 6, 7, 8, 10, 11 ve 12 numaralı maddelerine muhalif kalarak şerh koydukları belirtilmiştir.Öncelikle davacılar tarafından açılan davanın dinlenebilmesi için, davanın 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesinde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde açılıp açılmadığının tespiti gerekir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu iddiasıyla, toplantıda bulunan ortaklar ret oyu kullanıp, alınan kararlara muhalif kalarak, keyfiyeti tutanağa geçirdikten sonra kararın iptali için toplantıyı kovalayan günden başlamak üzere bir ay içinde dava açabilir. “…Bu madde (1163 sayılı Kanununun 53. maddesi) metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, kooperatif genel kurul kararlarına karşı dava açabilecek pay sahipleri ve diğer kişilerin muhalefet ettikleri kararlara karşı muhalefet ettiklerini tutanağa geçirtmeleri yeterli olup, ayrıca birde muhalefet gerekçelerini yazdırmaları veya ayrı bir muhalefet şerhi içeren dilekçe vermeleri gibi bir zorunluluk aranmamaktadır. Kaldı ki, böyle bir şartın aranması hak arama özgürlüğünü zorlaştıracağında kuşku bulunmamaktadır…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/23-121 Esas 2013/1674 Karar sayılı ilamı). Buna göre muhalefet şerhinin mutlaka gerekçeli olması şart olmayıp, muhalefet iradesinin tutanaktan anlaşılması yeterlidir.Somut olayda, genel kurul toplantı tutanağına göre davacı … vekili olarak …’ın, incelemeye konu 6, 7 ve 10 numaralı maddelere muhalif kalarak şerh koyduğu yazılı ise de davacı …’ın, kendi adına asaleten söz konusu maddelere muhalif kalarak şerh koyduğu yazılı değildir. Bu durumda sadece davacı … , incelemeye konu genel kurul kararlarına yönelik itirazlarını vekili olan … vasıtasıyla toplantı tutanağına yazdırarak, muhalefet iradesini ortaya koymuş olup aynı şeyleri diğer davacı … bakımından söylemek mümkün değildir. İncelemeye konu genel kurul kararlarına karşı butlan yada yokluk iddiası ileri sürülmediğine ve aşağıda açıklanacağı üzere butlan yada yokluk haline ilişkin bir durumun da bulunmadığına göre davacı … bakımından açılan davanın bu sebeple reddi gerekir iken Mahkemece bu hususta değerlendirme yapılarak karar tesis edilmemiş olması yerinde görülmemiştir. Genel kurul toplantısı bittikten sonra, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü İskan ve Kooperatif Şube Müdürlüğüne sunulan 25/06/2015 tarihli dilekçe ile, davacı …’ın kendi adına asaleten diğer davacı … adına vekaleten muhalefet ettikleri genel kurul maddelerine yönelik gerekçelerini sunmuş olmaları da varılan sonucu değiştirmez. Çünkü önemli olan, muhalefetin, toplantı sırasında tutanağa yazılmasıdır.Öyleyse, davacı … incelemeye konu genel kurul kararlarına yönelik muhalefetini vekili vasıtasıyla toplantı tutanağına yazdırarak muhalefet iradesini ortaya koymuş olup öte yandan davanın ise, 08/07/2015 tarihinde yani 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde ve kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede açıldığı anlaşılmıştır. Buna göre adı geçen davacı bakımından 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesinde belirtilen şartlar gerçekleşmiş olup davanın dinlenebilmesine yasal olarak bir engel bulunmamaktadır.Dava konusu genel kurul kararları bakımından 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesinde belirtilen şartların tartışılmasından sonra söz konusu kararların toplantı ve karar yeter sayısına uygun olarak alınıp alınmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 45/2,3 fıkralarında “Genel kurul, anasözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı anasözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantılarında ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda, toplantıya başlanmadan önce genel kurul toplantı tutanağında yapılan tespitlere göre, yönetim kurulu tarafından 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 26. maddesindeki niteliklere ve ortaklar kayıt defterindeki kayıtlara uygunluğu beyan ve tasdik edilerek hazırlanan ve ortakların incelemesine sunulan hazirun cetvelinde kayıtlı 110 ortaktan 44 ortağın asaleten ve 28 ortağın vekaleten olmak üzere toplam 72 ortağın toplantıda hazır bulunduğu görülmekle toplantı yeter sayısının mevcut olduğu anlaşılmıştır. 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 51. maddesinde “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça Genel Kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur. Kooperatifin dağılması veya diğer bir kooperatifle birleşmesi ve anasözleşmenin değiştirilmesi kararlarında fiilen kullanılan oyların 2/3’ü çoğunluğu gereklidir. Anasözleşme, bu kararların alınması için oy çoğunluğu hakkında daha ağır hükümler koyabilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre incelemeye konu 6 ve 7 numaralı kararlar 5 red oyu; 10 numaralı karar ise 4 red oyuna karşılık oy çokluğu ile kabul edilmiş olup nitelikli çoğunluk gerektirir nitelikte kararlardan da olmadığından karar nisaplarına uygun şekilde alındıkları anlaşılmıştır. Mahkemece, uyuşmazlık ile ilgili bilirkişi heyetinden rapor alındığı görülmüştür.Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 27/12/2016 tarihli raporda incelemeye konu genel kurul kararları ile ilgili özet olarak; mali inceleme bölümünde belirtildiği üzere … firmasının 2013 yılından devreden borcunun 11.150.000,00 TL, alacağının ise 293.000,00 TL olup … firmasının 11.150.000,00 TL borcunun olmasına karşılık 293.000,00 TL tutarındaki alacak ödemesinin 2015 yılı bütçesine alınmış olmasının izaha muhtaç olduğu, … Firmasının 195-verilen avanslar hesabında 12.854.570,00 TL borcu, 320-satıcılar hesabında ise 1.164.319,00 TL alacağı gözükmekte iken 1.164.319,00 TL tutarındaki alacak ödemesinin 2015 yılı bütçesine alınmış olmasının izaha muhtaç olduğu, gerek denetleme kurulu raporunda, gerekse 31.12.2014 tarihli bilanço açıklamalarında Av. … olan 706.250,00 TL tutarındaki kooperatif alacağı ile ilgili bilgi bulunmamakta olup bu alacakla ilgili olarak tahmini bütçede de tahsil edilmesi öngörülen bir tutar da bulunmadığı, kooperatifin 2013 yılından devreden alacak bakiyesi 706.250,00 TL iken, 59.546,01 TL’lik borç ödemesinin tahmini bütçeye alınmasının izaha muhtaç olduğu, iddia konusu harcamaların dayağı olabilecek herhangi bir belge ibraz edilmediği yönündeki tespitler dikkate alındığında yönetim kurulu faaliyet raporunun gerçeği yansıtmadığı, bu nedenle gündemin 6. maddesinin iptali şartlarının oluştuğu, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin gündemin 7. maddesi ile alınan kararın, anılan gerekçelerle faaliyet ve denetim raporlarının gerçeği yansıtmamış olması nedeniyle iptal edilmesi gerektiği, ortaklık bütçesinin onaylanmasına ilişkin gündemin 10. maddesi ile ilgili muhalefet şerhinde iptal gerekçesi olarak, tahmini bütçenin gerçeği yansıtmaması, bütçede yer alan kalemlerin fahiş olması, bütçede yer alan öngörülen giderlere yönelik fiilen bir uygulamanın yapılmamasının gösterildiği, buna göre faaliyet ve denetim raporunun gerçeği yansıtmamasıyla ilgili sunulan gerekçeler ile yine mali inceleme bölümünde yer alan “genel kurulda; ödenecek kooperatif borçları 1.154.853,35 TL olarak kabul edilmiş olup bu gider kalemi kapsamında 784.319,00 TL ödeme yapılmıştır. 2015 yılında ise önceki yıl tahımini bütçesine göre %33 oranında artışla 1.534.853,35 TL’lik ödeme öngürülmektedir. Ancak, yukarıda da açıklandığı üzere, alacaklı oldukları için ödeme yapılacak firma ve şahısların alacak miktarlarının üzerinde borcu bulunduğundan, tahmini bütçeye konulmuş olan ödeme tutarları izaha muhtaç görülmüştür.” yönündeki tespit dikkate alındığında bütçenin de gerçeği yansıtmadığının dolayısıyla bütçenin onaylanmasına ilişkin kararın iptal şartlarının gerçekleştiği bildirilmiştir.Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 03/10/2017 ve 11/09/2018 tarihli 1. ve 2. ek raporlarda sonuç olarak, önceki rapordaki görüş ve kanaatlerinde herhangi bir değişiklik olmadığı bildirilmiştir.Yargılama aşamasında davalı kooperatif, … Ltd. Şti. tarafından düzenlenen 22/11/2017 tarihli Yeminli Mali Müşavirlik Özel Amaçlı Rapor sunulmuş olup bu raporun sonuç bölümünde, kooperatifin, …. Ltd. Şti.’den 11.150.000,00 TL alacağı bulunmadığı, bilirkişilerce alacağı varmış gibi değerlendirilen bu tutarın kooperatifin bu şirkete olan borcunu takip etmek amacı ile sözleşmelere istinaden yaptığı muhasebe kaydından kaynaklandığı, kooperaifin, … şirketine 2014 yılı sonu itibari ile 293.000,00 TL borcunun bulunduğu, kooperatifin yaptığı ödemeler ve kalan borcu için haricen … şirketi ile mutabakat yapılarak bu tutarın karşı firma nezdinde de teyit edildiği, kooperetafin, … Lti. Şti.’den 12.854,570 TL alacağı bulunmadığı, bilirkişilerce alacağı varmış gibi değerlendirilen bu tutarın kooperatifin bu şirkete olan borcunu takip etmek amacı ile sözleşmelere istinaden yaptığı muhasebe kaydından kayanaklandığı, koopratifin, Meta şirketine 2014 yılı sonu itibari ile 1.164,319 TL borcunun buunduğu, kooperatifin yaptığı ödemeler ve kalan borcu için haricen … şirketi ile mutabakat yapılarak bu tutarın karşı firma nezdinde de teyit edildiği, kooperatifin, Av. …’ndan 706.250 TL alacağı bulunmadığı, bilirkişilerce alacağı varmış gibi değerlendirilen bu tutarın (500.000 TL+Stopaj + KDV) kooperatifin, bu kişiye olan borcunu takip etmek amacı ile sözleşmelere istinaden yaptığı muhasebe kaydından kaynaklandığı, kooperatifin muhasebe kayıtlarında … şirketine 2014 yılı sonu itibari ile 59.546,01 TL lik bocunun bulunduğu, avukata yapılan ödemelerin bir kısmının banka (100.000,00 TL) bir kısmının çek (120.000,00 TL) bir kısmının senet (496.000,00 TL) kalan kısmının da nakit olarak yapıldığı, Av. … tarafından iki adet KDV dahil 240.816,34 TL tutarında serbest meslek makbuzu düzenlendiği bildirilmiştir. Somut olayda, incelemeye konu genel kurulun 6 numaralı kararı ile, yönetim ve denetim kurulu yıllık çalışma raporu ile bilanço ve gelir-gider farkı hesabının kabulüne; 7 numaralı karar ile, yönetim ve denetim kurulunun ibrasına; 10 numaralı karar ile, tahmini bütçenin kabulüne karar verilmiştir. Bilirkişi heyetinin hem kök hem de 1. ek raporlarında, yönetim ve denetim kurulu faaliyet raporları ile bütçenin gerçeği yansıtmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca raporlarda, alacaklı oldukları için ödeme yapılacak firma ve şahısların, alacak miktarlarının üzerinde davalı kooperatife borcu bulunsa da alacak ödemelerinin 2015 yılı tahmini bütçeye konulmuş olmasının izaha muhtaç olduğu gibi gerek denetleme kurulu raporunda gerekse 31.12.2014 tarihli bilanço açıklamalarında kooperatifin, bu firma ve şahıslardan alacağı ile ilgili bir bilgi ve bu alacakla ilgili olarak tahmini bütçede tahsil edilmesi öngörülen bir tutarın da bulunmadığı ortaya konulmuştur. Davalı kooperatif tarafından sunulan 22/11/2017 tarihli Yeminli Mali Müşavirlik Özel Amaçlı Raporun da değerlendirildiği bilirkişi heyetinin 2. ek raporunda ise, faaliyet raporunun açık ve anlaşılır bir şekilde düzenlenmediği ve bu yönüyle kanuna aykırı olduğu, bilanço ile finansal tablo ve raporların mevzuat hükümleri çerçevesinde hazırlanmadığı, yapılan sözleşmeler uyarınca ödenen bedellerin karşılığının davalı kooperatife ifa edilip edilmediğinin tespit edilemediği bildirilmiştir. Buna göre artık söz konusu faaliyet raporları ile mali veriler birbirleri ile uyumlu olmadığından gerçeğe uygun bilanço ve gelir gider hesabından söz edilemeyecektir. Bu kapsamda ayrıca, ibra kararının da, usulüne uygun hazırlanmadığı anlaşılan bilanço, faaliyet raporu ve mali verilere dayandığından yerinde olduğundan söz edilemez. Bu nedenle incelemeye konu genel kurulun 6, 7 ve 10 numaralı kararları, kanuna, ana sözleşmeye ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı olup Mahkemece iptallerine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Öte yandan Mahkemece, davalı kooperatif tarafından sunulan 22/11/2017 tarihli Yeminli Mali Müşavirlik Özel Amaçlı Raporunun da değerlendirilmesi amacıyla bilirkişilerden ek rapor alındığı ve raporda buna yönelik tespitlerin de yer aldığı, 07/01/2013 tarihli genel kurulda alınan kararların iptali talebine ilişkin olduğu dikkate alındığında İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/43 Esas sayılı davasında verilen karar ve bu dosya kapsamında alınan rapor ile ayrıca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/39577 Soruşturma sayılı dosyasında kooperatif yöneticileri hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, bu dosya bakımından bir etki ve öneme sahip olmadığından bu hususlara yönelik davalı kooperatif vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.Açıklanan sebeplerle, iptal davası açma hakkı bulunmadığı anlaşılan davacı … bakımından davanın bu sebeple reddi gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı olduğu şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından bu açıdan davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından, HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının belirtilen sebepten kaldırılmasına, yeniden esas hakkında, iptal davası açma hakkı bulunmadığı anlaşılan davacı … tarafından açılan davanın reddine, davacı … tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile davalı kooperatifin 15/06/2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan 6, 7 ve 10 nolu kararların iptaline, sair iptal taleplerinin ise yerinde görülmediğinden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenler ile KISMEN KABULÜ ile, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/716 Esas, 2019/506 Karar ve 20/06/2019 tarihli kararının HMK 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden esas hakkında HÜKÜM TESİSİNE,a)İptal davası açma hakkı bulunmadığından davacı … tarafından açılan davanın REDDİNE,b)Davacı … tarafından açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, davalı kooperatifin 15/06/2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan 6, 7 ve 10 nolu kararların İPTALİNE c) Sair iptal taleplerinin ise yerinde görülmediğinden REDDİNE,d)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harcın davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 27,70 TL’den mahsubu ile bakiye 242,15 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,e)Davacılar tarafından yapılan 2.230,55 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,f)Davalı tarafından yapılan 1,050,00 TL yargılama giderinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,g)Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AÜTT gereğince taktir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı … VERİLMESİNE, h)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AÜTT gereğince taktir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
İstinaf Başvurusu Yönünden;2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45 TL harcın davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davalı tarafından karşılanan 38,00 TL yargılama gideri ile 165,70 TL istinaf başvuru ve karar harcı olmak üzere toplam 203,70 TL’nin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya VERİLMESİNE, 4-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından sarf edilmeyen miktarın kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE,Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361.1 maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/09/2023