Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3692 E. 2020/1074 K. 17.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3692 Esas
KARAR NO: 2020/1074
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/426 Esas
KARAR NO: 2018/923
KARAR TARİHİ: 27/11/2018
DAVA: KAYIT KABUL
KARAR TARİHİ: 17/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Kadıköy İflas Müdürlüğünün 11/06/2009 tarihli … iflas sayılı müzekkeresi ile Kadıköy 3. Ticaret Mahkemesi’nin 2008/798 E. Sayılı dosyasından 09/06/2009 günü davalının iflasına karar verildiğini, müvekkilinin Kadıköy İflas Müdürlüğü’ne başvuruda bulunarak İstanbul 1.Tüketici Mahkemesi’nin 2008/381 E. sayılı dosyası ile açılan tazminat davasından dolayı alacaklı olduğunu ve bu alacağa ilişkin masaya kaydının yapılması söz konusunun olduğunu ancak iflas idaresi alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle reddine karar verdiğini, bundan dolayı davanın ikame edildiğini belirterek, iflas idaresi tarafından verilen ret kararının kaldırılmasına, müvekkilinin alacağının iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının alacak kaydınının yasal delillere dayanmadığını, rücu imkanının olanaksız olduğunu belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davacı, alacağına dayanak olarak İstanbul 1. Tüketici Mahkemesinin 2008/381 Esas sayılı dava dosyasını gösterdiğini, davacı bu davada kendisi aleyhine dava dışı tüketici tarafından dava açıldığını, davanın kabul edilmesi halinde ödeme yapmak zorunda kalacağını, ödediği tutarı müflise rücu edebileceğini ileri sürerek masaya kayıt talebinde bulunduğunu, karar kesinleşmese bile … tarafından mahkeme kararına göre dava dışı …’a ödeme yapılıp yapılmadığı anlaşılamadığını, davacıya bu hususta beyanda bulunması, ödeme yaptıysa evraklarını sunması için süre verilmişse de beyanda bulunulmadığını, tüketici mahkemesi kararının kesinleşmesini beklemekte bir hukuki yarar bulunmadığını, kayıt kabul davası için hatta masaya başvuru olması için öncelikle muaccel olmuş bir alacağın varlığı şart olduğunu, ileride muaccel olacak alacaklar için masaya kayıt talebi mümkün olmadığını, davacı masaya başvuru yaptığı tarih olan 18/12/2009 tarihinde müflisten alacaklı olmadığını, davacı ancak, mahkeme tazminata mahkum ederse, bu karar sonucunda tüketiciye bir ödeme yaparsa, o takdirde müflis şirkete rücu etme hak ve alacağına kavuşacağını, davacı …’nin, ödeme yaptığına dair bir belge, evrak, dekont sunmadığı sürece karar tarihi itibariyle dahi rücu edilebilir bir alacağı olmadığını sonuç olarak muaccel olmayan alacak için masaya yapılan başvuru usulüne uygun bir başvuru olmayıp, masa red kararı da yerinde olduğundan, henüz müflisten alacaklı olmamış davacının davasının usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Mahkeme gerekçeli kararında masaya kayıt tutarında kesin ve belli bir miktar belirtilmemiş olduğu gerekçesi de tamamen hatalı olduğunu, zira 18/12/2009 tarihinde 40.150,00 TL’nin masaya kayıt ve kabulü talep edildiği, bu talebin reddedilmesi üzerine de huzurdaki dava ikame edildiğini, … tarafından açılan davada verilen kararın kesinleşmesi üzerine idarece bu tutar icra hesabına yatırılmak sureti ile ilgiliye ödendiğini, müvekkil kurumun rücu hakkı doğduğunu, davalı iflas idaresi aleyhine benzer mahiyette tesis edilen kayıt kabul kararları Yargıtay onamasından geçtiğini, bu doğrultuda pek çok emsal yargıtay kararı ve başta yerel mahkemenin bizzat kendisinin de aynı konuda verdiği kabul kararlarına rağmen huzurdaki davanın dava şartı yokluğundan reddedilmesi usul ve yasaya açıkça aykırı olup verilen kararın kaldırılması ile davanın emsal Yargıtay kararları uyarınca masaya ilk talep edilen tutar üzerinden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz ( kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. M). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, Kadıköy İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyası ile ilgili vermiş olduğu 20/04/2010 tarihli cevabı yazıda, müflis … San. Ltd. şirketine ilişkin iflas dosyasında düzenlenen sıra cetveli 26/02/2010 tarihinde … Gazetesinde ve 02/03/2010 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ayrı ayrı ilan edildiği, davacı …Başkanlığı 18 adet farklı alacak kayıt başvurusunda bulunduğu, başvuruların reddine karar verildiği, davacı tarafça masraf yatırıldığından red kararı alacaklı vekiline 05/03/2010 tarihinde tebliğ edildiği, davacının, 19/03/2010 tarihinde yani red kararının tebliğ tarihinden itibaren yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açmış olduğu davada, İstanbul 1. Tüketici Mahkemesinde harca esas değer olarak gösterilen tutar (40.150,00 TL) ile bu tutara masaya başvuru tarihi olan 18/12/2009 tarihine kadar işleyecek faizi hesaplayarak masaya 41.466,00 TL üzerinden kayıt talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı, alacağına dayanak olarak İstanbul 1. Tüketici Mahkemesinin 2008/381 Esas sayılı dava dosyasını göstermiş olup bu davada kendisi aleyhine dava dışı tüketici tarafından dava açıldığını, davanın kabul edilmesi halinde ödeme yapmak zorunda kalacağını, ödediği tutarı müflise rücu edebileceğini ileri sürerek masaya kayıt talebinde bulunmuştur. İstanbul 1. Tüketici Mahkemesinin 2008/381 Esas sayılı dava dosyası incelendiğinde; dava dışı tüketici … tarafından, … ile birlikte müflis şirkete karşı tazminat davası açılmış olup, davada müflis şirket yönünden dava atiye bırakılmış, … yönünden ise husumet nedeniyle red kararı verilmiş verilen kararın temyiz edilmesi sonucunda verilen bozma karar neticesinde İstanbul 1. Tüketici Mahkemesinin 2013/125 Esas sayılı dava dosyasında yeniden yapılan yargılama neticesinde 22/04/2014 tarihinde, davanın kabulü ile 40.150,00L nin Toki’den alınarak davacısı …’a verilmesine karar verilmiş iş bu karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 23/02/2016 tarihli ilamı ile onanmış, 20/03/2018 tarihinde karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiş ancak dosyada masraf bulunmadığından yargıtay ilamı taraflara tebliğ edilemediğinden ve taraflarca talep edilmediğinden kesinleşme şerhi düzenlenemediği anlaşılmıştır. Mahkemece tüketici mahkemesinin kararının beklenmesinde artık hukuki yarar bulunmadığından davacıya, alacağının dayanığını oluşturan rücuen tazminata konu İstanbul 1. Tüketici Mahkemesinin 2013/125 Esas sayılı dava dosyasının davacısı …’a ödeme yaptıysa ödeme makbuzlarını sunması için bir haftalık süre verilmiş ancak ödemeye ilişkin belgeler dosyaya sunulmamıştır. Kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalardır. Bu sebeple iflas masasına kaydedilecek alacağın iflas tarihinden önce doğmuş olması gerekir. Mahkemece, muaccel olmayan alacak için masaya yapılan başvuru usulüne uygun bir başvuru olmayıp, masa red kararı da yerinde olduğundan, henüz müflisten alacaklı olmamış davacının davasının usulden reddine karar verilmiştir. Somut olayda müflis şirket tarafından imal edilen taşınmazları satın alan tüketici tarafından davacı …İ’nin müşterek müteselsil sorumluluğundan hareketle tazminat davası açıldığı, masaya başvuru tarihinde davanın henüz sonuçlanmadığı ve davalı…. tarafından henüz ödeme yapılmadığı görülmüştür. Ancak Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/9511 Esas 2019/4081 Karar 07/10/2019 tarihli ilamında ve benzer nitelikteki uygulamalarında “davanın kabulü halinde alacağın mahkemece kabul tarihinde değil eksik bırakılan bağımsız bölümün teslim tarihinde doğduğu kabul edilmelidir. Bu tarih iflas tarihinden önce olması nedeniyle eldeki davada kaydı istenen bedelin iflas tarihinden önce doğduğunun kabulü gerekir. Tüketiciler tarafından takip edilen davaların davacı aleyhine sonuçlanma ihtimali bulunduğundan dava edilen bu alacağın masaya nizalı alacak olarak kaydının yapılması gerekir. ” şeklinde ifade edilmiştir. Yargılama sırasında davacı aleyhine tüketici tarafından açılan tazminat davasının sonuçlandığı, kararın kesinleştiği ancak davacı tarafça her hangi bir ödeme yapılmadığı görülmüştür. Davacı tarafça her ne kadar tüketiciye ödeme yapılmamış ise de yukarıda zikredilen yargıtay ilamı uyarınca tüketici tarafından açılan tazminat davası gözönüne alınarak tarafların tüm delilleri toplanıp değerlendirilerek masaya kaydı talep edilen alacağın, nizalı alacak olarak kaydı gerekip gerekmediği hususunda tartışılması gerekirken, davacı kurumun masaya başvuru tarihinde müflis şirketten alacaklı olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi hukuka uygun bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle, tarafların davanın esası ile ilgili gösterilen delilleri hiç değerlendirilmeden davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 bendi gereğince esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/426 E. 2018/923 K. 27/11/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi